19 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

19 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cocuk haftası Hediye kazananların adlarını yazıyoruz ? Hafta önceki bulmacamızda meş-| 14 — Vefa Erkek 1. 772 Necmi, 75 — hur Türk kahramanlarından hangisi- ni çok sevdiğinizi sormuştuk. Gelen cevaplara göre en çok: BARBAROS ve CENGİZ rey olmiş- tır, Bunlardan sonra: 3—Attilâ, 4 — Mete, 5 — Alpaslan, $ — Kubilây, da sıra ile ve fazlaca rey almışlar - dır. Bu şekilde reyler çok dağıldığı i- çin, Barbarosla Cengizden başkasına rey verenlere de birer hediye vermek için müsabakaya ithal ettik. Bunlar arasında çektiğimiz kur'a « da Galatada Çeşmemeydanında Ca mi sok. B, Riza kızı o Semiha Güler 1 nci, Cibalide T.T. Pa. işçilerinden Hamdi Akgün 2 nci hediyemizi kazan- muşlardır. İKİŞER PAKET NANE ŞEKERİ KAZANANLAR: $ — Darüşşafaka lisesi 212 Musa Kâ zum, 4 — Ayazpaşa Osmanpaşa Ap. Tevhide, 5 — Pertevniyal L. E. Özek, 6 — Cağaloğlu 3 Nihat Özcan, 7 — Bağirbaşı 60 Ayten, $ — İs Çapa kız muallim mek, 345 Malike, 9 — Yeni! Nesfl mek. 44 Hayat, 10 — Karagüm « rük 50 Yilmaz, Ji — Süleymaniye 6 E. Gülgeç, 12 — Beyoğlu 4 nef mek. 69 Sajme, 13 — 2 nci mek 38 Hüsamet- tin, 14 — Beylerbeyi 17 Burhan, 15 — Bahçekapı 21 Muzaffer, 16 — Beyoğlu 157 Nuri, 17 — İs Kadırga 21 Yaşar, 15 — Pangaltı 7 F. Tengüz, 19 — Üs küdar 21 nci mek. 263 Yaşar, 20 — 19 ncu mek, 349 Kâzım, CETVEL KAZANANLAR 21 — Cağaloğlu 9 Bayan Nüket, 22 — Kumkapı 97 Rafet, 2! — Kasımpaşa 417 Özer, 24 — Feriköy 3 Nöber. 25 — 1 nci mek, 135 Fazıl, 26 — H.paşa 21 Saba Sümer, 27 — Bostancı 130 Sajme, 28 — Çemberlitaş (Batırbay, 29 ncu mek, 44 Selâmettin, 30 — Sirkeci 43 Mahmut, 31 — Feriköy 3 Göksel, 31 — Karagümrük 50 Cemal, 33 — Samat- ya 52 Berç Çalyan, 34 — Bakırköy 100 Osma Şemsi, 35 — Beyoğlu Asuman Nedim, 35 — Atikalipaşa 11 Nur, 37 — Amelihayat 3 Cemal, 38 — Bahçe- kapı 2 Sütçü İhsan, 39 — 1s erkek lise- si 2 Burhan, 40 — Kocamustafapaşa 8$ Osman. KİTAP KAZANANLAR si — Vefa 1. 729 O. Göktürk, 42 — Atikalipaşa kimyaker S.Arif,43.. Gelenbevi orta mek. 381 Hakkı, 4 — Zincirlikuyu (Mustafa, 45 —is Er. kek L, 325 Celâl, 46 — Büyükada 6l Nuriye, 47 — Is Erkek L. 808 Nihal, 45 — Beşiktaş 15 OM, Orkunt,49 — Haydarpaşa 102 Feridun, 50 — Ba - kırköy 1 nei mek. 180 Nejlâ. DEFTER KAZANANLAR — Çağaroğlu 3 Nihat, 52 — Ame- Tihayat 229 Cemal, 53 — Fatih 12 Fey- ziye, 34 — 36 ncı mek, Mehpare, 55 — Kumkapı $ 'Tutülâ, 56 — Yeşilköy 15 Ermin, 57 — Beyoğlu 131 Hüseyin, 58 —E 1 Avni, 59 — Kadıköy 8 Mü- bürdar, 60 — İs Erkek L.10ncu$. Ismet, KARTPOSTAL KAZANANLAR 61 — Fatih 4 Semiha, 62 — Bakır - köy 22 Mustafa Asım, 63 — Uzunçar - şı 5 Bedriye, 64 — Aksaray, 12 Şehnaz, ' 65 — Şehzadebaşı 440 Şevkettin, 66 — Kuleli As. L, 219 Mustafa, 67 — Gül - hane H. Sami, 68 — 40 ner mek Müfide 09 —2 nci mek. Mari Larr, 70 — Re. yoğlu 22 Nimet, 7i — İskız 1.61 Mustafa, 72 — Cumhuriyet ortamek. Nariye, 73 —kız L.1631 Melâhat, Pangaltı 130 Mihrihan, 76 — Fatih Ce- mal, 77 — Kadıköy 27 Nermin, 78 — Divanyolu 128 Sabih, 79 — Yerebalân 3 Ali Kemal, 50 — Edirnekapı 52 To- dori, $i — Çağaloğlu 14 Mustafa, 82 — İs. Erkek L. 510 Fikret, 83 — Ba- ! kırköy Nadir, $i — Süleymaniye 9 Nes rin, $5ö — Edirnekapı (87 Burhan, 86 | — Gelenbevi orta mek, 432 Asım, 87 — İ 13 ncü mek, 396 Haşim. 98 — Edirne kapı Özdemir, 89 — Nişantaşı İşık L, 29 Muzaffer, 90 — Karak Rahim AL kan, 91 — Kadıköy 53 Müfide, 92 — Maçka 561 Adnan, 93 — Tepebaşı 120 Mehmet, 9$ — Eyiip 17 Rahmi, 95 — Akıntı B. Zeki P, Nevrane, 96 — Eren- köy 193 Nevzat, 97 — Paşabahçe 67 Turgut, 98 — Ortaköy 17 Hüsniye, 99 — Sultantepe Orhan, 100 —Bo- ğaziçi 140 Elizabet, 101 — Kumkapı 4 Dirhi, 102 — 55 İnci mek (118 Tarık, 103 — inci mek 168 oMehmet, 104 — Üsküdar 63 Cavit, 105 — Kız L, 1602 F, Yüksel, 106 — Gedikpaşa 26 109 Kum k. 107 — Beyoğlu 5 Leylâ, 108 — İs, K.L, 368 Fahriye, 109 — Eyüp 113 Münir, 110 — Beyoğlu 28 Hiristo, MI — Zincirlikuyu (9 Hüsniye, 112 — Samatya 2 Turan, 113 — Kadıköy 29 Süreyya, 114 — Beşiktaş 18 Nuri, 115 — Uzunçarşı 9 Gülgeç, 116 — Sü- leymaniye 16 Halit, 117 — Kıztaşı 7 Reşat, 115 — Aksaray 5S Şükran, 119 — Galata Mustafa Halil, 120 — Sa - nayi mek. 320 Adnan, 121 — Pangaltı L. 584 Vahan, 122 — Kabataş 1, 320 Talât, 123 — Arnavutköy 52 Koço, 124 —21 nel mek, 276 Orhan, 125 — Cağal oğlu 8 Naciye, 126 — Aziz P. 45 Rasim, 127 — Divanyolu Ragıp, 128 — vu sımj 102 Semiha, 129 — Kuleli 862 Sabih, 130 Orta mek, 278 Müzey | yen, 131 — Fatih 105 (Şükran Rıza, 132 — Gaziosmanpaşa $1 Riza, 133 — Fatih 10 Göktepe, 134 — Heybeliada Affan, 135 — Süleymaniye 13 Ayhan, — Şehremini 162 Yönül, 137 — Sul tanahmet 476 Süheylâ, 138 — Göztepe Muazzez, 139 — 43 ncü mek. 108 Ne - riman, 140 — Üsküdar 12 Bedriinnisa, 141 — Gülhane 52 Kâzım. 162 — Şiş - Tide Fehmi, 143 — Davutpaşa 154 Sa - dık, 144 — Sultanahmet 9 Didar, 145— Zafer S, 12 Emine, 146 — 10 uncu mek. Sacide, 147 — Zincirlikuyu 100 Kâmil, 148 — Haydarpaşa L. Ayd, 149 — Feriköy 4 Bilgiç, 150 — Hay - darpaşa 21 Saba, 151 — Nuruosma- niye 56 Yıldız, 152 — Samatya 25 Os- man, 153 — Beyeğlu 21 Suha, 154 — Vefa 1. 312 Hasan, 155 — Fatih 5 Sz- nur, 156 — Beyoğlu 10 Nadir, 157 — Beşiktaş 11 Müesser, 155 — Kız L 181 Muzaffer, 159 — B. 0.3 Mek. Nermin, 160 — Heybeliada Suphi, 161 — Fatih 10 Galip, 162 — İlk mek, Kenan, 163 — Unkapanı 86 Pakyük, 164 — 5 nci mek, Ayşe, 165 — Kasımpaşa 82 Na - hit, 166 — Beyoğlu 27 Pembe, 167 — Pangaltı L. 412 Nubar, 168 — 15 nel mek 4 den Melâhat, 169 — Şişli 19 Or- han, 170 — Maçka Feyzi, 171 — Hay- riye L. 10 Ali, 172 —lnei mek. 472 Necmiye, 173 — Üsküdar (105 Şefik, 174 — Samatya 174 Agavni, 175 — Ak- saray 53 Fahriye 176 — Göztepe 7 Mü- zeyyen, 177 — 9 ncu mek. 183 Sayan, 178 — Kurtuluş 204 Eden, 179 — U - zunçarşı 5 Şeref, 150 — 36 ncr mek. 50 Özkan, 181 — Cihangir 41 Mete, 152 — Davutpaşa, Nazime, 153 — eByoğlu 410 Yılmaz, 184 — Beşiktaş 29 Ha - zaras, 185 — İtalyan mek. 14 Şükrü, 186 — Lâleli 11 Ücer, 187 — 9 uncu mek. 330 Macide, 188 — 5 Ant ranik, 189 — Tünel 35 Tevhide, 190 — Beyazıt, Şaban, 191 — 35 nci mek 24 Faik, 192 — Uzunçarşı 29 Ekrem, 193 — Şehremini 90 Bekir, 194 — 63 ncü mek, Hatice, 195 — Kireçburnu 20 Nu- ran, 196 — — Sirkeci 69 Orhan, 197 — 4 ncü Vakıf 14 Müveddet, 198 — Fa - tih 4 Hasan, 199 — Kasım P, 20 Dür. dane. 200 — Aksaray 16 Nevrin. — Hediyelerimiz her hafta cumarte- si günleri matbaamızda dağıtılır. HABER — Akşam Postası No 16 ÇiNGENELER ARASINDA Hayattan alınmış hakiki bir macera "Yazan: Osman Cemal Kaysısız 19 EYLU — 1938 Tam on iki buçuk sene kapalı kaldıktan sonra benliğim değiş- miş olarak hayata çıkıyorum Nâzımı koydunuzsa bulur! O- gün aramadığım ne dairesi kaldı, ne çıktığı kahveler, ne Aksaray - daki evi... Halbuki o Aksaraydan çıkıp Kadıköyüne taşınalı dört beş ay olmuş... Sonra kendi asker. lik işiyle uğraştığı için dört beş gündür dairye de gelmiyormuş... Arkadaşlarından Kadıköyündeki adresini aldım, yarın Kadıköyü - ne gideceğim... Bugün ben evden çıktıktan son- ra akşama doğru Nazlı bize gel - miş; bana söylediklerini anneme de âynen tekrarlamış; şimden sonra; — İrfan benim dünya ve ahret kardeşim, sen de benim dünya ve ahret anam: sonra Emine artık dünya ve ahret görümcemdir! Di- ye annemin ellerine, boynuna sa- rılmış... İkisi de karşılıklı bir müd- det ağlaşmışlar... Sonra annem onu akşam yeme- ğine alıkoymak istemiş; fakat ça- dırdaki küçük şoparı bugün biraz rahatsız olduğu için: — Bu akşam bana müsaade, lâkin yarın akşam muhakkak geli- rim! Eecey,.. İrfan! İş artık Nâzini ve öteki vasıtaları bulup Feridunu insafa getirerek yola yatırmaya kaldı. Haydi Allah yardımcımız olsun! üçüncü kısım Çocukluk ve gençlik arkada - şım İrfanın buraya kadar düz - gün devam eden hâtıra defteri burada birdenbire zınk diye dü ruyor. Hatıraların en sonundaki o: “Haydi Allah yardımcımız ol. sun!,, sözünden sonra yarım ka- lari sayfanın boş yerlerini şöyle... mahtelişi slolilmmepei) ei son- raki gelen sayfa da simsiyah mü- rekkeple baştan başa karaya bo- yanmış görünüyordu. Bu kapkara sayfanın karşı ta - rafına gelen sayfada ise iri harf- lerle ve bir çerçeve içinde şu kı- sa yazı, şu şekilde göze çarpıyor. du: “iZ buçuk sene | istirahat! i Sayfayı pek yavaş çevirin ki yap - rağın acı, zehir gibi hışırtısiyle bun- dan önce okumuş olduğunuz iki bu - içuk yıllık o tatlı, saf, masum hatırat ürkmesin! Onlar, orada tatlı tatlı w İyusun ve siz buradan ötesini kahka- haları salrverin! o Çünkü ben haline ağlanacak değil, gülünecek bir adam, daha doğrusu bir budala işimişim! On iki buçuk sene bu, dile ko - lay! İnsan, değil on iki buçuk se- neyi, on iki buçuk saati bile ser - bestişinden yoksul, kapalı bir yer- de geçirse benliği sarsılıyor. Ben ise işte şimdi tam on iki buçuk sene kapalı kaldıktan sonra ben- liğim büsbütün değişmiş olarak hayata çıkıyorum... Çıkıyorum amma nereye gi - deceğim, kime başvuracağım? Annem öleli onbir sene olmuş... Evimiz, barkımız, eşyamız ala- caklılar tarafından çoktan hac - zedilmiş; satılmış, o darmadağın olmuş... Hani Etemler,: Nazlılar, Gülizarlar, Çakır Emineler, Râ - nalar, Reha Beyler nerede? Şu e- limde kalan biricik kıymetli ma - lem hâtıra defterimi de iyi ki vak. tiyle Etem evden alıp getirmiş, bana vermişti. Dün sonbaharın o, kılık kıya - fetçe benden daha sararmış, ben- den daha perişan gününde salla- na titreye, düşe kalka güç halle Topçulara kadar uzandım; ne dersiniz, beni orada kimse tanı - yamadı... Lâkin nede vurmuşum herife ha! Bundan tam on iki buçuk yıl önce katırın kafasına sandalyayı ne de indirmişim ha! Eğer onun kafasmın bu kadar çürük olmuş olduğunu bilseydim o zaman, kat” iyyen elimi, kolumu kıpırdatmaz; onlardan dayağı, sopayı, tekmeyi, hattâ kurşunu bal gibi yer; o rah- metli katırın yerine ben öbür dün- yayı boylardım! O katır oğlu ka- tra rahmetli dediğimin sebebi zde ölüleri daima hayırla an - Tie içindir. Yoksa gerçekte rahmet, din öylelerinin üzerinden geçer mi? Bundan tam on iki buçuk yıl önce Aksaraydan Kadıköyüne taşmmış olan Nazıma gittiğim günün akşamıydı. Hoş, o gün Nazımı, akşama ka- dar, orada da bulamamış, yeni askere gittiğini duyunca Feridu - nu insafa getirmek için zihnimde başka vasıtalar araştırarak me - yus bir halde geriye dönmüştüm. Akşamüstü vapurdan köprüye çı- kınca şeytan beni dürtmüş: — Haydi İrfan, demişti, şura - cıkta, rıhtımdaki gazinoların bi - rinde serin serin birkaç bira çe - kiştir; belki orada bir iki candan ahbaba'da rastgelir; onlarla da biraz dertleşirsin! Hay ayaklarım kmılaydı da gi- demez olaydım! Amma içime de doğmamış değildi. Rıhıtma doğru giderken içimden: — Ya o gideceğin yerde, diyor- dum, şimdi Benli Lâtiflere, Feri - dunlara, Tornavidalara rastlar - san! Sonra gene: — Rastlamam ya! Onlar şimdi ya Balat meyhanelerindedirler, yahut Topkapı taraflarında... Hem bir de onlara rastlamış ol - sam bile ne çıkar? Daha iyi, yan- larına gider, kendilerini selâmlar; onlarla barışır; Feridunun sami- miyetle ellerini sıkar; şimdiye ka- dar biribirimizi boş yere incit - miş, kırmışız Feriduncuğum; şim- diden sonra ise seninle dünya ve ahret kardeşiz der ve o bana: — Bu, neden icap etti böyle? Diyince ben de ona: — Bunu sana sonra anlatırlar, şimdi yeniden başlıyan kardeşli - ğimizin şerefine muhabbete ba - kalım! Deyip böylelikle Emine işinin ilk kapısını açmış olurum! Diyordum... Tevekkeli dememişler kurun - tuya balıkyağı bire birmiş! diye. Uzatmıyalım, biraz sonra rıh « tımdaki birahanelerden birine dal dım; bir kenara iliştim; biramı ö- nüme aldım, tatlı tatlı hayalleri « mi kurmağa başladım: “Bu işin böyle olduğu gerçek - ten iyi oldu. Evet, Emineye nis «' betle Nazlmm gönlümdeki yeri büsbütün başka, büsbütün nazlı bir köşecikti amma, kendinin de dediği gibi o duldu; benden ol « dukça yaşlıydı; iki çocuğu vardış sonra biraz mangaptuttu; isterik. 6; kendisnde hafif bir karasevda gibi birşey vardı. Dalgındı ve da» ima göçebe, çerge, çadır hayata yaşadığı için onun ev hayatına a- lışması mümkün değildi. Emine öyle miydi ya? Benden genç, kör“ pecik bir kız oğlan kızdı; Nazlı gibi mangaptutluğu filân yoktu, Vücudu, yüzü, duruşu Nazlı ka « dar dokunaklı değilse de e de ondan çok güzeldi. Hele limon küfü reni gindeki şehik gözlerini süzerek bir şarkı söyleyişi, bir oynayışı insanı mestediyordu. Sonra bu $0- hirde doğup büyüdüğü, şehirliler le çok düşüp kalktığı, kibar ko - naklarma girip çıktığı için bizin ev hayatımıza zaten alışık de- mekti, Ve bunu bizim eve sok « mak için Nazlı gibi şalvarmı, cep- kenini, belindeki alaca şalmı, o « muzundaki heybesini çarşıdaki elbiseci dükkânlarda çıkarıp o“ nu orada çarşafa, peçeye soka « rak mütenekkiren bizim eve ge - tirmek zahmeti yoktu, O zaten her zaman mevsimine göre ince veya kalın şıkça bir maşlah ve i « pek bir başörtüsü ile geziyordu. Hele bize son geldiği gün terte - miz ve son moda bir çarşafla gel- mişti ki onu, o gün; yolda bu ha- liyle görenler kendisinin çingene olduğunu kat'iyyen farketmemiş - lerdi, Hele dil, şive, lehçe meselesin- de insan Nazlıyı alıp hiçbir yere bir misafirliğe gidemezdi; çünkü © daha ağzımı açarken halis muh- lis bir sepetçi çingene olduğu an - laşılırdı. Halbuki Eminenin bir çingene kızı olduğunu anlamak için konuşmasına çok inceden in- ceye dikkat etmek lâzımdı. O, ikide bir, kendi aralarında kullandığı (akı) kelimesini de bi- ze gelince bir haftanm içinde u - (Devamı var) Selâmi Izzet Tiyatro Sanatı Her kitapçıda bulunur Fiatı: 75 kuruş

Bu sayıdan diğer sayfalar: