21 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 16

21 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R | Kauçuk adamlar Romanın mevzuunu hazırlayan: Edgar Valas 7 d Malgıçlar? Böyle bir; Yaşıyorlar M1 i . laa z ze 4 2 laberimiz yek JOha aöyk girelim .. ç ç . gözüm. T Bot blarl/orıma göre buralarda! WEg'ö7r Tapa) BEİ yer allı Tvnellerı vemahzenler, | Yer. Surası gizli bir - Olacak. Ha r$/e bir ip! 2... — lan. Bukuü, İ “ene olabilir? Nişantaşında: Tramvay ve Şakayık caddelerinde MEMMEMMEMMMEME) Şişli Terakki Lisesi ANA -iLK -ORTA -LiSE 57 Yıl önce Selânikte kurulup 1919 da İstanbula taşınmış Türkiyenin en eski özel okuludur. Resmi Liselere muadeleti , durum ve tutumunun düzgünlüğü maarilçe saptanmıştır. Kız ve erkekler içim: Yanyana ve geniş bahçeli iki binada ayrı yatı dâireleri vardır. Fransızca, Almanca, İngilizce kurlarına dokuz yaşından başlıyarak her talebe girebilir. Yabancı dil öğretmeğe ve her bakımdan talebesini iyi yetiştirmeğe önem verdiği için sınıflarına çok talebe oturtmaz. Pezartest LİSE hergün saat 10-17 aapapda acılır, Kanıt. izlerine “çarşamba “cuma eri bakılır. Telefon: 42517 u BAYANLAR Büyük bir fırsattan istifade ediniz Bevoğlunda İş Bankası harşısında COŞKUN Manifatura Şirketinin tasfiyesi dolayısiyle Bütün yünlü ipeklive pamuklu kumaşlar 16 Eylül Pazartesi günür den tibiren Fevkalâde Tenzilâtlı Fiyatlarla Satılacaktır. Bir ziyaretle emin olacaksınız . Büün satışlar maktu fiyat AZANMMAMAEMŞ izerine pazarlıksız yap-'acaktır. . 102 PARDAYANLAR — — — e e m kan dökmekten başka bir şeyden hoş - lanmıyan karanlık duygularında ça - kan bir şimşek tesiri doğuruyordu. Gece bu süretle ; geçerek sabah ol - du. Yavaş yavaş dükkânlar açılmağa | başladı. Şokak canlandı. İlk seyyar patıcılar bu benzi sararmış adamın| gözlerini karşısındaki eve dikerek bek | lediğini hayretle gördüler. Fakat kim se-bir şey sormağa cesaret edemiyor- du. Çünkü, biri önünde durmak İs - ter gibi olsa, bu meçhül şahıs ona öyle sert öyle müthiş bir hakış fırlatıyor * du ki hir şey sormak istiyen . adam hemen acele sâvuşüyardu, Hanri dö Monmoransi yerinden kı - m 'amıyor ve ara.sira . bir ürperti bü'#n vücudunu sarsıyordu. tenbire, yukarıdan. bir pencere | #30'dı Ve bir saniye için bir kadın ba. | # »“Ündü, Lâkin bü bir saniye Mar » 6 ;) Damvile her şeyi oanlatmağa 15 Leldi, Yüreğinden koparak firla' hat östiyen bir hayret © cığlığımı güç tuttu. Pencereden'başını cıkaran kadın,Jan | * dö Piyenin kendisi idi. İğ ca KATERİN Dö MEDİÇİ © Akşamın saat dokuzu idi. Okuyucu” larımızı evvelce içine sokmuş olduğu” buz tahta Köprü yanındaki evde Ka - terin dö Mediçi ile Müneccim Rüjjiye- ri, Şövalye dö Padayanı bekliyorlardı. Kraliçe bir masa başında yâzı ya * zarken Müneccim de'ağir ağır odüda geziniyor ve ara sıra (o saygısızlığını saklamağa lüzum görmeden Kateri - sin yazdığı sevlere bakıyordu. Yazılan bir cok mektuplar mühürle. nerek sepetin içine yığılmıştı. Katerin durmadan yazıyor ve - bitirir bitir - mez öbürüne başlıyordu. Kraliçenin tilkenmek' bilmiyen e « nerjisi bu suretle harcanarak düşün - cesi bir ân rahat yüzü görmüyordu. Şaşılacak bir ustalıkla, hiç düşün - meden, bir mevzudan öbürüne geçi - yordu. Bu suretle, kızı > bulunan İspanya kraliçesine, Fransadaki din kavgala - rını, ve İspanya kralını bu işe karış - mak İçin kandırmasını anlatan sekiz sayfalık ve üzün bir mektubu bitir - dikten sonra, mimar Filibere yaptır * makta olduğu Tüviyleri (o sarayina dair mükemmel tafsilât verme” si için bir mektup yazdı. Sonra Kolin- yiye Sen Jermen sulhünün hükümle * rine sadık kalmacağına dair yazdığı mektubu tamamlayınca şair Jan Do - raya bir tezkere ve bundan sonra Pa- paya ve daha sonra bir eğlence terti- bi için teşrifat müdürüne birer mek * tup yazdı. Yazı yazarken ara sıra: — Bu delikanlı acaba gelecek mi ? diyordu. — Buna emin olunuz! Fakir ve kim- sesiz olduğu için herhalde zengin ol - masını temin edecek bu fırsatı kaçır maz. — Rene, bü delikanlı çok cesur ve- kılemı kullanmakta çok usta bir kah- ramandır. li — Evet, fakat bu kavgacı herifi na- sıl'bir işte kullanacaksınız? Katerin dö Mediçi kalemi elinden bırakarak Müneceime uzun uzun bak - tu. — Rene, böyle adamlara çok ihtiya- etm var. Bazı mühim işler'var ki he » nüz karmakarışık bir halde bulunu * PARDAYANLAR 103 yor. Bunun için bir takım adamların | ların üzerinde sislerin İçinde ve her bulunması lâzım.. ve en çok da, dedi - ğin gibi, kavgacı adamlara muhfa - zım. — Moröver varya! — Doğru, fakat bu da beni rahatsız ediyor. Çünkü onun öğrendikleri ço - ğaldı. Bundan başka son düelloda y ralanmıştır. Artık onun da kolu tit - redi. Öyle feci bir hal olur, öyle müt- | hiş bir saniye gelir ki bir hükümetin, bir milletin bütün talii bir kılıca bağ- 4 bulunur, Eğer bu kilici tutan bilek bir sani - yenin binde biri kadar bir zaman için bile titrerse, indirdiği darbe boşa gi- der.. ve hazırlanan emel binası teme -| linden yıkılır. Halbuki Rene, bu deli - | kanlının kolu titremiyor.. — Emin olunuz Katerin, bu bizim” olaektır. Kraliçe, bitirdiği son mektubu da mühürledikten sonra: — Ha, iyiki aklıma geldi Rene. Se“ nin için yaptırdığım konak bitti. A - mahtarlarınrbu sabah bana getirdiler, dedi, — Gördüm muhterem kraliçem, gör. düm. Grenel, dö Dözelkü, dü For so » kaklarından etrafını © bile dolaştım. "am Otel dö Suvassonun yerinde yapıl mış! Haşmetpenah her şeyi çok gü - zel yaparlar. Katerin gülümsiyerek sordu: — Senin için ilâve ettirdiğim kuleyi (1) nasıl buldun? — Paris hiç bir zaman böyle bir ih- tişam harikası görmiyecektir. Bu be- nim gibi yıldızlara © yaklaşmak, dam- , (0) Bugün Pariste ticaret borsstn- da bulunan kule budur. yere hâkim olmak, Tanrının başımızın üstünde bulundurduğu insanlığın ta - Ni yazılı büyük kitabı daha yakmdan okumak istiyen bir adam için hakikat olan en büyük hayaldir. Fakat Katerinin düşüncesi başka İ bir noktaya saplanmıştı. Ağır ağır sö- İ ze başladı: — Evet, bu delikanlı çok işimize ya” rıyacaktır. Rene yıldızlara bakmak - taki ustalığınla bu adamın . taliini keşTedebildin mi? — Henüz ; bazı şeylere ihtiyacım var. Fakat herhalde buna da muvaf. fak olacağım. Bununla beraber, bu fakir adamın üzerine neden bu kadar düşüyorsunuz? Jantiyomlarınız, ben- deleriniz, nedimeleriniz yok mu? — Evet Rene, yüz elli nedimem var, Bunlar vasıtasiyle yüz elli düşmanın metreslerine söyliyebilecekleri srla - rı biliyorum. Evet, oOGizin ve Bearnın yanmda bile sadık o bendelerim var, Bunlar vasıtasiyle de ölümümü isti « yen bu iki mel'unun bütün plânlarmı elde ettim. Ben ölmeden onları öl - dürüyorum. Evet, Jantiyemlarım da yar, onlar vasıtasiyle de Küvr sarayi» nı ve Parisi avucumda tutuyorum. Fas kat Rene.. Gene bir türlü itimat ede - miyorum! Son derede sararan ve bir cadı ka « fası gibi cansiz ve kuvvetsiz görünen başını ellerinin arasma aldı. Bakışları dalgın gözleri donuktu. Bir hayalin, geçmişe karığın bir çok şeyleri hatırlatması gihi o da vaktiy - le olmuş şeyleri zihninde canlandırı » yordu. Soğuk bir sesle: — Fransaya geldiğim zaman ©h

Bu sayıdan diğer sayfalar: