25 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

25 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 EYLÜL — 1985 ———— —— —— — HARER — Aksım Postası — —— İNEK TEYZENİN MİRASI!s Babanız, Hindi yElerinder kaş-| kapfıkfan sonra öldü. Eş liler esirmi . Tığ Hiyl |Yalârmı anne me gön. eriilerr il. , muslum) k dermiş/erar.! dirdüler : “9 2 A Yaha hazinesi. mi; pin yanma dö, (çememi, Yeni çıktı mama Dün ve Yarın tercüme külliyatı: Numara 39 HAYDAR RIFAT HERAKLIT Eski Yunan filozoflarıncan Mer sene bir çok kimselere zengin ikramiyeler dağıtaı Türk Maarif Cemiyetinin i Fiyatı 25 kuruş — Dağıtma yeri VAKIT matbaası Istanbul Büyük Eşya Piyangosu 6/12/935 de çekiliyor. Renan a | ikramiye: 15400 Lira Türk H ava Kurumu Bir bilet bir liradır.Bütün piyango satıcılarında bulunur. çı Büyük BPiyansosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 79. cu tertip 6.cı keşide11 1.ci Teşrindedir Büyük İkramiye : 200.000 Liradır Aynca: 30000, 20.000, 15.000, 12.000, 10.000 liraık ikramiye.er.e beheri (50.000 lira ) lık iki mükâfat vardır. EA BAN ki a 2 A ŞENER ERE, KAŞE NEOKALMiNA Grip - Nevralji - Baş ve Diş ağrıları - Artritizm - Romatizm 120 PARDAYANLAR — e sera ee e nice cinayetler vardır ki beşer ta- kanlı izler bırakmıştır. Hangi vicdandan daha büyük bir hâkim varmış, sanki katil! Bana öl -| dür değiler, ben de itaat ettim demek” le her türlü mes'uliyetten kurtulmuş | bulunacakmış, Jan kızının bulunduğu odaya endi- Şeli bir bakış fırlatarak: — Nasri emir dedi. — Sizi tevkif ediyorum Madam. Siz protestan olmak ve son beyannamele- re İtantsizlikte bulunmakla suçlusu - nur. Bu sırada Luizin oda kapısı açıldı. Gönç kız bir bakışta her şeyi anladı. O vakit siyah elbiseli kadın : — Mösyö, 8iz Yanılıyorsunu! sözünü söyledi. — Masumluğunuzu İsbat etmek sizin | için kolaydır Madam. Onun için bir gürültüye meydan vermeden beni ta- kip etmenizi rica ederim. Bütün cesareti kırılan Jan; — Ya kızım!,. Beni kızımdan ayı - rıyorlar, diye bağırdı. Luiz de bir çığlık kopardı. Çıldır * mak derecesine gelerek ne yaptığının farkında olmadan © pencereye koştu. Onu şiddetle açtı ve Şövalye dö Par - dayanı gördü. İlk işi, şimdiye kadar konuşmadı bu âdamı imdada çağır - mak oldu. — Geliniz! Çabuk geliniz! İşin sarpa sardığını gören zabit as- kerlerle beraber odaya girdi. — Madam, size yemin ederim ki matmazel de yanmızda bulunacak be hibirinizden ayırlmıyacaksımız. 1 - kinizi de ayni yere götüreceğim, O. nun isin artık gürültüsüzce itaat e - diniz. Yoksa bütün isteklerimin ter- sine olarak beni zorla hareket etme * ğe mecbur edeceksiniz dedi, Jan zabitin dediği gibi yapmağa ka- rar verdi ve odanın da askerlerle dol- duğunu gördü, Tehlikeyi ve karşı koy- manın beyhudeliğini anladı. Bundan başka Luizden ayrılmıyacaktı, Pro * testanlar hakkında çıkarılan beyan « namelere aykırı hareket etmediğini de kolayen isbat edebilirdi. Kendisini toplıyarak: — Pekâlâ Möysü! Hazırlanmak için beş dakika müsnade verir misiniz? di. ye sordu, Bu süretle muvaffak oluşa sevinen gabit: — Kıvançla o (memnuniyetle) Ma - dam! cevabımı verdi. Jan, ev sahibi olan kocakarıya içe - riye girmesi için işaret ederken za * bit te askerlerle beraber odadan çık- ti. Kocakarı bakışiyle zabitten müsa - ade aldıktan sonra girdi. O vakit Jan pencereye koşarak kızını oradan ayı « rıp kollarınnı arasmda sıktı, İki kadın, bakışların ve söz yerine geçtiği bir anda bulunuyorlardı, Jan gözlerini kızının gözlerine dik - ti. Pek yavaş ve okşayıcı bir sesle: — Kimi çağırıyorsun yavrum? diye sordu, — Dünyada bize yardım edebilecek biricik bir adamı smneciğim. — Birçok zamanlar penceremize ba“ kan şu genç Şövalye mi? — Evet anneciğim, Jan daha büyük bir şefkatle kızını kalbinin üzerine sıktı. — Onu seviyor musun? Luiz sarardı. Kızardı, Başını eğdi ve kirpiklerinde iki damla yaş belirdi. Jan sordu: PARDAYANLAR p 117 rabanm körükleri hemen kapatıldı ve Şövalye yürür bir zindanda bulundu - Zunun farkına vardı. Pardayan yeis ve hidettinden deli gibi olmuştu. Fakat bu yeis içinde ge - ne kendisini sürükliyen arabanın ne relere saptığını düşünecek kadar ken- disini tutabildi. Parisi tamamen bil - diği için birkaç dakika içinde nereye gittiğin anladı. Saçları dimdik oldu o ve vücudunu sarsan bir helecanm tesiri altında ezilerek; — Beni Bastile götürüyorlar! diye mırıldandı. Bastil! Bu devirde bu meş'üm zindanın şöh- reti on dördüncü ve on beşinci Lui za” manındaki kadardı. Krallar içinde dördüncü Hanri ve on beşinci Lüiden başka mahpuslar için öbür zindanları seçen kimse yoktu. | Bastil, Tampl, Şatöle ve öbür ha - pishaneler gibi bir yer değildi. Hepsin den korkunç, hepsinden müthiş ve gi- renin sağ çıktığı duyulmamış bir yer di. Pardayan artık mahvolduğunu an - Tadı, Taliin kendisine tam gülümse - diği bir sırada felâket uçurumuna yu- varlanıyordu. Sevgilisinin kendisini imdadına çağırdığı ve bu suretle onun da kendisini sev anlattığı bir anda mahvoluyor, bir zindanda meç - hül bir âkibete doğru sürüklenmeğe gidiyordu. Araba asma köprüler ve kapılardan geçtikten sonra durdu. Pardayan a - rabadan inince (etrafına bakındı ve askerlerle sarılı olduğu halde karan. nk, kasvetli bir avluda bulunduğunu gördü. | Bir saniye kadar, etrafındakilere hücum etmeği bu suretle onlara ken dişini öldürtmeği düşündü, Fakat da” ha o anda son derece kuvvetli iri yarı iki üç gardiyan tarafından yakalana- rak sürüklendi, Bir demir kapıdan #- çeriye ıslak ve güherçile kaplı duvar larından pis kokular dağılan bir ara” lığa sokuldu ve bir taş merdivenden hızla çıkarılarak iki demir parmak - lıktan sonra bir sofadan (geçirildi ve nihayet güney (grup) (tara - fındaki kulenin üçüncü katında bu « lunan genişçe bir odaya atıldı. Kapı üzerine gürültü ile kapandı. Gözleri faltaşı gibi | açılmış, zihni altüst olmuş olduğu halde büyük ki- Hitlerin kulak trrmalıyan bir gıcırtı i « le kapandığını duydu. O vakit, elleri ve ayakları çö « zülmüş olduğundan büyük bir hiddet- ie kapıya atıldı. Fakat herşeyin ar - trk faydasız olduğunu anlıyarak bay - gm bir halde taşların üzerine yıkıldı. Sen Denis sokağındaki evde neler geçmişti? , O ana kadar Pardayana bir kelime söylemiyen Luiz onu niçin imdadına çağırıyordu. Bunu şimdi göreceğiz, Yukarda gördüğümüz gibi Marşal dö Damvil Jan dö Piyeni tanımıştı. Duygularında yanılmadığına iyice emin olduktan sonra etrafına bakın- dı. Artık sabah olduğunu ve civarda * ki dükkânlardan kendisine dikkat e « dildiğini gördü. O vakit buradan uzaklaşarak Pa » rise geldiği zamanlar oturmakta ol « duğu otel Dömemeye (döndü. Tampl hapishanesinin civarında bulunan by konak gayet karanlık ve © bir yerdi. Burada uşaklar ve lerden başkası bulunmazdı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: