25 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

25 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kauçuk adamlar Romanın mevzuunu hazırlayan: Edgar Valas KEİ HABER| li 'am lara aldığı boruyu ke mi | kğ z 5 2 ger endinze gelm (aşım ağrı. Ved/ LWy ka - yer ama e - vdılar. Sız hâ- | j; ; Balam la mey mf #miğiz . eyi : » İen geriye Tüney; 45/8 ışıklar yan Vi GE z # Ela venimi key Eİ İğ a be —-E Vakif ç vaktinde kas, Nişantaşında: Tramvay ve Şakayık caddelerinde MEMEMEMMEMMEEEER Şişli Terakki Lisesi 57 Yıl önce Selânikte kurulup 1919 da Istanbula taşınmış Türkiyenin en eski özel okuludur. Resmi Liselere muadeleti , durum ve tutumunun düzgünlüğü maarifçe saptanmıştır. Kız ve erkekler içim: Yanyana ve geniş bahçeli iki binada ayrı yatı daireleri vardır. Fransızca, Almanca, İngilizce kurlarına doküz yaşından başlıyarak her talebe girebilir. Yabancı dil öğretmeğe ve her bakımdan talebesini iyi yetiştirmeğe önem verdiği için sınıflarına çok talebe otürtmaz. LİSE hergün saat 10-17 arasında açıktır. Kayıt işlerine Pazartesi - Çarşamba - Cuma günleri bakilır. Telefon : 42517 Saçlar Besler - Kuvvetlendirir - Dökülmesini keser uzatır. PETROL NiZAM Tecrübe edilmiş en iyi saç ilâcıdır. 115 PARDAYANLAR — — ———— ——— —— ——— Hanri bütün günü ufak bir gürültü- den titriyerek ve kapı açıldığı zaman etrafı dinliyerek küçük bir odada ge- çirdi. Hakikaten dünyada hiçbir © şeyden kotkmıyan ve bu' vahşet devrinde en zalim &n gaddar vahşilerden sayılan Damvil karışık hafızasında kandan ve ateşten harflerle yazılı: — Beni Parise çeken ayni sebepler kardeşim Fransuvayı da çekemez mi? Beni Sen Denis sokağına sürükliyen ayni tesadüf kardeşimi de oraya s rükliyemez mi? Yao.da benim gibi Janı gördüyse! Ya Jan ona her şeyi anlatıysa! Düşünceleri karşısında tit- redi, O vakit, alnından soğuk ter damla - Tarı dökül arardığını hissetti, Son Tü söylenmeğe başladı: — Evet, senelerdenberi o unutmağa çalıştım. Fakat harp meydanlarında, | Hüznoların öldürülüşünde. dökülen Kanlardan ve zabitlerime çektiğim Zi- yafetlerde içilen şaraptan sarhoş ol - duğum zamanlar da bile yene bir tür lü unutamadım. Her o zaman onu ilk gördüğüm gibi, Marjansinin karanlık bir kulübesinde bir ölü kadar sarar - mış olduğu halde görüyorum.. Her za- man Fransuvayı — Beni çabuk öldür, görüyorsun ki| çekişiyorum.. dediğini işitiyorum. düşmanlık ve nst besliyordu. Beni ne kadar tah -! kir ediyordu. Ah, intikamım pek müt-| hiş oldu. Bir darbe ile üç vücudu yık-! tım. Babayı, anneyi, kızı!.. Bana kar- $ı kin güdenlerin vay haline! Çünkü kalbimde yanan nefret hiç bir şeyi af- fetmez! Bir ân kadar, azamet ve kuvvetiyle gurfürlandı. Fakat bütün ömrünce fe- lâketine sebep verdiği kardeşin hatı - rası derhal kafasma hücum ederek 0- na derin bir korku veriyordu. Evet, hatıraları biribiri arkasından maziden Siyrılarak önünde canlanı - yordu. Lâkin bütün bütün metanetini kesen ve zihninden koğmak istediği bir ha“ tıra vardı: Fransuvayı her zaman üzerine eğil- miş görüyor ve kardeşinin (omüthiş bakışı kendisini her an takip (o ederek deli olmak derecelerine getiriyordu. Fransuva bir gün olacak ki bu ha - kikati tamamen öğrenecekti. Acaba o vakit ne yapacaktı, Hanri bu düşüncenin vücuduna ver- diği bir kesiklik içinde koltuğa dü“ şerek başını elleri arasına aldı. Birdenbire aklına kaçmak geldi. Kaçmak, iyi.. Fakat nereye?,, Dünyanın öbür ucuna kadar gitmiş olsa bile Fransuvanın kendisine ye - tişeceği muhakkaktı. İşte bu suretle son derecesini his - settiği korku onda büyük ve vahşice bir aksi tesir uyandırdı. Boğuk boğuk soluk aldı. Birdenbire hançerini çekti ve sanki Oo kardeşine | saplıyormuş gibi, önünde duran masa- ya sapladı. Hançerinin ucu bir inilti ile birkaç saniye sallandı: birdenbire değişerek ; — Cinayetler. Ne zararı var fakat., Ruhumu ezen bu korkuları kanin sile ceğim, Eski hatıralarımı yenilerle u » nutacağım! Hele bir kere karşılaşa » lm? İste bu Hançet beni ebediyen on- dan kurtaracak, Janla kızına gelince onları da şeytan alsın! diye homur * dandı. PARDAYANLAR 119 Fakat bu sözleri söyler söylemez vü-| cudunu şiddetli bir ürperme aldı. Bu kadını seviyordu ve bu ana ka - dar sevdiği gibi ömrünün sonuna ka- dar dn sevecekti Hanri, kendisini ayni surette halsiz bırakan bu aşk bir korku içinde uzun zaman çabaladı Nihayet bir gülümseme dudakla - rını gevşetti. Bir çare bulmuştu. Za - bitlerinden birini çağırtarak lâzımge- Ten emirleri verdi. Verdiği karar, oldukça iştiha ile ve- mek yemesine yardım etti, sonra elbi- sesiyle yatağa uzanarak birkaç saat! uyudu. . Gece yarısma doğru uyanarak si - lâhlarmı taktı ve Sen Denis sokağına itti, Gecenin geri kalan kısmını dün gece durduğu yerde beklemekle geçir- di, Sabahleyin, iki araba ile bir takım silâhlı adamlar geldiler. Askerler Damvil ailesine mahsus işaretleri çı - karmağı akıl etmişlerdi. (Hanri göze çarpmamak için arabalardan birine | girdi ve zabite işe başlamak (emrini verdi. İ Zabit, allı neferle eve < girdi. Çok| mütcassıp ve sofu olan ihtiyar ev sa” hibi kadın bunları ( ttriyerek kabul etti. — Madam, siz evinizde iki protestan kadını saklıyorsunuz. Bu iki okadın kralın düşmanlariyle münasebette hu- Tunmakla suçludurlar. İhtiyar kadın korkusundan İstavroz çıkardı: — Aman yarabbi. Bu mümkün mü? Pakat nasıl düşmanlar?, — Mel'un protestanlardan... — Sent Mari, demek ki ben de on - lar gibi mel'un olacağım — Belki!. Herhalde onlarla suç or- tağı sayılacaksınız. — Ben ha? — Eğer gürültüsüz patırdısızca on” ları tevkif etmeme yardım etmezse - NİZ. — Mösyö, emrinize hazırım. Pro - testan kadımlarınm benim evimde bü- lunması kimin aklma (gelirdi. Bun - ların hiç bir zaman kiliseye gitmedik - lerini görerek hep şaşırdım. Yarabbi, ne fenalık? Bu müteassıp koca karı, ağzımda kalan üç dört dişi arasmdan bu lâf - ları yuyarlıyarak Zabit ve askerlerle beraber merdivenlerden çıktı, kapıya vurdu, İçeriden sürgünün — açıldığını duyunca bir kenara çekildi, Jan dö Piyen kapıyı açar açmaz zabitle burun buruna geldi ve hafifçe sarardı. Fakat felâketlere alışkın ol- duğu için soğuk kanlılıkla sordu: — Ne istiyorsunuz Mösyö? Zabitin yüzlü kızardı bu vazife o ka” dar hoşuna gitmiyordü. o Çünkü se - bepsiz yere bir damı tevkif etmek hakkımı haiz olmadığı için meselenin tatlııkla halli lâzımdı. Şimdi ise, bu güzel, mahzun tavırlı o ve asil kadı- nın karşısında ne kadar kötü, ne ka - dar iğrenç bir işte o bulunduğunu, ne kadar kalpsiz bir adam olduğunu an- ladı. Fakat derhal, Marşalın hiddetli yü- zü gözlerinin önünden geçti ve Janm gösterdiği metanete ürpermekle kar « şılık vererek kesik bir sesle: — Madam, yapmağa mecbur oldu « Zum vazife kat'i ve vüksek bir emir - dir. Buna itant etmeğe mecbur oldu. #umdan dolayı kosurumu affediniz! cevabını verdi, İtaat ediyorum, meş'ul ben deği - lim! sözüyle içinden sıyrılmak isteni-

Bu sayıdan diğer sayfalar: