2 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

2 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ve Sayıma önem verelim Doğan çocuklara iyi bakıp onları iyi yetiştirmeliyiz gi En büyüğü otuz üçüne, en küçi on İkisine girmiş dördü etkek biri kız, beş çocuklu bir babayım. Ölenlerle düşenler yaşasaydı, on çocuklu ola - caktım, Gençlik ideyelim, bir gün on İ- ki çocuğu çevremde toplamaktı. On i- ki çocuklu bir baba: Ne güzel bir gö- re bu! Insanlar, niçin çocuk edinir? Soyu. nu onlara devam (ettirmek için mi? Bunu düşünüp de çocuk edinmiyen - ler, kendilerini bahtsız görürler. Gençliğimde o okuduğum bir öküyü hiç unutamam: “İran hakanlarndan (Nuşirevan, bir gün yanımdaki oadamlarla şarm çevresindeki bahçelerinde (gezerken, zeytin fidanları dikmekte olan yet - i mişlik bir yaşlıya rastlamış; adam - cağız zeytin fidanı dikiyormuş. — Baba, demiş, bu diktiğin fidan - lar ne vakit büyüyüp de zeytin vere. cek? onları yemeye ömrün yetişecek | mi? Yaşlı adam: i — Ben, demiş benden önce gelenle - rin diktikleri fidanların oyemişlerini l yedim; ben de benden sonra gelecek - p Jer için dikiyorum., ; Ben, her vakit çocuk (edinip yetiş - ; tirmekle en büyük yurt borcumu ödü - yeceğime kani idim. Bugün de bu ka - naatteyim. Adım, benden sonra eser - Terimle yaşıyabilirse bana ne mutlu. Soyumda adımın yaşamasını hiç dü - Şünmedim. i Çocuk yurdum için lâzımdır. Bize © Dir yurt kaldı ki, ben diyeyim yüz, “ sen de yüz elli milyon yurttaş yaşa - tabilir. Oysaki bugün on beş on altı milyon yurttaşım ya var, ya yok. Hay di yirmi milyon olsun diyelim, Bugün kilometre başına hiç olmazsa 50 insan düşşeydi, yurdum yarın için hiç bir kayguya düşmezdi. Şöyle böyle 40 mil- © — Yeonluk bir ulus olurduk. 1 “Türkiye için 40 milyon nedir? 40 milyon kafa, #0 milyon el demektir. 80 milyon Türk eli, 160, belki de 320 milyon başka ulus elidir. Böyle ola - cağınm en açık belgelerini tarihimi - Zin her yaprağında bulursunuz. Yal - © mizerginlik savaşını bir düşününüz; © Der şeyi eksik on, on bir. milyonluk *Türk ulusunun ne tansıklar (harika - i Tar) yarattığını bilmiyor muyuz? © © 1927 de yapılan nüfus sayımında HM milyona yakın nüfus bulunmuştu. O İ © günden bugüne sekiz yıl geçtiş-bu se- © kiz yrl içinde nüfusumuzun 16 milyo - na çıktığını o görürsek iki milyonluk bir artım var demektir. Sekiz yılda iki milyon bir şeydir; fakat daha çoğunu istemek hakkımızdır. $ Bizde çok çocuk yapanlar - çoktur; çocuğa bakmağı bilmedikleri için, do- ğan çocuklarm çoğu yaşamıyor di - © — <yorlar. Ölüm gibi yaşamak da haktır. — “Öleceği varmış, ölmüş!,, diyemeyiz. © Bitkiyi sulamazsan kökünü çapalayıp - gübrelemezsen kurur, Üstüne kurtlar “ — üşüşmüş bir elma ağner yemiş vermez. © Ağacı vaktinde ilâçladın mı, o yıl ye- © miş olacağından işkilin olmasın. İyi bakılınca ağaç yemiş veriyor da, iyi bakılınca çocuk neye yaşamasın? © Bir takım ileri memleketlerde nü - © İus arlura, doğumun my m “ileri gelir sanırsınız? Pek az ulus, Türk kadar peel Oralarda “daha çok, çocuk ölümünün önüne ge - — gildiği, doğan (çocuklar iyi bakılıp | | al yaşatıldığı için nüfus artıyor. Bizim © de buna ihtiyacimiz var. ie yetiştirmekten çekinenler, 0- ae. balar bilirim ki “haydi haydi iki ço - cuk yeter. Onların beslenmesi, büyü - tülmesi, iyitilmesi (yar, derler kimi © babalfr da “tanımı veren Tanrı, yiye - © ceğini de verir, derler. Bence ikinci türlü düşünenlerin bir eksiği var: Çocuk kısmeti ile doğar; i ama © kısmeti hazırlıyacak babadır. © Divle çeevik'lar için sosyal kurum V e yük gibidir. Bir çocuk koruma ce- © «a bakmaktan korkanlardır, öyle ba: 1 1914 de Kocaelinde kültür direktörü idim; ilin dört kucağını gezerken, Hayretinli köyüne uğradım. Bu 20-30 evlik güzel köyün büyük minareli eski bir camii vardı. Bu camii, Çandarlı Hayreddin paşa yaptırmıştı. Anlaşı - lan eskiden burası o birkaç yüz evli bir köy imiş. Yaşlılardan birine sor. dum: — Evet, dedi, köyümüzde kirk elli yıl önce yüzden çek ev vardı. Bir ölet geldi, köylüler kırıldı, bir'daha beli- mizi doğrultamadık. Şimdi bu halde - yi akarya ile sulanan, Mekece i- le Geyve arasındaki oyacığın batı sırt. larında güzel bir yerdir. Irmak kıyı - larma kadâr tarlaları vardır,Buralarda bitikler iyi olur. Tatlı o kavun yetişir. Ama halk yoksuldur. Bir ölet, köyü bu hale sokmuştu. İ Köylünün ölet dediği, tifos salgını olacak, çünkü içtikleri suyun aralığı- na bakmadıklar gibi köylerini de arr tutmaslar, Gübreler açık durur; kara sinekten göz açılmaz. . Oysaki kara sinek, içilen su gibi, tifoyu geçirici - dir. İşte bu gibi arısızlıklarda nüfus âr- trmma engel (olur. Halkın armma öğrenmesi, köylerini arı tutması ç0 - cuklarma iyi bakması kadar önemli - dir. Şarlarda da halk, sağlık işlerinden pek anlamazlar onlara bu yolda öğ 7 retilecek çok şey vardır. Sağlık eyi-| timi de okula yolu ile öğretmenlerce | halka öğretilecek. «j Çok nüfus, yurdun — ekonomisinde! de büyük bir yer tutar, Nüfusumuz, | istediğimiz kadar olsa, dağınık, az ev-! li köyler hem biribirlerine yakınlaşır, | hem büyülür. Her türlü ihtiyaçlarımı)” görebilirler. Ne kadar köyümüz var? şarlarimız.| da, kentlerimizde, köylerimizde yaşı» | yan insanlar'ne kadardır? Bunları pir) medikçe kendimizi bilmiyoruz demek - tir. Kendini o bilmek, bir adam için nasıl önemli ise, bir ulus için de bel » ki daha çok önemlidir. Bu ulusun ken- dini bilmesi demek, herşeyden önce sayısını bilmesidir. Önümüzdeki birinciteşrin ayının 20 sinde yapılacağı söylenen nüfus sa - yımını dört gözle (beklemeliyiz. Bu sayımın doğru olmasına bakmalıyız. Bizde okur o yazarlar ne kadardır? Bilmiyoruz ki söyliyelim, Oğsaki nü - fus sayımı, hükümetin gösterdiği yol- da dosdoğru yapıldı mı, bunu da öğ « reniriz. Okula yaşında ne kadar çocu- ğumuz var? Gene bilmiyoruz. Bu ka- dar bilgisizliğimize o yabancıları gül- dürüyoruz. Ben, bu nüfus işinde bütün düşün - düklerimi size anlatmağa . kalksam, böyle bir iki yapraklık bir betke de- Zil, koca bir kitap yazmağı göze alma- lıyrm. Fakat, sanırım, bu kadarı da nedemek istediklerimi anlatmağa ye- | ter. Öyleyse önümüzdeki" . birineileşri - nin 20 sinde yapılacak nüfus sayımı! için şimdiden anıklanalım, Yazan: Kdzun Nemi Duru Manisa saylan | “ HABER m KA YEM PEP a e EE NM HAKIKi BiR MACERA m Ee Ke Popfinger Kabile reisi çok zengin olmadığı için ancak 24 tane karısı vardı! Erkeklerin birkaç tanesi ko- caman davullara gümbede, güm vuruyorlar, bir kaç tanesi kaval; ile zurna arası bir düdük böle lardı. Köylünün geriye kalan er-! kekleri de el çırpiyordu. Manza-' ra çok hoşuma gittiği için ben de! el çırpmaktan geri kalmadım, Yalnız başkanla konuşabiliyor- dum. Bana çok zengin olmadığı için yalnız yirmi dört tane karısı olduğunu söyledi. z Amanın!... Benim yaşadığım! yerde ise, bir tek kadın bile löze-| mundan fazla sayılıyordu!. Kalabalıktan az ötede durmak- ta olan bir kız gördüm Bu da çır- çıplaktı; fakat gerçekten cazibesi vardı. Gözleri çok güzel, endamı gerçekten alımlı idi. Bu kızın bi- zim başkanın en sevdiği karısın- dan olan kızı Alia olduğunu öğ- rendim. Başkan, kızını çok sev- diğini söyledi. Şimdi on beş ya: şma varmış bulunduğu için artık onu evlendirmeği düşünüyormuş! Ateşler sönmeğe yüz tutuncıya- kadar dans, bağırış, çığırış devam etti. Herkes dağılırken. ben de bir kulübeye götürüldüm. Burada, altıma sermek ve üstü. mü örtmek için bana birkaç has verildi. Hasırlar şöyle bir tarafa ettim. çünkü içinde her türlü bö- cekler kıvıl kıvıl oynaşıyordu. Bunların birdenbire yürüyerek üs- *tüme oüşüşmelerinden korkmuş- tum. Böylece döşemenin üstüne u-' zanıverdim; sırtım yatağım, kar- nım da battaniyemdi. Çok geçme- den derin bir uykuya daldım ve! | 'Popfinger işte bu Senegal köyünde az kalsın yerli kızına koca o olacaklı. gözleri pek o kadar dikkatli dav» ranamamıştı. Çok sık bir ağaçlı- ğın içine dalmıştık, biz çalılığın dibinden birdenbire bir yılan sıç- ıadr. Alia hemen kenara atla- makla beraber yılandan evvel dav. ranamamıştı. Hayvanın yassı ka- fası şimşek hızıyla kızm ayağıni sokmuştu. - Kız artık öleceğini düşünerek müthiş bir yaygara kopardı. E- limde kalın sopa ile yılanı öldür- düm. Sonra kızı yere yuvarlıya- rak, biricik mendilimi parça par- ca yırttım ve bacağını sımsıkı bağ- ladım. Cebimden kalem bıçağımi çıkardım. Yaranın etrafını iyice kestim. Kız can acısından bar. bar bağiriyordu. Amma hiç aldı- Bedavacılar Tralenin nişanlısı Sene - rış etmedim. Hemen bir ateş yak. rüyamda ana yurdum Bavyera ile| gallı prenses Alia trm ve bıçağımin çeliğini bu ateş- Afrika kıtası tuhaf bir surette bir-| i te adamakıllı kızdırarak (yarayı birine karıştı. ! dikkatle tetkik ediyor ve seyahat: dağladim. Ertesi sabah erkenden kalkıp; iörimi can kulağıyla dinliyordu. Kızı koluma aldım ve topallıya da kulübeden dışarıya çıkmca re-| Bir ei br Bdfterime' isliöğrüti topallıya köye girdik. Heyecana isin kızı Alia'nın karşıda başka ile bi 1 a k a düşmüş olan halk hemen çevre - bir kulübenin kapısı önünde otur- v a bir geyler. yasarken, görünce sığ sardılar. Şef dene olduğunu bunu bir mucizt saydı. Hele fo-| öğrenince koşarak bize doğru gel- toğraf makinem herkesin hem me:| di. Sevgili kızını ölümlerden kur. rak sardırdığı, hem de korktuğu) tarmış olduğum için bana nâsıl bir şeydi. Onun ne olduğunu ve! teşekkür edeceğini bilemiyordu. istedim.” Kâfir kız'N Pasıl resim aldığını anlattım, dur. Alia çabuk iyileşti. Bundan Me re li dum. Nihayet bir gün bütün kö-| sonra da artık'keni dehşetli bi: gitmişti, ne dersiniz?.. Yüzüme) ©“ ç za? tuhaf tuhaf bakıyordu. Elimi) Jİ hep bir arada resmini çekme-| doktor saymağa başladılar. Hasta ğe karar verdim. muayene etmekten, öğüt vermek- Köylüyü topladım. Güzel bir) ten baş almaz oldum. Elimden poz aldırdıktan sonra önlerine! geleni yapıyordum. Ancak habis geçtim. ruhları cin ve perileri kovmak işi- i klim ermiyordu. Burada diş- shin geld Fotoğrafın camından bakarken | ve atı y N : ai © | bir dene göreyim? Meydanda hiç, Silik bile yapmı. Elime geçirdi. Aramızda konuşmak çok güç| y ssecikler kalmamiş, çoluk ço.) Sim iptidai bir kerpetenle kosko- bir işti. Dertlerimizi ancak işa- caman bir azı dişini çalır çalır retlerle birbirimize anlatabiliyor- söktüm. duk. Bu yüzden aramızda belki Alimin bana“karer şefifhe ve de giri l eri e) minnettarlığı büsbütün artmıştı. ancal arı ne ben, ne deo ie . Şef zeltemedik. i gizlenmiş oldukları çok muhtemel Bari Gpeee ee rm ge H üzele laşmışa! bulunan habis ruhlardan ve cin- ii a çebi > er neyse, güzelce an | bağımızı a ölü mn güc benziyorduk ve köyde herkes ba- İerden korkarak kaçmışlardı! Sli edir di e inik ra karşı terbiyeli ve ince davran-| Alia ile arkadaşlığımız çok) teklif etmez mi?. dığından, buradan uzaklaşmağı| koyulaştı. Her sabah onunla bir. içtö cünki kleşiyordu! birkaç gün tehir ettim. İğ serinliklerine gezintiler yapı- Kendi çevresinde küçücük bir kra- Halk bana karşı olan itimadını| 'ikte civardaki tepelere ve orman-| lin kızı!.: Bununla beraber teklif günden güne arttırdı. Şefle de a-| yorduk. Onun gözleri benimki-| hiç de hoşuma gitmemişti. Mesele ramızda su sızma bir arkadaşlik! terden daha çok keskindi ve bana| benim zevkimi okşıyacak soydan kuruldu. Bu adam gerçekten çok) keşfedemediğim . bir çok şeyleri! değildi... zekiydi. Bütün kâğıtlarımı çok) gösterirdi. Bir gün her nasılsa| (Devamı var). makta olduğunu gördüm. Önce dereye giderek elimi yüzümü yı: kadım, sonra da bu kıza uzaktan uzağa işaretler yaparak selâm ver. na gel, dedim ve karşıdaki tepeyi gösterdim. Alia kendisiyle birlik. te bir gezinti yapmak istediğimi arlamış olacak ki hemen koşarak cuk, kadın erkek hepsi tabanları kaldırarak varhızlariyle kaçışma- ğa koyulmuşlardı. Bu acaip siyah kutunun içinde

Bu sayıdan diğer sayfalar: