18 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

18 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ine kli yazam: Pe ae akkal 8 Herhalde bu bahis ihtiyar ka « dının tabii neşesini bozuyordu. Hemen başka mevzua atladı. Ro- matizmel: dizlerini elleriyle ova- rak biraz doğruldu. Tevfiğin kü: çüklüğünden bahsetmeğe başladı.| O sokak maskaralıklarını, Göksu oyunlarını ne kadar tatlı anlatı - yordu. Kâhya kadın içeri girince Sa biha hanım biraz evvel o kadar meşgul olduğu imamın torununu hemen unutuvermişti; o erkâni harbiyesinden rapor bekliyen ku mandan gibi her akşam kâhya kadının getireceği malümata dâ | yanarak konağını idare ederdi Müzmin bir romatizma onu he men hemen odasına 'zincirlemiş gibiydi. Mütehakkim, mütecessis; | emri altında olan her ferdin ne yaptığını, ne düşündüğünü öğre- nemezse içi rahat etmezdi. Kâh.! ya kadına Rabianın o akşam anlı-| yamadığı birtakım sualler soru yor, ve kadının cevaplar, da Ra biaya kilmece gibi geliyordu. “Bu akşam yor?,, sakallı ne yapr “Gene tahta oyuyor, sofadan| testere sesi duydum.,, e Oyun yek, mu?” “Dürhev hanımın “kapısından geçerken öyle birşey duydum. Kanarya da orada. Bu tmzeleria! hallerine akıl sır ermiyor ki...” Kâhya kadın gözlerini tavana kaldırdı Dürnev ve Kanarya ad:| li tazelerin günahlarından Alla-| ha siğiniyordu. Fakat Sabiha ha- nım başka bir mevzua sıçramıştı. “Bıyklı ne âlemlerde?” “Gene o iki küçük beyle ha | remde piyano odasında. Kahve| kahve üstüne ısmarlanıyor.” “Dinledin mi?” “Nasıl saat kapıya dinlemem? Kulağımı yarım yapıştırdm Boynum tutuldu. Fakat birşey an- ladımsa Arap olayım.” “Kadın mı konuşuyorlar?” “Yoook...” “Politika olacak... Saray lâkır- dısı filân var mıydı?” “Aman ağzından o lâfr yeller Bizim küçükbey hiç öyle! lâf konuşur mu?” alsın... “Sakallı” Selim Paşadır. Zalim bir hükümdarın Zaptiye Nazırı! hem müşkü!! hem de naziktir. Boş zamanında sigara iskemlesi, köşelik, sandali ağacından arka kaşağı yapar! sıfatiyle ( vazifesi Kaşağılar bilhassa zariftir. Bu | nun haricinde hususi bir iptilâsı yoktur. Resmi Selim Paşadan nef ret eden halk onun hususi hayatı hakkında söyliyecek birşey bula- mazlar. O iyi bir aile babası, ve bilhas sa karısma merbuttur. Otuz yılı aşan müşterek hayatlarında karı- sının unutamıyacağı bir tek aci vaka vardır. Oda hayli makul bir sebebe atfedilebilir. Paşa her kendi büyüklüğüne inanan erkek gibi kendisine ben- zer bir erkek evlât istemişti. Hal buki ““Bıyıklı,, diye zikri geçen Sabiha hanımın biricik oğlu hiç de babasına benzemezdi. Gerçi Hilmi uslu ve zararsız bir çocuk- tu, Fakat nahif, çelimsiz, büyük gözlü, çocukluğundanberi musi - kiye düşkün peltek bir oğlandı | Bilhassa bu son iki hususiyet Selim paşanın sinirine dokunmuştu. Sa- biha hanım on senelik evlilik has yatından sonra başka çocuk do- ğurmay'nca paşa da gizlice bir Bağdat tüccarının kıziyle evlendi ve konaktan uzak bir semtte genç karısını yerleştirdi. Fakat ikinci karısı da evvelâ Halimden daha çelimsiz bir kız doğurdu, iki sene sonra ölü bir kız daha doğurur- ken kendi. de lohusa can verdi; döşeğinde İşte bu vak'adan sonra Selini paşa kayıtsız ve şımarık Sabiha hanımın ne kadar karakter sahibi olduğunu anladı. Kendisi daha içini dökmeğe' cesaret etmeden kadin, ena, evlenmesinden haber. dar olduğunu, battâ oturduğu &vi ve küçük kızın adını bile bil. diğini söyledi. Hiç sitem etmedi Geçmiş, geçmişti, kalan Mihriyi yanına alıp, kend: evlâdı gibi büyütmeği teklif etti. Paşa, belki ortağr olmak, bir ka Yalnız anasız! dın için nasıl bir izzeti nefis ya rası, ne aci bir kalb faciası oldu ğunu tahmin edemezdi. Faka* bir kadının. iki sene bir sır sakiıyabilmesi ol | du. Ketumiyet, onca, erkeklerd: onu hayran eden şe bile az görülen bir faziletti, hele| kadınlarda böyle bir kabiliyet hiç) İ birzaman tahayyül etmemişti. Kendi kendisine, hattâ gönlür| ne göre, bir erkek çocuk edinmek için bile bir daha karısının üstün: evlenmemeğe karar verdi, hem de karısına karşı vaziyeti değişti Şimdi onun fikirlerini ehemmiyet le dinler ve hattâ arada akıl bile danıştığı Şayet erkek meclisinde kadınların boşbosazlı. olurdu. ğına dair lâkırdı olursa, o, güle», rek başını sallardı. | Geçmiş günlere karışan bu vak'a istisna edilirse, Sabiha ha- nımın ev hayatında ve kocasiyle münasebetinde itiraz edeceği bir! tek şey yoktu. Onu arada üzen düşündüren şey, oğlu Hilmi ile kocası Selim paşa arasındaki fikir Paşa tamamen eski Samimi ve kendi öl çülerine göre namuskâr. Saltanat: tezadı.. za- man adamı.. ilâhi bir hak diye tanır ve padi şaha muhalif olanı - kim olursa olsun « akrep gibi ezmeği, zaptiye nazırının vazifesi telâkki ederdi (Devamı var) İ kıyorlardı. Gözleri ada üzerinde uzun| Kaya Oğlu hayvanlarla ve Tabiatla, vahşi 15 İLKTEŞRİN —1995 4 birbirleriyle boğazlaşan insanların heyecanlı romanı , Yazön: Rosny aln& * Türkçeye çeviren: Naciye İzzet No.8 Gizli varlıkları kızgın- lığını söndürmek için ya ateşe Ke veyahut da gövdeleri baltalarla ür GüİnAi hı Çiğdem adanın kıyısına yaklaşma “| etti. Adama) benzer bir şey görünmüyordü. Olan - ca hızlariyle kürekleri çekerek adaya yanaştılar, Kurak bir burun O önünde| durdular. o Küçük bir körfez Kayığı oraya çektiler, Çabucak çıka ak çalılıklar arasma saklandılar. Bu| rada da adam izi yoktu. Bir su aygı * rının çirkin burnu, bir timsahın pulla-| rı, bir kaplumbanm kabuğu, ırmak el zerindeki bir balikerl kuşunun uçuşu, bir gergedanm, bir dağ keçisinin gö - rünmesi iki kadını biraz oyaladı... | Çiğdem birdenbire yerinden sıçradı. Adama benzer gölgeler görmüştü. Ün ce bellibelirsiz olan bu gölgeler yakı- na geldikçe beliriyorlardı. e Kadınlar iyice baktılar, Kendi uluslarının a - damları tanıdılar. | dan Önce uzun üzün Çiğdem bunların arasında (kin ça- kalbaşlı Karaboğa oğlunu (seçmişti. Papatye bağırdı: l — Kadmlar da var. Kadmlar da vardı. Savaşçıların ön-| lerinde yürüyorlardı. Yabanci bir soy- dan oldukları görünüyordu. Çehreleri| Yaban Domuzu oğulları gibi yassı de gildi. Saçları Çiğdemin çları gibi sonbahar yaprakları venginde sarı kızıldı. Hepsi Çiğdeme benziyorlardi;| ik oğlu kızı söyledi: — Onlar yeşil göllerden, Gökir - maktan geliyorlar. Dağın öldürdüğü kendi karılarının yerini tutacaklar.. Papatyenin yür kançlıkla burkuldu. Halbuki bu kadınlara pek acıyordu. Hele ça - kal kokulu erkeğini düşünerek kendi yerini tutacaklara İçi parçalanıyordu. Papatyenin yüzü kızıl bir renk al - dı. Erkeklerin arasında kendi adamını görmüştü, Başkan savaşçılarla bir şeyler ko - nuştu. Çabuk çabuk ilerlemeğe başla” dılar. Ara sıra duruyorlar, ırmağa ba- Karaboğa oğlu a- damlariyle konuştu. Sandalı taşıyan -| Tar ilerlediler. Suya iki sandal “indi - rildi. Adaya doğru yürümeğe başla - dılar, Papatye inler gibi bir sesle: — Yaban Domuzu oğulları izimizi kovalıyorlar! dedi. — Hayır, bizi görmediler. Adayı öğrenmek istiyorlar.. Belki burada ko- naklıyacaklardır... — Kaçmalıyız! Papatye ülkesinin (yasasını, gizli varlıkların hınçlarmı düşünerek kor .| kak kadın yüreği tirtir titriyordu. Çiğdem kuruntulu düşünüyordu.! Ada çok genişti. Derin kovuklar, <1 « ğanaklarla dolu idi. Yalnız Yaban Do.| muzu oğullarının burunları pek kes 7 kindi.. Kü bir izle kadmları bula. bilirlerdi.. Hele limandaki sandal giz . Ni varlıklardan kaçan bu iki kadmı kolayen buldurüverecekti.. Söyledi: — Papatye ile Çiğdem kacacaklar - dır! Liman arkaya düşüyordu. Ter onları göremiyeceklerdi.. arkasından (Papâtye İle sü sandala kadar geld Adanın uzunluğunca büyük kavak a. Zaçları altından ilerlemeğe ha lar. Eğer Yaban Domuzu oğu uçtaki buruna yaklaşmış olsalardı on ları görebileceklerdi. Adanm çok ge - nişlettiği ortadaki kıyıda durmuşlar." dı. Bir çok kalın, yüksek otlar, çalı- Irklar, sazlıklar yolları kapıyordu. Kadınlar yukardaki buruna var * mışlardı. Burada ırmak bütün genişli giyle uzanıyordu, Bu burun durmadan yutan obur bir ağıza benziyordu, İki kadın sandal tılar. Şimdi merhametsiz ulus.! larmı, gizli işkenceleri, kızıl ateşlerde titriyecek. etlerini o düşünüyorlardı. İ Sandalları açıkta kalmış gözüküyo; du. İ Çiğdem güneşin ısıttığı sreak otlar,| sazlıklar arasına girdi. Burası yüzler-| ce soğuk kanlı varlıklarla kaynaşı -| yordu, Pembe renkte.genç bir su ay v gırı korkarak dalıyor, bir kertenkele! ort kabuklu ağzımı açıyor, küçük bir) yilâ oğulu dişlerini ogösteriyor, bir) kurbağa zıplıyarak çalılarm ârasına| giriyordu, Lâdivert, yakut renkli kuş. lar ağaçların tepelerinde -gilneşle pr rıl pırıl yanıyorlardı.. | Çiğdem dinledi, Sarmaşıkların a > rasından baktı, Ada; doğru gelen sandallardan sesler işitti, Kardeşine söyledi: ye ile Çiğdem tekrar kaçaz| caklar. Yüzmetre ötedeki © geniş ırmağa döndüler. Sandala girdiler. Irmağın dirseğine kendilerini o göstermeden yetiş rlerse kurtulmus oluyor. lardı. Sandal hızlı hızlı ilerliyordu. Kadınlar soluk soluğa gelmiş didini - yorlardı.. En çok korktukları yerden geçtiler, İşte oraya (dönüyorlar! Üc yiz metre daha. Yüz metre daha. İş" te dalları yerlere değen O söğütlerin altma varıyorlar. Yorgunluktan bit -| kin soluyorlar., Aer, korkulu günle . rinde çoğalan bir sevgi ile bakışiyor-| lar.. Adanm öteki kıyısına — varan Fil. oğlu suların yüzüne, uzaklara doğru baktı. Bir atmaca gibi keskin gözleri ta uzaklarda bir su aygırının Ürke . rek ırmaktan çıktığını, dalgalanan a. ğaçların altına sığındığını seçti. Göz.! lerini iyice uzaklara dikti, Irmağın sol kıyısından uzun bir gölge gördü. Bu- nun bir kayık olduğunu, içerisinde pek beliisiz görünen iki kişi bulandur; ğunu anlamakta gecikmedi; Bunların kadın olabileceğini o düşünmedi bile. Adamlarını çağırdı. Onlar da baktı - lar. Dirseği dönen kayığı gördüler. Bu bir tuzak olabilirdi, adamları . na sandalı gözden kKaçırmıyarak arka- sından gitmelerini emretti. Irmakta başka sandallar © varsa, kıyılarda başka adamlar görrürlerse! uzaktn gideceklerdi... Çevik, iyi kürek çeken on bir savaşçı iki sandala dol - dular. Fil oğlu onların sandala çabu. cak yetişeceklerini düşündü. Ellerin. den gelirse diri olarak kayıktakileri yakalamaları söyledi. o Sandallar gittikten sonra başkan endişe İle dü - - şünteye vardi: Acaba bunlar Gökir ma aşçıları mı idi? Yoksa Yeşil| göl savaşçıları mı?. Müphem bir kor. ku basit zekâsını yorüyordu. Sonra, .| bu düşünce onu utandırdı. O boz sa . vaşçi kullanmâmış mı idi? Gökırmak! adamları ancak altmış kişi idiler. On- lar uzaklarda, #yrr kümeler olarık "da idiler. Iki kuşaktanberi Kara uz oğlu ırmağı araştıracak adarı-| urdı, | mle Papatyenin ırmaktan aşağı iniyordu. sandalları Çok' yorgun, pek bitkinlerdi. # dalr yavaş yavaş rüzgüra bırak” lardı. Suların geniş yüzü pek sezi ayaklı canların izi yoktu. Kara Di oğullarının durmadan “arkaları koştukları besbelli idi. İ Ne Karaboğa oğlu, ne de savasi onlara acımıyacaklardı. Papatyf kocası bile onlardan hınemı çık caktı. / Gizli varlıkları kızgınlığını sö! mek için ya ateşe atılacaklar ve hut'da gövdeleri haltalarla parça cak mızraklarla delik deşik edil ti > Gittikçe Çiğdemin yüreğinde y& arıyordu. Kürekleri gene aldı. İf lemeğe başladılar. Birdenbire Çiğdem boğuk bir haykırdı, Papatye bir — inilti çi Umut gene öldü, Felâket ve tef kavak ağaçlarının kara gölgeleri büyüdü. Irmağın dönemecinde bir dal gözükmüştü. Iki kadın kendilerini şu ırmak rinde durmadan vızıldıyan 8 gibi çelimsiz hissettiler, P den kürekleri birakıverdi. Canı cekilmiş gibi idi. Artık ker sini alnınm kara yazısına bıraka Gizli varlıkların kudretini anlamıştı: — gilerinden artık kurtulamıy* gr? diye inledi. Papatye ölecekti"; Çiğdemin alnı acı kıvrımlarla du, Ondaki kuvvet ve çesaret dah patyedeki gibi ölmemişti. Kendisin' adamların eline brrakmıyacak, V ğını koruyacaktı, THomurdandı : — Papatye, Çiğdem tutülurlar leceklerdir. | Ikinci bir sandal daha gözükmÜl tü. Çiğdem sert sert söyledi: — Sırtlan oğlundan, parstan. dan kendimizi kurtardık mı? Kardeşine gözlerinde parlıyar rin bir sevgi ile baktı. Bu bakışl?* sözlerle gene kardeşine : boyun Papatye gene kürekleri yakaladı. çok ağır, çok umutsuz bir | çarp” idi. biraz daha yaklaştıklarını gö: mi Şimdi Yaban Domuzu oğullar! çanları iyice o seçiyorlardı: bir gürültü, horlayıcı, kinlerder ii ğuk çıkan haykırışmalar yüksel” Papatye inledi: — Bizi tanıdılar! Biraz dinlendiler, Rüzgâr gesi tu Kadınların gittikçe kuvveti #4” yordu, Büyüklü küçüklü üç ad ö züktü. Kadınların sandalı birin€ ile sol kıyı arasında ilerliyordu. 8 uzun, dar bir kanala hensi'* i Sular hızla akıyordu. Çiğdemde gene küçük bir'k di umudu doğdu. Sular genişlet kıyı alçalmıştı. Kamıslıklar, yos” “e bir çok otlar ilerlemeği güçles! du. Sandalı sağ'kıyrya doğru sü ğe başladılar, Bitiptükenmez gibi görünme bir zaman geçti. Arkada buraki” edi adalar arasında hiç bir şey gör" gi ler. em cesaret ve kuvvetini © bızakrızm 0. Puzatye ie Ken rakıvermişti, uri (Devamı v0)

Bu sayıdan diğer sayfalar: