29 Aralık 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

29 Aralık 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Macaristan şampiyonu Uypeşt takımı Bu sabah Istanbula geldi, ilk maç ayın birinde Macaristan profesyönel şampi- yonu meşhur Uypeşt takımı, Bal- kanlarda yapmakta olduğu turne- ye İstanbulda da (3) maç yaparak devam etmek üzere, bu sabah şeh- rimize gelmiştir. Saat 8,30 da Polonya vapuruy- la limanımıza gelen Macar fut- bolcular, iki idareci, on üç oyuncu olmak üzere (15) kişidirler . Aralarında (9) Macar milli ta- kimına mensup arsıulusal oyuncu vardır. fir sporcular, Galatasaray klübü ve şehrimiz sporcularmdan bir grup tarafından karşılanmış- lardır. İstanbul oteline misafir e- dilmişlerdir. Bugün öğleye kadar istirahat ettikten sonra, saat (12) de Tak- sim abidesine bir çelenk koyan Uypeşt oyuncuları, öğleden sonra da, Taksim stadına gelecekler, o- rada Galatasaray — Vefa ma- çımı seyredeceklerdir. Yanlarında (x) işareti onlarlar!| arsrulusal olmak üzere gelen fut- bolcular şunlardır: Kaleci: Pori (x) Müdafiler: Sternberg (x), Fu- to (x).. Haflar: Yoş (x), Füç (x), Sala yi (x). Muhacimler: Pustayi (x), Vin- çe (x), Kavoyi (x), Sereş, Balok.. İhtiyatlar: Suhay, Barna, Takı- mun reisi Mösyö Jang Fedu, antre- nörü Mösyö Sonoş'dur. | kika kala evvelâ Galatasaray takı- Dün oynanan (B) takımları maçları Dün yapılan (B) takımları maç- larında, Taksimde evvelâ oOGüneş — Beykoz karşılaşmış ve neticeyi 3-1 Beykoz kazanmıştır, Ikinci maçı yapan Galatasaray — Beykoz takımları, sert bir oyun oyna- mışlardır. Oyunun bitmesine on beş da- mından bir oyuncuyu dışarı çıka-! ran hakem, biraz sonra Vefadan da, çok sert oynıyan bir oyuncuyu sahadan çıkarmak istemiş, fakat, bu oyuncu hakem kararını dinle- mek istemeyince hakem de 3 -2 Galatasarayın lehinde olan oyunu tatil etmiştir. Kadıköy stadında yapılan Fener- bahçe — Hilâl (B) takımları maçı da 7.1 Fenerbahçenin üstünlüğü ile bit- miştir. Mk 1935 senesi en | mükemmeli atleti! JOE LOUIS Amerikada yapılan bir müsabakada bu ünvanı kazandı Amerikanın 1935 senesi O©nmü. ktmmel atletinin tayini için Amerika Spor gazeteleri tarafından açılan bir müsabakada Joe.Lui 154 puvanla birin ciliği kazanmıştır. Bu da zenci boksörünün pek kısa bir zamanda Amerikada ne büyük bir şöhret kazandığını açıkça göstermek- tedir. Max Baer'e parlak galibiyetten evvel ismi pek işi. UZnemiş bile olan Joe Lui bugün A. merikalıların âdeta tapındığı bir at - let olarak ortayn çıkarılmaktadır. İkinciliği 135 puvanla Omeşhur profesyonel golf oyuncusu lawson Little kazanmıştır. Uzun atlama dün. ya rekortmendi Owvens 61 puvanla ü. çüncü gelmektedir. Otomobil dünya rekorunu kiran (Malcolm 13 puvan, dünya boks şampiyonu Braddock da 1 puvan alabilmişlerdir. / karşı kazandığı! Rasing Mosko- va muhteliti Maçı etrafında | münakaşalar ! oluyor Rasing kulübü ile Moskova muh. teliti arasında Pariste 1 kânunusani, de yapılacağını evvelce haber verdiği. miz futbol maçı etrafında (o Fransız federasyonunda bir hayli münakaşa » lar olmuştur. Fransız federasyonu Sovyetlerin beynelmilsi federasyona dahil olma. maları dolayısile İstisnaen Sovyetle. rin Dynamo Spartak takımının 1Ikâ. nunusani 1996 da Pariste Rasing ku. lüp ile müsabaka yapmalarına karar vermiş fakat bu kararını bir şarta ta. lik etmiştir. O da Soryet ( takımının Rusyadan hareketinden itibaren fede. rasyona dahil bulunmıyan hiç bir ta. kim ile müsabaka yapmıyacağını ta » ahhüt etmesine vabestedir. e Halbuki bu kadar uzun bir seyahate (oçıkan Moskova takımının neticede — yalnız bir Rasing kulüp ile müsabaka yap « ması ve başka bir takım ile temastan mahrum bırakılmasının istenmesi pek garip görülmekte ve Fransız gazetele. rinde bile infial uyandırmaktadır. Maamafih her nede olsa Rasing £. le Moskova muhtelitinin obehemehal 1 kânunüsanide Pariste çarpışmaları kesbi kat'iyet etmiştir. Bay “ZATER,, in spor yüzünden başına gelenler U PARDAYANIN OLUMU (Yazısız hikâye) . PARDAYANIN OLUMU 15 Fena halde hiddetlenerek : — Fakat mösyö, beni diri diri par. çalamaktan ne zevk alıyorsunuz? diye bağırdı. — E, ne yapalım! Buda benim kendime mahsus bir huydur. Zanne . dersem amcanda da benim bu hu- yum var. Çünkü seni bu iğrenç külâ - hı taşımağa mecbur eden odur, Gele , Jim diline, eğer burada ne olup bitti. ğini her kim olursa olsun birisine söylediğini duyarsam hemen onu ke - serek ahçıbaşıya yağda kızartıp sa , na zorla yedireceğim. Bu son sözler üzerine Jilloda ho- şafın yağı kesildi. Buradan savuşmak daha iyi olacak diye düşündü, Fa - kat amcasının hiddeti de pek müthiş olacaktı. Hele altınla dolu (kasanın hayali cesaretini çoğalttı. Bunun üze. rine dili kesilmek tehlikesini göze al. dı. — Ne zararı var, dilimi kesecek değil mi? Ben de artık likırdı söyle. mekten kurtulurum. Çok şükür ki faz la geveze değilim. Onun için dilsizlik beni pek rahatsız etmez. Yalnız şunu da merak ediyorum ki kesile kesile a. caba sıra daha nerelerime gelecek! Kendisini dikkatle gözden geçiren Pardayan: — Ne düşünüyorsun? diye sordu. Jillo, önceden göstermek istediği soğuk kanlılığa rağmen kendisini tu- haf, acayip bir mahlük şekline sok - istiyen kötü talüne lânet ederek yüzü sapsarı kesilmiş olduğu (halde titrek bir sesle: — Sizi inandırmak için ne sö yeyim diye düşünüyorum mösyö. nüz bir dilim bulunduğu için size sa. drk olduğumu yemin etmek Için gene onu kullanacağım, cevabmı verdi. Pardayan gülmeğe başladı. Fakat beni korkutan sözleriniz de gülünecek bir şey (o göremiyorum. Bundan evvel okulaklarımı kestiniz, Siz de şimdi dilimi kesmeğe kalkışır » sanız bana ne kalacak? — Ahmak, dilini bize ihanetetti, ğin zaman keseceğim, daha şimdiden, sadık olduğuna emin olduğun halde neden korkuyorsun? — Evet, çok doğru.. — Gelelim bize göreceğin hizmete, Söyle bakalım, bize ne iş görebilirsin? — Mü: sizlerle : Monsenyör dö Damvil arasında müthiş bir düşman - lık bulunduğunu bilirim. Zanneder - sem bu herifi öldürmek elinizden gel, se bir saniye bile tereddüt etmezdiniz. Şu na da emin olunuz ki, eğer onun eline bir kere düşerseniz beş dakika içinde bacaklarınız havada sallanacak, boğazınıza da sağlam, bir ip takılmış olacaktır. Bilseniz bu hali düşündük. çe ne kadar canım sıkılıyor? — Devam et Jillo! Ne kadar doğ- ru söylediğini biliyor musun? — Teşekkür ederim. İşte (bende devam ediyorum mösyö. Sizin Monsen yör dö Damvilin hareketlerini haber almanızı istiyorum. Bu suretle de ken dinizi ondan tamamen koruyabilirsi . niz — Jillo, sen hakikaten göründü gün kadar hayvan bir adam değilmiş. sin, — Demek ki, şu sade plânım ho , şunuza gitti öyle mi? — Pekâlâ, Lâkin Marşalin ne yap mak istiyeceğini anlamak için ne yap. malı? — İşte Mösyö, ben de size bu hu» susta yardım edeceğim. — Sen ha! İyi ama, bunu nasıl yapabilirsin? Çünkü artık otel Döme. meye giremezsin! — Evet, oraya girmek benim için göz göre göre ölüme atılmaktır. Çün. kü Monsenyör de amcam da kulakla. rımı kesmekle kalmıyarak, eğer kar- şılarma çıkacak olursam beni asacak. Tarımı söylediler, — O halde nasıl yapacaksın? — Mösyü, bir atalar sözü vardır. Bir kadın bir sey isterse Allah ona bu İsteğinde yardım eder, derler. — Şüphesiz.. — İşte, otel Dömeme de Janet is- minde genç bir kız vardır. Şövalyenin anlattığı hikâyeyi ha, tırlıyarak Pardayan: — E,? dedi — Bu Janet beni seviyor. Ve ben de onunla evleneceğim. — O seni mi seviyor? Bu imkânsız dır. Jillo hayretle: — Neden sevmiyecekmiş? dedi. — Çünkü Janet, benim anladığı - ma göre gayet kurnaz bir kızdır. — Beni böyle bir kız tarafından sevilmiyecek kadar ahmak ve çirkin mi buluyorsunuz? Nişanlım hakkında söylediğiniz bu sözlerden dolayı teşek kür ederim. — Vallahi Jillo, yavaş yavaş senin hakkında edindiğim yanlış düşünceyi değiştiriyorum. Pek kurnaz ve akıllı bir adammışsın.. Jillo kendi kendine: — Aklını başına topla delikanlım. Düşüncelerini tamamen ortaya koya - rak herifi şüphelendirme! diye düşü. merek yüksek sesle devam etti, — Her ne ise Mösyö, Janet beni sever ve ben de onaher İstediğimi yaptırırım. Demin de söylediğiniz gi- bi kendisi pek kurnaz bir kız olduğu için, otel Dömemede ne söylendiğini, ne yapıldığını, ne düşünüldüğün renip bana söyliyecek, Ben de size hk: ber vereceğim, İşte mesele bundan İ- barettir. — Çok güzel bir plân! Jill, sen Alis kadar akıllı imişsin! — Plânımı beğeniyorsunuz öyle mi? — Evet beğeniyorum. Peki bu hiz- mete karşılık ne istersin? — Bunu Size önce! :a söylemiştim, Kulaklarımı kesen amcamdan İnti » kam almak için bana yardım etmeni. zi. — Pekâlâ. Ben de sana bu şeytam elleri ayakları bağlı olarak teslim e- ceğeğime söz veririm. O zaman ona istediğini yaparsın! Ona ne yapmayı düşünüyorsun? Jillo vahşi bir tavırla? — Ben de onun kulaklarını ke- seceğim, dedi. — Bravo,, İşe ne vakit başlıyacak» sın. — İstediğiniz vakit! — Bu da âlâ! Eğer senden mem- nun kalırsam amcandan intikam al- dıktan sonra bir çok ekülere de kavus şacaksın. Bu sözler üzerine Jillo o kadar sevinçli bir tavır aldı ki, ihtiyar kürt bu budalanın kendilerine sadık oldu- ğuna tamamen kanaat getirdi. İşte bu da, en hilekâr bir tilkinin de bazan faka bastığını gösterir. Sunu da söyliyelim ki, amcası gi- bi hilekâr olan Jillo bu vazifeyi çok güzel başarmıştı. Ne ise, o günden

Bu sayıdan diğer sayfalar: