29 Mart 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

29 Mart 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ay Ama hakikatte öyle mi ya? Aynş j doğru çıkarsa dün. SE ——— yayı büsbütün de * taynıh o mazariyesi ğişmiş bulacağır. Çünkü ona göre muh. telif süratlerle mesafe kateden kimseler için geçen zaman hiç bir vakit ayni ola maz. Bu nazariye mucibince bizim için yedi sene dört aylık zaman (dünyada yüz sene demektir! Dünyaya artık iyiden iyiye yaklaş mışlarâr, Erkek: — Dönebileceğimizden pek de emin değildim! diye murıldandı. — Seni takip ettim; fakat ben de döneceğimizi hiç ummuyordum. Hesapları o kadar muntazam, âlet“ leri o kadar mükemmeldi ki nereye ine çeklerini bile şimdiden kestirmişler, için de bulundukları muazzam fişeğe ona gö re istikamet vermişlerdi. Kendi memie ketlerinin merkezine inmeği istiyorlar * dı. Erkek, fişeğin dünyaya indiği za - man hasıl olacak müthiş sarsıntıyı önle" mek üzere bir takım âletleri karıştırdı. Düğmelere basarken kadın korku ve deh şeve'nâykırdı: — Aman! Burası dünya değil! — Nasıl olur canım! Hesaplarımız mükemmel... Kadin tarassut âletinin başında dik- katle inmeğe hazırlandıkları yere bakr' yordu, rar etti: — Hiçbir hayat eseri görünmüyor: ne nebat, ne insan... çukurlardan ve ka yalardan başka bir şey (ogörmüyorum Eyvah şimdi anlıyorum: Ölü bir seyya" reye iniyoruz. Fişek yere inmişti. Kapısmı bin ih- tiyatla açtılar ve alışmış olmadıkları pis kokulu ağır bir hava (o fişeklerinin içini doldurdu. Önlerinde göz alabildiğine ağaçsız. yeşilliksiz geniş bir ova uzanıp gidiyor” du. Civarda bir tek ot bile yoktu, Eğer hakikaten dünya üzerinde idiyseler bile burası artık dünyanın iskeletinden baş ka bir şey olamazdı. Demek ayrıldıkları gündenberi dünyada yüz sene geçmişti? Şu halde Aynştayn'ın nazariyesi doğru sıkıyordu. | — Bir tek kuş bile görünmüyor. | Erkek hüzünle başını salladı? — Evet! Dünyada hiç bir hayat ese ri kalmamış! Gökte yeşil renkte garip bir takım bulutlar rüzgârın tesirile sürüklenip gir diyordu. Fakat görünür de bir tek kuş bile yoktu. Tekrar yola çıkmaları o imkânsızdı. Hattâ şimdi nerede olduklarmı bile bik miyorlardı, artık hesaplarma itimatları kalmamıştı. Kayalar arasından zahmetle ilerle» diler. İkide bir dönüp £fişeklerine bâkr vorlar, mensup oldukları medeniyetin bu yegâne eseri artık tek (o melceleri ok duğu için onu gözden kaybetmemeğe ça İeşıyorlardı. — Insan kafaları! Kadınm bu feryadı üzerine, yerde bir izi tötkikle uğraşan erkek koştu. Yerde bir çok insan iskeletleri yığılıydı. © civarı sraştırmağa başladılar. Birden elleri sert bir cisme dokur dn. Taşları kaldırdılar. Altmdan pastan delik deşik olmuş bir kasa çıktı. Ayrıca bir taşla vurarak deliklerden birisini bü yülttüler. Erkek elini sokarak içeriden bir tomar kâğıt çıkardı. Yazıların bir kısmı hemen hiç okun muyordu, Pakat karıştırdıkları kâğıtlar! rın bir tanesi oldukça sağlam (kalmıştı. Üzerindeki yazıların kendi dillerile yazı! mış olduğunu anladılar, Bir kayanın üs tüne oturarak birlikte okumağa başladı lar: > ren “harp çıkacak mı?,, O teranesinden kurtulduğu için âdeta sevindi bile! Lâ- kin bu his çok devam etmedi. Herkes işin deheştini az vakitte kavradı. Bu nkşam düşman tayyareleri şehrin üzerine geleceklermiş. Tehlike işaretleri verildi, bütün siviller yeraltındaki sığı PAZARTESİ — Düşmen tayyarele ri dün gece şehre hastahk © mikropları bir hafta olayor. Bütün dünya milletleri iki grupa ayrılarak savaşa iştirak ettiler. PAZARTESİ — Dehşet! Bütün şe hirler üzerinde kesif zehirli gaz bulutla rı dolaşıyor. Yeraltmdaki sığmaklarımız dan dışarı çıkamıyoruz. SALI — Mahvoluyoruz! Dışarıdaki havayı tasfiye ederek sığınaklara hava yapılmış, havasızlıktan boğulacağız ga- tiba! PERŞEMBE — Muharip iki grup devletler arasında mütareke imzalandı. fını saran zehirli gazları defetmek için renkte birer bulut halinde dünyanın et rafını sardı; arzın cazibesi dolayısile bü. tüm canlı mahlükları tehdit ediyor. Kıyamet herhalde bu olacak! Zehir» Ki garlar artık sığmaklara da nüfuz et meğe başladı. Bütün insanlar, deliklerin de mahpas kalan fareler gibi zehirlenip ölecekler, Notlar burada bitiyordu. Kadm: — Medeniyeti mahvettilert diye söylendi. İkisi de, medeniyetin bir mezarlığı şeklinde uzanan bomboş araziye ümitsiz bir nazarla bakarak iç lerini çektiler. Nakleden: Fahire MUALLA TEŞEKKÜR — Çocuğum Yorgo yu büyük bir hastalıktan kurtar - dığından dolayı Yüksekkaldırım- da Dokinr Gabay'a alenen teşek- kür ederim. Annesi Panayot M. Eliso Hatıralarını anlatan İşte, bunun için, kızın teklifin: düşünürken evvelâ ondar şüphe edilip o edilemiyeceği noktasını tahlil ettim. Kızda şüpheli hiçbir vaziyet bulamadım. Fakat belki bir gün onun yüzünden başım bir felâkete girebilirdi. Yardım tekli- fini red mi edeydim? Bu başladığım işin akamete uğ” taması demekti, Çünkü onun bana edeceği yardım çok kıymetli ola- caktı. Onun bize vereceği malümat- tan azami surette fayda temin et- memiz pek muhtemeldi. Onun va- stasiyle Entellicens Servise gi - den ve o servisin merkezinden ge- len bütün raporları elde edebile- cektik, Bu vaziyette kızm bu teklifini reddetmem, bindiğim dalı kes memle müsavi bir hareket olmaz mı idi? O gün akşam üstü Raziyi bul - dum. İşi anlattım: — Ermeni kızıyla işi ilerlettik. O iyiden iyiye bana abayı yak - mış... Bugün işler üzerinde açıl - mak istedi, — Vaziyetini nasıl öğrenmiş? — Onu - bilmiyorum. * Yalniz (senin bir'gizli derdin var, Bana itimat edebilirsin) dedi. Ve bu sözleri söylerken çok samimi bir hali vardı. Görmüş, geçirmiş ve hayatta tamamen pişmiş bir adam olan ar- kadaşrm gülümsedi ve: — Benim de başımda aşağı yu- karı buna benzer bir iş var. Giriş. tiğimiz iş icabı hayatımızda böyle maceralar da geçireceğiz. Kızı iyi idareye çalış. Her halde ondan is- tifade ederiz,, dedi. O gün, güzel daktiloya karşı çok samimi davrandım. O, üzerin- Gece, Razi ile buluştuk. Tenha bir köşeye çekilerek Matmazel T... den ne şekilde istifade edebi- leceğimizi görüştük. Evvelâ, ben kıza nasıl açılma- kr idim? Her şeyi açık olarak iti- raf etmek mahzurlu olmaz mı idi? Sonra, kızı gizli işimize karış tırmakla onun da hayatımı bizim- kilerle beraber tehlikeye koymuş olacaktık. Binaenaleyh ibtiyat tedbirleri almak ve çok dikkatli davranmak icap ediyordu. Razi şu fikirde bulunuyordu: — Bu kız seni delice seviyor. Binaenaleyh, yapacağı fedakârir ğm hududu olmamak iktiza eder. Kendisine tenha bir köşede açıl; kolonelin yazdırdığı bütün yazıla- rın birer kopyasmı iste... Yazıları ber akşam buluştuğunuz zaman sana gizlice versin... Fakat, buna mukabil dairede mmkün olduğu kadar biribirinizle az temas edi - niz ve şüphe uyandırmamağa ça- İeşmız., Ben arkadasımın fikrine şu noktarlan taraftar ogörünmiyor - dum. Gözünü aşk ve ihtiras bürü - 3 EFDAL TALAT YAR 'BirT UR 'K | Herşeyi bu kıza itirafetmek acaba | mahzurlu olmaz mıydı. | müş dahi olsa tecrübesiz bir kız-! dan bu kadar tehlike dolu bir fe dakârlık beklemek doğru olamaz. dı. Kızm, kendisinin bana göster- diği zaaftan istifade ederek yapa” : cağım bu teklifi insafsızça bula cağını ve kabul etmiyeceğini zan- nediyordum. Razi ise aksi müta leada bulunuyordu: Bu gibi işlerde hissiyatla hare- ket etmeğe taraftar değildi. Ele geçen fırsattan ne kadar mümkün. se o kadar fazla faydalanmağa bakmalı ve işe (insaf) nazariye - sini karıştırmamalı idi. Vaziyeti - miz, düşmanın vaziyet ve kararla- rı üzerinde azami istihbarat ran - dımanmı göstermemizi âmir idi. Binaenaleyh, elimizi osokmağa muvaffak olduğumuz bu gizli ha- zineden ne kadar çok malümat çıkarabilirsek işimizde o kadar muvaffak olmuş sayılacaktık. Münakaşamız uzun sürdü. Ni- hayet Razinin düşündüğü tarzda teklifte bulunmaya karar verdik. Ertesi günü erkenden daireye gittim, Matmazel T... benden bir- az evvel gelmişti. Masasmın ba - şında saçlarını düzeltirken bul - dum. Odada kimse yoktu. Kısa ve ani bir öpücükten sonra kulağma eğildim ve şunları fısıldadım: — Bana geçen gün “Sende bir dert var, Benden saklama... Se - nin için her fedakârlığı yaparım,, demiştin. — Evet! — Bu sözünde duruyor mu - sun? — Duruyorum. — İcabında tehlikeyi, fedakâr- lık diye düşünemediğin fenalıkla- rı da göze alabilecek misin? Gözleri önünde beyaz kâğrtla- ra dikilmişti. Düşünmeden, başmı kati bir hareketle salladı: — Senin için her şeye razıyım. — Eline gelen yazıların birer kopyasını bana vereceksin. Fakat hepsini... Hiç birini saklamadan.. — Bunları ne yapacaksın? — Güzelim! Bunu ne sor, ne de düşün. Yalnız bana yardımı yapıp yapmıyacağına karar ver- mek için sana on dakika müsaade gimiz ve aşkımızla bu işin hiçbir alâkası yok. — On dakika düşünmeye lü - zum yok. İstediğini yapacağtm... — Kendine güveniyorsun de - mek?... — Evet sevdiğim müddetçe her şeye karşı cesaret duyuyo - rum, — Sevmediğin zaman ne ola- cak? Güldü: K — O zaman ikimiz de ölmüş bulunacağız... Minimini ellerini öptüm. Min- netle, teşekkürle öptüm. Çünkü; yapacağı işin ehemmiyetini müd- rikti, Ve karar verdiği zaman her şeyi düşünmüş, her ihtimali gö - zünin önünden geçirmişti. Yazan; İHĞAN ARIZ Şimdi, Mısırda, müreffeh bir âile bayatı yaşıyan bu güzel kızın büyük ve feragat dolu aşkmı hâlâ taziz ederek hatırlarım. 4 Matmazel T... hemen o akşam» « dan itibaren işe başladı. Paydosa © | beş on dakika kala odama geldi. Ve kimsenin bulunmamasındanis. tifade ederek, koynundan çıkar « | dığı kopya kâğıtlarmı acele acele cebime doldurdu. N O gece Razi ile Tünelin Bey» si oğlu methalinin karşısında bulu » nan pasajm içindeki Bulgarm meyhanesinde buluştuk, En köşe deki masaya yanyana oturduk. Kopya kâğıtlarını cebimdençı» kardım ve birer birer tercüme 8- derek Raziye verdim. Bu suretle öğrendiklerimizin hepsi takip e » deceğimiz yollar için ehemmiyetli malümattan ibaretti. Razi bu mw vaffakiyetimizden dolayı çocuk gibi seviniyordu. i Çünkü artık Miralay Ballarm merkezden aldığı bütün emirlerle kendisinin verdiği direktifler gü- j nü gününe elimize geçiyordu. 31 Matmazel T... işini aksatmadan ve büyük bir muvaffakiyetle gö * rüyordu. Kimsenin şüphesini cel « betmiyorduk. l Benim rolüm, bütün bü malö - j matı İstanbuldaki milli ajanlara J bildirmekten ibaret kalıyordu. Bu haberler üzerine almacak tedbir ve kararları onlar kendi araların- da hallediyorlardı. j Ben bir taraftan, sevgilim olan Ermeni kızımın kaneliyle İngiliz - lere ait istihbarat şebekesinin içinde çalışırken, diğer taraftan da, yeni memuriyeti dolayısiyle artık mühim işlerle meşgul olma ğa başlamış olan kumandan (Ri» | katson Hat) dan istifade etmeğe uğraşıyordum. ' Kumandanla odalarımız yan « yana idi. Sabahm saat sekizinden tinin eline geçen işler içinde bizim çok işimize yarayacak malümat lavlıkla ve tehlikesizce elde ede » biliyordum. " “Devamı var) 3 HABER AKŞAM POSTASI “OARE Evi Istanbul Ankara Caddesi 7 Posta kutusu : Istanbul 214 (|) Telgraf âcresi; istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 24872 idare velân 24170 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Xr 27006. Senevm 5 ayik 3 ayi * aym V8O » o 309 N İLÂN TARİFESİ Ticaret nanlarının satırı 12.50 Resmi sânların 10 kurustur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: mMasan Rasim Us || Basıldığı yer (VAKIT) matbaası İl

Bu sayıdan diğer sayfalar: