16 Mart 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

16 Mart 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 e —————— AN TT © Gerilla hakkında iki hatıra Atatürk Harp akademi- sinde talebe iken... serasemmmensrrme sarsan sereerene ses sne sansamerane sense sep sENaNe BE ERANAR NAM AMNM “— Arkadaşlar, yatağa gi sonra ben sizler gibi sakin uyuyamıyorum; sabahlara kadar gö- züm açıktır; nihayet tam elinde sopa tutan bir adamın karyolamı sarsmasile uyanır gibi oluyorum, uyandırılıyorum. O zaman key- fim yerinde değildir, kafam ve vücudum yorgundur. senereana sanane sersem Cevat Paşa soruyor : ğum zaman “Kalk” borusu çalmıyor, onu da bittabi işilemiyorum, sağ “ eesranernan AN vRe ERA AMENANEERNENUEA ARAYAN UEE PE RAEAAMA BUNAMA KARAMA YAREERUEEENNTEEEME KANAMAM AMAAMAKMN Bee EAENAN EE — Bir şey mi yapacaksın! Kemal ?,, Atatürk cevap veriyor : “Evet Paşam, bir şey yapacağım . » yam: pr. afet Türk Tarih Kurumu Belleteni- | nin birinci sayısı çıkmıştır. Bu sayı» den Türk Tarih Kurumu Asbaşka- nı Bn. Âfet'in Gerilla (Çete harbi) hakkında iki hânra başlık güzel bir yazısım aynen alıyoruz. ı TE inci Abdülhamid devri. İstan- bulda, Harb akademisinde bir zabit. Henüz yirmi yaşında... Onun bususiyetlerinden biri: O, kendisinde bir takım, mana ve mahi. yetlerini henüz anlıyamağığı duygula. rın çarpıştığını hissediyor, fakat bun- lara ne müspet ve ne menfi bir türlü mana veremiyor. O, küskündür. O, kederlidir. O ru. hundan gelen anlaşılmaz bir mana İle âsidir. Fakat kime karşı. Ve ne için? Bunu, o da bilmez. Bir gün ona, yakın arkadaşlarından biri: — Sen, diyor, kalk borusunda bir türlü uyanmıyorsun, dahiliye zabiti karyolanı sarsmadıkça kalkmıyorsun. O, cevab veriyor: — Hakkım var... — Anlayamadım, ben sana bu anla- Şılmaz çinayetin sebebini soruyorum. Sen bana: hekkm var diyorsun. Ben sana karşı hakir olup olmadığım yolunda bir iddiaya giriş. medim ki... Sendeki derin uykunun sebebi nedir, bunu söyler misin? “Göriç sabite böyle hitap ve iğtab &- den yalnız bu arkadaşı değildi; onun bu hali gitgide birçok arkadaşlarının da dikkatini celbetmiş, bütün arkadaş- İarr ondan bunu sormuşlardı. Bu hü. cum o dereceyi bulmuştu ki artık o, bunlara cevap vermek, bu müttefikin ordusunu teskin etmek mecburiyetinde kalmıştı. Cevab şu idi; — Arkadaşlar, yatağa girdikten son- ra ben sizler gibi sakin uyuyamıyorum; sabahlara kadar gözüm açıktır; niha- yet tam dalacağım zaman: “Kalk,, bo. rusu çalınıyor, onuda bittabi işidemi- yorum, sağ elinde bir sopa tutan bir adamın kasyolamı sarsmasiyle uyanır gibi oluyorum, uyandırılıyorum. O zaman ke yerinde değildir, ka- fam ve vücudum yorgundur. Dersha. nede buluştuğumuz arkadaşlar ben- den daha çok zinde, benden daha çok şendirler. W ».. Asker üniformalı bir hoca dershane- ye giriyor, ders başlıyor, bu hoca şöy. le diyor: — Efendiler, harb, muharebe, artık bunlar sizce malüm şeylerdir. Fakat Gerilla nedir biliyor musumız? İşte en müşkili budur. Gerilla kolay bir aske- ri hareket değildir. Gerillayı bastır- mak da, onu yapmak da güç bir ha. rekettir, Bu hoca, tağbiye muallimi Trab- zonlu Bay Nuri. Türk ordusuna erkâ- nıharb yetiştiren akademide seneler. denberi hocalık öden bu Bay Nuri centilmen, cesur bir taktisiyen, bir stratej olarak tanmmıştı. Herkes gibi, © genç zabit de, bu hocaya hürmette kusur etmiyordu. Tağbiye höcasınm Gerilla hakkında” | ki sözleri, onun kafasında yerleşmişti: Bunu öğrenmek istiyordu. Bir gün he- casından rita ediyor: Bu verdiğiniz dersi Türkiyenin muayyen bir nokta. Sında olmuş gibi izah eder ve bu de diğiniz tedbirlerin orada nasıl tatbik olunacağını lütfen anlatır mısınız? Bu rica o kadar nezaketle, ve hoca- nm tabiatine o kadar uygun bir hassa, siyetle yapılmıştı ki Bay Nuri, ertesi derste sınıfa gelince, elli küsür talehe- den mürekkep olan mevcuda şu mese leyi veriyor: 4 “ inde bulunan mıntakadaki — Efendiler, Osmânlı impârâtorlu. ğunun devlet merkezi İstanbuldur. Hü kümet İstanbuldadır. Meçhul sebep- lerden dolayı Boğaziçinin ,şark sahi- inden İzmit ve onun şimalinde Ka. râdenize çekilen takribi bir hat dahi- Türkler, payitahta isyan etmişler ve Gerillaya başlamışlardır. 1 « Bu küçük mıntaka halkı bu is- yanı niçin yapabilir, nasıl yapabilir, nasıl idame edebilir? 2 — Osmanlı im. paratorlğu devleti, bütün hükümet ve ordusu ile bu isyanı nasl bastırabilir? Vazife: 1 ve 2 numaralarda gösteri- len vaziyetin halli. Hocanın yüzü gülüyordu; çünkü ta- vee Atatürkün, Harp Akademisinden mesin olduğu #wrularda alınmış bir resmi lebesine ekstra bir taktik meselesi ver. mişti. Halbuki bütün talebenin yüzü gatıktı; bu çetin ve nazik vazileyi na- sil halledeceklerini düşünüyorlardı. Onların içinde yalnız bir kişi, sa- balları kalk borusu ile bir türlü uyana. muyan zabit, işte o, aradığına kavuş- muş bir âşık gibi, çok memnun görünü. I yordu; çünkü o zaten kendisinin tab. riki üzerine tağbiye hocası tarafından ortaya atılan meseleyi halletmek için uğraşmış bulunuyordu. Haca gittikten sonra sınıfta bir mü- nakaşa başlıyor: Sanki buna ne lüzum vardı? Durup dururken bu işi niçin kurcalamıştı. Bu sitemler hep o genç zabite karşı yapılıyordu. u Bu tarihten on yedi yıl sonra, 1919 mayusının 14 üncü gü akşamı, İs tanbulda Vahdettin'in Sadrazamı Da. mat Ferid'in Nişantaşındaki konağın» | da, bir akşam yemeği. Buraya iki kişi | davetlidir: Bunlardan biri, Mustafa | #Kemaldir. Ondan dinliyoruz: “Muayyen saatte Sadrazamm ya nmda bulunuyordum. Benden başka henüz kimse yoktu. Birkaç cümlelik bir konuşmadan sonra, uzunca bir sü. küt başladı. Bu sırada, ben, Vahided- din'in Sadzazamını tetkik ediyordum. Bir aralık saatine baktı: — Acaba nerede kaldı? Dedi, — Birine mi intizar buyruluyor, de dim. — Evet, Cevat Paşa Hazretleri ge. İeceklerdi...., İkinci davetli de bu idi. Gene süküt başlıyor. Bir kaç dakika sonra Cevat | Paşa geliyor. Sadrazam, iki davetlisi ile birlikte yersek salonuna geçiyor... Sofrada bu üç kizinin ilçü de önle- rine bakıyorlar. Acaba ne düşünüyor. lardı?. Yeni tarihin inkişaf ettirdiği | hakikatlere göre, Sadrazam Damat Fe. rit Paşa, dünyayı, Türkiyeyi, Türk milletini asla tanrmamış... Fakat efen- disi Sultan tarafından, yüksek Türk camiasırı idare için kendisine veriler vazifenin ağırlığı altında, duygusuz. İşitilen ses yalnız çatallar ve bıçaklar değiştikçe, hizmet edenlerin becerik- sizliği yüşünden hasıl olan gürül! Yemek bitiyor... Ortasında genişçe bir masa bulunan dar bir odaya geçiyorlar. Henliz ayak, ta dururken, Sadrazam diyor ? — Bir harita getirsek de, müfettiş paşa onun üzerinde bana izahat verse. Masanm üstüne bir harita açılıyor. An laşılıyor ki Sadrazam, haritayı (Odaba evvel (o hazırlatmış, Kiepertin atlası; içinden Anadolu paftası (o bulunuyor. Damat Feritle Mustafa Kemal harita- nın başında karşı karşıya. Cevat paşa- da Mustafa Kemalin yanmda!.. Mustafa Kemal, Damat Feride soru. yori — Ne noktai nazardan izahat talep ediliyor? — Meselâ, diyor Samsun havalisin- de ne yapacaksınız? R Samsun havalisinde yapılması iste nen iş, o havali Türklerinin başladığı Gerilla'yi bastızmaktı. , Mustafa Kemal anlatıyor! “Bu sorguya doğru cevap vermel bebim için güçtü, bunu İtiraf ederim; Fakat hiç tereddüt etmeden şu kelimsi ler ağzımdan döküldü: — Efendim, dedim, İngiliz rapotla- rmda, meselenin biraz mübalâğa olun- 'duğuna hükmediyorum, Fakat ne de ol, sa, yerinde yapılacak tetkiklerden son- ra icap eden en iyi tedbirler bulunabilir. Mezak buyurmayınız.,, Bu sözlerden sonra, Mustafa Kemal, Cevat paşanın gözlerine bakıyor. ayni zamanda Sadrazam da, gözlerini gene» rale çevirmiş bulunmuyor, ona: — Ne dersiniz? Diyor. Cevat paşa, çok tabi bir tavır veli. sanla: — Öyledir efendim, < diyor. Böyle işler mahallinde hallolunur. Şimdiden kat'i ne söylenebilir? zamn kafasmda daha büyük bir endi- şeyi halletmek suali, sarki ifade oluna, bilmek için şekil arıyordu. Birden, ol- dukça heyecanlı bir sada İle, soruyor: — Pekâlâ, siz bana harita üzerinde kumandanızm şamil olduğu mıntakayı gösterir misiniz? Mustafa Kemal, Sadrazamın vesve- seye düştüğü noktayı derhal keşletmiş tü. Cevap veriyor: — Efendim, henür ( ben de pek iyi bilmiyorum. Belki takriben. (Kiepert haritası üzerine elini koyarak) ihtimal şu kadar bir çerça... Diyerek bazı vilâyetleri eliyle tahdit ediyor. Bu defa, daba mamak bir tarz. da, Cevat paşaya bakıyor. O da, Sadra- zamın vehmini anlamıştı. Mustafa Kes mal, elini haritatlan kaldırırken Çevat paşa ilâve ediyor: — Efendim, muntakanın. ebemmiyeti yaktur, Paşa, (o bittabi o muntakadaki kuvvete kumanda edecektir. Zeten ne. rede kuvvet kaldı ki... , Cevat paşa, cümlesini tamamlarken vaziyetin hiş de ehemmiyeti baiz olma- dığını ima etmek ister bir tavırla, ha- ritanın bulunduğu masıdan uzaklaşır. gibi oluyor. Mustrfa Kemal, içinden | Cevat paşaya teşekkür ediyor. Gemera- lin bu sözleri, Sadrazamı tatmin etmiş görünüyordu. Her biri, birer koltuğa r. > Ne vakit hareket edrceksiniz? — Ne vakit emir buyrulursa... Ben ten Bergüzar, Vehime, Muzaffer, a, Mustafa Kemale soruyor! 770 ilk mektep muallimi Listeyi neşrediyoruz İstanbul Maarif Yldürlüğü geçen der renesi başda kıdem müddetderini coldura rak kıdem zammı almağa hak kazanan 1M0 müslimin iatesini hazırıyarak Maarif ve. kületine göndermişti, Buslardan 770 kişinin bir derece terfi etmeleri ve kidem zammı almaları wekületçe tasdik edilerek isimleri dün Maarif müdürlüğüne © gönderitmişür. Kıdem zamn: kazanan nutlilmlerin isimler ri şunlardır: İstanbul birinci ilkmektepten Müteyyen Adl, Ayye Seniha, Refika, Hasan Fehiri, Şükriye, Fazla, Bınine, o İstanbul kine! | ükmektep muaiimlerinden şeküre, Adalet Einine, Emine Nadire, Hatige, - Semiha Fahriye, İzmati Me'iha; Istanbul © üçüncü ilkmektep muaiiimlerinden Hüsnü, Cemile, Macide; İatanbul beşinci İlkmektep musl. Ümlerinden Ecdriye, Silme, İstanbul mitinei ilkmektep muşllim'erinden Kütle; Ümmi Şeriie; Mahmude Nedim, A atka, Hatice, İstanbul yesinci Vk mekteplen Al Rıza, Bizaei, Necati, Banm- er, Semiha, İstanbul sekizinci ikmektepten Rüştü, Neriman Zeynep, Nebahat, Nevzat, İstanbul otuzuncu Pakize, Nuriye, Müyemmer, Hayriye, tarbul onbirinci ilkmaktepten Fatma Edip; İstanbul 12 imei iikmektepten Ahmet Haya li, Mağirr, Hatice Melihat, Ayşe (Sıdıka İstanbul 13 Ügel ilkmektepten Ali Galip, BE. mine Hatice, Macide, Necmiye, (o Naciye. Hatise, Hatice, Atiye, Fatma Saadet, Seher. Ferdaye, Naime, Muzaffer; İstanbul 14 ün cü iikmektepten Mehmet, Şakir, Şukrü, Meh pare; İstanbul 15 inci ilkmektepten İbrahim Etem, hlakivle, Ayşe, Cemile, Rukiye, Fer hunde Nimet, Hatice: İstanbul 16 we ük mektepim Hüseyin Kadri, Refik, Nedime, Doğan, Şaziye, latanbul 17 inci ükmeklep- ton Naşide, Ayşe Saffet, Halde Nimet, Tav hide, Yaşar, İstanbul 18 inci ilkmektepten Naciye, Saime, Münevver, Hatice Hayriye, Hadiye, Emine Hayriye; İstanbul 19 urcu tlkmekteyten Fatma Hikmet, Perdape, Ru kiye, Mebruke, Kemaleddin; (İstanbul 20 inci Rirmektepten Kâniye, Celâ!, Züleyba, Muzaffer, Hikmet, İstanbal 21 inci ilkmek teplen Muzaller, Hasene, Şükriye, Eodla; iatandul 22 inci ilkmektepten Sıdıka, Terfik, Munazer, stanbul 23 üncü fikmek tepten Nedim; Istanbul 24 Üncü İlkmektep “ön Gölilime Hayal; Bedriyi, Münerer, Ha sip, Zehra, İstmubu. 25-imci © ilkmektepten İsmet, Muammer, Semiha, Remziye, Hay rünnisa, Emine Nuriye, Safiye; (| İstanbul 26 me: Hikmektepten Nihat Afalım; İstanbul 17 inci ilkmektepten Can, Lâtife, (Hatice Nezihe, Hayretiin, Seniba, Ssadet, Leman Istanbul 28 inci Ükmektepten Salâhaddin. Hatice Feride, Emin, Mustafa: İstanbu! 29 uncu İlkmeklepten Sulhiye, Melek, Müzeye yer, Meliha Cema, Fatma Zehra, Fatma Büleyha;' 31 inek ilkmelktepten Fatma Hay- riya, Şeköre, Hadiye, Zekiye, Bedriye. Fire Nazif | Bahri; İstanbul 38 üncü ikmektepten Ab devs, İstarbl 32 inci Hkmaktepten “Ulkar, Vasi, Him, Oo Abdülikmair, Mw az3ez, Süleyman, İmal) Hakkı, Istanbul 34 Üncii Ökmektepten Sabriye, (Fatma Muh sine, Redriye, Maeide, İstanbul 35 inci tik mektepton Haran Vi Mediha; İstanbu) 26 ıncı ilkmektepten , Saliha, Bedri ye, İsmail Hakkı, Baha, Ziya, Sadık, İstan- bul 37 inci Ükmektepten Mustafa Şevket Emine, Snhiha, Mukidgin, İstan? 3S imf İikmektepten Forrullak, Diünevver, Cahit, İstandut 40 mc dilemek! Müberra, Semahat, İstanbul 42 inci Week tepten Hamide, Salme, Ruhginde, Osman, Fatma Münire, Emine Türkân, Mabibe, Ke male, Deliha, İstanbul 43 üncü ilkmektep Fatma ŞIK sinemasında EHLi SALIP Muharebeleri TÜRKÇE SÖZLÜ Filmi 2 inci muzafferiyet EL garrır aaa harekete hazırım. — Zatı Şahaneyi ziyaret ettiniz mi? — Mayır itade buyrulmadı. — irade buyruldu. Bes tebliğ ediyo- rum. Yarım kendileri siyaret ediniz. Ayrılmak zamanı geliyor. orada bir adımı bırakarak sokağa çıkan iki da. vetli, Mustafa Kemal ve Cevat, paşalar kol kola yürüyorlar, gecenin kazanlık- lart içinde... Nişantaşı caddesinin piya- de kaldırımı üzerinden o Teşvikiyeye doğru sıkr adımlarla ilerliyen bu iki ar. kadaştan biri ötekine, pek samimi bir | Jisanla soruyar: — Bir şey mi yapacaksın Kemal? — Evet püşam, bir şey yapacağım.. — Allah muvaffak etsin! - — Mutlak muvaffak olacağız! İz mami Feriha, İsmet, Fatma Mamektepten Melek Fatma Mürşide, Hülmiye Muazez,, Baelme, Nazire, Safiye, Mediha, Hatice Nimet; İm Arıt, Faik, Fatıma terfi et Salde, Nerreste, Hatice; kiye, Istaninıl 45 imei ti Yamalı latanbul 46 ncı ilkmektepif” e yapi Falma, Osman Nuri, il mektepten İsmet, Müveğifi e ya ci iikmekitepten Rahini, s a Fatma Leman, Semiha, LEDİ 50 inci Ukmektapten Buran ment, Mediha: İntanbul ö2 ici Etem Pertev, Hüsameddin. ilkmekteğter. Kenan, Sabiha, ma Buazrer, Muntafa Arif it bul 55 inci ükmektepten Cahit Süreyya, Keme, AhİST rahim, Samaddin, AĞI, 2 sl G8 zaer iikmekti Jatantı Veri met, Sabahat, Sabahat. dayetullah, Istanbul Gt ie“i Saytt, Tatanbul 5 gesi güzmekisiği İstanbul 59 uncu iiknektepi Pi vet, Tevfik, Nafiz, Muatalö, ”' at Jetanibul 60 ıncı İficmektepii a zeyyen, Bedia, Hikmet, istan! “ mektepten Dürdane; İstanbul e tepten Ahmet Vehbi, Zeki Sabr Kümrsa, Istanbul 63 üncü Ahmet Tayfur, Mahi, HÜSEYİN €ü ükmektepten Kemal, OnmA9 Ömer, Sami, Tevfik, Suplk. köyü mektehinden Ali, sa likmektebinden Süleyman N Vicdan, Bedia, Behiee, ygeypeiis tebinden Hatizce Saadet, BuEsii tepen Şayegün, Nahide, iye; Beyoğlu 2 inci Hkmektepi Hatice Zahide, Ayge İsmet si du 3 inci tukmektepden ZARİ, har, Omer Faruk, (asan CS elde, Mehmet Nureddin. ri Havva, Nezir, Beyöğlü $ İn Kağit Musa, Kenan, Abdullah Nuri oğlu 6 me: mektepten HAYTİ. Ae, Bayoğlu 7 ini UM Hasan Cemal, Beyoği 8 WA yek Vehba, Biekmet Mahir, Zehri oğlu 10 uncu Hameztepter , ay, Züleyha, Rahjende, Safet Su inci ilkmehtepien Eiehmet Al seyyen, Beyoğlu 12 inci Hk“ Halise, Mustafa Nali, Patms Beyoğlu 13 üneli sikmekiepi” ban, Kedika, Vecida Zehri. N Ha 14 üycü ilkmeltepten Seza. det, Nazmiye Şerl.e, Zehra HEK. ne Seher, Beyoğlu 15 iü Havvr Şiğiye, Fatma, Deri e Nesibe, Mürüvvet, Muhmüre, jeli” gez, Mehmet, Fatma Ulviye Behiye, Fatma Sadıka, Fy gi Reyoğlu 16 mcı fikmektepte1 Beyoğlu 17 inci İlkmektepie” kül, Süre, Nefi, Bimazzz Mu 15 inci öllemektepien yi #9, Hayriye, Makbule Tahir, Mahmure Kıymet, Bayoğlu 1? , tepton Hikmet, Emine Servet ce Leman, İumaji Hali. Halil, Beyoğlu 20 ipet iikmek mer le, Nefise Hatice, Fatma NÜ oy Zİ sa, Nevvaro, Fua Zehra, BO VA RE mii N AN it Ni Ke il & « SN KE i aka ma Zehra, Hasan Fehmi gr i iikmektepten Babel, Zehri at, Canan, Sueğa, Şerife, Fab : Ahdülkerizn Nadir; Beyoğ © Beğiiti teptei Naeiye Tahsin, Sazdetı alı 25 inek ikmeztepiei soğa Balha Fatma Fahriye. (ei ilmektepten Palma Piinst Bayoğlu 77 inci iikreeklepi ri, Bayoğlu 28 inek ükmeki" Naciye, Badiye, Mitmire, ilkmekitesten Mehmet YusUÜ hat, Nihsi, kemas; Beyoğ tepten Büzbaneddin. Zal Emine, Beyoğ'u 31 inci Hik Fatma Züleyha, Nimetin” apt yet, Beyoğin 32 inci Hikro" rahman Feyzi, Sami, yeli ba M4 üncü Hlmekteptei Beyoğlu 35 inci gikrnakte pi" Safiye, Beyoğlu 16 pct Uç sf edin. Mizür, Abdultn. BT p Neriman, Şerise, Beyoğlu “5 N Turgut, Necati, Beyoğlü Di sim, Lütfiye, Meriiye, NAR den Hüseyin Hâmi, “4 Sadık, Fatma Aliye; BAYOğ'” ye, Müzeyyen, Rukiye NİF Beyoğtn 45 ten Mehmet z Fatma Giman, Himine NEMİ yatı lerden. Yan, HER ez dan Kuman, Ayşe Rafa: den Mehmet İzzet, Beyo! Aresin Nahid, Mehmet Al aiemet Yarat, Beyoği HE ege rna, AN Rza, İffet, Ds ag Mehmet Cemil, Setkr. tebinden Atas Hilmi, Fösmelifeneri köyg meki” Ayazağa köyü mektebinden köyü tmeteetemden ABİni mektebinden Ali, Zekeriy* den İbrahim Ham, Odayeri A İMAR v e i O — AN Asr S * 8 AE ? NE

Bu sayıdan diğer sayfalar: