8 Nisan 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

8 Nisan 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m |Fransada meraklı bir anket| Saadet nedir? Hayatta mesut olmanın çare- İeri ve yolları nelerdir ? Fransız muharrirlerinden Maurice Romain “Saadet nedir?,, mevzuu Üze. rinde bir anket yapmış ve aldığı cevap- lârr “Les Annales,, mecmuasında neş- retmişti. Bu dikkate değer cevaplardan | bir kısmını alıyoruz. * Romancı Andre #iaurois diyor ki: “— Bu çok geniş bir mevzudur. Sandetin tarifini yapmak!.. o Birçok makbul tarifler yapmak mümkündür, A fakat bunların hiçbiri cihana şamil te. İâkki edilemez, Bazı maddi şartların ta- hakkuk etmesi şartiyle (dünkü maddi ıstırap İçinde sâadet elbette mümkün olamaz), saadet, İnsanın kendi kendişiy le uyuşmasına bağlıdır. Mesut olmak, bilhassa insanın yaşadığı şekilden başka türlü yaşamayı arzu etmemesi, “kendi tabiatına, istidadına, fikirlerine ve zev, kine uygun bir yaşayış tarzma malik ol- ması, ve bergünkü hareketlerini tesbit ettiği nizama uydurmas:dır.,, — Böyle bir yaşayışa malik olmak i- sin ne gibi şeyler tavsiye edersiniz? “— Evvelâ, mühayyel ıstıraplör Ye telâketler yaratmamalıdır. Birçok kiniz seler, hiçbir sebep yokken, kendi arzu- lariyle Kendilerini betbaht etmektedir- ler. Bazı kimseler de vardır ki acılarını unutmaları icap ettiği halde bilâkis bun Jatı idameden hoşlanırlar. Bununla be- raber, bunların, betbahtlıklarından saa- det duydukları da söylenemez. — Daha ne tavsiye edersiniz? “— Tesirine inandığım ikinci bir re- çete de, maziye fazla gömülmemektir. Eski âcılıkları mütemadiyen tekrar ya- şamak, tamirsiz hatalardan O nedâmet duymak, yahut da kaybolmuş zevkle, rin hatirasını devami: surette anmak in- sanı bedbaht eder. Mazi mazidir, ona bağlanmak tehli- keli ve'kısırdır. Hal içinde (yaşamayı saadetin şartlarından biri telâkki edi. yörüm. Buna muvazi olarak, dökülmüş süt için oturup ağlamak nekadar bey- hude ise, günün birinde dökülebilecek süt için ağlamak daha az beyhude de- Zildir. Bize ulaşabilecek bütün fenalık. ları tasavvur edip sızlanmak neye ya- rar? Bu devirde kararsızlıklardan ve karışıklıklardan me zevk duyulur? Ya- rmin önümüze çıkarabileceği türlü tür. Yü felâketleri düşünerek kederlenecek olsak, halimiz neye varır? Ben, kendi hesabıma, meselâ gürel bir konseri dinlerken fazla bedbin bir istikbalin tahayyülüyle zevkimi ihlâl etmek İstemem.,, — Daha başka tavsiyelerde buluna- bilir misiniz? “— Şunu da söyliyeyim! İnsan ken. dini iyice tanıdıktan sonradır ki hayat- ta bir istikamet almalıdır. Nice adamlar kabiliyetlerine hiç uygun olmayan mes- ekler seçmişlerdir. İnsan bir defa takip edeceği (o yolu kararlaştırınca, ona sonuna kadar de. vam etmeli, değişen tesirlerin altında kalmamaya çalışmalıdır. Gençliğin ha- yatta en mesut zaman olduğu düşünce. sinde değilim; bu, tereddütler, karar. sızlıklar devresidir. İnsan, istikrar bul- duğu, manevi rejimini (tesbit ettiği, tâmanla kendisine en uygun o ijiyeni tatbik etmesini öğrendiği zaman dahâ mesuttur. Sandetimizi temin etmeye yarıyacak bir prensip daha* Yaşayış şekli, bilhas- sa, hayatı telâkki tarzı, fikirleri, meş. Güğklddğ iniik visa “bümlara'bir çare bulmak... 2 Beka dahı ne tâvsiyelerde bulu- ö'mizellik ae ikili ödedik de galeleri sizinkilerle ahenkli “olan bir muhitte yaşayınız. Dalma sizi anlamı yan ve sizin anlamadığınız insanlarla temasta bulunursanız mesut (olmanız mümkün değildir. Hangi yolda yürüse- niz yürüyün, daima, etrafmızdakilerin teşvikine mazhar olmak ihtiyacını du. yarstnız, N Sayesinde saâdete ulaştığınız mezi: |” yetleri muhafazaya çalışınız. Öyle sanı- yorum ki bu kaide herhangi bir meslek, te olduğu gibi aşkta da muteberdir, Bir kadının sevgilisini kazandıktan sonra, önü kazanıncaya kadar sarfedilen gay- retler terkedilirse en acı (o inkisarlarla karşılaşmak mümkündür. Muvaffakiyet hususunda da şey söyleebilir. ... Kadın romancı Colette diyor ki: “— Size derhal saadetin tarifini ve. ayni reyim: Saadet iç sıkıntısını değiştir mektir, Hayret mi ediyorsunuz? Ekseriya tas vir.edikliği şekilde bir saadet bana te. is edilmez, kusturucu bir bava gi- bi görünüyor. Böyle bir sandeti asla is. temem! Saadet, herşeyden önce manasız bir kelimedir; türlü türlü sasdetler vardır, fakat istikrarlısr yoktur; çünkü sazde. tin istikrafı imkânsız bir şeydir. Sonra saadet aramamak lâzımdır; onu vücuda getirmek için elinden seleni kâfidir.,, — Fakat'nasıl? "— Hayatın size getirdiğiyle. iktifa etmek, yok olmuş bir saadetin parça- larmı toplayıp bir yenisini yapmak için “elden geldiği kadar yapıştırmak. Sonra tahammlil edilmez olan şeyleri enerjik Ortadan - “kaldırmak, veya nuürsunuz? “— Sonra aşk veya dostluk hususun. da'kendini fazla vermekten, hislerine fazla mağlüp olmaktan o çekinmelidir. Her hususta ihtiyatlı davrânmalıdır.,. zi Di & yapmak |* Kolete. göre “sandet iç sıkıntısını değiştirmekfir!,, — Saadeti nasıl tasavvur ediyorsu- nuz? “ — Sükünetten ve râhattan ziyade #aadeti bir nevi endişede, hattâ ımüşkü- Jâtta buluyorum.,, — Herhalde maddi müşkülâtta de. gi? ş “— Neden olmasn?,, — Mücadelenin verdiği hayatiyetten başka yerde saadet olmıyacağı mütale- asında mısınız, yokta? “ Belki. Saadet için faaliyet şart- tır. İşten çekilerek saadeti iradlariyle geçilmekte bulacaklarını uman nice a. damlar, sıkıntıdan patlamışlardır.,, ... “Tiyatro ve sinema &rtisti Gaby Mor- ley diyor kiz “— Saadet bir lâftan ibarettir. ün- yada saadet diye bir şey mevcut değil, dir!,, — Nasri, bunları söyliyen siz misi- niz? “e Tabii, bazı sevinç silsilelerine sâ- adet adı verilirse bu mevcuttur. Hepi, miz hayatta sevinçler, zevkler toplarız. Fakat saadet,, ruhu taşıracak © surette dolduran o saadet, hayır! Hattâ bunun mevcut olabileceğini bile tasavvur ede- miyorüm.,, — Fakat nasıl oluyor da, sizin gibi bütün emelleri yerine gelmiş bir insan saadete inanmıyor? Halbuki yalnız şöh ret bile... Gabi Morley “saadet” boş bir Tâftan ibarettir!,, diyor “— Şöhret, evet, iyi bir şeydir; fa- kat bunun nekadar şrkırtılar, endişeler doğurduğunu tasavvur edebiliyor mu. sunuz? Şöhret öyle bir şeydir kiçmuha- faza edilmek isteniyorsa, üzerine daima titremek Takfesdirr, 3 — Aşk da öyle değil midir? “— Onun içindir ki aşkın: da sâadet verebileceğine kani değilim.,, — Fakat saadet olmayınca, ona yak- laştiracak bazı çareler görmüyor mu. sunuz? “ Başkalarını düşünmek... Yalnız kendini düşünmek feci bir şeydir. Ha- set ve hodbinlik korkunç iki şeyyledir ve saadetin en büyük düşmanıdırlar... — Fakat bunlara karşı ne yapmalı? “— Mücadele... İnsan kendisiyle mü. cadele etmelidir, ve öyle sanıyorum ki, biraz irade sayesinde insan muvaffak da olabilir. Hodbinlik ve hase* tedavisiz. hastalıklar değildir. fakat © Kunlardan kurtulmaya çalışmak lâzıradır.,, y * . Heykeltraş Paul Landoweki diyor ki: — Saadete varmak için birkaç pren. sip gösterir misiniz? “— Evvelâ ölümü hiç düşünmemek veya pek itidalle düşünmek, ölümden korkan için, bu düşünce hayatı zehir- lemeye kâfidir, Yarınla da fazla meşgul olmak doğru değildir. Mütemadiyen is- tikbal endişesile meşgul olursa asan hâlin zevkini nasıl tadar? Kabil olduğu kadar bir ideale bağlı olarak yaşımak saadeti temin edebilir. Sanat, kendini ona tamamen ( verebil. mek şartile velüt bir saadet kaynağı o- Jabilir.,, — Bir sanatkârın yalnız kendisi için, ve sadece yaratmak saadeti için yarat tığına imi kanisiniz? “.— Çok defalar kendime bu (o suali sordum, Büyük bir artist yalnız yaşa. maya mahküm olduğu takdirde, meselâ hali bir adada, eserlerinin o ebediyyen kimse tarafından görülmiyeceğini bile bile gene yaratmakta levam eder mi? Ekseriyetle, bu pek şüphelidir. Her yaratıcı, haklı, olarak devrinin temaylillerine az çok İfade © vasıtalığı etmek İster. Bu bağı kaldırmak, ayni zamanda faaliyetinin zenbereğini kır- mak, bir dereceye okadar dehasını boğmak demek olur. Sonra ayni zamanda sanatkâr, halkın tasvibile, şöh ret kazanmakla teşvik edilmeye muh- taçtır. Eserleri istihkar edilir, berkes ta. rafından beğenilmezse, bir sanatkârın mesut olmasına İmkân var midır?as Halk tabir ve tekerlemeleri aaa am 00 a e ANMAK A KA A Yazan: Osman Cemal Kaygılı en oanamnas salman şemsi samasane ses! gar “-r sopa ile koğar! Daima işi ters giden ve en $© nunda en kalantor bir iş sahibine dahi müracaat ettiği halde Orac da yüz bulamıyan adamlar için 86Y* lenir. MİSAL: i — Senin Uzun Ahmet elektrik şirketine başvurmuştu; fakat zaval lıyı oradan da tüydürmüşler: — Ne olacak, Allahın umdurma. dığmı peygamber sopa ile koğar! Surata bak da süngüye davran Biçimâiz, çirkin, aksi, sırnaşık kimselerin başkalarına karşı takın: dıkları çebreden kinaye olarak söy» | lenir. MİSAL: Gene bugün, galiba ters tarafın- dan kalktın. Şundaki surata bakda süngüye davran! Malkara, Keşan, hoppala paşam! Sırnaşık, şımarık, nazlı, naz“ nin, bir dediğinin iki olmasını istemi” yen, çok yüz verilerek büyütülmüş, daima kendisinin el üstünde tutuk masını istiyen hoppa, züppe, Yür sık, kendini beğenmiş kimselere kar ş: söylenir. MİSAL N da şımarık, hoppa, yılı. iş hana! gişe jen güçükkcen “Malka- ra, Keşan hoppala paşam!,, diye bü- ütülen çocuk sonra böyle olur. pi samnasnanna sasasa sanma sa, .— O senin söylediğin kantar, Bur- sada kestane tartar! Haydi oradan sen de, sen kimi Iyorsun, sen git de o marta- vallarla başkasını kandır! manasına gelir. MİSAL, Anladım ama birader, Bek) söylediğin kantar, Bursada kestane tartar, At martini Debreli Hasan, dağ» lar inlesin! Meselâ Nizamettin Nazif gibi fazla atanlara karşı kullanılır. MISAL: — Ben, bir defa, tambin beş yüz metre yükseklikte uçan bir u- şurtmanın ipini okla tâ dibinden ke- sip uçurtmayı yere düşürttüm. Bir çuval samandan kaç okka duman çıkar? Van, Muş, Bitlis, Malatya civa» mın tekerlemelerindendir. Manası: Çok saçma söyliyenlere, kendilerini her şeyde bilgiç gösterdikleri halde hiç bir şeyden çakmayanlara karşı alay için sorulan bir sorgudur. MİSAL; Mademki, ben her şeyi bilirim, iddiasındasın; şu halde söyle baka- yım bana, bir çuval samandan kaç okka duman çıkar?

Bu sayıdan diğer sayfalar: