10 Temmuz 1937 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

10 Temmuz 1937 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Her hakkı ablam — Hadiye'ye aittir. denbil dütle c daha ziyade yaklaştı. Bir Te Yüzü parladı. Ellerini tered- h Büzel elbiseye dokundurdu. oLa sanki kargısında hakikaten nk bir insan olup'olmadığma iyice k istiyormuş gibi ellerini doğru çekine daha yukarı, Neclâya akat iki küçük el kollarına Uğram wüı:ülıçınouu eğmeğe anne saadetten şaşkın gibi Bu ümit edilmiyen ani ku- Ve öpücükler o kadar hari- Genç a * SökR; Benim sevgili yavrum!... Kü- iğiml ıoteki annem işte.. . öteki? Anlamıyorum ğüm, Başka bir annen daha B LASA AR B F.&a"'"h Ş Yit kayfite onun bu sözlerine lâka- li Hayretle sordu: Tüğükkel hllk)ît bir annen daha kiş— Va yal.. Orada.. Öteki evde gibi asıl anne de- V is ü eit Vi V& Bi y söylediği kâğıt l*nun::::'îf)*hı_ 'a çok defalar E?Iık rdiği bir üvey anne idi. ip bi mahsus bir ifade ile Haçari bulup kullanıyordu. ' bir hara- tadı, yttğunU kalbi üzerinde Ti yaAYTusunu büyük “bir felakir "%d'c. *l ediyordu) Mağumelan d, GN aat DDi eti D G olmakş, T enni de çok geç kalk ’Brdıı.mnhi Kd eV A ASAT AA R AA SA A Pa Yazan: Naciye İzzet Kansor kurbanı; GÇ <a ceyi ayırmakta mahkeme katiyen tereddüt etmezdi. Dikmenin öteki annel deyip dur” duğuna bakılırsa hiçbir şey söyle- memişti?.. Hem de niçin oğlunu ak masına razı olmuşlardı? Bu sırada küçük n;iııâıhımüçfik özlü, güzel tebessümlü ini oy- Salan, çöcuğudu öpecek / bir ağı olan bu anneye kâğıt anne hakkm” da tafsilât verip duruyordu!. — Ben ona çiçekler götüyorum.. Babamın odasına.. Küçücük vücuduna bir poz ver- di. Neclânm iyice dikkatini çekmek için başmı küçücük elleri arasında tuttu. Güzel gözlerini annenin göz- leri içine dikerek anlattı: . — Öteki anne beni hiç hiç öpmir yordu.. O sahici anne değildi ki! Bu sözlerin Neclâ da nasıl büyük Bbir heyecan uyandıracağı artık tah- min edilebilir!.. Bütün varlığı altüst olmuştu. Dikmeni kolları arasmda sıkıştırıyor, öpücüklere boğuyordu. Hararetle söylüyordu: — Benim mini mini Dikmenim! Benim küçücük oğlum! Benim gü zel bebeğim! Sen yalnız, yalnız be- nimsin!.. Başkasının olamazsın yav- rucuğum! Seni benden başka hiç kimse öpemez!. Dikmen hissettiği saadetle daha fazla coşmuştu. Büyüklerin bir ha tasını anlayan çocukların istisfaf- kâr bir edasile anlattı: — Babam diyor ki: O senin an- nen.. Ama ben biliyorum.. O sahici annem değildi!.. Sahici anne Şükrür nün anesi ğîl.ı çoîuğnunu kl:cı.ıkhr, konuşur.. m bilmiyor ki " d)cuk çehresi muuyfler bir ışık- la parlayordu. Neclâ sormak bilme- diği birçok şeyleri anlamak istedi. Fakat tam ağzını açıp da saracağı saniyede temiz ve dürüst ruhunun îerinliğinden bir his buna mani ol- h: *“Baba hakkında çocuğu sorğu- ya çekmek doğru bir şey değildi. Yua çocuğunun terbiyesini düşünen bir anneye yakışmıyacak bir hare- ketti! Hâttâ bilmiyerek de olsa bu çocuk ağzından hürmet etmesi icap eden babası hakkımda uyğunsuz bir söz çıkmamalıydı...,, — Artık bu öteki anneyi bir ta- rafa bırakalım Dikmenciğim!..... dedi. Şimdi biz ikimiz buluştuk yal.. Ötekisi nemize lâzım! Bunları söylerken genç anne mü tebessimdi. Fakat güzel alnı belli siz bir hüzünle gölgelemişti. Çocuk kollarını Neclânın boynu- na dolamış: — Çok çok seviyorum benim güzel annem diyordu. İlk defa olarak büyük bir şefkat ve sevginin bütün tadını alryordu. Sanki daha hiç kimse ona bu sevgiyi göstermemiş gibiydi. Ve bunu biraz da sui istimal ediyordu: — Çok çok seviyorum. Sen de sevin emi güzel anne? Neclâ çocuğun kudretli bir sevki Verilen bir emir Evvelâ kulaklarını, sonrada dudaklarını kesiniz Bu iş bitince kale duvarlarına ayaklarından asınız Bugün Lehistan kralı Siglamund — Ogürt 1512 de öldü ve Piyasetler hanedanı #önüp yar.. Vakit geçirmeden çıkarıp hepsini bana toslim etmenizi istiyorum. Yhtiyar papazlardan biri cevap verdi: — Biz para nereden bulup toprağa göme. cekiz. Duadan başka bir geyle meşgul OL yaşıyoruz. İvanya kızmıştı: — Biz bunü bana anlatmaymız. — Nasihat Wwtemiyorum, istediğim paradır. Hazineleri topraktan Çıkarrp buna taslim ediniz yokga. — Eğer para bulursanız alınız.. Bizim bir geyimiz yok. — Ohalde siz! de diri diri toprağa gömlece. gim. Ya hazineleri verirsiniz, yahut buna raz olursunuz. Pora için gözleri kararmış İvanya kararı mt vermiş gibi söyiüiyordu. Papazlar ne dia den, ne Altahtan bahsetmekto kendilerini kür taramıyacaklarını antıyorlardı. İnandırmak mümkün değildi. Malyetini çağırdı: Çabuk kölsanin bahşe sade büyük çukurlar yapaca. Grm. Ya paraları vorizsiniz yahud kazlacak çukurlara girersiniz. İhtiyar papaz- — Evlâdım, dedi görüyorsunuz ki , artık fazla yaşayacak halim katmamış.. Thtiyar'a Örmi. Nasl olsu bir çukura gireceğim. Fakat Gan!: canlı öldürmekle na kazacakamız — Maderak! hazineleri bana varmek istam? yorsun. Seni de onların yanma göümmek lâ. Zimm.. Muhavere devam etmedi. İlk önce en ihti. yar papaz, sonra diğerleri diri diri toprağa gömüldüler İvanya rahat duramıyordu. Türüçe — bir kâğıt yazdırıp Padişah namma dağıtlırdı. Bu küğrtta Lahiştana bir prens intmap edilme. meri tavalye edilmekteydi. Bu işi yaptıktan sonra da hıristiyanları Türkler nleyhine kış. kırtmağa başladı. Fakat bütün bunlar gizli kalmadı. Bir gün divana gelen bir çavuş O Bamana kadar ve, rilmekte olan 40000 altına Mukabil — 12000 verilmesini istedi. İvanya fazla beklemenin manasız olduğu. nu düşünerek derhal taraftarlarını isyan et. miş olan rakibi Peyeri kendisine teslim etme. gini bildirdi. Kumandan CeVap yerine dört adamı İle on gülle ve İki ök gönderdi. Mağrur İvoaya derhasl bu dört elçiyi feci bir surette öldürtmeğe kürar verdi. — Evvelt kulaklarını, sonra dudaklarını kesiniz, Bu iş bittikten #nra dea kale duvar, larma ayaklarından asın(z. emrini verdi. Tvonya cesasını çekti. Üğ güü üç gece de. 'vam eden muharebeden Sönra testim oldu. Dört saat bansedildirten sotra bir yeniçeri. BDİN evvelk yüzüne, sonra karnına sanladıifı Bançeri e can verdi. Bu Süretle yaptıktarı. Hn cezasmı bulmuş oldu. besstimli ondan esirgemek — istemi- tabii ile söylediği bu hararetli sözler. | yordu. le titredi... Tebessüm etmeğe uğra- — Ben de çok seviniyorum yav- rucuğum! dedi. — Öyle ise gülsene..*Benim sa- hici anneciğim!... Öteki gibi gülsene! Genç annenin yüreği tekrar bur- kuldu. Fakat çocuğun bu kadar bü- yük bir masumiyetle istediği bu te- Yavaşça Dikmeni öpüyor ve gü- lümseyordu. Fakat kendisine tekrar verilen bu sarışın ve güzel çocuğu böyle hararetle sıkıştıran anne ötesi. ni, iştikbâli düşünüyordu... Çok u- zaklardaki babyı,.. O baba ki günün birinde belki tekrar fikrini değiştire- cek ve onları ayırmak için gene zu- hur edecekti. (Devamı var) Tonton amcanın vyazosu Mahallenin kadınları hep bir ağız- dan dedikodu yapıyorlardı: — Aramızda en fıkarası o... Unva. nmdan da geçilmiyor, Vaktiyle kürk. leri varmış, altınları, mücevherleri varmış diye caka edeceğine üstüne bir temiz elbise geçirse daha iyi olur. Bayan Nigâr, Kasımpaşada yıkık, harap bir evin alt kat odasında otu. ruyordu. Her ay başı, ev sahibi para alamadığı için onu sıkıştırır, koğ- mak tehdidinde bulunurdu. Üstü başı parça parçaydı. Komşu kadınlar, yine biribirlerine: — Bözlerine bakılırsa vaktiyle pü- galar, beyler, nazırlar tanımış güya... Hepsi yalan. İhtiyar kadınm maziye ait hikâye. lerini artık dinlemez olmuşlardı. Yal- nız mahalledeki tabakane amelesinden sarhoş ve bunak Durmuş ağa, onu dal gın dalgım dinlerdi. Artık kadının a. leyhinde büyük bir cereyan uyanmış- tı. Bir gün Durmuş'un diğerlerine kargı kendini müdafaa ettiğini sandı. Bolki de bu zannımda aldanmıştı. Zi. ra herif her zamandan fazla sarhoştu. Fakat bayan Nigür hayalle de kendin! teselli etmesini bilirdi. Mahallenin kadınları hep bir ağız. dan: — Hey! Bize caka satıp durma... Git de kibar âleminde dert yan. Hali. ni anlat! . deyip duruyorlardı. Nigür, öfkeyle yerinden fırladı. Benimle alay ederseniz hepinizi gebertirim vallahi.. Tabancam var be. nim... Mahalleliler bu gibi ağız kavgaları. na alışıktılar, Biribirlerine daha neler söylemezlerdi. Fakat Nigâra karşı hu- sumetleri o derecedeydi ki, bu. Ölürü tahdidini ciddiye almış görünerek mer keze haber verdiler, Memurlar gelip kadının evini aradı. Nigâr korkmuş, ses çıkarmıyordu. Sandıkların çeşit eçgit eşya lle doln olduğunu görünce, polisler hayretle sordular: — Bunları nereden çaldın? Nigâr, isyan etti: — Ben ömrümde bir şey çalmış do- ğilim. Bütün bu gördükleriniz birer hatıradır. Şu savadlı kılıcı dostum o. lan bir paşa verdi. Sağ kalsaydı bel, ki de benimle evlenecekti. Ölüm saa. detime mâni oldu. Bu sözleri o kadar ciddiyetle söylü. yordu ki, memurlar, kadınm biraz ka, çırmış olduğuna hükmederek fazla 18- rarda bulunmadılar... Araştırmalar esnasında tabanca da çıkmadığı için, zabıta, Nigârı, kendi kalinde btraktı. Fakat ev sahibi, kendine birkaç ay- lık borçlu olan kadını bu fırsattan is. tifade ile sokağa attı. Nigâr, yalvarryordu: — Nereye gideyim? Ne yapayım? Beş param yok! Sandığımı taşıtmak için bile hamala para veremiyeceğim. Ev sahibi, bir el arabası göstererek: — İşte bununla götür. Sonra geti. rirsin! . dedi. İhtiyar kadım tÜzüntü içindeydi. Fa. kat birdenbire aklma bir çare geldi. Sandığını arabanın içine koydu ve yola düzüldü. Durmuş ağanın oturduğu kulübenin önüne gelince kapıyı çaldı. Beriki, ber mutad sarhoğştu. — Sana yemek pişiririm, üstüne ba. şına bakarım, her türlü hizmetini gö. Türüm, Beni yanma al. Durmuş, kafayı son derecede tüsstü. lediği için cevab verecek gibi değildi. Ertesi sabah ayıldığı zaman, evinde bütün hayatında yalnız yaşamıya alış. mıştı. Bağırdı: < — İstemem, Ne diye geldin, be ka. âm! Ben ne yapayım seni? Nigür, onun ayaklarına kapandı, yalvardı: — Atma beni dışarıya! Ben sonra ne olurum ? Acı bana... Birlikte kaldılar. Uzun sürmedi: kadın hastalandı. Ölmezden evvel herife: — Nem var, nem yoksa hep senin olsun, Sandığım epey ufaktefeklerle doludur! . dedi. « Onlarım hepsi kıy. metli şeylerdir. İnan bana. Ziyan ede. yim deme. Satarsan epey para alıram, Sarhoş omuzlarını silkti. Kadm da son nefesini verdi. Yalnız kalınca, Durmuş birkaç gün sevinçle kafayı tüssüledi. Sonra külü. bede yer tutan o sandığı yok etmek L gin bir arabaya koydu ve Bitpazarma götürmeye karar verdi. Kan ter içinde yürüyordu. Çargıya geldiği zaman iki adam yaklaşarak sordular: — Ne var onun içinde öyle..« — Ufaktefek... Satmak için. — Göster bakalım. Herif sandığı açtı. Adamlar içini karıştırdılar, Kılıcı görür görmez, bi- Ti telâşla: — Kaça gatarsın bunu? . diye sor. du. Durmuş şaşırmştı. Ne cevab verece. Kini düşünüyordu. Diğer erkek arka. daşına: — Canmm sen ne diye bunu almak istiyorsun? Bu çeşit esya benim dük- kâna mahsustur. Sen antikacı değil. sin ki... y — Ben kuyumcuyum. Bu kılıcın kabzasında işime yarıyacak elmaslar Var.. Sonra aptal aptal kendine bakan Durmuşa dönerek: — BSana beş yüz lira veriyorum, ra. zı misin? Sarhoş gözlerini açtı. — Evet! . diyeceği esnada, öteki a. dam: — Baba.. Ben sana yedi yüz veri. yorum. Bana ver! Velhasıl, iki arkadaşın kavgası sar. hoga yaradı. İhtiyar herif yedi yüzü derceyb ederek kılıcı teslim etti. Pa, raları iç cebine düğmeledi. Ağır ağır yürüyerek düşünmeye başladı: Demek Nigâr yalan söylememiş. Zenginleri tanıdığını söylediği zaman atmıyormuş. Anlattıkları hep caka de ğilmiş. İşte o zaman kadma ilk defa olarak anerdi. Gözlerinden bir damla yaş belir- di. Nakleden: Hatice Süreyya Gazetecilerden intikam! Amnerikalı aktrislerden Mariyet Andre kendisi hakında hoşa gitmiye. cek yazılar yazmış olan gazetecilerin hepsi için birer mezar taşı yaptıra. rak bunları bahçesinin bir köşesine dikmiş.ve burada “Mezarlığım” adı. nı vermiştir. Yıldız mezarlık tamam olduktan sonra matbuata bir koke teyl partisi vermiştir. Mezar taşının her birisinde gaze. tecilerden birini ığ':: altında hiç de

Bu sayıdan diğer sayfalar: