13 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

13 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muharrir GELİMİ? 4. Çehor # İİ 4 1 çu ara ulmağa kalkarsın!.. Yap- doğru da: “.. Eski gümrük tarlfes'ne | şimd/.. Mağazaya gir canm İste R.. abeşenın sahibi ei bed etü bakalım!.. göre getirtilmiş büyük © bir çay yl şeyden beş buçuk rublelik al. rşakov, mağazaya ait yazıhanesi ilaynlın cebinden, Kürpün kalemi; | lâm olan şu birkaç kelime içinde | Kumuz olduğu için, hiçbir zarar gör-| O — Rekiim bedelini para ile de oturuyordu. Yerşakov, omodayâ ruguk bir Okâç KÖRİ hülâsa olunabilir: Namusluluk,u.| meden çaylarımızı ceki fiyatlar üze- | seniz daha iyi olur Zohar Seme uygun bir elbise giymiş, bir (bayii görmüş geçirmiş genç bir adamdı... Yağısının eğri büğrülüğüne, bakla gi- bi iriliğine, şurasında burasındaki mürekkep damlalarına ve püro ciza- 1, “. i rası içişine nazaran bunun Avrup&| 7i#'- niz... Hatasız kul ol Bu sene toplanmiş en güzel ve e» kültürüne yabancı bir adam olmadı. ee imi Allah inandır. eme MR İmer dişim vayaen ir anne li bizi ğı anlaşılıyorğu.. ea zaya birden (reklâm yatları şunlardır... deriz. oODaha| |, — K gın ki üç ağlı nokta var: Biz bir taraftan bundan sonra: “Bani ginle kapıcıların ve şarkıcıların a aket kilçük bir gocuk toeri BİFİPİ, Şazıefndrai. Şekepirin bila bundan | bir hatta önce Çinden büyük bir Dar-| Kibar müşterilerin Kelle ese | ni bir ttmak kabil mi? Benim i başı di ti çay getirttirimizi ilân edereken, di Çin timsali veya rakiplerin hnesdi,, kafa işi, fikir işidir . — Mubarrir geldi! Haberini verdiği zaman Yerşakov” un kültürlüğünü büsbütün meydala çıktı.. O, çocuğa bakarak: .. dedi, muharrir mi geldi? b ya bütün şehirlerine çay ve- e mb re AM ei lamak re müteahhidi 28 yer. | etmek lâzımdır ki, müşteriler bu te- | nn gözü,nü tavsiye ederir.,, cümle. | O Haynimin canı sıkıldı: $ ren Çin € zadın farkında olmasınlar: lerini kaydettikten sonra tenzilât ve — Ama da yaptınız ha, Zohat de unutma! Bir dakika sonra yazıhaneye &©- niş omuzlu, kır saçlı oldukça yıpran- mış, sarı paltolu bir adam girdi. Yö- ünde, alkolik insanlara mahsus bir kırmızılık, tavırlarında bir şaşkm- lık vardı.. Yörşakov, gelen adamın (o yüzüne bakmaksızın: — Hoş geldin bakalım mösyü 1ay- nim, dedi. Ne var ne yok? Yerşakov, “Haynl,, kellmesile “Hayne,, kelimelerini biribirine Ka” rıştırırdı. Bunun için de gelen İbti- yar adamı daima “Haynim,, diye ça- ğırırdı.. Haynim mütereddit bir tavırla © vap verdi: — Ne olsun, İyilik... <etirdim.. Hazırdır. — Bu kadar çabuk? — Zokar Semeniç, insan üç günde değil bir reklâm, fakat (O koskoca iman bir roman bile hazırinyabilir.. Reklâm hazırlamak için bir saat bi- le kâfidir. — Vay anasını.. Halbuki para İs- siparişinizi bu Vardi. Ve yarıhaneye yaklaştı. : ıklarım, deği, benüz müs. lndedir. Daha temize çek- okuyayım #iz dinleyi- a gördüğünüz noktaları im gözlüklerini taktı; kaşla. in Hazin bir sesle, âdeta gilr söyler gibi, okumağa başladı: — “Bene 1645-26. Bütün Avrupa- Rusyanın Avrupa ve Asya kıta. 0V. Bu firma 1504 mevcuttur.» Aytrparantez gunu da söyliyeyim ki bütün bu mukaddemelerin etrafi” na süs yapacağım. Ve bunları arma- ların arasına (o yazacağım. Ben bir başka tüccara yaptığım bir reklâm- da bütün şehirlerin armalarını kul lânmıştım.. Ayni şeyi sizin için de yapabiliriz Zokar Semeniç; ben sizin için şöyle bir şey düşündüm: Bir as- Jan,aslanın ağzında da birlir yazıma devam ediyorüm: “Müşterilerimize birkaç söz. Aziz (o efendilerimiz! Ne son zamanların siyast hâdiseleri, ne de, her geçen gün sosyetemizi küp- Nıyan derin alâkasızlık; ne de, mat- buatımızın en İyi kısmını günlerce alâkadar eden, Volga #ularınm çeki- lişi.. Velhasrl hiç hiç bir şey azmimi- ze mani olamaz!.. Bir taraftan fir. mamızın uzun zamandanbori mevcu âiyeti, diğer taraftan muhterem müş terilerimizden gördüğümüz sempati, her güçlüğe karşı koymak imkânmı bize veriyor.Şiarımız, herkesçe ma- senesindenberi cuzluk ve çabukluk!!, Yerşakov sandalyesinin üstünde kıpırdanarak, omuharririn sözünü kesti: . — Güzel!, Çok güzel! Bu Okadar ğer taraftan bu bir hatta önce satın aldığımız çayların üç senedenberi de pomuzda bulunduklarını söylemeli. yiz!.. Yani senin anlayacağın bu iki fikri öyle müphem bir şekilde ifade — Anladım... Merak etmeyin, kim- se bu tezadın (o farkında olamaz! Biz ilânın başında çayları yeni ge- tirttiğimizi kaydederiz; sonlarına rinden verebiliriz, deriz.. İlânın di. ger tarafında da fiyatları (yazarız. Tabil burasını da tezyinat ve arma- lar içine alırız.. Bu Oarmaların ve tezyinatm içine büyük harflerle; çayma dikkatinizi çekmek © isteriz. Fiyat 3,60 rubledir. Harfler içinde bilhassa 2 ruble gibi ucuz bir fiyat- Ja sattığımız o “Boğdihan gülü, mü; 1,80 rubleyo sattığımız “Çinli kadı. ikramiyeler hakkımdaki kaydı da i live ederiz ki: (“Müşterileri kendi taraflarına çekmek istiyen rakipleri mizin ekserisi, nakdi mükâfat şeklin de bazı ikramiyeler koyuyorlar.. Biz müşterileri aldatmaktan başka bir gaye gözetmiyen bu menfur usulün siddetle aleyhindeyiz. Buna karşi lk bizden en aşağı 50 rublelik alış veriş yapanlara, çaydanlık gibi, kart Yyizit gibi, Mosko#a şehrinin plânı gi- bi faydalı şeyler hediye etmeği mü. nasip görüyoruz... Haynim, yazdığı reklâmı okuduk- tan ve ufak tefek bir iki tashih yap- tıktan sonra bunu derhal temize çek- ti ve Yerşakova verdi. Bundan sonra dn ortalığa bir sessizlik çöktü.. Bun- ların her Ikisi de, Adeta bir kabahat / işlemiş gibi kendilerini tuhaf bir va- ziyette hissediyorlardı.. Nihayet sükütu bozan Haynim ol- du. Mütereddit bir tavırla: — Reklamın bedelini şimdiden mi Tütfedeceksiniz, yoksa sonra mı? Yerşakov kayıtsız bir eda ile: — Nasrl isterseniz, dedi, İsterseniz — Para ile ödemek âdetim d dir. Yaptığı işin — Ama da ne İş!. Şuracıkta dun, boş dakikada yazıverdin!.. dıkların bu kadar kıyme ki.. Bunlar ne yenilir, ne de içi Bunun bir ruble bile kıymeti 3 meviç! “Ne yenilirmiş, ne de İç miş!,, fakat bunu yazarken ruhe kadar ıstırap çektiğimi hiç düşür diniz!,. Bunu yazarken, yayı aldattığımı hatırıma getird vicdan azabı içinde kıvrandım.. ?| ederim, bana para verin — Eh, artık çok oluyorsun! Bu dar da ısrar etmek doğru değil, — Peki öyleyse... Para yerine ker alayım bar, Senin adamları nü benden funtu sekiz kap!ğe ol Yalnız bu 4 kırk kapik Ookaybedeceğim.. ik üzere geri alırlar.. ne yapayım.. Allaha ısmarladı Haynim, çıkmağa davrandı. F" kapıyı gelince duraklad rin içini çekerek boğuk bir sesle — Ben bu hareketimle Rusyay datıyorum.. Bütün Rusyayı! Bir ma ekmek icin vatanımı rum; diye söylendi ve çıktı. Ye kov bir Harana cigarası odayı madeni bir koku kapladı. Rusçadan Çevir FERAH FERRİ karşılığı ol herkese çay ve şeker veririm.. M lâ: Şarkıcılara, kapıcıya, sizlere böyle veririm.. Bu suretle (dah ti şeyle bütün ? izi. © 1. Derin aldat tellendi terk etmiş — ağir aş ea a | | MaRkızmoRoMRADIR...... 1111 a a ER . ) Orada daima emire âmade birisi var- Jan başını eğmiş ve iki eliyle gözleri- gördüğü bir genç erkeğin, Ümitsiz bir Binaenaleyh arabada Bereye nin yer gibi, kapı derbal açıldı ve elinde bir ni örtmüştü.. halde gerilediğini görünce hayretler EMEN EA A TE ban bulunan güzel bir hizmetçi mey- Ohl.. Lüi ona ne güzel bir hülya ya. içinde kaldıl.. biliyordu... dana çıktı. Bu kadın krak tanıdı şo? şatmayı vaad ediyordul!., Bunun üzerine, on beşinci Lâi bütün R Onu saf bir aşkla sevmek. Dostu ol- cesaretini buldü., en bir senelik emek Kendisini yollan ayıran hendeği bir sıçrayışta aştıktan sonra, dört nahs iler- lemeğe başladı ve arabaya şer gecikmedi. Bunun üzerine, ikrifa etti. kendisi arasında, karanlıkta kendisini ai on beşinci L4âi araba- meyi, kendisini Parise götürecek olan sıl gösteriyorsunuz?, göstermiyecek bir mesafe bıraktıktan , kapıyı aştı ve elini uzattı, bu bir tek sözü, söylemek cesaretini Şövalye d'Assas ümitsizlikten kırık ye kendisinde bulamadı!.. muş bir sesle cevap verdi: sonra, onu takibe koyuldu... — Bu d'Assas cidden talihli bir adam! diye mırıldandı. Başka birisi, yere indiğini gördü. buse kondurdu ve araba yoluna devam ben veya her kim olursa olsun, yâr? Kral onu evin kapısına kadar götür etil, adam (bulacağımı (zannediyordum. ma m in mia Fransa kralınm, bu adamı istihlâf ede- sabah muhakkak tevkif edilir, Batiy'e atılırdı!.. Belki de çellâda teslim dil, Halbuki d'Assas, bu işten, #UY8 derim ki kendisini lâyıkı veçhile karşı. r : sabuna dokunmadan çıktı. Ve bU e den çin b pey hazirdir On beşinci Lüi seleflerinin bazıların. Kral hiddetli bir jest yaparak bağır- çk ma | | mg Sami Ma le işte küçük d'Etyol gözde oldu! c — Evet, mösyöl. ge a Körkardı. — Cidden küstahsınız delikanlı! Bu öyle geliyor ki o, güzel şövalye işin, #9” On beşinci L&i Jana dönerek devam Harp meydanlarında hiç bir zaman söyledikleriniz size bâhalıya malolabi- giye yakın bir his besliyari.. Fakat he” sek: bilfiil bulunmazdr.. Tirdi! Fakat ben âlicenap bir insan ol. Gecenin karanlığı içinde patlryan iki mak isterim.. Af dileyip yolunuza de şey olup bitmiş değildir! Yaşayan gö” rürl, Yirmi dakika sonra, Güncü Lâinin nömütenahi araba, on dör gururunun muazzam şatoya ee ere Kai bazı talimat Ein da kabul etmek lütfunda dun karşısında, bir tek tereddüdün ken“ tine inanmıştım. Bunun için affınızi vermişti. Çünkü Berni, hiç tereddit bülunisrsunüs. disine meş'um olacağını, bir korkakir- istirham ederim! etmeden, şatonun sağ tarafından dön” Kral bu sözlerle beraber, hürmetle ğın, Jan kalbindeki aşkı öldüreceğini On beşinci Lâi bu müstelizi hakaret: dü ve arabayı, bilâhare Trianonun oi eğildi.. anladı. ten çılgım bir hale gelerek bağırdı: ” Bunun Üzerine arabanın kapısını aç- — Hem de, benim zabitlerimin ni edildiği yere varan yolâ sürdü. On dakika sorira araba durdu. Dü Barri çabucak yere atladı ve sü- Sonra bir teverans yaptı ve mahcup Jan bir çığlık kopararak onu durdur. İeyin, mösyö!,, varisi ri ed durmağa bir sesle: mak istedi.. Fakat kral artık şösenin Jan şövalyeyi tanımıştı. alıştırıleniş olan atla fazla meşgul olma” - Sizi her zaman maalmemnuniye üzerine atlanıştı. ! Bazı anlafda, kendisine karşı tatlı bir dân, ağaçları siper ittihaz eğerek YA kabul ederim, mösyö-. - Genç kadın onun yanında ölmeğe ka- bis beslemiş olduğu bu asil ve güzel, 4- laştı ve on beşinci Lüinin arabadan İM, Dedi ve içeriye girdi!.. : rar vererek onu takip etti, valyeye doğru, dehşet ve merhamet diğini gördü,. Jan arabada kalmıştır On beşinci Lâi, dudaklarında garip Adi yol kesicilerinin taarruzuna uğ- içinde titriyerek atıldı ve onun elini Berni biç bir emir olmadığı için, ye bis , bir an bu kapımın önün- radığı zehabında bulunan ve kendi men- tuttu, rinde hareketsiz duruyordu. x de durdu. Sonra tekrar arabaya bindi. faati namına kim olduğunu söylememe- Kral daha büyük bir hiddetle bağır Dü Barri, bu sahneyi bir anda gör- Biz kaç dakika sonra, araba, majestele. si lâzrm gelen on beşinci Lâi kral ol, dr: duğunu bağırdı. Bu “krall,, kelimesi- — Isminiz? 7 müştü. 7 Arabanın, Rönesans stilinde ve Der tarafı kapak olan sarit bir paviyonun sun önünde durdu. , düşündü. ran bir sesle şövalyeye fısıldadı: önünde durmuş olduğunu gördü Beri de arabayı uşaklara teslim ©- Fakat önünde, araba fenerlerinin :gr- > Susun! Susun! Ve kaçın!,, Yoksa ZA eme kii si ÖZ İSİ v0“ erkin şöyle mırıldandı: ğı altında çehresinin sarartısmı iyice mahvolursunuz!,, Belki. Fakat hiç bir hayret eseri gös- tezmedi ,bir tek icelime &öylemedi ve Jâmbayı kaldırarak yolu aydınlatmakla titsiyen madam d'Etyolun bu ele da- dü ve hizmetçiye hitaben şöyle dedi: — Süzen, yeni hanımnız.. Ümit e- — Madam, lütfen burasını kendi evi" niz telâkki edin.. Çünkü burası bu an- dan itibaren, hakikaten sizin evinizdir. Ümit ederim ki, bazan sizi selâmlamağa elecek dostlâr arasında, en sadık hiz- Ruhuna kadar sarsılmış olan Jan, son bir tereddüt geçirdi... sini kabul etmek üzere, gece, gündüz, her zamin emre âmade bulunan şato- mak.. Ona nasihat etmek, teselli ver- mek. Ne tatlı bir rüya. Jan, kralın istediği bu bir tek keli- On beşinci Lüi onun alnma uzun bir .. Birdenbire, iki tabanca sesi duyuldu. Araba durdu! tabanca sesi Üzerine, çehresi sapsarı kesildi. 4 Fakat burada, bütün erkeklik Ove mertliğini göstermesi icap eden bu ka- po nin mütearrızı firara mecbur edeceğini sava İki adım ilerledi ve sordu: — Siz kimsiniz, mösyö? Kralı götü- ren bir arabayı durdurmak cür'etini na” — Bu cür'eti gösterdim, çünkü bu arabada haydutluk vazifesi gören bir ceğini ve onun mesleğini yapacağını ta- savvur edemezdim! vam edin. D'Assas şöyle dedi: dr — Ben kralın yüce ruhluluğuna inan mıştım: Yanılışışım! Bu kadının isme formasını taşıyorsunuz. İsıninizi söy, Jen dehşet içinde titriyen ve yalva-

Bu sayıdan diğer sayfalar: