14 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

14 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM POSTASI Sahibi ve Neşrigat Müdürü Hasan Rasim Us İDARE EVİ : Wetanbul Ankara ceddesi sezaeee aa Donanma yarışı Yazan: Nizametiln Naz t Deniz şilâhlanması -etrafında — Va- gingtonun giriştiği hüreketi- Londin- nn derhâl tâsvip ettiği ve Parisin *Her ne olursa olsun 936 Londra an- laşmasına sadık kalmak,, arzusunu gösterdiği hatır'ardadır. Vaşington, Japonyanın deniz silâh Tanmasında evvelce - takarrür - etmiş olan nisbeti, gizli gizli ihlâl etmekte olduğunu ileriye sürmüş ve Japonya. dan yeni deniz si'âhları etrafında mu- fassal malümat vermesini — istemişti. Julyananın kocası llalyada Korku! Bir âlim gecelerini müzedeki iskeletler arasında geçiriyormuş! Prens Bernhart Meğear kayın paderini taklit Japonyanın bunu nasıl reddettiği del hatırlardadır. 1938 Londra muahedesi, imza koy- ! müş olan devletlerden birinin muahe- değye riayet etmemesi ile diğer devlet leri taâhhütlerinden kurtarıyor - ve | kendilerine istedikleri gibi — Bilâhlan- mak hürriyetini bahşediyordu, -Bu hürriyetin en tehditli tarafı 35000 tondan yukarı saffıharp gemisi yapı- Tabilmesi idi, Acaba Vaşington, Ja- ponyanın deniz silâhlanmasında mu- ahede ahkâmını hakikaten Ihlâl eder bir cihet sezmiş miydi? Yoksa Uzak Şarktaki hadiselerin aldığı seyirden | ve oriydüim Çin Bsergüzeştile bir hayli fakirleşmiş olmasından istifnde | ği ederek, ezeli rakibinin girişemiye: başlamâk mı İstemişti? odan: ve Vağlıığtondan — gelen ical ctnemiş olduğunu, bilâkia iddia- | larmıfe HekiletlErERtiBAk “Cimekte butürltZurlü izdii” r-uyd.:ıîjı:. Farazs an:r-_mdı. bu hadise münasebetile matbuata uzun bir boyanatta bulu- nan-Amiral Nodanın şu sözleri Va- şingtonu haklı gözterir mahiyette de- ği midir? Amlral diyor ki; '— Jı_ on politikası bu prensibe da- onya, Pıni’ık Okyanusu- nun ga: n dir. Bu shk yuımız. 930 'yılındanberi, salâhiyet. tar devlet adamlarımız tarafından uhklı. vesilelerle tebarüz ettiril- Bu esasın istikbalede de asla eceğinden eminim, Amerika- nın Pasifik siyasası hariciye nazırı Hol tarafından izah edildiği şekilde ise yani Amerika gü 5-5-3 nisbetini muhafazada ısrar ediyor ve deniz Üze rindeki eğemenlik hudutlarma ehem- miyet verimemeği istihdaf - eyliyorsa, bu'"temayülü Büyük bir dikkatle göz önüne Almağa Möcbüruz. Zaten biz deniz silâh'anmasındaki -bu 5-5-3 nis- betinin esasını bir türlü havsalamıza sığdıramamış'bulunuyoruz.,, Amiralın bu sözleri Vaşingtonun iddidarını dolambal yollardan teyid eder Mahiyettedir. Bununla beraber Amerika, kendini 936 taahhüdünden kurtulmuş addettiği 'halde 45,000 ton luk gemi yapmaktan - çekinmektedir. 938 doniz programı etrafında gazete- cilöre izahat veren Cumhürreisi Ruz- velt, bu yıl dezgâha konacak iki diret notun "35,000 tondan bir parça fazla gekeceğini,, fakat Amerikanın, asla, 45,000 tonluk gemiler yapmak kara- rında bulunmadığını söylemiştir. De- mek ki Amerika, elde ettiği silâhlan- ma bürriyelinden şimdilik “azami istifade,, niyelinde görülmüyor. Amerika ve İngiltere tarafından ve- rilen notalardan sonra tahaddils eden yeni vaziyet üzerine alâkadar devlet. lerin mümessilleri arasında bir toplan ma olacağı söyleniyor. Bu toplanma- nın nasıl bir netice vereceği şimdilik meşhuldür. Zira Franaanın, hadise akabindeki kararında srar edeceği an um İstifa etmistir, Da- işinde Prens Bernhard ve karımı Hollanda prensesi Julyananın koca, &, bir müddet evvel ortadan kaybol. muştu. Prensin, kaynanası kraliçe Vilhelmina ile kavga ettiğini ve bu. Amerikanın bir u—hepwl z A nun Üzerine Hnılındıdın çıkıp gıtu- lîni yazmıştık. — Prehsjn nerede o!duğu şlmm anla- şılmıştır:” Frens: Bermhard - İtalyada bulunuyormuş ve yakında Holluıdıyı dönmek üzereymiş. Bu haberi veren Avrupa guıiıleri ilâve edi yorlar: Prons Bernhard, kaympederini tak. Hd etmiş olmaktan başka bir şey yap- mamıştır. Bugünkü Hollanda kraliçe. ginin kocası da, vaktiyle, böyle bir. denbire Hollandadan kaçmış, sonra tekrar karısının yanına dönmüş... Bir dedikodu Prens Bernhard ile Prenses Jülya- Baniın dedikodusu bütün —Avrupayı meşgul ediyor. Bu arada, prenses Jülynamnın evlen- mesine dair bir fıkra da anlatıyorlar: Yaşı hayli ilerlemiş olan prenses düğünü ne birkaç gün kala, tebdili kıyafetle, Laheydeki hir güzellik mücasesesine gitmiş. Kendisini orada kimse tanıma miş ve mütmazel! güzelce süslemişler, püs'emişler, yüzünün kırışıklarını gi- derecek şekilde masaj ve tuvalet yap- mışlar, Prenses, 10 yaşında bir genç kız gibi çıkmış.. Fakat, işin garibi, prenses bu suret le güzelleştikten sonra. saraya. pren- ses kıyafrt'nde girmiş. O zaman da saraydakiler onu tanıyamamışlar: Güzellik mücasesesindeki — tuvaletten sonra o kadar değişmiş ki!, lıkları içinde bunalan.bir. hükümetin bütün telâğı gözüküyordu. Milli mü- dafaa kuvvetlerinin arttırılmasına a- zami bir ceht gösteren Daladiyenin bu telâgı tekrarlamayacağı umuluyor ve bilâkis, Fransanın da deniz ailâh- lanmasindaki dizginsizlikten istifade etmek isteyeceğini bildirmesi bekleni yor , Bu takdirde İtalyanm da işi azıt- mağa savaşması beklenir. Geriye ka- liyor Almanya ile Sovyetler, Sovyetlerin ve Almanyanın, İngil- tere ile ayrı ayrı, 936 anlaşmasına müvazi birer anlaşma yaptıkları ma- Tümdur. Sovyet - İngiliz deniz anlaş- ması, “936 muahedesinin korunma esasima baş vuruldufu arda,, Sovyet klıı"(n davranmayaca. | Rusyaya Pasifik de istodifi gibi silâh B Gbul dikeş Blumun cevabında bütçe imkânsız- lanmak hürriyetini veriyordu. Amerika ile İngilterenin son hare- | İngilterede bir âlim geceleri — evinden kaçıp müzedeki İskeletlerin ârasına gi- dip yatıyormuş... Londra halkı bunu öğrendiği zaman, hayret ediyor ve âlimin macerasını öğ- renmek ,merakına düşüyor. Fakat, kimse profesör Corc Simpsonun esrarını öğre- nemiyor. Profesör, geceleri niçin itkelet- ler arasında goçirdiğini soranlara, bazan hiç cevap vermiyor, bazan kaçamaklı bir iki söz söylüyor. Fakat, bugün âlimin sırrı meydana çık mıştır: Ö, müzeye, ne eski canavar İske- letlerini tetkik etmek için geliyormuş, ne de evdeki tahtakurularından kurtulmak için. Alimi evinden kaçıran başka bir se- beb var: Karısı, »Bugün, profesör Corc Simpsonun, ka- rısı aleyhine açtığı dava ile mesele mey- dana çıkmış bulunuyor. Âlim, istidasın- da diyor ki: *“Karımın zülmüne dayanacak halim kalmadı. Esasen, izdivaç teklifinde ilk bulunan odur ve beni, bütün arzum hi- lâfına olarak, kendisile zorla — evlendir- miştir. Bundan başka, bana evde çocuk bezleri yıkattırıyor ve beni kısırlaşmak için bir ameliyata sevketmek istiyor..... Mahkeme, âlimin — karısından boşan- mâasmr kabul etmiştir. FPakat, kadınm çok fazla salim olacağıma - herhalde pek kanaat getirmemiş olacak ki, âlimin dört kızından ikisini anasımım yanında bırak: mırş, ikisini de babasınım yanına vermiş- tir. Bundan başka, kadına, ayda, : bizim Profesör Core Simpson paramızla, 150 lira kadar bir nafaka bağ: lanmıştır. Adam, bütün bunlara razı — olmuştur. Çünkü artık karısından korkup geceleri- ni İskeletler araşında. geçirmekten. kur tulmuş bulunüyor... “Cennetin er güzel! kızı,, kimdir ? Hop Çandler, gazetecilik kralının oğlunu nasıl baştan çıkarmış ? “Cenmetin en güzel kızı eylendi!,, diye bundan bir müddet evvel Amerikadan bir haber gelmişti. Evlenen kız, Hop Çand- ler ismındedir ve 17 yaşındadır. Evlendi- Bi adam da, Amerikada birçok gazetele- rin sahibi olan ve gazetecilik kralı diye tanıman Hörstün küçük oğlu Davittir. Fakat, “Cennetin güzel kızı,, nereden geliyor; hakikaten cenentten mi? Kimin neşi? Davitle nasıl tanışmış; bunlar me- raklı bir hikâye, Evvelâ şunu söyliyeyim: Hop Çandlere Cennetin kızı ismi verilmesinin sebebi. *Cennet,. ismindeki bir tiyatro grupunda çalışmış olmasıdır. Annesi, Nevyorkda şıklığı ile tanınmış olan genç kızı. orta tahsilini bitirir bitir. — Ketile Sovyetler bu hürriyeti otoma- tik olarak elde etmiş bulunuyorlar. Fakat Alman - İngiliz anlaşması Al- manyaya İngiliz donanmasının toha- jile mütenasiben artacak bir tonaj ka- bul etmiş bulunduğu için Almanya ne yapacak? O da mı harekete geçecek? Böyle olması tabildir. Fakat Fran- sızlar, korunma tedbirlerinin Uzak Şark meselelerine taallukundan- dem vurarak Almanyanın da Sovyetler gi- bi harekete geçmemesi lâzım geleceği kanaatindedirler. Diyorlar ki; Soavyetler de ancak Pasifik için bu hürriyetten istifade edebilecekler, Baltık donanmasını kuv vetlendirmek için bu hürriyeti kulla- namayacaklardır.., Almanyanın bu işte nasıl bir vazi- yet takmacağı henüz meçhuldür. Sav- yetler de henüz fikirlerini bildirme- mişlerdir. Fakat Sovyetlerin de Almanyanm da ellerine düztn bu firratı azam! su- rette istismara kalkışacakları — söyle- nebilir, Nizamettin -NAZİF mez üyatroya vermiştir. Evvelâ, ulak bir tiyatroda çalışryor. Fakat “İrlanda gülü,, isimli piyeste o kadar muvalfak oluyor- ki, hem kendine, bem çalışlığı tiyatroya şöhret temin ediyor. Geçen sene 20 kânunüevvelde, (Layf) mecmuasının kapağında Hopun — resmi çıktığı zaman da gatete âdeta kapışılı- yor. Bütün Aerikalılar kıza âşık oluyor- lar, Kız şimdi “Cennet, ; tiyatro trupün- de çalışmaktadır. “Cennetim en güzel kı- Z,, ünvanır da oradan çıkıyor... Bundan sonra, Cennet grupu Nevyork ta bir kabare açıyor, Hop da burada nu- maralar yapmağa başlıyor. Tiyatro dolup boşalıyor. Hörstün oğlu da Cennetin en güzel kızını burada görüp seviyor. Derhal anlaşıyorlar ve evlenmeye karar veriyor- lar. e Hörst hakikf bir.kral değilse bile, ismi kral diye çıkmış, zengin bir adam. Oğlu- nu bir “oyuncu kızı,, İle evlendirmek İste- miyor. Davidin annesi de bu fikirde, He- le aile dostları olan meşhur artist Mar- yon Devis şiddetle itiraz ediyor. Fakat, bu itirazların sebebi gayet açık- tır: Hörstün — karısi eski bir. oyuncu- dur. Genç kızı kıskanıyor. Maryon. De | vis de, kendisine bir rakip yetişmesinden endişede... Bununla beraber, iki kadının — itirazı para etmiyor, Oğlan bahasını kandırıyor ve Hörst karar verince akan sular duru- yor. Davitle Hop 28 martta evleniyorlar ve balayı seyahatine çıkarak, Avrupaya ge- Hiyorlar. Londrada bir müddet kaldıktan sonra, bugün Parise gelmişlerdir. Düğün- lerinde oğlanın babası gelinine 57 krat- lik hir elmas hediye ediyor, Oğluna da. evvelden vandettiği gibi. 1 milyon dolar veriyor. Davit de karısına, düğün hodi-, yesi olarak, 2500 dolar-- kıymetinde hir kürk alıyor... 14 NİSAN — 1938 PERŞEMBE Hicrir 1357 — Seler: W Oünern dağeye Bsegta nata Sk 18,46 Ree T55 10f5. 15380186 20 euzuümMtÜL ı.ı.'oıu.ı ııı-ı- W0a. AT Geyağla çi Hd Gedtüy Szacdee Ki Göraa ei sağebir. . TYRbea Büyükdere, Pa imenl 337 lar Münresi Seyeğlir CTRİ M ataşı G0KIS. PRAN udlme vesamaniye TİNE Cenüdar » Madıkâyi GÜTTA (eir eğMelir COWT Cöniz yolnları Tetetami Üçlani acentefili TETGÖ Karaküy : G20€ü. Pazaı, Sah Pergiinne, Cüma wünleri iendan kalkar. Önmd Çanleri sest ib a Tue - ve Tekirdak. Müretta, Erdek, Şamar Mrselerine Gürgara Karakdark vanı Akdeniz postası: Yarın ssat 17 de hart. ket edecek olan vapur; Gelibolu, Çanakkar le, Edremlit, Ayvalık, Dikili ve İzmire gide. cektir. Karadeniz postası: Yarın selfer yapılmı. e. Mema » ı————u& Geleri Müsa ve sarmuçlar, Ticarsi Vç HasayI Mi Keavasslransi BASA de kalkar. 102T de Helin, Sdirer Dantam ner güN sant €00 de Vanüm el . gebir * Yuzuı vygda bulunan — büşvekilim!z Dubrovnikden sonra Bosna ve Herseğe gi decek. * Zehirli gaz kıınlın bu ay içinde açıla- eıııır. Sinemeler Türk: Habanero, Melek: Pariste buluşa. lim,. Sazgir: Şarışıncasuş, — İpek: Silül .. kuvveli. Sümer: 100 erkek bir — kız. Sa. karya: Yalnız-semin' için. Alkasaf: Telör. gü ve bir gecede üç cinayetglari Ölüm şu- a ve ıınıı ve daktilosu. ASTANBU! F e U filep birden: sak: Aşk kanatları vo Lüks hayat, A!cmı!ııı Malakalı kadın ve Aşkın üye- mışı. KADIRÖY: Hale: Bora ÜSKÜDAR: Hale: Küçük lord. Yavacs otar TURAN TİYATROSU Sanatkâr Naşlt! ve arkadaşları Hakkı Ruşen, Eyüp Sabri birlikte Matmazel Miçe - Pencel varyetesinin fştirakile *UNUTULMAZ HATIRA, komedi 3 perde ERVYUĞROL SADI TEK TİYATROSU EDİRNE cumhuriyet sinema « sında HALK ÖPERETİ Pazartesi akşamı 9 da Kadıköy Süreyya «inemasında RAHMET EVENDİ Vodvil aperet İ pörde yazan: Yusuf Sururi Sâlıi akşamı 9 da AZAK — tiyatrosunda RAHMET EFENDİ Bir çocuk ortada yok! belerinden olan Şevki, bir hafta önce evinden çıkmış ve bir daha dönmemiş- tir, Aradıkları bütün' yerlerden — boğ dönen aile, çocuğun akibetinden hak- li olarak endişeye düşmüş ve polise baş vurmak mecburiyetinde kalmış- *tır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: