29 Nisan 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

29 Nisan 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- ĞAA AY S A, U e SS AĞN 2 B SHABER AKSAM POSTASI Ju. e Weşrigat Müdürü n Rasim Us I'DAM EVİ » Wstanbul Ankara caddesi Denüe betşasi Hetelikei BK Telirei edeesii fsstel HABKR işleri teletonu: 23672 (. £ 24370 : 20338 Fransız bakan- ları Londrada Fransız başvekili Dalâdiye ve hari. ciye vekili Bone, İngiltere bükümetinin daveti üzerine Londra'ya gitmişlerdir. Fransız bakanları bu akşam Parise geri döneceklerdir. Geçen ikinci teşrin ayında gene İn- giltere hükümetinin daveti üzerine o zaman başvekil bulunan Şotan, yanına hariciye vekili Delbos'u alarak Lond- rayı ziyaret etmişti. Dünden beri baş- İryan müzakereler, beş ay evvelki gö- rüşmelerden de ehemiyetli ve şümullü olacaktır. Filhakika Halifaks'ın Ber- lin seyahatinden sonra fransız dığ ba- kanları tarafından yapılan Londra zi- yaretinden beri Avrupada vaziyet çok değişmiştir. İngilterede Eden — istifa etmiş, Çeymberlen dış politikanm İda- Tesini eline alarak İtalya ile anlışmış- tır, Orta Avrupada Almanya bir dar- be ile Avusturyayı ilhak edivermiştir. Enternasyonal münasebetlerin girdi- ği bu yeni istihale içinde İngiltereyi ve Fransayı idare eden devlet adamla- rinın başbasa vererek görüşmek isto- meleri tabifdir. Müzakero mevzuunu teçkil edecek olan meselelerin bazıları göyle bü'lsa edilebilir: 1 — Her şeyin Ustünda İspanya meselesi geliyor. İspanya —meselesi hakkında İngiliz ve Fransız menfaat- leri arasında bir mütabakat olmakla * beraber metodlar Üzerinde görüş fark ı ları da yok değildir. İngilterenin İs- panya hakkında İtalya ile anlaşması Fransayı memnun bırakmıştır, Fakat fransızlar bunu kâfi görmüyorlar. Bir defa Frankodan güpheleniyorlar. İngilterenin bir Franko zaferini artık olup bitti telakki ettiği ingiliz-italyan 1tilâfından anlaşılıyor. Prankonun İs- panyadaki İtalya alâkasını samimi « yetle tasfiye edeceğine Fransa itimad etmiyor, Bundan başka İspanya işinde Fransa için bir endişe mevzuu da Al- manyanın alâkasıdır. İtalyanım gürül- tü Nle ileri sürdüğü alâka kargışmda Almanların da İspanya üzerinde nülma Yişaiz ve belki de bu sebebten daha kuvvetli bir nüfuz tesla ettikleri unu- tulmamaktadır. Fransa, sökülüp atıl- mması binnisbe kalay olan İtalya nüfu- Devamı 4 üncüde MADYLİNDLNYEDDNEMERA N AAA * OKT TAT UAYA BU NNT Rasgele Balık kavağa çıktıği zamarı! SRİ bir İngiliz müneeccimi demiş kiz — Harp, ancak 1014 de olduğu gi- bi, güneş Arisitti yıldızlariyle — ittisal peyda ettiği zamanda, yani 1945 se. nesinden sekiz sene sonra patlak ve- recektir. Doğrusu bu tefetle sevinmemek elden — gelmiyor..Ozamana kadar “hârp,, sözünün oradan kalkacağını ammam ama ya güneşin, yahud da Aris yıldızlarınım izlerini kaybedebi. loceğimize inanırım. Bunlardan biri mevcut olmayınca harp sözü Istediği kadar ortada dolaşsın, kuru gürültü. den Ibaret kalacak demektir. Geniş bir nefes alalım... » Ci3imardiik *“Ben bu hakikati öğrenmek için yarım asırlık ömür tükettim!,, - diyen Ercümend Ekrem Ustadımızdır. Öğ- rendiği hakikat, ahlâklı, faziletli bir HABER — Akşam Yabanc yi “—," n.ş_ ıGazö telerdi Korkunç bir deniz macerası Bir balina ile iki saatlik çarpışma “Garp körfezi dehşetı,, denılen balıkçı Bir çakı ile 2 M tonluk Balınayl nasıl öldürmüş? Bir balıkçı, iki ton ağırlığındaki bir balina balığı ile iki saat çarpıştıktan sonra, nihayet onu öldürmiye ve ken- © * İ dini kurtarmağa muvaffak olmuştur. Fakat, bu balıkçının, balığı öldürmek te kullandığı âletin sustalı bir cep ça- kısı olduğunu eöylersek, hakikaten hay. ret etmemek mümkün değildir. İngiltere sahillerinde cereyan eden bu hâdisenin kahramsar, bulunduğu * kasabada kendisine “Garp — körfezi dehşeti,, ismi verilen, gözü pek, cüret kâr bir balıkçıdır. Kimsenin denize çıkmağa cesaret e- demediği fırtınalı günlerde bile, ufocık kayığını aldığı gibi dalgalar arasma a. tılan Fred, son hâdisede herkesin par- mağını ağzında bırrakmıştır. FPred, balina ile nasıl çarpıştığını şöy le anlatıyor: *“Balık avına çıkmıştım, fakat bir ba- *“Balık tutmak için ağını atmış, sahil | deki kayalıklara yakın bir noktada, san- dalda duruyordum. Birdenbire ağların | öbür.tarafından bir balina göründü, sonra kayboldu. Çok geçmeden, ağların altından geçerek, karşıma — çıktı.. “Sandalı derhal kayalara doğru çek- tim ve balığa kargı bem av, hem müda: faan tertibatr aldım.. "Fakat belina beni beklemedi. Kerzxlisi üzerime ttıldı. “Tam iki saat çarpıştık.. Ben balina- yı kayalara çekmiye çalış:yor ve orada kendisini kayalara vurdukça yardlan . masmı bekliyordum. Fakat balina, üze- rime atılıyordu. Her an, ağımı açıp, beni yutacak gibi idi. “Yanımda, eilâh nemına, büyükçe bir çakı vardı. Onu çektim ve hayyanın üzerine atldım, *“İlk darbe boşa gitmedi ve çakı ba- Tinanm vücüdunda derin bir yara açtı. Bundan sonra, çakıyı balinanım rastge. le her tarafına saplamağa başladım, Ba. lık, her bıçcık yeyişinde biraz daha bitap bir balde yere seriliyordu. Ben de bit- kin bir vaziyete gelmiştim. Fakat fiha- yet balina can verdi..., Balıkçının öldürdüğü balina sahife çe kilmiş, tatrtılmış ve iki Bin kilo (iki ton) geldiği görülmüştür. gok mevki sahibi dostları ve tanıdık- ları olup da bir türlü iş bulamayanla- rın, niçin bu vaziyete düştükleridir. * Üstada göre bu: *"Etraftaki kuvvetler hep müsbet o- lunca neticenin menfi, yine ayni kuv- vetler menfi olunca da neticenin müs bet oluğu gibi. Bir fizik kanunundan,, dir. İfade ve anlatış gayet 'vazılı.. Va- zih ama gelgelelim benim idrakim anlamaya kâfi gelmedi. İfgaatının manasını anlamak için yarım asır da bizim yaşamamız İcap ettikten sonra neylevim böyle cömert- liği. Ne olurdu, devirlerin birbir lüt. funa uğramış bir vatandaş sıfatile muvaffakiyatinin sırrını açıkça anla- tıverseydi de hayır ve duamizı kazan- saydı! x Bu marko paşa, başka Marko paşa Gazetelerde haber veriyorlar: Ş>hrimizde birkaç gün kalmak Üze- ve Marko paşa gelmiş Bu satırlar gö- ınme ilişince, bir hayli heyecanlan- dım, dertsiz olan ender gibidir: “Yazık olacak Marko paşaya, “Arnavutluk Kraliçesi Kocasile Almanca konuşuyor Iua! Zoğ'un düğünü münasebetile Tiran. | | da binaların ve sokakların - donatıl- | masile iktija edilmemiz, arabaları çeken alların boyunlarına da kral ve kraliçeyi bir arada gösteren fotoğraflar asılmıştır. Arnavutluk kraliçesinin annesi Ame- tikâlı, babesı Macardır. Taheilini bitir. dikten sonra uzun müddet Niste bulun- tuş, orada sporculuğunu İlerletmiştir. Bu suretle, güzel tenis oynayan, ata binen ve iyi yüzen Geraldina Macarca istirahat etmenin İmkânmı bulamaya- cak!,, - diye düşlüindüm, Havadisi dik- katle okuyunca öğrendim ki, bu Mar- Ko paşa bizim bildiğimiz Marko paşa değil, Nisir emniyet müdür muavini Marko paşadır. , x Dalkavukluk Muhterem üstat Burhan Felek, dal. kavukluğa dayanan bir fıkra yaz mış, okudum. Okudukça sinirlendim. BSebebini de söyliyeyim Tarifini yapmış — dalkavukluğun, Ben Burhan Feleği okuyucularını sık- mayan hakikati dobra dobra, misal gös tererek anlatan bir muharrir bilirim. Niçin “dalkavuk şuna derler?,, diye- cek yerde kolayca anlayabilmekliği- miz için bir isim zikretmemiş.. Acaba dalkavuk olmayanımı — bula- madığı, sıralayacağı isimlerin ceride- sini baştan aşağı - dolduracağından korktuğu için mi? * Yapmak mı, yıkmak mı? Derler ki “yapmak yıkmaktan güç- tür.,, Bu ifadenin Osmanlıcadan kal- ma bir ifade olduğuna dün hükmet- Öldürüldükten sonra sahile çeki'en balin Mücevher san- dığı sır oldu! Içindekilerin kıymeti 7T0 bin lira idi Londra ile Mançester arasındaki eks preste bizim paramızla 70 bin lira tutar kıymette, bir sandık yüzük ve eaat ça- Bunları Londrada trenin yük vago- nuna teslim edip, kendisi de ayni tren- le Mançestere gelen kuyumtu, orada, ntylpınk!ınıımorlirl İçinde altım yüzükler ve altın saatler bulunan mücevher sandığı kaybolmuş . Yük vrgonemua bufunduğu erkr em niyet tertibatı içinde 'sandığın nasıl Heryo Mısıra gitti Paris 29 (Husuti) — Meclcis reisi Edü- w Heryo, karısı ile beraber Mıisıra hare- | ket etmiştir. Heryo, İskenderiye ve Ka- hiredeki Fransız mekteplerini gezecek ve Helyopliste yeni açılacak Pramsız lisesi- sinin açılma merasimini yapacaktır. ve İngilizceden başka Fransızcayı, Al- mancayı da mükemmel konuşur. Bu - gün, Arnavüut vatandaşları ile konuş - mak için de onların dilini öğrenmeğe galışıyor. Fakat, kraliçe sarayda kocasiyle Al- manca konuşmayı tercih etmektedir. tim. Bugün yapmak yıkmaktan kolay dir: Yahut, yıkmak yapmaktan zor- dür. On beş gün geçmediğiniz bir semtten geçerken, karşınızda koca bir apâartımanın dikiliverdiğine — şahit olursunuz da katiyen bir — şaşkınlık eserl göstermez; buna rağmen - be- nim gibi - gazetelerde köprü başında- ki Valde hanmın ancak iki ayda yıkı- labileceğini görünce — hayretinizden donakalırsmız, Bu yıkmanm, yapmadan daha tzor olduğu bir devre girdiğimize işaret sayılırsa ne mutlu bize! * Poyraz All ESLEKDAŞLARIMIZDAN bi. Fi bir roman ilân-ediyor. Ax dı: Poyraz Ali, Tarihle uğraşan- lar, Barbarosun yetiştirdikleri a- wrasında elbetto bir Ali bulanaca. Bmda müttefiktir. Fakat, Poyraz admı taşryan bir kahramanın bu- Tunduğundan bibehredirler. Bu i- Tnt okuryan nüktedan bir döstum ; bu mahayyel Aliyo, Poyraz TAka- bmnm verilmiş bulunmasını, möç. hül muharririnin kafasmda esen poyrazla alAâkalı gördü. R, 23 NİSAN — 1938 Sabalı gayelelyi Te düyorlar ? KURUN'da Dostlar ve komşular arasında RAKLA Türkiye arasındaki dosilak münasebetlerinden bahseden bir ral Asim Usa şöyle demiş: “Acaba Türkiye ile İzak arasında pasaport! muamelesini kat. dırmak tmkânı yok mıdur?,, Başmaharrir, fiktrlerini şöyle anlatıyor: “Bu cihetin Umum! Harpten sonra İm. parstorluktan ayrılmış olan bülün mem. leketler hakkında tatbiki imkânlarını tet. kik etmek daha doğru olur. Zira Osmanlı imparatorluğundan ayrılmış olan — Irik, Suriye, hatta Mısır gibi memleketler de Türkiye ile alâkalaı birçok kimseler var. dır; bü memleketler yaz mevstiminde fazla sıcak olduğundan iklimi mütedil olan İs. tanbula, Bursaya veyahut Türkiyenin her hanzi bir köşesine gelip bir müddet otur. mak ixtiyenler bulunabilir. Nu türlü riya- vetçiler Türkiye için birinel derecede Tü. rizm hareketi teşkil edebilir. Ru türlü pa- saport muamelerini kaldırmak suretile teş. vik etmek memleketimiz için de bir men. fant icabi sayılahilir.,, CUMHURİYET 'te Mısırın emniyet ve ıstiklâlı ıNGlLTBRRI!j İHtalya arası açık ol. duğu samanlar Mısırın endişeli gün. ler yaşadığını, bugün tehlikenin tamamen zail olduğunu bununla beraber garpten ge- lecek herhangi bir taarnz karşısında Miıti. rın mahfaz bulunmadığını anlattıktan son. ra Abidin Daver şöyle yazıyor: “Mısır gibi 18 milyonluk bir Akdeniz memleketi, . hele bu memleketin içinden Süveyş kanalı gibi fevkalâde mühim bir tearet ve sevkülceyş yolu geçerse - emni. yet ve istiklâlini muhafara içia, mutlaka kendi kuvvetlerine istinat etmek mecbu. riyetindedir. Dünya, öyle bir şekil almıştır ki her millet, het devlet, her şeyden evvel, kendi kudret ve kuvvetine güvenmektedir. Dost. luklar, ittifaklar sonradan gelir. — Meselâ, İngiltere Süveyş kanalı dolayısile Mısıra bu kadar ehemmiyet verdiği halde, buraya 16,000 den fazia nsker gönderememiştir. Buna mukabil, İtalya . Libyada, Mısır bu. dutlarına 80,000 kişi toplamıştır. Büyük ,Harpte, öyle buhranlı anlar - olmuştur. ki herket kendi derdine düşmüş, müftefikine yardım edememiştir. ğ Meselâ Alman - Âvusturya - Macar ve Bulgar ordülarının Sirbistanı İstilâ etme. lerine tülâf devletleri adeta seyirci kalmış lardır, Mısır zengin bir. memlekettir. nüfus çoktur. Her sene, takriben 200,M00 kişi as. kerlik çağına girer. Bu kaynaktan iİstifade ederek Mısırın emniyet ve istiklâlini koru yacak kuvyetli bir ordu vücuda getirmek mümkündür. Mısır, kendi evlâtlarından mürekkep bir ordunun süngülerile müda. fan ve muhafara edilmedikçe — Avrupada, ve Akdenizde kopacak her fırtınada, her buhranda sarsınlılar, Ürpermeler duyacak. tır, Mısırın terihi de böyle söylüyor. Kardeş millet, sulh ve sükün, emniyet ve huzur İçinde, müstakil yaşamak için “gilâha sarılmalıdır.,, AKŞAM'da Sokak muaşereti D İKKATLER maharriri vazıyor: “Otomobiller, tramvaylar - giderlerken ekseriya bir sarhoş, bazan da bir avare yolun ortasına alılıyor. Hele — çocuklar, muziplik olsun diye hayatlarile oynamağı şekrimizde adet edinmişlerdir. Bu gibi vaziyetler karşısında, nakliyat vasıtalarını İdare edenler buram buramt ecel teri dökerek frene basıyorlar, mahal. tak bir felâkelin önüne geçiyorlar. Ve hadise ekseriya kalabalığın hatta rabıta nın karşısında oluyor. Bir “lâhavi,, He, bir “dikkat elsen-e yahul,, ile iş atlatılryor. Hasbuki vatmanla şoför 0 — fevkalbeset afikliği göstermeselerdi, madd! cezalara garnıldıktan manda Emürlerinin sonuna kadar da vicdan arabı çekeceklerdi. Yukarda anlattığımız variyetlere sebebi. yet verenleri kaza çıkarmış iasanlar gibi idarl cetalara carpsak, halkımıt yürüme. sini, sokak murşeretini daha fazla öğrenir ve böylelikle kazaların da miktarı ezalır., Bir Yunan vapuru Beykozda karaya oturdu Bu sabah saat 4,380 da Boğazdan tran- sit olarak göçen, Knazari acentasına men sup Aleko kaptanın idaresindeki Ansipi Nikolus isimli ve Yunan bandıralr 5250 tonluk şilep sis yüzünden yolunu şaşır- mış, ve Beykozda Emlâk bankasıma ait Abraham paşa korusu önündeki rıhtıma bindirerek sahile saplanmıştır. Müsademede geminin iskela tarafında baş kısmı ve su kesimi delinmiştir. Kaza hakkmda tahkikata başlanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: