27 Mayıs 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

27 Mayıs 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çeviren: F. K, Yanıma gelebilmek için imkânsız olan şeyleri bile yap Kendisi Alman dı Grandner — ismiyle k ecnebi bir dev. yaptığı anlaşı - ız tabiiyetinde Lizet Lan - yaben on sere hapse mu bildirilmesini üzüme e kar müteakip haykırışı Bu hâdisenin sene geçti. Emmerihi dört gün Pariste gördüm. Yanılmadığıma emi . nim. Biribirimizi derhal tanıdık. Hiç | Yalnız gözlerimizle | bir ey söy uştuk, Be YER Onun g nedi ikayt görünmeye ça- lerinde ise idam - müm okunuyordu. Onu daha seneler sürecek bir za. man için hapishanede sanırken bir - mda görünce adım, anımı, bir vazife ktinden e rdı Bu va- ibarettir, Börbest ein kmiş olac: xife ise beni korkuyorum! Hikâysme devam ediyorum: Emmerihin mahkümiyetinden bir . kaç gün sonra mensup olduğum ta- refime merasim yapıldı. Bü. lonel bir nutuk ek beni bir imtisal nümunesi rdi ve reşmi bir hediye ola. »n bir saat verdi, arman Tiebirinin beni a- aklından bile geçirmediği ni, bilâkis hepsinin bana gıpta ettiğini kaydet, i kumandan, Halbuki da olsaydı, arkadaşlar arasın - ele g mukad. öldürmekt rin önünde ko görmem Şi tık gözdesi tum. İkide bir bana ğiz, olmuş - ni ilerletece - altımdan gülü erih Lizeti metres una ilele . ve ondân iphe etmek aklıma bile gelmiyecek- ünden ve Lizete mali dum. Eğer Em vatanperverlik timsali haline getire - ceğini hiç düşünmemiştim. Nihaş yet Lizetten haber de alabil im. Bana bir me ti. Mektup Nans e yazıl fakat Stutgarttan posta; ti. Fran. sa ile muhak bere ettiği hesini ip göndermiş. Manastırdan daha bu Için henüz meveut, Kimsenin görme: dl kendinin malı bakarak dolaşırk. mde tuhaf balden endişe, sum masum vardı; ama lan bir kiz. rtık mun tâ çıkmış gibi anmmış bir kız değilim. Ne tatlı bir an! , daha yeni açmış bir çiçek gibi sırf ken. Demin salon çıkardığım m: bunda maz len korku, vakti koparıp tasasızca yolduğumuz papatyalara veda derinliklerinden, & aak için bir vasıta ile mek. tubun Almanya dahilinden postaya ve- sini Lizet düşünmüş olacaktı. Bu mektubu, onun ilk mektubunu bir | tusem gibi sakladım. Kopyasını yaz . yandırma E hasi& aptalca bir tipte... Meğer o gizlice ne işler beceri. yormuş! Nanside yerleştim. Görüyorsun ki seni unutmadım. Sana olan minnet- | tarlık borcumu ve veadimi unutmadı. ımı da bilmeni isterim. rim, Bunu yazma Seni seviyo. an sevkahyorum yiemeye o ka. dar az zamân bulabildim ki... Vaadimi tutmak için bülün kalbim ve aşkımla imkân kolluyorum. Ne, yapmalıyız a Caba? Âh! Fransaya . gelebilseydir. Bir çare bul, çalış, Sensiz hayat bana öyle tatsız ve zevksiz geliyor ki. | Acaba seni bir daha görebilecek mi. yim? Yanıma gelebilmek için imkân- sız olan şeyleri bile yap. Yarın sana bana mektup yazabile- | ceğin bir adres göndereceğim. İhtiyat. İh olmamız Tâztm, bu sebeble göstere- ceğim adres Almaniadadır. Gel ilim? Seni bekliyorum! maya seviyorum ve Tizet Bu mektubu aldıktan sonra yüzba. şınm nutuklarmı nasıl bir kulakla dinlediğimi otasavvur edebilirsiniz. Akim fikrim hep Lizette ve onu gö- rebilmek için plân kurmakla meşgul. dü. Ah! Fransaya gidebilseydi nun İçin ne yapmalıydım? Düşlindükçe bu işin ii anliyor ve hiddetten kuduracak gibi oluyordum. Lizet beni mes'ut etmeye hazırdı, Halbuki ben bu saadete elimi Kibarlar #lemi da, aynalara seninle ma- tmağa cesaret an gelen, tekrar yerlerine sür. yak n birtakım acaib fik , eşyam gel tuvalet bön wn önü beyaz çeyizi gibi boya inde yerleş ke ti: bir dikiş sepeti, bir tuvalet kutu. yelpaze, bir şemsiye, i binmeyi öğrettireceğini vaadelti. Artık dans da biliyor. Yarın, evet, yarın akşam beni gö n. Başıma da y çelengi ta kendimi iyice bön Annem, bu sana a istihfafı ile # mek lütfunu esirgemi , Yak tasalı, gamlı halle mamış ama ben anladım. Gi kanıyor, Devlette bir mevkii, h bir n (1), Şu masum Meryem tavrımla gide dınlar benden yana olsun. n bile geçirmez; o beni »ktubumu okusa hayre- ef bahsedip alâka gösterme- Il var, Onun halini dük de idük vegença sarayda bir hizmeti yok, “Mec. der de vardı. Hepsi de o benim cici dağ servisinden yapıl- Imiş duruyor. Kor- arın ziynöti olacak ir dua kitabı, altın kadar tutu inankâri bir be; mek kendi evi delikanlı ama ikidebir düşes de anlıya. na babasını kis- Çeviren: Bu evde, babam siyaset işleril guliyetleri eksik bu kibarlar âleminin nesi, de göremedi belki o devle uzatamıyacık vaziyetle bulunuyor » dum, Fransaya gitmek İçin İzin iste- aya gitmeye çalışmak kadar abes ve imkânsızdı. Sara (reyiâm henüz ya. pilmamıştı) veya Lüksemburga git- mek İçin İzin veriliyordu ama çok &r. kı tahkikat yapılıyor ve ileri sürülen ayati ve kat'f ihtiyacm İspat edilme. si isteniyordu, Bu şekildedört beş günlük bir izin belki koparabilirdim. Lizete yazar, onun da gideceğim yer. de bulunmasını isteyebilirdim. Fakat bu plânmmda gayrikabili tatbik olduğunu anlamakta gecikme » dim. Harice giden her izinliye . söz aramızda haklı olarak - şüpheli gö. Ziyle baktıkları için peşimin takip & dileceği muhakkaktı. Lüksemburg ve ya Sardaki gizli ajanlara eşkâlim bil, cek ve harekâtim göz hapsine a- lmacaktı. Bu vaziyette Lizetle bulu . şursam döndüğüm zaman fare kapa . nma girmiş olacaktım, Bu plândan da vazgeçtim. Geriye firar bu de çok tehli istikbal meselesi Ecnebi bir memlekette ne iş yapabi- lirdim? Aşk güzel şey ama insanı do. yurmuyor mek de lâzım! Hem fi- rarı bir türlü kendime yediremiyor, bu şerefsiz hareketi doğru bulmuyor. dum. Ben böyle, sevgilime kavuşmak için plân bulmak üzere beynimin zırken günün birinde plânı bizzat zim yüzbaşi verdi! 'Tesadüf ve tali bir defa daha büyük kudretini ispat et . mmigti. olduklai ortaya çıkıyordu. bir. gün beni y çağırdı. Gittim, yanında kırk rında kadar bir sivil vardı. Bu adam, beni tepeden tırnağa kadar, adetâ sa. tmalacağı bir beygiri muayene eder. miş gibi, süzdü. Konuşmasından, j lerinden göyle yukardan bakışından Alman zabiti olduğu anlaşılıyordu. Yüzbaşı: — Size bahsettiğim onbaşı Herts. tayn budur. Dedi, Mevzubaha iş için sanırım ki münasibdir. — Ya? Bakalım. adam, tek gözlüğünü çıkarıp sildi, sonra tekrar gözüne taktı, Ma - sanın Üzerinden bir kâğıt alıp baka. rak bana sordu: — Onbaşı Hertstayn #izin anneniz Lorenli değil mi? — Evet mösyö. — Hayır mösyö deyiniz, Fransızcayı sunuz? değil, kumandan iyi konuşur mu. (Devamı var) —10— lise gidiyorum!,. diyemiyor. günde an altı saat düşünebilecek bir ben varım: annemin de m evde bana karışacak, tesir edecek se yok, hepsi dışarda, yaşamağa vakitleri yetmiyor. ne kudretli bir cazibesi var da in- sanları böyle akşamın dokuzundan sabahın ikilerine, üçlerine or, bu kadar masrafa kallandırıp bu kadar yor. gunluğu göze aldırıyor? Merak ediyorum doğrusu. Buraya gel- ediğim zaman böyle farklar, böyle sermesti şacağımı hiç tasavvur etmiyordu! Bu unutuyorum. İşte burada insanlar böylece bir a şyorlar da yine biribirlerini tanımıyorlar. Dünyayı terkedip yari rahibe olmuş bir kızcağız geliyor ve, bir devlet adamının seyi on beş gün içinde farkediyor. Kim ı da farkmdadır ama babalık hissi yı aydınlatmaya ve zevklerile meşgul; ile halinde, | den dolayı, gard | m âr davranır Nurullah ATAÇ le karşıla. ş ama buranın Paris olduğu» bir arada ya- 77 MAYIS — 1538 Yazan: M.S. İhmali arasında öyleleri vardır ki, bir paket tütün için yeminle şahitlik ederler Sorarlar: — Ne diye aldı?, — Bana çakı getirecekti. Yahut — Bân esrar içmezsem yaşayamıyo - rum. Esrar tedarik edecekti, diye cevap verir. Yalan kokusu sezilmekle beraber, tahkikat başlar, Çünkü ne de olsa şi- kâyettir, Mahküm sorguya oçekilir.Arkadaş- Jarından bir sürü şahit gösterir, dinle- nen şâhitler şikâyetçinin sözle te, yit ve tasdik ederler. Gardiyanın kaydi terkin edilir, tahkikat evrakı mahkeme- ye verilir, Çünkü sübut delili tamam * dır, Şshitlerin sözleri kanunun tarifas tma uygundur. Aksini isbata da İmkân yoktur, BIR PAKET TÜTÜ Mahpuslar arasında öyleleri vardıt ki, Bir paket tütün için yeminle şahitlik ederler. Ve böyleleri istenildiği katlar bulunur. Şahitleri ağır ceza mahküm - itlik için kanun! eh. liyetlerini kaybetmemiş mevkuflar a- NE ŞAHİTLİKK rasından seçerler. Böyle müzevvir şahitlerle tevsik e- dilen uyduzma suçlardan dolayı vazife- sine nihayet verildiğini bildiğim yirmi kadar gardiyan vardır. Cürüm isnalmda ihtisası olan bu ka- bil mahkümlar, hapisanelerde günlerin rahat geçirirler, Kolay kölay angary ya sevkedilmezler, Yazdığım sebepler- anlar bunlara r, Bunun içindir ki inzibatı tedbirlerin tamamen tatbikine imkân kalmaz. Hapisanelerin islâhı çareleri di sülürken, bu şoyan: dikkat noktaya e- hemmiyet verilerek, mahkümların gar. diyanlara karşı ikide bir kurdukları iltira ve cürüm isnadı tuzaklarını kü- kümsüz bırakacak tedbirler alınmısı lâzımdır müsa- HAPİSANELERDE DÖVME MERAKI Bizde bir çok eski âdetler ortadan kalkmış, unutulmuş olmasına rağmen, dövme merakı, dövme illeti bir türlü kalkmamış, unutulmam: 'ştır. Dövmenin en çok rağ ğı, yap - tırıldığı yer On yıl koğuşlarında çile doldurdu- göğsüne, sırtına, koluna dövme yaptırmıyan mahküma peküs rastladım. ğum hapisanelerde, Dövme yaptıranların ekserisi, eski 9 muzdaşlığa hâlâ heveskâr olanlar, kül, ik taslayanlar, afili afili konu şanlar, zart zurtcular, tükürüğünü fis kiye gibi tâ ileriye püskürmeye sava“ gonlarla racuncu kırmalarıdır. Dövmeyi bugünkü nesil pek bilmez. Fakat eskil Dövme Hani şu bizim eriura ve müteveff& kabadayılacın, tulumbacıların, lâterna - cıların, İL delibozukların, ka- tillerin kollarında, göğüslerinde, arka larında gördüğümüz yeşil resimler, ya" zılâr yok mu, işte ol, « Eski yıllarda, dövme ekseriya hapi- sânelerde yapılır, yaptırılırdı. Dışarda dövme yaptıranlar pek azdı, hemen he- men yüzde bir kaçtı. Haplsaneye düşen delikanır sevgili. sinin resmin dövme ile göğsüne yaptı rır, kopuklar göğüslerine (işlettikleri bir kalb resminin içine dostunun adıni yazdırırdı. Kalbin içine? — Ah aşki. Diye dövme yaptıranlar, ok resmi dövdürtenler de çoktu. Bıçak, tabonca gibi silâh resimleri yaptıranlar sayısız“ dı. Kollarma; iki memeleri arama: Saba getirir zülfün kokusun mehters haneye Ey melek, deli divane ettin sen beni! ? i Hasreti aşkin yaktı sinemi, Yâr ile görüşmek mahşere mi kaldı? Kabilinden bir takım vezni sakat, kafiyesi bozuk beyitler yazdıranlar ol. ler dövdürenler de vardi Hele bazdart gi , sırtlarını baştan başa büyük dövmelerle duldu - rurlardı. Bunlar sevgililerinin boydan boya resmi, saksısiyle bir karanfil, bir gül fidanı, selvi ağac: gibi şeylerdi. Dövmesi büyüklüğü, yaptıranm metanetine delâlet ederdi. Meselâ böy“ leleri hamama girdi mi, ikide bir omur başından bileğine kadar uzanan dövme ağaca, (maşallah) larla bakarlar: — Bunu görün de bana öyle hallenin, kafa tutmaya kalkın!. demek isterler” di, (Devamı var) BERA EE EEE AN W Zuiz'den Rene'ye 15 Hikkönen R sahillerinde seyrine doyamadığımız sonbahar gü?” lerini hatırlarsın ya irdüm artık! XV inci Lui ölinden çıkmış bir güzellik, İyi giyinmiştim; gerçi gülmek istiyordum ama içimde I Dün de Paris öyleydi; saat iki a ormanında piyasaya çıktı” meydanı gerçekten gü vir vardı; şirin bir şapka altında yüzüm sakindi, kollar! şturmuştum. Arabâ duruşuma tam uygun bir surette âi ağır gidiyordu; fakat yine de bir gülümseyen olmadı, bir d bile put kesilip kalmadı, kimseler bir kere dönüp 5 kanlıcı! m. na bakmadı... Acaba bire atını döndürdü. eltim! dedi. na, buseye ruyordi, .imn bilmesi lâzımdır. un settiği o imtiyaz, Y.K. Hayır. yanlış söyledim: oradan geçen zarif bir dül Herkesin nazarında benim yeti kurtaran bu adam, babamdı; Anneme de Tasgeldim;'0, parmağının ucu ile benzer bir selâm gönderdi. Mis Griffit kimseden 5 Bence, gerç bir kadın muş, Birtakım kırıtkan kadınlara iltifatlı se al düzgünlü yüzleri görtince: me sonderece hayranlık gösterildi. zü var, arayıp bulacağım. lir ağ haf bana: “Doğrusu sizinle ifti mıyor, sağına soluna bakıp ri ım kime, nereye baktığını yi Çok öfkelenmiştim. Bir adam ari ızun, ciddiyetle süzdü sma bana dikkat bile etmedi. bacı olarak, iltifatı arebaya idi! Kuvvetlerimin tahmininde w kadar da yanılmışım! Demek ki güzellik, yalnız Allah'ın Paris'te benim zannettiğimden de daha lar verildi” > İşte!” diyen erkekler oldu. A' > Burun elbette bir 6 ” (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: