3 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

3 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Aksam postası Sabah öğle akşam her Yemekten fırçalayınız ne mikropların, nede rahatsızlıkların tah- ribatınd. korkmayınız. Sabah, öğle ve akşam her yemekten son- ra dişlerinizi muntazaman fırçalayınız panama Uykusuzlukarda Umumi bir rağbet kazanmış olan: tatlı bir uyku temin eder Sinir ağrıları, âsabı, ök- sürükler, baş dönmesi, baygınlık, çarpıntı ve sinirden ileri gelen bü- tün rahatsızlıkları EYi EDER Ne nebati ne kim- madde yoktur yevi zehirli hiçbir maa Birinci sini İOperatör gym! Or. CAFER TAYYAR Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu 2. nci keşide 77 Haziran 938 dedir. Büyü 434 MARKİZ DÖ POMPADUR İN Umumi cerrahi ve sinir, dimağ estetik cerrahisi mütehassısı İ PARİS TIP FAKÜLTESİ S. ASİSTANI Erkek, kadın o ameliyatları, dimağ estetik “yüz,, meme, karın buruşuk- luğu ve gençlik ameliyatı, (Nisaiye ve doğum mütehassıs) Muayene sabahla den akdar > MOGGA NEN Öğleden sonra ücretlidir. Tel 44086 a apt, Rumeli aw Yarın akşam Harbiyede Belvü — Bahçesi alaturka kısmı Büyük GALA ile açılıyor Bayan HAMiYET go ketin çok sevilen sanatkârlarının iştirakile 3 HEZİRAN — 193; m kzema ve en muannit cilt yaralarından kurtulmak 1 | EKZAMIN kullanınız. Binlerce hastayı kurtarmıştır Eczanelerden *steyiniz. RTE Ve İN AY YAR PT YA ELİ ig Yarın akşamdan itibaren «a TAKSiM i| Belediye Bahçesinde Bağdad raks kraliçesi Nazhatül Bağdadi Sahra yıldızı BEDRİYE AHMED Memleketin en yüksek sanalkârlarından Müteşekkil bir saz heyeti Telefon: 43703 MARKİZ DÖ POMPADUR D'Assâs, nihayet, hiddet içinde fe- veran eğerek bağr Haydi madam Tamda müşterek ne olabil ı iniz ve bu dan bir şeref unvanıy etmek cesaretini gösteri; Siz ki kendisine ait olduğı t . Gözde! Metrest.. e olsa met- kâlm ve bu saydınız bu z hak olduğunuz dersi çoktan görürdü- Düz! i hiddet ve feveran de dona kaldı. miş olduğu sözlerin ateşi alkmıştı; bu defa şöval- leri üzerine, düşmemek için sandalyeye dayanmak mecbu le kaldı ve içinde hiddetten ziyade dolu bir hayret bulunan sönük — Bana hakaret ediyorsunuz! 5iz?. Oh! vam et Size hakaret etmek mi?,. Buna öldürmek istedi ve onuh ir mucize ile kurtul- . Ona bu adi siz yardım ettiniz ve kimbilir onu kında olmadan bağırdı: — D'Assas!. Hayatımı tehlikeye 2. Gap dizi vasiyetten haberdar ettiğimi — Evet, doğru, madam.. Siz suç or- tağınıza hiyanet etmeğe kalktınız ve akışan başka bir hareke! ân tam vaktiydi... Ben o rim ayaklarım bağlı olduğu amiyle elindeydim.. Bu yenizde, sizin yardımınızla n tahrikinizle olmuştu. gili. Bu bir yalan - bir zaman böyle canavar» tahrik edemezdi Ben bunu nasıl yı Ben ki sizin Çünkü sizi bü #ün mevcudiyetimle seviyorum! Genç kad, bu itirazı öyle büyük bir enerji ve samimiyetle yapmıştı ki, d'Assas ona inandı ve 80; bir tavır. la: — Peki dedi, siz tahrik etmediniz; fekat bu işlerde sizin de parmağınız ar.. Her halde bunu inkâr edemezsi- Genç kadın, mahcubiyet, £ miyetle, sıkılmış bir halde ne eğdi. — Fakat bu karşı, alçakça bir dolap çevirmeğe k « Onu, içinde hayat ve şerefini bırakmasını İs z bir tuzağa dü- şürmek cesareti diniz.. Onun şerci ve hayatın: hi nizde tutuyor ve bu eli açmıyorsunuz. Ve hâlâ haka- retten bahse sunuz. Siz ki, alçakça ve adi vasıtalarla kralın itimat ve iltifa- tın: kazandınız, siz hakaretten bahsedi. , Haydi, madam!,. Beni Filhakika d'Assas, çılgın bir kahka- ha attı, Genç kadın da, hiddetin, kendisini sarmâğa bayladığını hissediyordu. Mu- kavemet beklemişti : Halbuki şiddet ve hakaretle karşılaşıyordu ve asil kor- kunç olan şu idi ki, bu hakaretamiz it- hamlarm kakikmte tamamiyle mutabı olduğunu kendisi de hissediyordu. ş enin çılgın hiddeti onu çile . den çıkarıyordu. Onun bu kadar açık ithamları gözde vakarını rencide ve o- nun ezici istih i dın gururu nu mustarip Gö. Açık bir isyana, şiddetli bir mücade. leye haztrdı. Fakat bir düşünce, hafif bir ümit ona itidal ve yumuşaklık siye etti, çünkü, bir hiddet kelimesi. nin, £ edilemez bir vaziyet doğura- bileceğini ve bir defa feveran &dlince, artık kendisini tutamıyacağını ve her şeyin mahvolacağını hissetti, unün içindir ki, büyük bir gayret derek, kendisini topladı ve dudak- ucuna kadar gelmiş olan isyan ve tehdit sözlerini dindirdi. Bu aralık şövalye de asabi sesiyle de- vam ediyordu? ına aşkınızdan bahset- em hangi garantileri k cesaretini gösteriyorsunuz!. —Bu yaptıklarımdan sonra, hâlâ aşkımdan şüphe ediyor!, Fakat bunlar size kâti değilse, söyleyin H'Assas, sbatları istiyorsunuz?. Bunların ini size vermeeğ hazırım.. D'Ass'as onu bileğinden kavrayarak; — Aşkmıza inanmamı mı İsti; nuz? dedi. Bu söylediğiniz aşl tını sizden talep etmemi mi ii nuğ?. Genç kadın, kalbi şiddeti; çarptığı halde ve ümit içinde solüyarak yalvarır bir sesli — Oh! Evet dedi.. Söyle.. İşte. Bu delil ne olursa olsun onu sana verece- ğim!, O zaman, belki de bana inanır- Sın. Şövalye, gayet sakin bir sesle cevap e inanırın.. O zaman size ümit etti - giniz aşkı değilse bile - çünkü kalbim alınmıştır ve tekr J, ve her şeyi unutacağımı vâad ediy Jülyet, çehresi sapsarı ke halde bir deli gibi beğ — Başka şey değil. Karar rin... Bekliyorum!.. Genç kadın, mevcudiyetinin bütün is- yaniyle bağırdı; — Aslâ!.. Nefret ettiğim bu rakip ka» dın size iade etmektense, burada gözü. nüzün önünde kalbimi söküp atmayı tercih ederim., Evet, sizi ne katlar s&- viyorsam, bu kadından da, o kadar nef« ret ediyorum.. Şövalye, onun hâlâ tuttuğu elini br- rakarak istihfafla; — Görüyorsunuz ya! dedi, Jülyet, Madam d'Etyolun, şövalye 4 nin zannettiği gibi kendi de bulun, maldığını ve sıri bunun için de ona ini Jade edemeyiceğini söyleyip, ik hunu isbat edebilirdi. , genç er» i hiç bir zaman sevmi « issetmişti ve onu bu yanlış de bırakıp, başkasma ait olan bu kalbi sızlatmakta vahşi bir zevk duyuyordu. İşte bunu içindir ki şövalyeyi, kapıl” dığı yanlış zeh bıraktı ve bunda hata işledi, çünkü, eğer hakikati söyleseydi, eğer deliller gösterseydi belki de dAssas'ı samimiyeti hakkında ikna eder ve onun kalbini kazanma. makla beraber, her şeyi anlatmak sw retiyle, mösyö Jakla, kendisine yardım eden Berni ve Marsenin keridisini dü şürdükleri tuzağı açabilirdi; belki bö elikle nefret dolu sözleri, unutulma tehditleri bertaraf edebilirdi; ve niba- yet hiç olmazsa, şö nin şükran ve takdirini kazanırdı. Fakat Jülyet böyle yapmadı, bilâkis,

Bu sayıdan diğer sayfalar: