11 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

11 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mim Re MY SANEM ği AŞ a A Yazan; Gerald Kelton HARER — Aksam postam Çeviren: F, K. Gecenin sessizliği içinde bir kadın sesi: İmdat, katil var! diye haykırdı rica ede t bu k sinirli — Sizden bir şey a! gideriz, tm gayet ciddi ko. y dostum, Hava çok gü. — Köndaninde... Çok uzak değil, alay edeceksiniz nızlıktan küçlük b yorum. — Dostum, sizin biraz h tirmeniz lizım, Be giltereye gelmelisi — Düşüneyim, Belki de haklısı - niz. Ancak birkaç adım t başını rlemişlerdi ki p gölgesi hali. ndilerini takip ni gördü. Güssiye dönüp dam- r gibi: sin golfa çok meraklı oldu. Siz kendiniz neden söylemiyor . sunuz? Denis yarın stum! hangi bir sebeble m tarafımdan Denise ona vermiş, o tu. Ona tarafım- bastonlarımın ye rından fevkalâde metnunum,, çok mihim gör! rum Güssi, Golf maymız! 'Tam bu sırada gecenin sessizliği 1. çinde bir kâdmın feryadıyla oldukla- rı yerde durakladılar. ünmüyor a.| , mademki istiyor- — İmdad! Katil vari Denize ve rıhtıma muvazi olarak kara tarafında uzanan “yolun tenha ar, Otuz metre ka. süyordu ve le Mordavnt yolun kenarma koştular. İmdad sesleri aşağıdan ge- yordu. tereddüd etmeksizin merdivenlere atılarak aşağıya koştu. Mordavnt ise duraklamıştı, İmdad seslerinde bir tehlike sezmişti, Mer . divenin k na girmektense yo- ız bir si bu sesi tanıdı, taarruza uğri- yan Olgu Badruşkaydı. Genç kız hiçkırıklarla ağlıyordu: — Beni soymak istedi. Eğer gel - meseydiniz belki iie VE e Ha - mL terdim, OrSUNUZ, peki... Arımı tanrmgıtı: — Ah, siz misiniz? diye bağırdı. Ne kadar cesursunuz! Monte Karloda ge. ce dolaşmanın tehlikeli olacağı doğru- su aklıma gelmezdi, — Sakin olunuz. Şimdi artık emni. yettesiniz;: Yukarıya, aydınlığa çıka - Im, Arkadaşım orada be! Mordavntın kendisini ta yişine pek şaşmuıştı. Onun gibi cesur bir adamdan böy'le bir hareket bekli. yemezdi. Maamafih bundan memnun. du, Olgayı kurtarmış ak şerefini bu sayede başkasiyle paylaşmıyacak - tı. Genç kız delikanlıya sarılmış, kor. kudan tirtir titriyordu — Hayır, diye söylendi. Buradan rndilik W ki de uzaklası saldırmasın. Güssi, memnundu. Sevdiği kızla sarmaş dolaş vaziyetinin bir middet daha devam edeceği için şikâyet ede- cek değildi tabif... Birkaç dakika böy- İe kaldılar. Sonra merdivenlerden yola çıktılar, mamıştır. Bize arkadan kızı Paris kahvesine götürdü. Bir ka- BaNAa AND ENEL) DURAK EEE * Babamı sözlerini kestim; — Ben Devlet için ne yapabilirim? dedim. Doğru: unu İş terseniz beni, Aileler Jan d'Ark'ı olup manastır denilen ateş- te yavaş göremiyorum. yavaş kebap edilmek için kendimde hiç bir istidat ular, dedi. Ne zaman ciddi bir geyden bah- ya kalkıy yorgunuz. — Aşk tezatlarla beslenirmiş! dedim; gülmekten yaşardı. Size anlattı veya heyalinize değil, benim tanıdığım ve muhakemesi en kuvvetli olamam... u değildir; a getirmek arztıs size e man benim paranızla ona — Ame, gibi yaşay mâma İzniniz va — Sizin anladığınız manada yaşımanm ailenizin şerefine, unuz; şaka edince de bir sefirmişsiniz gözleri 5 sizinle bulun- ki hâdiselerin de be orum ki o tasavvurlar ir; bunun icindir ki insanlar i- Bra. — Ben de, dedim, Fakat her ümidi kesmeye bir sebeb yok; deh konyak içi ği ırpındığımı | iki tokat at- | Fakat mademki arzu | mıldamıyalım. Haydud bel- | Mordavnt orada yoktu. Güssi genç | Çeviren: gördüğü it — Hani, dedi söylüyordunu Acı acı bakıp: — Fransa'da, dedi, en humasız alıp ona bir se Böyle bir koca çıksa bile muhak 7 lar arasından çikar; ben de bu hususta hâlâ on birinci asırda. esi için ısrar etti, EL zin heyecanı hâlâ geçmemişti, va ih gayet neşeli u. de olması gayet ta- sevgilisinin herha'de epey gö- züne girmişti Aziz dostu Denis o ak- gam gelecekti. Banyoda bile şarkı söylüyordu. Gi. yinirken ona yardım eden tuşakla ge. vezeliğe başladı: — Bu kadar somurtkan ve kederli dur | maym Jak. Bak hava ne güzel! — Mösyönün hakkı var; hava güzel Fakat kederli duruşumu mâzur görü- nüz. En iyi dostum öldü. i o gün herkese iyilik etmek is- Zavallmın gönlünü almak lü. zumunu hissetti: — Çok müteessir oldum Jak. Akra. banız mıydı? — Benim için bir akrabadan daha i- leri bir dosttu. Hakiki bir centilmen. di, Güssi, uşağın gözlerinde yaş gördü. — Kederinize iştirak etmek ister- dim Jak. Ölen demek bir centilmendi: — Bir İngiliz zabitiydi. Onunla be. nim dost oluşum size garib gelir ama doğrudur. Size bunun hikâyesini an. latmak isterdim. Güssi ertesi Gazetesini okumayı tercih etmekle ber Güssi yumuşak davrandı: — Sizi dinliyorum, — Umumi ilk aylarında b Kadoda 123 üncü alayda onbaşıydım. Oradaki İskoçya alayıyla daimi temas halindeydik. Bu alay evvelâ fevkalâde dayandıktan sonra faik kuvvetletikar- gısında ricâte mecbur kalmıştı. Biz de ricat ediyorduk, Yorgun ve açtım. Krt'amdan uzak ken Di. seB- ki Alman süva: düm. Be isinin geldiği im için ölüm #saati Ş kitahli ile gözlerimi ka - esini müteakip ikin- atı yere yuvarlandı. Üzerine o. an blenpieğir yaralı genç bir ei zabiti tabancayla ateş et- miıştı. Düştüğ tabancasmı çi rar ataş etim ateş etmedi; tu, Alm vinçle bağırdı ve | in xliyordum. Fakat tabancasında kurşun yok ice nişan almak İ- EEE X EZ X ğe bara ve sanlı namma bir zararı dokunmazsa... aklım olduğunu pek çabuk azlettiniz. , demin benim yüksek bir doğrusu o n ksek asalete et bağ Fransa'da ihtiyar &yan kalmadi mı? Kektubunu o sabah almıştım ve benim düşebi üinüyordum. İçimden bir 868 bana: Bende buna karst tedbirler al- dım, Henarez artık bana bakmaya cesaret ediyor, kardı de beni bir tuhaf ediyor: ancak derin bir dehşete benzetilebilecek bir his. İnsan kurbağaya nasıl bakmazsa ona da bakmamalı: hem çirkin, bem de insanı çeken bir kuvveti ben de sizi istedi iğim r, değil mi? , diye bağırır gibiydi. anun gözle ah, Luiz! dedi, nekadar da ilerlemi; siyerek ve elim! öpüp gitti. tek | bunun farkma vermen se. | Nurullah ATAÇ ensup bir kızı dra- milg burjuva» iniz, #leceğimi iddia İl HAZİRAN — 1938 Yazan: M.S. Beni diğer mahpusların yanından alıp, hücreye koydukları gün, ölümün yaklaştığını anladım Olan olmuştu ne çare.. Kendimi top Jadım, üstümü başımı mümkün merte- be temizledim. Sonru doğruca rıhtıma koştum. O gün kalkacak vapura atla- yıp Rusyaya savuşmak (istiyordum. Ceplerimi aradım, taradım, meteliğim yoktu. Yalnız pasaportum duruyordu. Karartız, sersem bir balde düşünürken bir sürü polis etrafımı sardı. Çare yok teslim oldum. Hâdiseyi baştan sonuna kadar anlattım. Muhakeme olurken Noniğin başını ezdiğim beyaz taşı getirdiler. Tam (40) kilo ağırlı imiş. Üşenmemiş İ| er, başka işleri yokmuş gibi tartmış- lar! MAHKEMENİN VERDİĞİ KARAR: İDAMI hakemem tamam üç yıl sürdü Kanl: ustura, tabanca bulundu. Bütün tahkikat, deliller hep aleyhimdeydi. Mahkemeye her gidiş gelişte ne hele- geçirdim bir bilseni.. Nihayet idam &ezasmı yedim. Artık her dakika ölümü, azrailin kapımı çalacağı saati Beni diğer mahpusların yanımdan «bp, hücreye koydukları gün, ölümün iztrapk temin kapısı açıldı, girdi. Ölüm gelmiş kapımı çalıyordu. Diz- lerimi, iü.. Ayakta duraca kuvveti im gum yerde yığ MÜJDE; amiri AN KU RTULDUN! , Gelenler den, gözi kalmamıştı. dem kaldım. ü-birsadam,'öre- ğim tatlı bir sesle üjde! Millet seni affetti. Asıl maktan kurtuldun! Hayatından, yaşamaktan Ümidini kesmiş, mezara tek ayağı değil, ikisini birden atmış bir adam için bu sözün o dakikada ne kadar büyük bir kıyme ti olduğunu anlatmak, bu hissi tosvir ve tarif etmek, ooh, bu işte kabil ol- miyacak bir şeydir. Bu hissi hiç bir kelime, hiç bir cümle ifade edemez. Deli gibi yerimden ferladem. Gözlük- lü adamın ellerine ağlaya sordum; — Nasıl oldu bu 1ş?.. im.. sarıldım, Ağlaya Anlat efendi. Bu gece belki son gecen idi. Pa- başladı. (Devamı var) var. | kat bir saat evvel bir af kararı çıktı. Ölüm cezan (15) seneye indi. Sevinçle, minnetle haykırdım: — Allah mi , devlete zeval ver» mesin, , MAHKEMEDE ÇILDIRAN MAHKÜM! Mahkümların içinde, akıllarınca &- daletin pençesinden kurtulmak İlmidine düşüp te delilik alâimi gösterenler de çoktur. Bunlardan birisi de Cideli Hü- seyin adında birisiydi. Hüseyin, bapisaneye yirmi defadan fazla girmiş, çıkmıştı. Ötedenberi hi- ğim bu tehlikeli mah la içerde karşılaştığım zaman, macera. larını bir.de kendisinin ağzından dinle- mek istedim. Kendine mahsus usulleri, kurnazlık- ları ifşa etmek istemediğinden, yaptığı hırsızlıkları, müheyyiç o soygunculuk vak'alarını bir türlü söyletemedim. O İzmirde Eşref Poga da yapılan sazlık işinden bahsediyor, ne'za- man eskiden yaptığı işlerden bazılarını #öyletmek için, bir kolayını bulmıya ça- en lâf İzmirdeki hırsızlık — ş ndiye kadar bir çok hırsızlıklar y m, Fakat bu işi kat'iyyen ben yap. madım. Diyordu. Kabil değil, onu söyletemedim. Ağ- zından bir macera, bir vak'a dinleye- medim Hüseyinin |. Mahkemede de, lediği gibi: — Bu işi ben yapmadım!. Diye öna İsrad edilen suçü zeddeşti, Nihayet şahitlerin dinlenmesine baş- landı. İlk şahit bir polis memuru idi. hapisandde bana n, polisin arka tarafında par- ye dinliyordu. pının kilidi bir âletin garip tar; : Diye başladığı sözü bitirmesine mey- dan bırakmadan, arkada oturan Hüse- yin, sağ ayağından çıkardığı kocaman 'kundurayı, önünde duran polisin kafa- sma olanca kuvvetiyle indirdi. Kundura polisin başırida bir yara açtıktan sonra, bir top gibi fırladı, reisin yânmda otü- ran aziein başına rastlıyacağı arada, İş geri itti. Kundura bu defa da irsüsünün aşağısında bulu. it kâtibini aşasına devrildi, yüzü, © mürekekp içinde kaldı. (Devamı var) düştü. kât gözü, NAR EKER NEZ ESERSE İki gündenberi kendi kendimle münakaşa halindeyim, baba- ma artık ispanyolca öğrenmek istemiyorum deyip o Ti savdırmaya karar veriyorum &ma Sonra güm zamanki dehşetli he: »le bir Kere daha gelsin, sonra söylerim,, diyorum! demin, dersi bitirip giderken, farkeder gibi oldu ve benim elimi tutup öpmek ister gibi bir ha- rekette bulundu, ama tamamiyle hürmetkârane bir hareket; sonra gösterdiği cesaretten ve aşmak İste de korkmuş olacak ki bu arzusunu “ Biftan ve haddini bi bulunmaz, dam şapkasmı arıyor, lemekti, dudaklarının, hissettim, düşe, giğim, ğım o alı mak arzusunu görmek kadar insana rikkat ar cüret var ki! gülümsemem ona cesaret verdi; ben şapkayı alıp ona vakarla v tu, O kısacık anda bütün bir rimizle o kadar iyi anlaşıyo ar yine, o adamı gördü. anla sârsılmak ihtiyacını duyup: beni ne dereceye kadar alâkadar ettiğini iği mesafeden kendi yendi. Gerçi belli etmemeye ım; gülümsedim, aşağı bir #F ip bozulan bir adamın bir bamleye kalkıs” veren hiçbir bir asilzade kızına gönül vermesinâ zavallı 4“ fakat görmüyor, bulmak istemiyordu: tum. Gözleri dolu dolu olmu?” 8 ve düşünce âlemi vardı, Biribi” orduk ki öpslin diye elimi uzattı” Belki bu ona, aşkın aramızdaki mesafeyi doldurabileceğini #ÖY Vallahi nasıl oldu di kasmı dönmüştü, ben Henarez'e iftiharla beyaz elimi uzattım “€ ancak iki iri gözyaşı ile biraz serinleşen atesi” aptım, bilmiyorum: Griffit af- Ah! meleğim, koltuğuma mecalsiz düştüm, düşüne yiydim ama nasil ve niçin olduğunu bilmeden içimde bir bahtiyarlık da duyuyordum. Benim o anda duyduğum şiirdi, Şimdi utsr' lma, bana bir büyüklük gibi gözüküyordu: beni #9nKi ülemişti, işte bütün özrüm. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: