2 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

2 Eylül 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İmralı gep” Baştavafı 1 şında her gün bir parça daha ar reti, davet edilenlerin hemen bepsini sabahleyin çok erkenden Kalamış puruna koşturmuştu. Vapur tam saat 8,20 de hareket etti. Hava çok güzeldi. Kalamışın salonla - rında teşekkül eden küçü ik grup- ların muhaverelerine kulak kabartmak inden leket münevverlerinin ne büyük va adliyemizin bu güzel es mem- insani ve medeni telâkkilerine uygun bir şekle sokmakla Saracoğlunun mü. nevver mul de me derece w temenniyi tahakkuk et- tirdiğini göze vuruyordu. Ortada, resmi ziyaretlerde mutad tekliften tekellüften eser gözükmiyor - du. Gemide tamamiyle halkçı olan bir tenezzlih karakteri vardı. Vapur Kadı- köy ve İstanbul yakalarını ge Adala, sür” © ve iskele bordasında bırakıp, son Ja İmralı rotasında dümen tutar- ken Kalamış büfecisi Nazif sandoviç - lerini ve güzel kokulu çay bardaklarını dolaştırmağa başladı. Bazan geminin baş tarafından neş'e NU kakkahalar geliyordu. Otada adli tıbbımızın büyük şöbreti saylav Saim hoca sivri zekâsının bütün inceliklerini gösteriyor, biribirinden eğlenceli hikâ. yeler anlatıyordu. Alt kat salonda ba- ronun meşhur avukatı, Sadi Rıza ve Refik ağır ceza salonunda imişler gibi en tumturakir cümlelerini kulana- rak ceza psikolojisi etrafındaki kanaat- lerini şerhe ve biribirlerini ilzama ça- Kişryorlardı. Geminin alt katındaki lüks salonda ise saylavlar; bir grup teşkil etmişler, İmralının Amerikadaki güzel akislerin den bahsediyorlardı. Bu grupta bulunan doktör Hilmi #- rasıra Çoruh saylavı Asım Usa yeni yazdığı bir destandan iki, üç yüz be- yit dinletmeğe imkân buluyordu. Bir müddet sonra r Herkes buzlu suya hü kesild. etti, Bu ar rada geminin en serin yerini saylav - ların en tecrübelisi olan Nakinin keş” fettiği anlaşıldı. Saylav general İhsan, başına toplanan ve askerlik hatıraları» etrafmda anket yapan gazetecilerin Suallerine cevap vermeğe çalışıyordu, Adliye Vekilinin beyanatı Saat ona doğru gazetecilerin ricası üzerine Saracoğlu Cumhuriyet adliye - sinin bu güzel eseri hakkında umumi bir beyanatta bulunmayı kabul etti ve şunları söyledi: — Prensibimiz şudur: “Bize gelen adamları bize geldiklerinden daha iyi veya daha az fena olarak cemiyete ia- de etmek,,, İstatistiklerimiz ve de- vamlı incelemelerimiz gösterdi ki biz de profesyonel mücrim yoktur. Irkı - mızın güzel bir hususiyeti var; Bizde alçak insan yetişmiyor. Hırsız, xnem- Jeketin her tarafında fena adam ola - rak tanınıyor ve Türk ne kadar berbat şartlar içine düşerse düşsün, hırsızlık yapmıyor, Biz de hırsız tesadüfen ce- miyetimize karışmış ve zahiren bizden gibi gözükebilmek talihine ulaşmış bir takım yabancılardan yetişiyor. Haki- ki Türk hırsızlık yapmıyor. “Suçluların bemen hepsi yaralama veöldürmeden geliyorlar., Niçin yaralıyorlar? Neden öldürü - yorlar? Zira, kendi içtimai ahlikınca bu hâdiseyi kötü sanmıyor. Binaena- Jeyh kapishanelerimizi ıslâh ederken prensib olarak şunu kabul ettik, Suç- Jularımız ruhan bozulmamış insanlar- dır. Eğer kanunlarımızın umumi kai- delerini memleketin umumi ahlâkı ha- İline sokabilirsek biz İsviçre ve Belçi- kadan daah az clirüm işlenen bir mem- leket manzarası gösterebiliriz. Hapis- hanelerimiz memleketin tam bir ayna- *r addedilebilir, Biz çiftçisi bol bir memleketiz, mücrimlerimizin çoğunu da çiftçiler teşkil ediyor ve söylediğim. gibi bun- larda fena bir hareket addetmedikleri için aralarındaki banit hâdiseleri kank neticelere vardırıyorlar, Gene tetkikle- rimiz bize gösterdi ki Türk iyi muame- İeden hoşlanıyor. Hakaret, tehdit, taz- yik, cebir Türkün psikolojisine uymu- yor. Halk darbımesellerimizin hemen adasında mahkümlarla bir gün hepsi i müs. bet öz ve güzel muamelenin lerini göze vurmakta değil mi « Tatlı dil yılan; yuvasından çıkarır.,, “Güzel söz dağ devirir,, demez miyiz.. Türke güzel söz söyledin mi, Türk he- men dağı devirmeğe başlıyor. Binaen- aleyh Cezaevlerimizin terbiyede kabul ettiği esas, "azami hürriyetle azami derecede iyi muamele,, olarak tesbit e dilmiştir. Geçen liç yıl bu telâkkimizin doğruluğunu izah ve isbat ediyor. Bu adaya Üç yıl önce 150 kişi ile gelmiş - k, i$mdi burada 786 adamımız var. İm- ralınım eski defterlerdeki zirai husu- “. i tetkik ettik. Bu ada 2500 kişi barındırmış, zaman ile buraya bu kadar mahküm yerleştirmek mümkün ola cak. İsredikleri her şeyi verdik. Şimdi göreceğiniz iki kolon teşekkül etti. Hayvan yetiştiriyorlar, balık tutuyor Jar, okuyorlar, evlerindeki hayattan bir basamak yüksek bir refah içindedir - ler. Adanın havası güzel olduğu için sıhhatleri yerindedir. Burasını yapma- ğa karar vermezden önce bir mületti - şimizi memlekette 200 hapishanede tetkikler yapmağa memur ettik. Sonra kendi mubtelif Avrupa memleket- lerine gönderdik. Faraza Belçikada ta nınmadan bir küçük cürüm işlettik. Hapse mahküm oldu ve Brüksel Ceza- evinde cezasını çekerek tetkiklerde bu- Tundu, Aldığı neticelerden Belçika adliyesi bile istifade etti. İmralıdan aldığımız neticeler üzerine deral, Edirne, Zon- guldak ve İspartada üç yeni merkez açtık. Edirne pancar yetiştirecek. Zon guldakta amele müteahhidi vaziyetin « deyiz. İspartada halcılığı canlandır - maktayız. İmralı sadece soğan yetiş- tirecek. İmralkda balıkçılığın azami inkişafr olacağını da sanıyoruz. Bu yıl 100 fıçı salamura yapabildiler. Adadı makineye gitmiyeceğiz. Yani bu hı ketimizi aslâ ticari mahiyette bir istis- mar şekline vardırmıyacağız. Maksa - dımız mücrimi içtima! hayatma Ovy- gun bir çalışmaya teşvik etmek ve ona hemcinsini mümkün mertebe çok sev- dirmektir.,, Bu sırada gemi Imralıya yaklaşmış- t&. Üzerinde “Cezaevi - 1,, yazılr o ve bütün mürettebatı mahkümlardan mü- rekekp bir motör bizi karşıladı ve on- ların klâvuzluğu ile gemi sığlıklar ara- sından geçerek İmralının beton iske- lesine yanaştı. Mahkümlar, o keyeti “yaşa!,, diye bağırarak ve alkışlayarak karşıladılar. Deniz ve güneş banyosu ile bronzlaşmış yüzlerinden sıhhat fış- kıran bu vatandaşlar iki renk kumaştan yapılmış İmralı üniforması giymiş lerdi. kenarda silâksız üç jandar ma dizilmişti. Ortada gardiyana benzer kimse gözükmüyordu. Evvelâ müsamere salonuna gidildi. Sonra yatakhaneler, kilerler, balık de- posu, soğan ve buğday ambarları gezil- Gi, Bu ilk merkezin arkasındaki dağa, mahkümlar “Atatürk,, adını vermişler, onun yanından Meteburnuna doğru sw ralanan diğer tepeler “İnönü, “Çak mak,, adlarını taşıyor, Vadide bir dere ye Saracoğlunun adını vermişler. Katilemiz mahkümların yedikleri yemekleri tetkik edince çok memnun oldular, Bunlar burada kollektif bir çiftlik sahibi gibi yaşıyorlardı. Mahkümlar Adliye Vekilinin davet. ilerini nasıl ağırlayacaklarını bilemi » yerlardı. Davetliler konuştukları her mahkümun nazik tavırlarından ve gü- #el sözlerinden pek memnun oldular. Verilen ziyafetin listesi şudur» Piâvlı kuzu, Patlıcan kızartması , Domates salatası, Yoğurd, Üzüm, incir, Kahve, Yemekten sonra adanın davul, zur. nası kısa bir konser verdi. Bunu cidden kıymetli iki halk artistinin bir curacı ile bir kavalcının harikulâde parçaları takip etti. Saat üçte Meteburnundaki İkinci is- tasyona hareket ettik, Bu istâsyon bu yü yapılmıştı. Yolda adanın zirai is- tatistikini öğrendik. Bu yıl 150 bin ki- le buğday ve 80 bin kilo soğan elde edilmiş. Karpuz, kavun, üzüm ve incir yaşını bitiriyor gar” Boşlarafı 3 incide lardı. Prens hakikati Paristo annesinin ağzından öğrendi, bu faciaya bir türlü inanmak İstemiyor ve Veden yaptılar bunu, neden...,, yuna soruyo: Fakat küçük Erel ols muşta. Üzerine yüklenen vazilenin ağır. yanındakiler diye bo- prens genç bir Kığı çâbuk kavrıyan yavru, memleketi- nin hüdulları içine girerek İlk büyük şe. hir olan Llublisna'da büyük merasimle , karşılandığı vakit ağtrbaşlı ve yetişmiş bir insan vakerile bu tezahüratları pek iyi bilmişti. Piyer TI, 1841 senesi 6 eylülünde rüşte Yarmcaya kadar, amcası Prens Pol'un ri, yasetinde bir niyabet divanı krallik va- zifesini onun namına ifaya başladıktan | sonra Anne Kraliçe oğlunu İngiltereye mektebine dönerek orada başlamış oldu. ğu tahsiline devam etmesini çok arzu etihişti. Fakat memleketin yasası buna milsande etmiyordu, ne kadar gerç olur. | sa olsun, milleti temsil eden Kralın uzun müddet vatan dışmda kalmasına imkân yoktu, Bu cihetle Piyer TI o zamandanbe- ri Belgradda sarayında tahsilini tamam. lamakta ve memleketin en güzide lise öğretmenlerinden ders almaktadır. Kral, hergün sabahları kırkar dakika, 1k dört ders alır. Çok zeki ve çalışkan olan Kral öğretmenlerine sorduğu önemli sor- gularla ekseriyetle onları düşündürür. Kralın el işlerinde de mahareti vardır. Ufak tefek elektrik tamirleri yapar, boş zamanlarımı tayyare modelleri İle oyna- makla geçirir. Kendi öli ile kurduğu rad. yosu ile bütün istasyonları dinliyebilir, Bir gemiye bindiği vakit ilk ziyareti da- İma makine dniresinedir. Görülüyor ki Kral çok muntezam bir mesal hayatı içinde yetişmekte ve gir. detli zekâsı, ilme karşı derin alâkası ve görüşlerindeki isabetli tezahürleri ile temeoyyüz etmektedir. Bugün âvat ve müttefik Yugoslav mil, leti genç krala ve hanedanı erkânıma bağ- Mhıklarını büyük şenlikler içinde bir ko- re daha izhar ederler ve gerç Krala &. | zun ömürler dilerlerken bu temennilere biz de yürekten iştirak eder, yalnız dost ye müttefiklerinin değil büyük küçük bütün dünya milletlerinin takdirlerini ka sanan Yugoslavya için umum! sulh yolun daki mesaisinde muvaffakıyetler dileriz. yalnız mahkümlar tarafından yenilmek üezere yetiştiriliyor. Adanın «oetrük kaldığı zamanlarda bozulan zeytinlerin cinsleri rslâh edilmiş, bu yıl 40 bin İzle #eytin elde edilmiş. Çakmaktepesinde çam Hlizleri yetişriliyor. Bunlarla A- tatürk tepesinden itibaren bütün adada ağaçlama işine başlanacak. İşte bu mühim varidat hesaplariyle meşgul olduğumuz sırada birdenbire “Gaaaarrrt!,, diye bir ses işidildi. De- niz o kadar güzeldi, ada bisi o kadar sevindirmişti ki, böyle bir zamanda Kalamış vapurunun bir sığlığa oturâca- & hiç birimizin aklına gelmiyordu. Fa- kat hakikat bu idi: Oturmuştuk işte Gemiyi İdarenin İşletme Müdü Nasuhi kaptan idare ediyordu. Baştan çifte demir atarak, pervaneleri bütün kuvvetiyle törnistana çalıştırarak bu vaziyetten kurtulmak istedi. Fakat bu gâyret uzun zaman bir fayda vermedi. Adada bizi karşılayan Bursa valisi Şefik derhal kurtarma çarelerini dü- şünmeğe başladı. Aklına gelen ilk ça- re Trak vapurunu çevirtmek oldu, Vapur İmralının önünden sâat altı- da geçecekti. Elde tek vasıta Cezaevi- nin motörü idi, Bu motör Adliye Ve- kili ile gazetecileri Mete İstasyonuna çıkardıktan sonra Trakın rotasma doğ- ru yollandı. Fakat geç kalmıştı. Sür. ati müsait değil, Bu plân suya düştü.. Bu sırada güneş gurup ediyordu. Karacabey boğazı ile İmralının ara- #ındaki sakin deniz o kadar şiirli idi ki kimse geminin oturuşundan ıstırap duy muyordu. Mete İstasyonunda bize bol Üzüm ve incir ikram edildi. Gece İler- ledikçe ay ışığı gurubun serptiği şiiri tamamladı. Derken uzakta bir dağın arkasında dumaril: bir kızıl ışık belirdi. Karacabey civarında ormanlar yântyor- du. Bursa valisinin gayreti ile yemek tedarik edildi. Mahkümlar ilk gittiği - miz istasyonda bize bol balık ve ista- kozdan mürekkep bir akşam ziyafeti hazırlamışlardı. Vapur kimldanama- dığı için bundan mahrum kaldık. Fa- ! ZEYLÜL — Piyer 11 on beş| Fransız : hududunüdi Alman tahşidali Paris, 2 vekili Leon Bü: (A, A.) — Sabık Fransız baş- , Bertinden Populer ga- hududunu her n6 'pahasına olursa olsun abluka altına almak üzere yaptığı askeri hazırlıkları gece, gündüz devam edilmektedir. Ren | rinin sahilindeki bütün kasabalar as. keri kıt'alarla dolmuştur. Yollarda Al - manyanm ker tarafmdan gelen kamyon- lar harb malzemesi taşımaktadır. İstih- kâm İşlerine faaliyetle devam edilmekte dir. Kıt'aler şimdiki halde yalnız topra. ğı kazmakla meşguldür. Son günler zar- fında birgolk Almanlara motörleşme hak- kmda risaleler dağıtılmıştır. Almanyanm gimalindeki kıt'alar süartle Fransız hu duduna sevkedilmiştir. Askeri sebebler- dön dolay Fransız Almanyanın garbmda ve ce. nubunda birçok yollardan geçilmesi me- nedilmiştir. Üç aylık mütareke Berlin, 2 (A. A.) — Burada elde edi- len malümata göre Südet delegeleri hü- *in milliyetler hakkındaki projesini reddetmerekle beraber Bu projenin ka- bule şayan olmadığını beyan etmekte . dirler. Bundan, Südetlerin müzakerelerin inkıtaat uğramasını istemedikleri ânla - şılmaktadır, Berlinde Pragın yeni teklif. Jerde bulanacağı ümid edilmektedir. Bir Berlin menbandan verilen habere göre, hükümetin projesinde başlangıç olarak &ç aylık bir mütareke teklif edilmekte- dir. Bu müddet zarfında Çekoslovak ma- kamlarile Südet şefleri vaziyeti vahim, leştirecek her türlü tedbirlerden içtinap edeceklerdir. Cevap kaçamaklı olacakmış Paris, Z (A. A.) — Matbuat, Çekoslo- vak meselesile meşgul olmağa devam et- mektedir, Oeuvre gazetesinde Mm, Tabonls şöyle yazıyor: “Berlinin ecnebi mahfelleri, Hitlerin müşavirlerile ve Henlein ile Hodzanın ü- çüncü projesine verilecek olan cev: müzakere ettiğine inanmamaktadırlar, Ecnebi mahfellere göre bu cevab, za- ten verilmiştir. Henlein'in Praga git . meden evvel lâzımgelen talimatı verği- ği söylenmektedir. Pregda olduğu gibi Berlinde de verilecek cevabın menfi de- Bil, kaçamaklı olacağı tahmin edilmek - tedir, Berlinin ecnebi mahfellerinde hâ- sıl olan kanaate göre, Almanya, isteği, Bi zaman müzakereleri inkıtaa uğratmak ve bunun mes'uliyetini Çeklere yükle - mek için muhtelif hâdiseler çıkarmağa gittikçe ertan bir gayretle çalışacaktır... Hitlerle görüştü Prâg, 1 (A.A.) — Henlayn, Hitleri. le görüşmek üzere bu sabah Berchtes. gadene hareket etmiştir. Londra, 1 (A.A) — küm Salâhiyettar İ Jaynm, Hitleri ziyareti, Lord Runci" manım ricası Üzerine takarrur ettiril. | miştir.Henlaynn samimi sulh arzula. | rından emin olan Lord Runciman, B. Hitlere bir mesaj götürmesini talep eylemiştir. Lord Runciman, Hitlerin halen yapılmakta olan müzekerelerin devammı tasvip eyliyeceğini ümit et- mektedir, Berlin, 1 (A.A.) — Saat 14 te Ber. tesgadene muvasalat eden Henlayn, derhal Obersalzberge giderek Hitlerin yanma girmistir. Bu görüşmiye Hes ve Göring de iştirak etmişlerdir. Gö. rüşme hakkında hiç bir tebliğ neşre* dilmemiştir. Hitler sulhten bahsediyor Paris, 2 (A.A.) — Jurnal * gazetesi taşraya mahsus nüshasında Hitlerin kat söylediğimiz gibi vali Şefik ve "merasimi idare eden adliye müfettişi bize bol tevzi edilen karnıyarık pati; - candan ve salata ile plâvdan mürekkep bir akşam ziyafeti çektiler, Ne olduysa İstanbül Müddeimumisi Hikmet Ona- ta oldu, Müddeiumumüimiz cidden” fe dakârane çalıştı. ün geceyi motör içinde sağa sola gidip bize yardım a- ramakla geçiren Hikmet Onatın aç kaldığı muhakkaktır. Gece ilerleyince meddücezir hâdi- sesinin cilvesiyle sular çoğalınca ge- mi kendiliğinden yüzdü. Kalamış yol cularını gece yarısından $sonra, saat Üçte köprüye döndürebildi. Bugün saat on ikiye kadar müddelumumi Hik- met Onat İstanbula gelememişti. , “ Betchtesgaden ilat i honse de Chateaubriand' ei natı neşretmektedir. Hitler miştir ki: “Avrupa için en bü yük gl manyanın BolşevikleşmEsi yeli dirde Avrupa avolurdi. ş Belçika ve Fransa gibi er artık Bolşevikleyceğine yel Hitler iktısadı vaziy' devlet yalnız kendini ir ettiği müddetçe bu vaziY ocağı olarak kalmakta deri gü ni söylemiş meselenin andiğ gf kendi arzularile faal bir de Pİ rejimi kabal ettikleri takâi “ lebileceğini ilâve eylemiş. agi lerin meşru birer hata değerek demiştir kiz öl “— Milletler her sahsöl g teşriki mesai vücuda getir Irdırlar, ye eri Hitler Fransadan babsöÖ leri söylemişti, ” “.— Biz ayni aileye mens riz. Aramızda silinmez bi ğuran bir bağ mevcuttu” kin bağlamaktan siyad8» ak . için birçok sebepler yardıfı" in Hitler netice olarak #ih i mal - Sösyalizm'e inik gi uzun bir sulha ihtiyaç Ol i lemiştir. Almanya meksikada” 7) alıyor gir Meksiko, 1 (A.A) — e badan bildirildiğine göre A , ika petrol alli vermiştir. Petrol Tarapik deği dilecek ve bedeli emtia * den ödenecektir. yi RUNCİMAN HEY * TEBLİĞİ Prağ, 1 (A.A) —R tarafından neşredilen bir v ez çen pazar günü Rothenlis miz. da Henlaya, Runciman İndan iktibiğ eğilen ve esası olmadığı vi Ca “Bu mahrem görüşme mevzuuna dair heyetge Bİ şa edilmemiş olduğu İçin verilecek haberlerin büy” ş la karşılanması Jâzrağifm resti e Londra, 1 (A.A.) — Ye! ei gazetesinin ŞE gisi lonya maslahatgüzarı /€ lkat esnasında Lord Hali aa e yayı Südet mese a tane bir şekilde bal İS e tarafından sarfedilen g7 mel etmeğe davet etmiş ve S* vor kümeti tarafından Çek“ da Polonya oakalliyeti hakk ni bazı teminatı maslahatg Üs” miştir. ” “BONE ALMAN SEF GÖRÜŞTÜ vi Paris, 1 (A.A) — F* yor: w Salâhiyettar mahe tasrih edildiğine gör€ “© bu sabah Ağnanya bü yaptığı görüşme, berhan$i bir mabiyeti haiz bulun Boanenin mutat sureti? bancı keyetler şefleri ile evesini duğu görüşmeler ger$ etmemiştir, B, Bonne, Almanyâ var Çekoslovakya hakkında $ teatisinde — bulunmu$ nin avihk Gey gi mesi hakkımda P s b zu ve ümitlerini kendisin miştir, B. Bönne, büy meral Villemene hüsnü kabulden dola”" metinin teşekkürlerini y tir. B. Bonne, bundan #9, vakyann Paris elçisini tir. B. Bonne, nihayet ş Sg kında, Suriye başveki dam Bey, Şark ordusu ei general Huntsinger Se zareti o Afeke ve müdür muavini BâY müştür, ai EZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: