17 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

17 Eylül 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 ay 17 EYLÜL — 1938 dolitika Lord Runciman'ın Vazifesi neydi ? İngiliz Hükümetinin tasvibile, Südetlilere daha fazla imtiyaz verilmesi için Çek Hükümeti ve Cumhur Reisi üzerinde tazyik yapmak... Yazan: Loyd Corc ty ilen bir sıhhat tebliğinde has- Vaziyeti “nazik,, bir safhaya girdi ” halk bunu daha fena haber. & beklemek tüzmmgeldiği manasma &, ln orta Avrupa vaziyeti hakkında 4 hiz hariciye nezareti bu endişe veri- #yi kullanmış değildir. Sa şunu kabul edebiliriz ki, bugün 4 & sulhünün yatağı başında endişe İikliyenler vaziyeti halkın bir hafta Nİ eöcülğüinden daha ciddi telâkki 6- ta, Fakat heniz ürsld kesilmiş de a muhafaza edebilecek mühim bir Mevcut bulunuyor. Bu da hiçbir Mene, hiçbir kimsenin harbi iste- Neir, Örnebirir ki 1914 de de böyleydi, A Yaman İngiliz hükümetinin bir dün- #binden nasıl kaçındığını bilirim, Mrk, atordan hiçbiri de harb istemi, Taş Alman Kayzeri kılıcınm parıltısı- ig stererek harbe mâni olacağını zan- Yordu. Fakat harbin yaklaştığını gö- Pp. Feri çeki. #reddütde geç kalmışlardı .- çarı da öyle yaptı, barut duman- #trafı kanlayınca onu görmek kabil . İkisi de tereddüdde geç kalmış- Askeri gefler kendilerini arkadan başlamışlardı. Çünkü o gün or başında bulunanlar harbi istiyor. Ordu şefleri barbe hazırlanmış erdir. Şüphesiz Hi Almanlar henüz kuvvetlerini & ir mevkis çi - bulunmuyorlu adi vaziyet do harbe mn! olan İldir. Diktatörlük memleketlerin « vaziyet o kadar tehlikelidir ki, u- 'P harbe mukavemet etmelerine Yoktur. Kimiz bir tehlike Yar, o da bugünkü » Ve askeri manevralar esnasında Maggi kendilerini, nüfuzlarını kaybet da çekilemiyecekleri bir vaziyette ir. Bu milletler bir çok defa bir tecavüz hareketine karşı a met &deceklerini taahhüd otmiş- Lord Runcimanın vazifesi Üç, “okrat memleketler kendilerine 8 #tlen bu gibi ricat hareketlerine slig- ünuyorlar, Hattâ, bu memleketler. koy izlarmda, halkın bu tarz siyasete La İsyan etmek üzere olduğunu güs- pi, Yirsetler vardır. kere daha kendimizi sldatmağa Te ettik ve lord Runelmanm vazi- Sayriresmi göstermeye (çalıştık. bugün herkes biliyor ki bu ince nsl bir iddiadan başka bir ildir, ei lord Runclman böyle mühim ay leyı Praga gitmiş herhangi bir Haye sıfatiyle üstüne alamazdı ve bu aya hal için kendisinde kuvvet bu, | ig Prags beşvekilin mütemadi ta- a, rine gitmiştir ve hükümet onun Ki Dtehnsana bir heyet vermiştir. İş Mitini Pragdu her iki tarafın da &- değil, İngiliz hükümetinin gayri Müş leri, ara bulucu eski bir nazır m fakat salâhiyetli bir adamı ola - taşladı, My, Anetman Pragda, İngiliz hükü - ük tasvibi ile, Çek olimhurrelsini A Ünye etini Südet Almanlarına onla. İş İİ ettiklerinden daha fazin imti- e i MW ÖÜMesi için tekrar tekrar tazyik et- güncü rapordaki teklifler İnsanı o ge Tndiracak bir şekildeydi ki, bun- Nilg, Yâr duymaz ortada bir iğbirnr gö- i Doktor Beneşi bu teklifleri yap. * yg etmek için Kullanılan usuller *İ çok müteessir etti, ren inin motkunda hir ecnebi İl ike gördüğü hakkındaki şa- h #kzih eden kısım İngiliz gazete- * höyrolunmamıştır. Beneşin tekzib ettiği tazyik doğrudan doğruya lord Runciman ve İngiliz bükü- metl hakkındaydı. Fransız gazeteleri bu. nu böyle olduğu gibi yatmakta tered , düd etmiyorlar. Eğer Hitler Henleyna bu teklifleri reddetmesini tavsiye ederek Avuslurya- ya karşı yaptığı gibi bir harekete giri- girse bunu kabul eden hükümeti terket- memiz İâzmgelmiyasek mi? Biz Çekleri ancak şerefimizden fedakâriik yaparak terkedebiliriz. Böyle bir hareketi Habeşistan mesele- sinde yaptık. Habeşistana, Milletler ce- miyetindeki dostlarma güvenmesini ve sllâhlanmamasını tavsiye ettik. Kendisini silâhtan mahrum bıraktıktan sonra da kendi haline terkettik, Ayni hareketi bugün tekrar edersek İngilterenin eşerfini feda etmiş olmaz miyiz? Runcimanı Praga göndermek iyi bir hareket değildi. Fakat bir kere bu harekete teşebbüs etmiş bulunuyoruz. Bu nun neticelerine de katlanmak lizmmge- lecek. Ya mukavemet edeceğiz, ya şere- fimizden ayrılacağız. Vaziyette tehlike teşkil eden âmiller, den biri de işte budur. Biz harb istemi. yoruz. Fakat Hitler harekete geçerse, Fransa da Rusya ile beraber Çekoslo- vakyayı müdafaa için bize mliracast g- derse bitaraf bir dost vaziyeti alamayız. Çünkü milletler cemiyeti misakıyla, te « cavize uğrıyan Hir millete yardımı taah. hüd etmiş bulunuyoruz. İstanbul Asliye Üçüncü Hukuk Mah- kemesinden: Halil kızı Emine tarafından kocası, Feriköyünde Şahmerdan sokağında 83 numaralı hanede mukim Ömer oğlu Şe- rif aleyhine mahkemenin 988-958 numa" ralı dosyası ile açılan boşanma davasın- da: Mumaileyhin ikametgâhının meçhül olduğu anlaşıldığından dava O arzühali Sureti ilânen tebliğ edilmiş ve müddeti geçtiği halde Mumaileyh cevap vermemiş ılduğundan duruşma (günü 20:10-938 perşembe günü saat 10 olarak tayin edil- iştir, Mumaileyh Şerifin mezkür gün ve saatte mahkemede hazır bulunması veya bir vekil göndermesi lüzumu ilân olunur. |) Satılık deniz motörü olanlara 1 siyle birlikte bir deniz motörü olup- ta satmak istiyenlerin son fiyatla İstanbul posta kutusu 743 adresine Asgari 10 mil sür'ate malik tekne bildirmeleri, ERER ul Aşan böke), Volterin torunlarından biri Romanyada yaşıyor Küçük bir köyde oturan bu adama okumayı ve yalnızlığı çok sevdiği için köylüler garip bir insan gözüyle bakıyorlar Bir Fransız muharriri, Romanyada dolaşır ken Romanya köylerinden biri. sinde meşhur Fransız müte- fekkiri Volterin torunlarından birisine rastgelmiştir. Bu te sadüfü anlatan yazıyı o meç mwadan alıyoruz; Stanciyova, Romanyada Banat ha- valisinde ufak bir köydür. Bu havali Cihan Harbinden evvel Macaristana aitti. Harpten sonra Romanyaya geç t£. Buraları pek haki: olarak Şarkı Av- rupanın zahire ambarı sayılır. Bu köy- de hem Sırplar, Hem Macarlar, hem de Rümenler oturur. Fakat bu karma karışık milletlerin ferdi aralarında kar- deş gibi yaşarlar. Günlük ekmeği çıkar. mak mecburiyeti, Avrupada biribiriyle çarpışan ırk nazariyelerini tekzip et- mek istiyormuş gibi, bu insanları ayni halde yaşatmağa mecbur ederler, Bu- ralarda dil ve ırk ayrılığının hiç bir kıymeti yoktur, Dünya güilelerinden uzak yaşayan bu diyarda Volter ailesinin son ferdle, riyle karşılaştım. Bu adam basit yaşa- yışı içerisinde elinden geldiği kadar ailesinin an'anelerini muhafazaya ça Tışıyor, Alelâde bir köylü Bu havalide dolaşıp dururken beni bu adamla karşılaştıran basit bir tesa- du! oldu, Stanciyova köyünden geçer- ken belediye dairesinin duvarmda & sılmış bir ilânda gördüğüm Volter soy adı nazarı dikkatimi celbetti. Bu ada- mm kim olduğunu sordum, Ve Jan Volter ismindeki zatın nahiyenin en zengin köylülerinden birisi olduğunu, 23 hektarlık arazisi bulunduğunu öğ- “rendim., Ayrıca bana bu adamın köy - de herkesten uzak yaşadığını, dostları olmadığını, fakat köyde herkesin ken - disi ydığını, garip huyları olduğu- nu, kiliseye hiç gitmediğini, her fır - sattan istifade ederek Fransız olduğu- nu söylemekten haz duyduğunu, kom- şulariyle inee ince alay ettiğini söyle diler, Jan Volteri ziyaret Bu sözlerle çizilan bu adamın maddi ve manevi tasviri beni çok alâkalandır- dı, Öteki köylülerden hiç bir farkı ol. mıyan bu Jan Volterle görüşmeğe ka- rar verdim, Evinin kapısını aşınca gö- züme ilk çarpan şey bekçi köpeğin ol- mayışı oldu, Buralarda hangi eve girseniz mu hakkak çılgın havlamalarla karşılaşır - sınız, Halbuki kapıdan girip, bahçenin yarısını da yürüdüğüm halde canlı hiç bir mahlük görmedim. Nihayet Ppipo- sunu içerek bahçeyi bellemekle meşgul bir ihtiyar gördüm. Ona ziyaretimi hangi maksat için yaptığımı şok güç anlatacağımı sanmıştım. Fakat buiş Bir erkek arslanla dişi kaplan evlendi! NGİLİZLER bayvanlar arasında garib birleştirme. ler yapmağı pek severler, Tondra hayvanat bahçesinde erkök bir aslanla dişi bir kaplanın birleşmesinden doğmuş bir yavru Bu yavru ile Londra hayvanat bahçesi çok mağrurdur. Hayvan yetiştirenler bu netice karşısında yeniden tecrübelere girişmizler ve bu defa da erkek bir kap- Man)r dişl bir aslanın birleşmesinden güzel bir yavru elde etmeğe muvaffak olmuşlardır. Nebatlar ve güzellik PA İspanyalı bir neba'at âlimi, yeni bir klinik açmıştır. Bu kliniğin direktörü yüze krem sürecek yerde doğrudan doğruya hıyar, şeftali ve kavun suyu İle yıkamanın daha faydalı olucağını söylemiştir. Bu klinik, gebatların güzellik Üzerinde olan tesirle- rini amyacak, ve kadınlar üzerinde tecrübeler yapmakla meşgul olacaktır. W1 bra, vardır, veriz! Hanri Buşar mühim bir fabrikada veznedardır. Se. nelerdenberi bu işte çalışır, hetaplartçok mükemmeldir, Şimdiye kadar bir sanlim bile aşık vermemiştir. Komi, sere #öyledikleri yalan değildir. Haziksten iç çamaşır- larını ve beyaz İşleri çok sever, Fakst polis komiseri, evindo bulunan eşyanın baş- kalarma ait olduğunu ona itiraf ettirmiştir. Bu kusursuz memur, akşam olur olmaz, değişiyor, başka bir şahıs oluyormuş. Yemek yer ye - mez evinden çükiyor, uzun müddet şehirde ve civarında KN O EV. y VA * le AN ad Iç çamaşırı çalan kasadar | ANT polis müfettişi, Hanri Buşara: — Evinizde 80 çift yatak çarşafı, 40 yastık yü. zü, 20 düzüne erkek gömleği, 35 düzüne kadın gömle- ği bulduk, Pantalonları, askıları, külotlart hesaba katmı- yorum, Bu eşyayı nereden buldunuz? Diye sormuş ve ondan şu cevabı almıştır: — Bay komiser, karım ve tahminimin tamamiyle aksi çıktı, Ev sahibi leb demeden leblebiyi anlayıver- di, — Ton Volter Beni evine aldı, tertemiz bir odada 0- turttu. Bizzet kendisinin hazırladığı kon- yaktan ikram etti, Karşı karşıya oturur. ken ben Jan Volterin yüzünü tetkik edi. yordum. Çok zekt bakışlı bir adam. Ara. sıra gözlerinde kwılermlar dolaşıyor. Ren gi sapsarı, yüzünün çizgileri sert. Fakat yorgun. Ona Volter soy adından bahset tim. Fransada bu isimde çok meşiür bir ademin yaşamış olduğunu söylediğim vakit güldü ve: — Biliyorum, dedi, siz meşhur filosof Volterden bahsediyorsunuz. Ben onun to- runlarıadanıza, — Nasıl olur? dedim, — Dinleyiniz, Dedemin babası Aruo isminde bir Fransızdır, Bu meşhur Frsn- sız muharriri Volterin kuzinidir, İşte bu adam Fransada yaşarken baran Orzi | isminde bir Macarin tanışmış, bütün al. lesini beraberine alarak Macaristana gel miştir, Arue bu sırada soy admı da de, iştirdi. Volter admı aldı... İhtimal ki bu sraân bu ismin bütün Avrupaca tanm. mış olması bu hususta âmil olmuştur, Macar hükümeti Stanelyova köyünü yeni kurduğu vakit babam bu köyde ars miş, ben de bu köyde doğdum. M0 Jan Volter bu sözleri söyledikten son- ra bir dolaptan kabr tamnimyle yağlan- miş eski bir kitab çıkardı. Bu Volter tarafından tercüme edilen bir Ödip nüshasdır. Bu basit köylüye de, ikân ol- miyan bu kitabı aldıran ve saklatan âmil güphe yoktu Xi kendisini bu meşhur büyük isme bağlıyan kan rabıtasıdır. Damarlarında çok meşhur bir adamm kan: dolaşan bir adamla, kararan akça- mm karşısında bu küçük köyde karşi - laşmış olmak, kalbimi mahiyetini anlı « yamadığım birtakım hislerle doldurmuş, tu, Günün son ışıklarından istifade ederek bir fotoğrafmı çekmeme müsaadenini ri- ca ettim. Bu arzumu sevinerek kabul et» w Konuşmamız arasmda Jan Volterin, ceddinin hayatını tamamiyle bildiğini ve diğer köylülere, kendisi hakkında garib bir adam fikrini verdiren sebebin yal. nızlığı ve okumayı sevmesi olduğunu anladım. Jan Volterin en büyük kederi taşıdığı büyük ismin kendisiyle beraber Söneceği endişesidir. Çünkü bu adamm yedi evlâömm yedisi de kızdır. Tek bir oğlu dahi yoktur. Kendisine Volter ailesine mensub bir zatın Romanyada yaşadığını Fransada bilenlerin olüp olmadığını sordum. Kat'i bir hayırla cevab verdi. Babası kendisine Fransada hiç akrabaları olmadığını ve kendilerinin Volter silesinin son ferdle- ri olduğunu söylermiş, Eğer Jan Volter Fransada yaşamış olsaydı hiç şüphe yok kl meşbur bira, dam olurdu. Fakat bu küçük köyde ga- rib bir adam gibi görünüyor. Bir mütefekkiri basit bir köylüye rap- teden zincirin son halkası işte bu adam- dır, rin manalarına nüfuz etmesine ADYOLI ile sabah, öğle ve akşam Her yemekten sonra mutazaman dişlerinizi fırçalaymız. çer. a N.E Ruzvelt sinema figü- ranı olmak istemiyer UĞUN bir Amerikan film sirketi “Kadm ve Sa, mur,, isimli bir film hazırlamakis meğguldür. Bu filmin bir sahnesi Vaşingtondaki beyaz sarayda ge- Röejisör Ruzveltin film Için sahnede bir nutkundan birkaç parça okumasını rica etmiştir. Fakat Ruzvolt “si- ben çamaşırları çk 86- tamamile nema figüranı olmak arzusunda değilim, teklifi açıkça reddetmiştir. diyerek bu dolaşıyor. Bir bahçede asılı beyaz çamaşır gördü mü kalbi hızlı bizli çarpıyor. Derhal çitten yahut duvardan atlıyor. Çamaşırları toplayıp evine getiriyor. Buşar bu gece ziyaretlerine çıkarken ibtiyst todbir. leri almayı da unutmuyor. Kendisinin ayakları küçük, tür. Fakat gece dolaşmalarına çıkarken kocaman kun- duralar giyiyor. Bu ayak izleri polisi en çok şaşırtan nokta olmuştur. Fakat nihayet iş meydana çıkmış, ma) sehiplerin- den birçoğu eşyalarını tanmışlardır. y

Bu sayıdan diğer sayfalar: