October 4, 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

October 4, 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Arkadi Yarov İT inann ilk bakışta hoşunuza tiği İni bir talebe grubu geldiği gün, $itebin nöbetçi muallimi Grişa idi, e” ir gün önce, paraşütle yere üç, <>. yanlış bir manevra yüzünden Nİ yere çarpıştı. Dizi bütün gece meş, Grişa fena bir gece geçirmiş. gm günü de, bir gün önceki ha Yüzünden bir ihtar almıştı, o İş. bütün bunlardan ötürü, mektebe ye İf talebe grubu geldiği gün Grişa- iş Güne fena halde sikkın idi. Sonra ia bunlar yetişmiyormuş gibi ge- talebelerin içinde, daha ilk bakışta tn nın, biç te hoşuna gitmiyen bir Sal vardı, in hoşuna gitmiyen bu yeni , Xhin yüzü, âdeta daimi bir hay. içindeymiş gibi, acayipdi, saçları Sa dalga, ağzı da açıktı. Muhitin bütün eşyaya karşı, âdeta ilk defa tüyormuş gibi derin bir alâka gös- Yor, her şeyi mutlaka ellemek isti. u, ret bunlardan maada delikanlı - Yağında, ham deriden yapılmış ko- Y bir çift çizme vardı ki, delikan. bay, adım atışında bu çizmeler fena N © gıcırdıyor, ve pis bir deri koku- Mejrediyordu. “riya delikanlıya, daha yavaş yürü- tizmelerini gıcırdatmaması için yes üzfa ihtarlarda bulunduysa da bir Cayda bastl olmadı. tişa ile bu delikanlınm biribirlerile im arık iyice ty ilanıştı. Hattâ bunu hisseden mek direktörü bir gün Grişayı çağırmış i delikanlıyı kastederek: > Sen.bu delikanlıyı Aik günlerde aylar fazla sıkma, demişti. O, çok a bir köyden geliyor. Değil k #eyi, fakat şimendiferi bile ilk de- Börlyor. Dizel n bu sözlerinden sonra t W delikanlıya büsbütün içerlemeğe iğ Hattâ kendi kendine? ta Bu çocuğun yüzünden mutlaka gra bir beli gelecek, diye söylen - pe Allah vere de hafif bir ihtarla işi irsek., kin, örçülük ve paraşütçülük mek - Ni * proğramma nazaran ilk önce Kaç, atik nazari bir ders vardr, Bu Yİ dersten sonra, derece “derece Üy, er ti, Yatlarında, Uç metrelik bir yerden Mim insanları, gökyüzüne çı hay k boşluğa salıvermek, hiç te iş bir iş değildi. Yerde iken fevka- , “sur davranan bunlardan bazıla- ta aya yükselir yükselmez tasavvu- yg inde korkaklaş-yorlar, kendi- m geçerek titremeğe, hattâ kus bile başlıyorlardı. Bazıları ise yüksekliklerden atlamalar ela gelen en iptidai hareketleri bile REYorlardı. Sip malik bunların ekserisi, büyük ayaş iretle ve iyi atlıyorlardı. Çünkü Zerç ve sıhhatli kimselerdi. Güme yirmi ders devresi bitmiş, s-ra tat- Se,» gelmişti. Bir gün Grişa, koca Şili delikanlının, paraşütle ilk at May Yapmak üzere, tesadüfen kendi Birş Ve idare ettiği tayyareye bindi - dl, Bördüğü zaman fena halde sinirlen rik izmeli delikank yeni tayya- le bir hayli değişmişti, Fa- Gi, * olursa olsun Grişa ondan gene ye day hoşlanmamıştı. Bunun için Yak, si bir sebep te aramağa lüzum Baray Ne yapalım işte, bunların yıl - teş, Bir türlü bar şmamışt.. Başka Gy, eimağa lüzum var mıydı? Katya oldukça sert bir sesle deli: ün eg onları bağlar, 0 kten sorira havalandı. daha eski usul Üzee anlar, henüz Atıyorlârdı. Yani, paraşütle at N #tce şaşırıyorlardı ki yapılması | Çizmeler Çeviren Ferah Ferruh İayacak olar kimse, tayyarenin içinden dışarı çıkıyor, bir ayağını boşluğa sar- kıtıyor, diğer ayağını tayyarenin bir kenarma kenetliyerdu. Grişa; — Atlar. Kumandas'nt verir vermez, delikan- hi, sıkı sıkıya tayyareyi tutmakta clan 80! elini bırakıverdi, Ve kendini boşlu” ga koyuverdi. Bu atlayışla beraber tayyare şiddetle sarsıldı. Grişa, endişe ile delikanlının atladığı tarafa, yani sola baktı; solda kimsecikler yoktu, Sonra: — Belki de tayyarenin kuyruğuna tak.lmıştır; Bunun için de tayyare şid - detle sarsıldı! düşüncesiyle tayyare - nin kuyruğuna doğru baktı, Fakat ora- da da kimseleri göremedi. Esasen tayyare de kolaylıkla uçuyordu, Binaenaleyh tayyarenin şasisinde de kimsenin olma- dığı aşikârdı, Grişa oturduğu yerden hafifçe kalk- tt ve iyice aşağıya sol tara'a doğru Sarktı.. Ve hemen hemen ayni zaman da iki şey birden gözüne ilişti: Bir hayli aşağıda, tayyarenin altında, ko. caman beyaz bir şemsiyeyi andıran paraşüt, ağır ağır uçuyordu. Diğer ta- raftan, tayyarenin sol tekerleği isti- kametinde, havada, kotaman bir insan ayağı sallanıp duruyordu. Grişanın hiç te yabancı olmadığı ham deriden mamul kocaman çizmenin kalın tabanı yukarıya doğru dönüktü, Çizme, bur. nundan tekerleğin iki demiri arasma sıkışmıştı, Çizmenin kocaman koncu, kırmızı lekelerle örtülü bir halde aşa” ğıya doğru sarkıyordu. Grika, tayyarenin dümenini şiddetle kendine doğru çekerek tayyareyi baş aşağı, paraşüt Üezrine sür'atle sev * ketti. Tam paraşütün hizasına gelince, tayyareye,. yere müvazi bir istikâmet vererek, paraşütçünlün etrafında daire. ler çizmeğe başladı : Delikanlı, iplere bağlı bir halde, be. yaz kubbenin altında hareketsiz bir halde asık duruyordu. Yürü sapsarıy- dı, Sağ ayağınm yerinde, şekilsiz, açık renkli bir şey sallanıyordu. Grişa işaretle: — Sana ne oldu? diye sordu. Delikanlı sabit bir bakışla önüne bakıyordu Ya sorulan suali anlamamıştı, ve yâhut cevap vere. miyecek kadar kendini fena hissediyor- du. Grişa bir an içinde şunları aklından geşirmeğe başladı;' — Acaba şimdi ne yapsam? Biraz daha paraşüte yaklaşsam mu? Fakat bu tehlikeli bir iş. Ya tayyarenin ka. nadiyle paraşüte dokunur da paraşü- tün müvazenesini bozarsam? Fakat yaklaşsam da ne yardımım olabilir? Herif verdiğim işaretleri anlamıyacak kadar kendini kaybetmiş, Grişa, bir iki daire daha çizdikten sonra yere doğru inmeğe başladı, Hiç olrşazsa paraşütten evvel yere inerek iniş esnasında paraşütçüye yardım et- melerini tenbih etmek lâzımdi. Tayyare yere inerek iyice durduk- tan sonra Grişa derhal tayyareden fir- Jadı. Kocaman çizme hâlâ eski yerin- de sallanıp duruyordu. Grişa, bunun boş olduğunu, içinde ayak falan bulun. madığına iyice kani olmak için elini şizmenin içine soktu, Ancak bu muz yeneden sonra delikanlının ayağı kop" tuğu hakkındaki ilk tahminlerinin ne kadar boş ve mânasız olduğunu anladı. Grişa eldivenlerini ve kombinezonu. nu çıkatırken : — Bu delikanlıdan ergeç bir hok - kabazlk çıkacağını anlamıştım. Hay Allah müstahkını versin! diye söylen. di. Ve alnındaki buz gibi terleri elinin tersiyle silerek, paraşütün ineceği isti- kamete doğru koşmağa başladı... Ayakları âdeta odunlaşmış gibiydi. Zorlukla nefes alıyordu, İnsan koşar. ken yerlerin aksi istikamette gittiğini zanneder, Halbuki Grişanın koşması- na râğmen yerler, budela geri geri : yama ge HABER — Akşam postam 2 4 Birinciteşrin — 1988 SALI Hicri: 1257 — Şahan: 9 e e ee 6,00 12,03 15,19 1747 19,19 4.21 Lüzumlu Teletonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu için: 44öt4, Kadıköy için: 60020, Üsküdar &- çin: 60623. Yeşilköy, Bakırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren köy, Kartal, Büyükada, Meybeli, Burgaz, Kınalı, için: Telefon muhabere memu- runa yangın demek kâfidir. Rami iifatyesi: 22711 Deniz ilaiyesi Sa. .20 Beyazıt kulesi: 21996. Galata yangın kulesi: 40060 Sıhhi imdat: 44998. Müddelumumilik; 23290, Emniyet müdürlüğü: 24382. Nefia Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 . İstan, bul: 24378. taş: 40938. Cibali; 20222. Nurosmaniye: 21708. Üsküdar « Kadıköy: 60773. HMavagari: İstanbul: 24378. Kadıköy: 60794. Beyoğlu: 446 42 Taksi Otomobili İstemek İçin Sular İdaresi? Beyoğlu: 44783. Beşike Hevoğlu ciheti: 491X4, Bebek ciheti: 35 « 101, Kadıköy ciheti 00447. Denizyolları Istanbul acenteliği; 22740, Karaköy: 4232. Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma. Salı Tophnreden 9,30 İzmit, 16,30 Mu- danya. 19 Karabiga, 20 Bandırma, Gala. tadan 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- sin, Çarsamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 15 Bartın, Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mudanye, 20 Fandirma, Galatadan 12 Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın, Pazartesi Tophaneden 9İmroz, 9,30 İz- mit, Gülatadan $,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22,30 Mudanya. Müzeler Ayasofya, Roma » Bizans, Yunan eser- leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıkht müze, İRu müzeler hergün saat 10 dan 16 ya kadar açıktır.) * Türk ve İslâm eserleri müzesi: Pazar tesiden başka hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan 17 ye ka- dar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten 10 ya kadar açıktır. Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurla: 13 de Köstenceye' re, Beyrut, İskend İtalyan vapurları: Cuma günleri saat 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, Sirkeci İstesyon Müdürlüğü o Telefon 23079. Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat $ de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- hir, 1910 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu trenlerden saat 9 da hareket eden Ankara muhteliti pazartesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer etmektedir. Avrupa Hattı Semplon ekspresi hergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni sant 7.25 te Sirkeciye muyusalat eder. Konvansiyonel 20.30 da kalker, 10,20 de gelir. Edirne postası: Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19.33 de gelir, MÜNAKASALAR: Muhammen bedeli 4887 lira 50 kuruş olan yazı tahtası, yemek masası, yemek bankı, bahçe kanapesi, yazı masası, bü" fe, gardrop, mektep sırası o ve saireden mürekkep şartnamesinde müfredatı yazı" Ye 20 kalem ahşap eşya 510-088 çarşam- ba günü saat 1030 da Haydarpaşada gar binsısındaki Komisyon tarafından & çık eksilme ile satın alınacaklar. GEÇEN SENE BUGÜN NE OLDU? İlkmekteplerde derslere başlandı. Cumartesi günleri İn günleri 18 de Pi- gitmiyor, âdeta sabit duruyorlardı. Grişa ile paraşütün incceği yer ara- sındaki mesafe bir türlü azalmıyordu, Nihayet bu mesafe azaldı, Acayip bir alay kendisine doğru harekete başlad'gı sırada Grişa hâlâ, paraşütün ineceği yere, kalabalığa doğru koşu * yordu. Grişaya doğru gelen kalabalık ala - yın en başında, şiddetle topallayarak, âdeta seksek oynüyormuş gibi deli - kaalı yürüyordu, Delikanlım sol aya: ğında çizme vardı; sağ ayağı çıplaktı. Yüzü cank ve sevinçli idi. Grişa, sesinin duyabileceği bir me-. safeye kadar delikanl'ya yaklaştığı za- man, delikanlı; — Muallim arkadaş, diye haykırma- ğa başladı, atlamak hiç te korkunç de- gilmiş.. Boşu boşuna beni o kadar kor” kuttular. Yok tayyareye çarparmışsın, yok paraşüt açılmazmış!.. Yok şu İmiş, yok bu imiş. Halbuki ben pekâlâ in. Yazan: Yaver, cebinden çıkardığı büyük bir zarfı amirale uzattı. — 101 — Soşon, o geceyi Yarhisarda, süvarinin kamarasında geçirecekti, Rıza kaptanın ranzası değiştirildi. Yeni örtüler yayık | dı, süvari de diğer bir kamarada is | hate çekildi.. Gece ilerlerken, dört dest-| royer İstanbul istikametinde yol alıyorlar bir Fransız tahtelbahiri batırmaktan mü” tevellit hoşmullukla, Soşon tatlı rüyalar görüyordu. Yarhisar, filotillânın başında, prova sında amiral forsunu dalgalandıra dal galandıra ilerliyerek limana girildi. So şon Selimiye önlerinde kuru sıkı selâm toplarile şehri selâmladı. Sonra sarayın önünde de ayni hareketi tekrar etti, İs tinyeye geldi, demirledi. Soşon, destroyerler funda edince Yar hisardan ayrıldı. Yavuza geldi. Kendi dairesine çıktı. Amiral, günlerdir baş €& ğik çiğnediği güverte sentenelerini mağ” rur ve müzafler adımlarla geçmişti. Bu hal, Yavuz subayı ve mürettebatının gözlerinden kaçmadı. Hele Soşonun kar maraya rekilişinden sonra yaveri çağı" rıp ona, göze batan gurur dolu jestlerle swaller soruşu Yavuz ikinci süyarisi ile orada bulunan Türk denizcilerini tebes- sümden gülüşe geçirtti. Amirale umumi karargâhtan bir emir gelmişti.. Soşonun osmanlı donanma ku" mandanlığından Alman Baltık filosu fır- kalarından birinin komodorluğuna seçil diğini bildiren bu emir bütün (Yavuz, hattâ İstanbuldaki donanma aksamında” ki mürettebat tarafından öğrenilmişti. Yavuzda şu anda bunu duymuyan iki işi varsa bunlardan birisi amiral, bir kişisi de yalnız Söşondu.. Emrin gelişi de çok tuhaf olmuştu. Soşonun İstanbulua çekti — “Bir Fransız tahtelbahiri, filotillâ- mız tarafından batırıldı, Mürettebatı & sir edildi. Istanbula dönüyoruz!, Mealindeki telgraf umumi OKarargâha varmadan Alman karargâhı umumüsinin Soşona yeni vazifesini bildiren emri gel miş, emir, Soşona tebliğ (edilmek üzere Bahriye nezaretine verilmişti. Soşon, yavere verdiği emirlerle, &ir leri Yavuza aldırdı. Başkumandan vekili” ni görmek, bahriye nezaretine tahtelba- birin nasıl yakalandığına dair hazırlaya" cağı raporu vermek üzere kendisini neza- rete götürecek istimbotun hazırlanmasını tenbih etti. Yavere, Yarhisar ( süvarisile Filotillâ süvarisinin bu işe ait kendi ra“ porlarını da almasını, söyledikten sonra: -— Ben, dedi; hemen hareket edeceğim. Bir saate kadar bütün bunlar hazırlan sın! — İki günlük donanmadan ayrılışmız da gelmiş bir kısım evrak var, onları im- zaya getireyim mi? Söşon mutaazzım mukabele etti «- Şimdi dursunlar, dönüşte, akşam ba” karım, Yaver mırıldanır gibi söze geçti: — İçlerinde bir de karargâhı umu" miden verilen mahrem (işaretli bir zari var, — Nasıl zarf bu? — Alelâde bir zarf, bir emir zarfı ola” cak amiralim.. Soşon bir saniye düşündü.. Kararsızlığı gözlerinden okunuyor, her halinden bel“ li oluyordu. Yaverin karşısında bu tered- düdünü farkettirmemek için sözü yürüt” tü: : — Mahrem işaretli bir erir müstacel de olabilir. Şu halde ben biraz geciksem ehemmiyeti yok., Getirin evrakı, bir de fa gözden geçireyim. Yaver amirali selâmladı, odadan dışa" rı fırladı, bir da sonra o kollarında bir yığın evrakla, şürlü türlü zarflarla tekrar amiralin yanıma geldi. Evrakı ma sanın üzerine bıraktı, Soşon sordu: — Nerede mahrem işaretli zarf? — Buyurun amiralim!.. dim., Yalnız ne yazık ki çizmelerimden birini kaybettim. Ne iyi çizmeydi 0... Grişa âdeta şen bir tavırla; — işte çizmen, dedi.. Korkmadığın için aferin.. Fakat senin yüzünden ba- na mutlaka bir ihtar gelecek.. Haydi NEYSE. « Rahmi YAĞIZ Yaver, cebinden çıkardığı Obüyük bir zarfı amirale uzattı. Soşon zarfı aldı, & virdi, çe ruda iri € Kâleti Kararg rında kırmızı renkte çilte hilâl mevcuttu ki, bu zarfın mahremi” yetine delâlet ediyordu. Amiral, kafasın da düğümlenen binbir tahmin ve birbir sualin meydana getirdiği mütereddit bir hareketle zarfın kenarmı yırttı. İçinden köğedı aldı, almanca yazılı met * nini okudu, emir hülâsaten şunları ihti va ediyordu: Osmanlı orduları başkumandan vek$- Jeli yüksek makamına: Donanmayı hümayun kumandanlığrr na ba iradei seniyei hazveli padişaki, t&* yihi tensip buyurulan liva amiral Jon So şonun bu kere görülen lüzum ve ihtiyaç üzerine donanmamız emrindeki o Baltık ir fırka komadorluğuna tayini derbiş edildiğinden müşarüileyhin #hdesindeki pazifeden âffı hususunda # ceb elen muamelenin yapılmasına emir, ve delöletiniz rica olunur. Bahriye asın nantina Amiral Fon şer... Bu kâğıdın üzerinde melfuf Osmanlı harilerile ve. Enver paşanın kendi d yazısile şu havale vardı : Bakiye nezareti celilesine; Başkandan vekili mirliva ENVER Bu kâğıtların üzerinde de üçüncü bir ek tezkere vardı. Oda müsteşar Vasıf beyin imzasını taşıyor, ve Soşona hitap” ederek şöyle diyordu N Donanması hümayun birinci kuman “ danlığına: Müttefik Alman bahriye. nezeretinden gelen ve başkumandanlık vekâleti celile“ sinde donanma kumandanlığına bereyi #ebliğ tarafımıza gönderilen bir kıta emir aidiyeti hasebile donanma: o hümayun kümandanlığına izam kılındı., Donanma” ye kümayuna aik ve yedinizde bulunan umurun şimdilik donanma ikinci kumar dam kalyon kaplan Arif beye ( devrile, devir esenetlerinin metareti celiyeye im bası mercudur. Bahriye nezir namaşna Müsteşar Vasıf Soşon, Osmanl: harflerile yazılr kâğıt» İara da göz gezdirdi, fakat bunları oku yamadı, birinci kâğıdı, almanca emir sw retini diğer kâğıtlardan ayırdı, kendinde alıkoydu, ötekileri yaver Enver beye zatlı, emretti: — Bunları okuyun, bana anlatın!, Enver bey, kâğıtların omünderecatım. Soşona izah etti, Nezaretin tezkeresi & mirali adamakıllı Yeise düşürdü. Şimdi, şu ilk muvaffakiyeti ile biraz olsun tali- sizliğinden intikam alan, ters şansını ye" nen Soşon donanmadan ayrılmayı mev simsiz buluyor, evvelce başkumandan ve* kilinin azarlayışı üzerine Alman umumi Karargâhına başvurduğuna pişman olu yordu. ? (Devamı var) Bu günkü RADYO 4 Birinciteşrin — 1938 SALI 18,30 dans musikisi (plâk), 19 konfe rans, Halkevi namına, doktor İskender İrman, (Çocuk hastalıkları ve bakımı), 19,30 orta Anadolu halk o şarkları, Ali Koç Gürses ve Hayrı . Karamete, 19,555 Borsa haberleri, 20 saat ayarı, Melharet ve arkadaşları taralından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,40 Ajans haberleri, 20,47 Ömer Rıza Doğrul tarafından a- Tapça söylev, 21 saat ayarı, orkesira, 21, 30 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafım dan Türk musikisi ve halk şarkıları, 22, 10 Hava raporu, 22,13 Fasıl saz heyeti: İbrahim Uygun ve arkadaş taralım dan, 2250 son haberler ve ertesi'günün programı, 23 saat ayarı, istiklâl marşı son.

Bu sayıdan diğer sayfalar: