15 Kasım 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 12

15 Kasım 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bozulmaz ve yüzleri neşesizlikren bu ruşmaz. Vakıâ bazı yeni temaşa mü- ellifleri bu yeni ruhi temayulleri na- zarı dıkkate alarak ve yeni sinemanin tesirile bazı müstesna eserler miş değildir. ellifinin Tötes de Rechange namına ki eseri böyle bir eser addolunabilir. Piyeste bir amca ile yeğen Karşılaşı- ya ratma- Meselâ bir Fransız mi vorlar. Amca dünün adamı.. eski bir şapka atelyesi Sahibi, yeğ.n ise bu asrın modeli. Bunlar bir birhanede konuşurlarken sözleri e birbirlerinden birtakım hatıralar uuyandırıyorlar ve her iki kafanın içinde başlıyan tedailer tecessüm (ediyor sahnenin didinde Amca maziyi canlandinyor ve şimdi kapanmış olan eski atelyesinn dahi- lini, çalişan işleri görüyor. Fakat lâvha değişiyor. Şimdi yeğenin özle- uzak, sular... Me- karşılıklı tabloları tecessüm etmiştir... Mavi piyesin diği alem meçhul beldeler. İşte bu mürekkep safeler... olan farkı göstermektedir ve bu öser sadece bu şekilde dünün essrlerinden büs- bütün başka bir mahivettedir. tedailerden iki neslin arasındaki vazıhan 'Tema- şadan ziyade sinemaya yakındır. Fakat bugünün zevkine daha uygundur. İki nesil arasındaki zevk mesafe- sini izah için bugün şürin de aym lakaydi ile karşılandığını söyliyebiliriz. Bu da pek tabiidir. Vaktile bıze derin istirak dakikaları nelis şiirleri bugünkü çocuklara geçirten en okuyalım, yüzde doksan dudak büküp geçecek- lerdir. Vakıâ bu nesil de teessür ka biliyetini kaybetmiş değildir, akat bu teessürün menbaı medeniyetin bugün- İ içinde tamamile ğ Bilhassa şimdikiler değilse bile daha miş dün: şekli ie baldedi. külerden daha iyi fazla öğrenmek istiyorlar. Ancak bilgi iştihasından ileri gelen tetebbü ile eğ- lenmeği temsil eden temaşa arasında bu suretle hergün bir uçurum açıl- maktadır, çok okunmuşlardır Herşeyi öğrenmek, için bunalan ins İş içinde şimdi günler (es den daha yorü- cudur ve işte nun için temaşa mu- harrirleri de seyi cilerini sanki yalnız eğleniyorlarmış hissini vererek düşün kedebilirler. o Bu sebepten meğe mükâleme © sahnede'i y arnd o bir inkü herpi hayati i olmalıdır. ve mükâle melerinin bir £ Ayni zaman o bvgünkü hayatın sürat eserleridde kulağa çarpmalıdır. Fakat buna tamamile im- ve hareketi de temaşa pek bariz bir surette güze ve kân varmıdır? Temaşa bilhassa ye- rinden kıpırdamaz bir sanatı, bir içinde kapalıdır. gibi b vüsatile ne 7 mana, ne de mesafeye bu imkânsızlıktır ki veriy sahnenin sinemada olduğu mali yeni nesillerle Bunun için bilhassa tiyatrodan, tiyatrodaki mükâlemeden, maruf dekorlar ve bin kere tekrarlan- usanç miş omevzulardan - bunlar ne derece zarif ve derin de olsalar - lâzımgeldiği kadar ise eski temaşa repertvarı gittikçe hoşa gitmem ge başliyor. Hatta Mobicre bazı büyük dahilerin eserleri gevk duyamıyorlar. Neticede gibi müstesna, eski orepertvarın pekçok eserleri şimdiden unutulmata mahküm oluyor. Sinema 'se keybolan gü- zelliklerin verini acaba tamamen tutu- yor mu? Ne gezer, Mevzuları çede- biyattan, bilhassa romanlardan alınan filimlerin berbatlığı meydandadır. Va- kat körkörüme herkes yine onlara koşuyor. Halbuki sinemanın asıl gü- zelliği edebiyattan başka bir kıymete Imaik olmasındadır. Seneryonun kudreti Alemden âleme, fakat masal hissi biz ni vermemek şartile sürüklüyebilmeli- dir. (Güzel resim, güzel tabiat ve insan İşte hakiki değildir. çehresindeki binbir mans... sinema... bu ise “edebiyat, Resme, fakat daimi hareket halinde bir sanattır. zıldırasıy. olan resme daha yakın Buna rağmen sinemayı ven ve tiyatronun bilir bilmez âley- * binde atık tutan pekçok kimseler gö “ürsünüz. Netekim sinemanın tamamile HAYAT,12 tiyatro sa- da niz değildir. Ancak bu up insanların her ikisi de muha- kemelerinde kısmen aldanmaktadırlar, Merşeve rağmen tiyatronun sek bir san'at şubesi ol 'uğu doğru ise sinemanın da kendine has güzelliği aynı suretle inkâr kabul etmez bir hakikattir. Aynı zamanda sinetmanın beynelmilel oynamakta olduğu mühim rolü de unutmamak lâzımdır. Muhak- kak ki yeklaştırdı ve herkes anladı ki her mil- sinema mill ileri biribirine let efradı ayni ıstıraplar ve ayni me- serretler içindedir, uri ve adat değişse bile ruh, insan ruhu yine aynıdı. Ha ta bu sayede vahşi akvam bile bize sinema perd sinde sevimli geleb'liyor! pek haklı bu delil de Sinema müdafilerinin olarak ilerive sürdük'eri temaşa muniplerinin kanaatini cürü- temez. Halbuki her iki taral fikirlerin- den biraz fedakârlik yapm Ka pek ald anlaşabilirlerr. Me çare ki tam ve hak ki tetkik ve tenkidin her memle- kette azlığı her iki moktanasar bir istikamette telife imkân bul, amaktı- dır. Hatta bu ihtilafı tetkik eden bir Fransız münekkidinin şu süzü de bunu teyit eder: “-Sinemava gidenler onu hç ten- kit etmezler, tenkir «denler ise hiç sii emaya gitmezler! , Maamafih mak-lemiziz sonunda şu noktayı memnuviyele kaydedelim ki t maşa makta bütün buhranlara sma uğr olduğu Emen henüz vü- iş un toprağa ssrilmiş bir vaziyette değildir. O tehlike bügün için düşü- Yalnız sinemanın tarihi bir değişebilir ve doğrud .n doğ- şiir ile mücadeleye İşte ozaman temaşa nülmez. devri gelirse ozaman İş mlerin siiri o (devir re ruya kelimelerin girişecı ği andır. san'atı, bugün bütün kudretile elinde tuttuğu en büyük v ihtimal yegâne silahının da zaptediğini görecektir ve artik kazaya rızadan başka söylenecek bir söz de kal i.lit Fahri

Bu sayıdan diğer sayfalar: