15 Kasım 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 15

15 Kasım 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ine tür ATA Td: yo: api ka gür Hayat ve Neşriyat : HAYAT,15. Tenkit hakkında Bir roman hazırladığından geçen- lerde bahsederek bu romanın İsmini söyleyen bir genç muharrir, kitabı çı- kınca bana bir nüshasını vermeyece- gini ilâve emi. Bahsettiğim eserlerin daima mevzularını hikâye ettiğim için, onun ki abınida uzun uzun anlalatın- ca artık makaleyi okuyan kari kita- bı a mayacak, ve binaenaleyh benim makalemden roman mühatriri kâr değil zarar edecekmiş. Bir kitaptan bahsetme için sade eserlerin hediye edilmeleri değil, bahse de lâyık olmaları şarttır. Nitekim, bahsettiğim eserlerin nakadar çoğu beni hiç tanımayan ve bana Kitapla- rını göndermemiş olan kimselerin eserleridir. Yani, bir kitabın kıyme tinden haberdar olmak için, mutlaka hediye edilmesini beklemek ihtiyacın- da ve yahut ancak hediye edilmiş kitaplardan bahsetmek itiyadında ode- gilim. Fakar, işaret ettiğim genç mu- harrir. söylediği © sözlerle tenkit şekillerinde ( taraltarları bulunan bir noktai nazari ileri sürmüş oluyordu. Aynı likri, geçenlerde, fıkracı ve romancı Clemet Vattel'in bir yazısin: da” gördüm. Bir müddet Fransanın en tanıniftış münekkitlerin - den Alber Thibaudet bir makalesini bu mes'eleye hasretti, Bu iki yazının sonra da. heşrine salk olan şey, bir anketc'nin Clement Vaütel'e vaki olan sualidir. Anketçi takriben diyormuş ki: (Bir münekkir bir römündun Uzun üzün bahsederek bütün vak'ayı kariin o kitabi almağa lüzum görme. mesi ihtimali yok müdur, ve Varsa; münekkit bir kitabin muvaffakiyetine anlatırsa; mani olmuyor mü?) Olsa bile, bu bir edebiyat değil erik eden iktisadiyar o meselesi (o teşkil ediyor: fakat iktisadi bir noktai ta anketciniri ve önün gibi düşünen- nazar olarak lerin zanlarını ben doğru, bulmuyo- rum, Değil bir makalenin kısaca anlat - tığı bir roman, hatta filme alınan eser- lerin asılları, daima daha fazla okuyucu bulur, En meşhur ve artık müptezel mi- sali alalım: Polonyanın hudutları haricinde, Leh muharrirlerinin yazdıkları raman- lardan kaç kişi haberdardır? Muhak- kak ki çok az. Halbu ki (Duo Vadis?) filme çekildiği için bu kitabı milyon- İa adam okumuş yani: mevzuuna pey- dayı vukuf «tmiş olmak aslını oku- mamağa değil okumağa onları sevker- i Münekkidin bir kitaba tahsis edeceği en mufassal makalede niha- yer kitabın onda biri kadar olabilir; ve asıl © zamandır ki, aldkasını tah- bu hikâyeyi daha etraflı bilmek için kari romana gider. Zaten de münekkidin bir romanı veya her hangi bir eseri uzun uzün anlatması ona bir Kıymet ve ehemmiyet ver- mesinden ileri gelir. Eser ehemmiye- te lâyık değilse ve yahut münekki- din şahsi hisleri bunu böyle göster. mek istivorsa, o zaman eserdeki vak' alar ve karakterlerin hususiyetleri hiç teşrih olunmaz ve kitep bekiretini muhafaza eder. Lâkin acaba © mika: leyi okuyanda br tecessüs tyanmış mıdır? Ancak pek büy İerin eserlerini, © esefler Hakkında k müuharfir: evvelden hiç bir şey bilmeden alırız; ve çünkü o büyük mühârriilesin Ka: lemlerinden kiymetsiz bir şey çıkama- vadağına kanaatımız vardır. Fakat evvel emirde mev#üun hu: dünu tespit edelim. Şiirleri tenkit eden veya felsefi bir eseri mevzuu bahse- den kimse, şiirde eşhas yahut felse- İede vak'a olmadığı cihetle “entrikaları huldsa etmeyerek intibalarını hikâye eder. Fakat, bir. tablodan san'at munekkidi bile o tabloyu gör- memiş olanlara ne gösterdiğini etraflı şekilde hikâye ettiği halde, bir roman sten bahsedecek münek- veya bir piy kidin onun mevzuu hakkında istediği gibi izahat vermeğe selâhiyettar ol- mamasını istemek, bence manasız ve garip bir taleptir. Münekkir, karilerinin huzurunda onlarla hasbuhal eden bir konleransçı vaziyetinde o bulunsaydı, kendilerine sorabilirdi. ( — Efendiler,.ben bu haf- az "nin yeni romanından bahsedeceğim. Okudunuz mu? .....ın yeni piyesinden bahsedeceğim. Seyret: tünizmi?) Ve söyleyeceği söz'eri de alacağı cevaplardaki miktarlara göre tayin edebilirdi, Halbuki makale ya- zan muharrir yalnızdır ve masasinın başındadır. Kimler olduğunu bilmediği karilerine söz söylerken her ihtimali hesap ederek söylemek Zaruretindedir. Meselâ bu mecmuanın sütunlarında ben (Mavi ve Siyah)'a dair bir söz söylerken; karilerimden büyük bir ek- seriyetin bu kitabı okumuş oldukları: nâ emniyetle idarei kelâm edebilirim; Fakat Iğalettayin bir muharritin Hem ile yeni çıkmış bir eserinden bahseder- ken aynı emniyeti duyamâm ki! Sırf kendi. intibalarını anlatmak ta pek hot- gümane bir tarz olur ve nihayet kendi düygularım ve şahsiyetim için bir ve sika teşkil edebilir ki; bü ikaya da kimsenin ihtizadı bulunmasa gerektir. Şu halde tekrar edelim Romandan

Bu sayıdan diğer sayfalar: