8 Ocak 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7

8 Ocak 1929 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aklına maşallah! Dün sabah uykudan | dehşetli bir gürültüyle uyandım. Gümbür gümbür kapı vurulu- yordu. Saate baktım daha yedi. Hizmetçi bile kalkmamıştı. Bu kadar erken kim ola- bilirdi. “Sürgüyü çek- Ü tim, kanadı açtım. | Apartıman kapıcısı, e- | lindeki kâğıdı uzata- rak: — — Aledersiniz, dedi, q;p rahatsız — ettim, / dakat telgiraf geldi de; ş — Peki ama, ne diye Ç zili ç:ılmıyor—ıun da ka- i pıyı bövle tekmeliyor- — Efendım zili ça- k lmîam siz uyanırsınız “diye korktum. Halbu- ki maksadım - sade -hizmetçinizi -uyandır- maktı! | ş i ııoycılorlıunıııııl- $let mekteplerine ya- İzılsınlar, sonra ca- $ hil kalmak var ha ! debisdADALARALALAKAKANAADAR Bır bakışta ş Atımı ı'mt. naln kaldır lıemşerıl Herkes bu tarlada ektiğin biçer,' la:aka bulursan saldır. hemişerit — ; Altındır üstüne bastiğın toprak; Deme bü yıt geçti havalar kürak, Paslanma yerinde kıvrak ol, kıvrak. Karmını doyuran:maldır hemşeri! Şunun bunun Jaft vız gelsin sana, & kelmaha, hız ge ı dul sandığı, kız gelsin sana, Yağu sansınlar; baldır hem$eri! Okuyup yazdın mı gayrı bir kere; Kimse getiremez sırtını yere, «Gazi> nin emrinden ayrılm'a zerre, Yutunduğun bir tek daldır hemşeri! ÇArLLLELALLLLAALALARAAALADA Yeni harfleri - bil- : j değil şimdi... sana, M. S, ımımııııııııııınınmııımmımımmmıımıı!ııımıınuuuııuııuıımılııuı% TUHAF FIKRALAR Soğusun diye... Herifin biri nalbant dükkânına uğrar, ba- karki nalbant ateşten çıkardığı demire bo- yuna tükürüyor sorar: —Neye tukııruyor:uıı bu demire? Nalbant cevap verir: — Soğuyup soğuma- dığını anlamak için... Herif, bu yeni keşfi duydu ya hemen o ak- şam, evinde karısına gösteriş yapmak için sofrada çorba kasesine tükürüverir. — Aman ne. yaptın? Diyen karısına da mağ- rurane çevap verir: — Karıcığım çorba soğudu mu dıye bak- tım! Karnım aç değil... Küçük Ahmet baba- sına sordu: — Baba.. niçin be- nimle beraber oyna- mağa gelmiyorsun? -ğValŞteim yıyook ta on- dan... — Niçin vaktin yok? — Çünkü - çalışıyo- * rum oğlum! — Niçin çalışıyorsun? — Para kazanmak için... —Para kazanıp ne yapacaksın? — Sana yiyecek ala- cağım... Küçük Ahmet biraz düşündükten sonra: — İyi ama babacığım dedi, benim karnım aç | bir 'ngilizdir. | Mmuş, bir müddet tip | îVİîİİyeîî İ”ı"lka adam]arfı Darvin Darvin, ilim ve fen tarihinde pek meşhür 1809 senesinde doğ- fakültesinde okuduk- tan sonra terketmiştir. Küçükten beri kendi- ; sinde büyül bir tetkik we tetebbu merakı var-! dı. Seyahat etmek baş-| hea emeliydi. Nihayet bu emeline muvalfak oldu, Cenubi Amerika- ya gitti. Orada bir çok | fenni ve ilmi tetkikatta | bulundu. — Hayvanat, | nebatat ilimlerine ait | mühim keşifler yaptı. İnsanların - maymun- | lardan azma oldukları | nazâariyesini ortaya at-| tt Darvinin fikirlerin- | den bugün bahsetme- yen hiç bir ilim kitabı yoktur. Bu meşhur ilim adamı 1882 senesinde öldü, Tfakat namını ilelebet ipka etti. Ötomobil kazaları (İki şölör, arasında) — Karımla nasıl ta- nıştığımı anlatsam şa- şarsın... Bir gün Büyükdereye giderken arabayı de- virdik, ertesi günde | devirdiğim araba için- deki kız, karım oldu, Ne dersin bu işe... Öteki cevap verdi: — Diyeceğim şu ki her araba idare edenin başına böyle bir şey gelecek olsaydı otomo- bil kazaları oldukça | | azalırdı. Çenemde bir tutam kıl... Aptalın biri fotoğ- rafçı dükkanına gide- rek resmini çıkartmak istemiş, ve tam iskem- leye kurulacağı sırada yerinden sıçrayarak: — Aman, demiş az kaldı söylemeğe unu- tuyordum, - -çenemin ucunda bir tutam kıl | görünsün, yakında sa- kal bırakmak niyetin- deyim! ATALAR &;; vsan H 56— Âç kurt arslana; sâldırır 57— Açit f:n-m dcî':r; 58— Allı yelek puıluğ yelek, gömlek yok, Ğ canfes neye gerek... 59— Al benzimi bo- zan, otuziki;düzen. 60— Alımmı iıldırdmı. morüumu soldurdum, di Alma alı, sat yağızı, besle kırı, bin doruyn... 62— Alan satandan umar, 63— Alacakla borç ödenmez. % 64 - Aldığını vermi- yen, aradığını bula- maz 65— Ayağına bak- ma başına bak, yüzü- ne bakma işine hnk!ğ BNU MAN S I SA NARANANN A Cevaba Bakın! Samuel Efendi oğ- lunu Parise - tahsile göndermişti. - Oğlan tahsilini bitirdi, baba- sına telgıraf çekti: « Yol harçlığımı gön- der, geleyim! » Samuel Efendi . 200 lira gönderdi. - Rakat oğlu bu paraları Pari- sin eylence yeıîriı'ıde vur patlasın çal oyna- sın yedi bitirdi. Sonra tekrar babasına şu telgrafı çekti: «Babacığım, gönder- diğin yol harçlığını çaldırdım, gene gön- | der!» O vakit Samuel E. kâğıdı, kalemi” eline | aldı ve şu cevahı yaz- dı: «Sen de bagka bi- rinden çal ve gel !» Ammada hediye hal —Her sene başı ama- cam bana bir” hı-dıye gonderır 5 — Peki bu sene ne gönderdi. TARRDU İ eai Arkadaşım debinden bir kâğıt çıkardı ve bana — uzattı. - Açtım baktım şu satırlar ya- zaliydiz « Vakıa aradan bir sene geçti ama her halde geçen sene sana bir altın saat hediye ettiğimi — unutmadın zannederim !.» Bu kesatlık böyle giderse bundan sonra hepimizin görüp göre- ceği hediyeler bunun gıbnhr Me hur Aukteler Husust müsade.. Birtarihte Viyanada $| Fransız sefiri bulunan | M. Kamboön, bir gün Avusturyanın şimalin- de küçük bir köye çe- $i hilip bir müddet başmı dinlemek ister. Avtıs: $#| turya memurları sefi- rin bu arzusunu habet” alınca derhal arabâa; hayvantedarik ederler, relakatine — jandarma verirler. Elçi bazretleri de yola çıkar. Bir müd- det yol aldıktan sonra gavet korkunç bir bo- ğazın üzerinde kurul- muş harap ve eski bir köprünün — üzerinden | geçmek Tâzım geldiği | zaman arabacı seslenir: | — Hususi bir müsa- deniz olmasaydı - bizi | buradan !ru,ırnıukrdı Ozamanda 20 kilomet- | relik bir yolu dolaşma- ğa mecbur olacaktık.. Sefir sorar: — Yal,, demek bu müsadeyi her kese ver- mezler? — Evet... Çünkü mü- hendisler bu yıkık köp- rünün arabayı çekecek kadar sağlam olmadı- | ğına dair rapor ver- mişlerdi de.. Çocuk aklı.... si sordu: — Oğlum, Sabahati bilirsin ya.... Büyük adam ol da sana onu alacağım... Küçük Rızaya, anne- , Günün haberleri arasında Hwldi Araplar ayaklanıyor Suriye ehalisi Fran- | sanın idaresinden çıkıp ayri bir hukümet kur- mak - istiyorlarmış . Hatta Şamda ve diğer şehirlerde toplanıp nümayişler yapmışlar, istiklâllerini. kurtar- mak için yeminler et- mişler. Bütün Surive halkı parasızlıktan çok sıkıntı çe kiıyormuş. Arabistan ve Suriye cihan harbinde bizden ayrılmış birer memle- kettir. Halkı hiç tesikiye gelmez bir - millettir. Onun için, bir çokları Arapların, Fransızların başına bir iş açmasın- dan korkuyorlar. 600csceLASEAE FAAAAAA A Rızacık -bir saniye düşündükten sonra ce- vap verdi: — Olamaz amnel.. — Neden? — Sabahat bizim ak- rabamız değil.... — Ne demek istiyor- sun?. — Hakkım yok mu, baksana sen, babamla, eniştem, halamla, yen- gem, dayımla- evlen- müğşsinizi.. Bir şeyini unutmuş... — Anne büyük baba- mı da Allah mı yarattı?| ——— — Elbette, çocu*rum. — Ama bir şeyini unutmuş... — Nesimi?.. — Saçlarını... AAA Z AOĞA UUU erssAALLACALALALA Müllet mektepleri için Millet Aliabı _' Kâazançlı san'atlar Allah razı olsun hü- kümetten. Halkın gö- çinme yölü olwn ka- zınçnwmth 1 hima- ye ediyor, ve esnafin işlerini ilerletmelerini istiyor. Bu sefer B'ınıhı ma- da bir balıl - tebi aça mektepleri b olanlar girecek ve tıkları zaman hü kendilerine bedav: alât ve edevat verecek Balıkçılık, malüm ya çok kazançlı bir. i: 3öyle asri bir girince tabi büsbütün | ilerleyecek. H'ndı gençler göre- lim sizi! ÜÜ Hanımlar, EBfendiler, Ağalar « Y » çocukların sapanı, « D boru gibi! | Her hakkı makfuzdür |

Bu sayıdan diğer sayfalar: