18 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

18 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Milliyet it Asrın umidesi “Milliyet” tir 18 TEŞRİNİSANİ 1930 İDAREHANE — Ankara caddesi *No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G için Hariç için i aylığı 400 İruruş 800 kuruş z 7s0 ,, 1400 .. 3, 1400 . 20. ii mir Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Bugünkü hava Dün hararet en çok 16 en az 10 direce idi” Bugün ruzgir “lodos esecek baya açık olacaktır. | Ayinesi iştir! Derler amma aldirmayın! Ne aynasız işler ve ne işsiz ay- halar var ki her gün gözümü ün önünde gelip geçer. Geçende Beyoğlundan ge- çerken birkaç arkadaş beni çal- yaka edip yeni açılmış bir sine- manın avlusuna soktular, Eger oraları kalabalık ve beni yaka- layanlar centimen olmasaydılar bir karmanyolaya veya sui kas ta uğradığımı zannedecektim. Şu sırada da hakkımda iyi dü- pünmiyenler yok değil, Lâkin bu yakapaçanın sonu beni çok aydınlıklı bir dolaba koymak ol- oldu,.çünkü beni dolaba koy- makla bir boş gaz tenekesini dolaba koymak arasmda hiç fark yoktur, ikimiz de boş ve gürültülü. Dolaba girdik, kuv- vetli bir projektör zıyası gözü- mü oyuyor."Bir matmazel bana — Sağa, sola, ileri, yana, yu- karıya! kumanda verdi ve: — Serbestsiniz! dedi! Çıktım, arkadaşlar benimle alay ediyorlardı. Bir kaç dakika sonra elime uzun bir kâğıt ver-| diler, üstünde altı pozda alm- mış resimlerim... Sonradan anlattılar ki, bu Fotomaton isminde otomatik bir fotograf makinesi imiş, Ya- rım lira verene 6 poz resim çı Karıyor ve 8 dakika da veriyor- muş.. Bunu öğrenir öğrenmez mahzun mahzun çıktım. Ya gü- nün birinde ceyreği atınca en- vâr türlü tuhaflık yapan nükte! makineleri de icat edilirse ha- limiz ne olur? Posta da yeni bir dert Paket postanesinde yeni bir © dert baş (o gösterdi... Yabancı | memleketten nekadar resimli & mecmiua, kitap, resimi hârita fi- lân gelirse Postahane bunları Gümrüğe gönderiyor ve orada da meselâ iki mecmua için be- # © yannameler ve gümrük muame- İesi yapılıyormuş. Allah rizası duğunu görünce endişem zâil| çel ngilterede neşredi İngilterede yeni neşredilen) tan işsizliğin gittikçe artması, eserlerden bir kaçmı buradaldiğer taraftan daha aşağı bir kaydetmek istiyoruz. İngilizİmaişet mikyası veyahut daha i- neşriyat âleminin meydana koy) yi bir istihsal mikyası.... duğu sayısız yeni eserler pek muhtelif meselelere dairdir. İngiliz dünyası bugün en zi- me ile zihnini yoruyor? Onun için yeni neşriyat ara-| * sında “Sir William Beverdige,, tarafından neşredilen “Unemp- loyment — A Problem of İn- dustry,, namındaki eser bilhas- 8a nazarı dikkati celbetmiştir. Müellif ötedenberi sanâyide- ki işsizliğin sebeplerini aramak la meşgul olmuştur. İngiltere 909 da işsizleri için bazı mühim tedbirler almıştır. Müellif bundan yirmi sene ev vel vücude getirdiği eserini o zaman alınmış olan * tedbirlerin setaicinden çok ümitli görüne- rek ilk eserini yazmıştır. Şimdi bu ilk kitabı tadil ederek bu- günkü vaziyete göre yep yeni denecek bir şekil vermiştir. Buğün İngiltere hükümeti iş- sizlik sigortasına para veriyor, yardım ediyor. 909 da Lloyd George amelenin işsizliğine kar) şt sigorta usulünü memlekete ithal etmiş, sigortaya hüküme- tin yardımını temin etmiştir. Fakat o zamandanberi yirmi se ne geçti ve bugünkü şekli ile işsizlik sigortası o hale gelmiş oluyor ki bunun âdeta çalışmak kuvvetinden mahrum fakirlere edilen yardımdan farkı kalmı- yor, Bugünkü işsizlik sigortasını tenkit eden İngilizler bu halin ötedenberi çalışması, şahsi te- »bbü meşbur olan İngiliz milletinin seciyesini berbat e- den bir âmil olduğunu söylü- yorlar. Müellif işsizliğin sebeplerini ararken maişet mikyası artar- ken istihsal mikyası artmamış olmasmı zikrediyor. İstihsal mikyası artmadıkça maişet mil) yasını korumak ii i arttı- ran en mühim âmildir, Bir memleketin nüfusu fazla gelmesi demek İngiliz milellifi- ne göre şudur: Nüfusu fazla gelen memleket demekte bir çok kimse vardır ki bunlar işlemekten hariç kal- muşlardır. Çünkü artan maişet mikyası ya duran yahut geri gi- den bir istihsal mikyası ile kar- şılaşmaktan ileri geliyor. Müellif İngiliz milletinin bu takdirde iki vaziyet karşısında kaldığımı ilâve ediyor: Bir taraf a mü? Öteden beri bu gazete ve mecmualar Postahanece tevzi ediliyordu, şimdi âlemi derde ve müşkilâta sokmanm, beş ku- ruşluk mecmuayı gümrüklemek için beş lira masraf ettirmenin mânası var mı? Gümrükte bu çaprazlığı görecek hayır sahibi | | len mühim eserler Müellif İngilteredeki işsizli- ğin büsbütün ortadan kaldırı. masma değilse bile harpten cv- velki nisbete irca edilehileceği Sovyet Rusya iliz neşriyat âleminin yeni kitaplarından bahsederken söze iktısadi bir mevzu üzerinden başlamış bulunduk. Böyle de- vam edersek -“Lokis -Fischet,, tarafından - “The Cavicts -in World Affairs,, tarafmdan neş- redilen eserden de bahsetmek lâzım gelecektir. Müellif ihtilâl dön sonra Sovyet Rusyanın di- ğer devletlerle nasıl tesisi müna sebat ettiğini uzun uzadıya an- latıyor. Sovyet Rusya bütün dünyada ihtilâl çıkarmak eme- lini takip etmiştir fakat Rusya bugün daha ziyade beş senelik plân denilen iktısadi mesail Programını tatbik etmekle meş guldür. Gandhi'nin hayatı Sözü iktısadi mevzudan ayı rarak başka bir vadiye getir- mek için Hindistanm “bugünkü milli kahramanı olarak kendi- i k bahsedilmiş olan in hayatmı hatırlıya. Ahiren “Mahatma Gandhi, isimli bir,eser. neşredildi. Bu Hint milli reisinin hayatını an latan bir eserdir. Büyük bir fi- kir adamı olan Gandhi Hindis- tanda büyük bir nüfuza mali tir. Fazla olarak mücadele et ği İngilizlik tarafından da hi met gösterilen bir adamdır. Bu büyük nüfuz ve tesir nere den geliyor?... Hint millicileri arasında hiç kimsenin Gandhi kadar tesir ve nüfuz sahibi olmadığı bellidir. Bu kitapta Gandhi kendi ha- yatını kendi anlatıyor. Gandhi'nin bu kadar büyük bir tesir ve nüfuza sahip olma- sında âmil olan şey yalnız| yüksek tahsili, kendinin büyük bir fikir adamı olması değildir. Onun faikiyetinde asıl âmil “Hakikat,, olarak bildiği (şeye, karşı sarsılmaz bir iman sahibi olmasıdır. “Yalnız Hakikat aranmağa ve hizmet edilmeğe lâyıktır.,, di- yor. Bu imanın neticesi olarak Gandhi için dünyanın hiç bir şeyinde kıymet yoktur. Bui-| man ile hareket eden Gandhi) halk kütleleri arasında son de-İ rece tevazu ve mahviyet içinde- dir, Fakat dünyada “Hakikat, ten başka hiç bir şeyin kıymeti olmadığına şiddetli bir iman ile inanan bu milli reis her hali ile| ne kadar mütevazi ve mahviyet kâr ise emelini takipte de o ka- dar inatçıdır! Gandhi'nin | kalmadı mı? Kardeşim Reşat Enis Bf. “Kilıcımı sürüyorum"u oku- dum. Tebrik edefim. için bizde hiç kolaylık ve barit- itmek niyeti yok bu halkanın etrafında sıralandı lar. İ Ben aptal gibi idim.Sinirle- #rimdeki deminki gerginlik, coş- yorgunluk başlamıştı.Ve gittik çe aptallaşıyor, alık alık, — Ne oluyor?... i Diye bu şeyleri seyrediyor- dum. Ve... Zihnim hurda; pas tutmuş, işletilemiyen bir maki- ne yığını gibi kafâmın iğinde © bir ağırlık halinde: duruyordu. Sanki, bu sahnede benim hiç Tolüm yokmuş, ben seyirci imi- şim gibi idim. Hiç üzülmeden, hiç bir şey hissetmeden bir kol- ın kenarma dayanmış öyle- »ce duruyordum! Beş hasta var! FELEK Etem IZZET kunluk, yerine bir yumuşaklık|bir adama: kendi millettaşları arasında bu kadar nüfuz sahibi olması ve düşmanlarının da hürmetini cel betmeğe muvaffak olması onun| iki hasletinden ileri geliyor: rum?, Bu nikâhı kıyamazsmız Diye ona da bağırdım. V Bu bağırmalarım devam etti — Neyi, kime veriyorsunuz?.. — İstemeyorum... — Zorla nikâh olur mu?., — Sizi mahkemeye veririm. — Sahtekârlık yapıyorsun 17 Mizah, Ede Atletizm federasyonu | RİNİSANI 1930 reisi Bürhan Bin cevabı Cümhuriyet s'por muhbiri) İhsan Beye 17 teşcinisani 930 tarihli .Cümhuriyet gazetesinde « imza- nız altında bazı satırlar var. Siz Zannetmişsiniz ki; ben size çat- mak niyetindeyim. .Uzak azi- #im, Hele sizin bazı beyanatı tahrif etmiş olmanız aklımdan bile geçmedi. Yemin ederim ki; bütün bu spor hay ve huyunda bir an bile sizi hatırlamış deği- lim. Beyanat tahrifi maddesini üzerinize almağa, hele nahak misiniz?.. Bu cihetleri tenvir bu yurursanız manasiz bir sürü mü nakaşanın daha açılmasına ve her gün biraz daha çamura sap- lanan spor işlerinin daha fazla kirlenmemesine mani olmuş 0- lursunuz.. Hümnetle cevapları- niza müntazırım Beyfendilr Türk atlatizm federasyon teisi Bürhanettin Ortaköy klübü Ortaköy spor yurdundan; 10 biyat, Ss dj ! Sonbaharın dık akşamlarından biriydi. Böyle akşamlar seven|du gönüller için ne kadar derin te- İsirler bırakırl... İ - Yeni başlıyân bir münasebet İve sevişme. Tamamile hissi bir isey. G enç bir kız ile genç bir er- yere kendi kendinizi itham e |teşrinisani 930 tarihinde fevha- kek. O gün tekrar görüşmüyler, dip sonra da bu için kabadayılık göstererek ım: nasız sözlerle bana laf atmaniza| mahal yok!, Siz bir spor -imüh- birisiniz. Orada tekemmül ct- meye bakın da evelki cuma gü- nü Kadıköyündeki atlatizm mu sabakalarında olmadığım halde yalnış haber alarak Abidin Da- ver Beyfendinin bana yazdığı hücum makalesinde orada bü- lunduğumu yazdırmağa sebep olmayın!, Üst tarafını Ali Sami ve Fethi Beylere bıra rakın yeter! Size beyanat veren Ali Sami ve Fethi Beylere yazdığım şu satırlara o zatlar lutfen vap verirlerse, kongreyi kimin ton- tayıp kimin toplamadığını daha iyi anlarsınız... Eğer siz bana gelip bu işleri| sorsaydmız öğrenirdiniz!, Gelelim bizim arkadaşlara. Ali Sami ve Fethi Beyfendi- leri, Spor işlerinin girdisini, çıktı- smı az çok bilir bir adamım. Benden gizli kalınmış bir spor işi olmadığına kailim, Fakat ba; hadiseler sizden. bir iki nokta- nın alenen tavzihine beni mec- bur etti, Sizin başbaşa kaldığı- nız zamanki hissiyat ve kanaat larınıza hitap ediyorum. Gazetelerde Ve bizim aleyhi- mizde ölçüsüzce söylenen söz- ler arasında kongrenin toplan- masını istemediğifiizi ve bun- dan kaçtığımızı yazıyorlar. Ben şahsen ve arkadaşlarım da bil- vasrta ve bilâ vasıta senelerden ve aylardanberi büyük kengre- nin toplanmasını sizden resmi, ve hususi kaç defa rica ettik ve siz ki merkezi umuminin icra memurları sıfatile müddeti gel- miş umumi kongreyi toplamak la mükellef idiniz. Bü işe kaç defa teşebbüs ettiniz ve kongre neden toplanmadı?.. Ali Sami Beyfendi! Ben ve beni müteakip Ahmet Bey ve| diger bazı rüfeka spor işlerin-) den çekilmiş idik. 929 senesi sonlarında beni büyük kongre- nin toplanma müddeti gelip geçtikten sonra bir gece bizi devlethanenize çağırıp isimleri mazbut arkadaşlar huzurunda istifalarımızı geri almamızı ve kongre toplanıncaya kadar fede rasyonlarımızı idare etmemizi i temenni ederek bizim istifaları-) mızı istirdada sebep olinadınız ında beri sizde ve) bizde değişmiş bir şey, var mı? Ve şimdi siz bizim salahiyet" değil. Ben de bu nikâha razı de- ilim. Görmüyor musun, işitmi- yor musun, Böyle nasıl nikâh kıyılabilir?.. o Utanmıyor mu- sun?.. Günah değil mi?.. Kork- , Enver, Mustafa, Hâsim, Ekrem, Vahit Beyler ve yedek azalıklara Şakir ve Niyazi Bey- ler ittifakı ara ile intihap edil- mişlerdir. Mektepliler müsabakası : Gazi Türkiyesi 79 uncu haftanm 3 üncülü- ğünü Darüşşafaka ( lisesinden İ914 Kenan Nafiz B. kazanmış tar, Yazısı şuğür; Müsâbakamızın 79 uncu haf- tasınm en mühim haberini son Ankara ziyaretile yeni ve feyiz- li bir devreye giren siyasi mü- nasebetlerimizin bütün Avrupa da derin bir alâka uyandırması ve tahdidi teslihat ihzari komi- syonunda Türk heyetinin uyan dirdiğı şuurlu alâka teşkil et- mektedir. 1 — Yunan Başvekilinin An- karayi ziyareti iki millet arasın- da asırlardanberi devam eden ihtilâfa kat'i surette bir nihayet verdi, Ankara itilâfnamesi, yal- nız maziyi tasfiye etmekle kal madı, ayni zamanda yarın çok Samimi ve karşılıklı menfaatle- re müstenit bir teşriki mesaiyi hazırladı. Bu iki mühim netice- ye inzimayı eden Macâr Başve- kilinin Ankarayi ziyareti bütün Avrupa devletlerinin nazarmı Türkiyeye çevirdi. Bazı Avrupa devletleri, bilhassa Fransa telâ- şa düştü. Fransız gazeteleri, Türkiye, Yunanistan, Macaris- tan ve İtalya arasında bir blok İyapıldığını, bununda Balisanlar dan ve o merkezi Avrupadan İ Fransız nüfuzunu kırmağı istih daf ettiğini ileri iyorlar. Fa- kat Gazi Türkiyesinin dürüst İpolitikasi, bütün dünyaca ma- İlümdur. Diğer taraftan başta İngiltere olmak üzere birçok Avrupa devletleri de Türk-Yu- nan uzlaşmasını hayret ve tak- idir ile karşıladılar. 2 — Bundan başka, hüküme- timizin, faal bir uzuv olarak 'Tahdidi teslihat ihzari komisi yonuna iştiraki ve Türk hey'e- tine ve tezine karşı gösterilen alâka, bilhassa ehemmiyete şa- yandır. Hele Ankara ziyaretlerinden ve Cenevre temaslarından son- ra, Hariciye Vekilimizin Roma- ya daveti, Gazi Türkiyesinin si- yasi faaliyetlerinin Şarki Akde- daklarını paşanın eline uzattı- lar: — Allah mes'ut etsin efendi- MmiZ.. — Allah afiyetinizi daim eyle sin paşai Ve.. Paşa her uzanan ele ce- binden bir kese çıkardı, sıkıştır- mağ — Yaptığmız cinayettir. muyor musun?.. dı. Amma ben bağırıyormu- Ba Ve... Hakaret ediyordum Dedikçe, kabasakalın hiç 86-| şum e — Aldım... — Siz, hepiniz canisi: si çıkmıyor, iki de bir deve göz — Bu nikâhı tanımıyorum... Denip te, babamın yanmdaki| “© Alçaklık ediyorsunuz!.. lerini açıp yüzüme bakıyor, ağ-| — Hepinizi dava edeceğim! i — Paşaya kulluk ediyorsu-| zının içinde bir şeyler mırıldana| — Utanmazlar... — Verdin mi?.. © Ka rak, Deye bağırıyor, kendi kendi- Deyinceye kadar devam etti. — KeAle- ve — Onlardan sor... mi yiyormuşum. Buna hiç aldı: Bu, son sorgu birden bire beni! — Sefiller!- © | Der gibi paşayı ve etrafında: | ran bile yoktu. Gözler hep paşa ayıltu, beynime saplanan bir, — Paşa da biralçak, siz de bir| kileri gösteriyor, sonra, yine e-|nın cebinden çıkacak keseyi eö neşter oldu, vekil: alçak". lini kalbinin üzerine götürüp ba | zetliyor ve her.keseyi avucunun — Verdim... Derken -birdenbire haykır- dım; — Neyi veriyorsun?. Sesim bir kaplanın böğürüşü İ kadar korkunç, onun gibi vahşi, | başı bile yerden kalkmadı, hiç onun gibi kulakları yırtar bir kuvvetteydi. kabâsakal imamın iizerine doğru koştum, . . Tepiniyor, çırpınıyor, dam. Fakat, ne garip, ne akla sığmaz bir haldir ki, bu kadar hakaret, küfür karşısında hiç birisinin birisinin gözü kımıldayıp bana bakamadt ve.. Hiç birisi: — Ne diyorsun hanım?.. şını önüne eğiyordu. Öteki sarıklılar da bir şeyler okuyup duruyorlardı. En niha- yet, kabasakal: — Allah mübarek etsin... Dedi, inliye tıslıya yerinden kalktı, ötekiler de onunla bir- lik kalktılar ve.. Hepsi birer sal yeli köpek gibi para iştihasın- bir daha CASI- na savuşuyordu. “En son babam, içine koyup göğsüne bastıran i arkaya bakmama: paşanın eline uzandı, paşa onun eline uzandı, uzunt — Estafurullah... Lar, sıralandılar ve kargılık- lı bir saniye biribirlerine baba- mun ifadesi ile: ithamı reds|lâde surette içtima eden kong- fakat akşam olun ta ayrılmak aj)rede idare heyeti azalıklarma zaman! gelihce ikısi de bunu is- a temiyordu. Delikanlı sordu: — Bir daha rf İ gün görüşeceği: vakit hangi Bir mağazada çalışıyordu; Fa- kat ârtık oradan çıkıp başka bir işe giriyordu. Onun için bunu iyice tayin et meden görüşme zamanını şi diden söylemeğe imkân görmü- yordu. Nihayet hiç bir şeye karar ve- remeden ayrıldılar. Genç kız ak samın kalabalığı arasında kay- boldu. Onun bir müddet arka- sından baktıktan ve biraz evvel karşısında kendisini sevdi den bahseden genç kıza büsbü- tün gözden kaybettikten sonra İkendi kendine dedi ki: — Artık şüphe etmiyeceğim. Bu kız ile başlıyan hissf ve muh İtasar münasebet artık burada bitecek... Niçin tekrar görüşeceğimiz zamanı tayin etmeden gitti?.. Bütün bulduğu behaneler bey- hudedir. Sebebi belli; artık ben- den biktr, Eğer henüz bikma- mış olsaydı bana böyle mi ha- reket ederdi?.. Her şeyden evvel ben zengin değilim. biz genç bir kızım kal- bini çabuk soğutan bir şey.. En mühim şey, . Şimdi o bende ken İdisi için büyük bir istikbal bula mıyacağını anlayınca pek nazik bir behane ile bu münasebeti bu rada brakmağı daha iyi buldu- ğunu anlattı. Genç delikanlı zengin değil di, Fakir de sayılmazdı. Çalışa- rak hayatını kazanan yüz binler İce gençten biri de oidi. Çalış kan, fakat hayatın ilk darbeleri! ne daha pek küçük yaşta iken maruz kaldığı için kalbinde bir durgunluk, en çok sevindiği za- İmanlar bile gülüşünde bir soluk luk bulunurdu. Hayat onu pek erkenden cid- İdileştirmişti. Genç kız ile bir daha görüşe- ceğini pek ümit etmiyordu. Bu- nu da hayatm dizer bir takım mahrumiyetleri gibi telâkki e- İderek her mahrumiyet gibi bu- nu da alışkın bir surette karş İlıyacaktı. Fakat bir kaç gün son ———— — kal ettiğine bir delil diye telâk- ki edilmektedir. Bütün bu faa- yetlerin tek bir mânası vardır oda: sulhü ebedileştirmek, hiç olmazsa temadisine azami su- rette çalı ni t Ettiler, Ve... Tabii babamın gözünde canlanan, dirilen, âde- ta ayaklanıp dolaşan, tek şey: Para. riyordu!, Tabii sevinci de hudutsuzdu ve.. İstediği olmuştu. İhtimal, bu işin böyle olacağını da bili- yordu, evdeki hali, ağlayış: sız- layışı hep beni bu tuzağa düşür- mek içindi. Eğer, öyle ise: — Aferin!... Müvaffak oldu ve a yetini daha meydana ui: — Mükemmel aktör! — Mahir diplomat... Bir kaç dakika içinde salonun içinde hiç kimse kalmamıştı. Bir babam, bir o, bir de bendik. Babam da: — Eh.. Paşa Hazretleri sizi Neşeli olmakta bir servettir Genç kız karar veremiyordu.|ü —Fransı/vadan— Ira genç kız geldi, kendisini bul | — Ah, dedi; doğrusu seni! tekrar beni arıyacağıma ihtimal vermemiştim. Getiç kız buna hayret etmi gibi göründü: — Niçin, dedi, beni sevmi$ olsaydın hem bekler, hem dos — Evet... Hem de?, Ne© Turdu?.. — Hem de Çünkü bilirsin ki ümit insan itsizlikten çok mustarip © der... — Bu da yeni bir fikir.. Fakat doğrusu, ben senin tekrar b& nimlg görüşmek istiyeceğindel ümidi kesmiştim. Sonra anlattı. Kendisini bu ü mitsizliğe sevkeden sebepleri rgrken en başta kendisinin ze” gin bir genç olmadığını söyl Kız bu sözleri sonuna kadaf dinledi, Sonra dedi ki; — Senin zengin olmaman bi zim başlıyan ve hissi bir surettf şimdiye kadar devam eden mü nasebetimizi neden ihlâl etsin? Maamafih genç adam bundâ ısrar ediyordu. Onun bu rsrarf nı gören genç kız dedi ki: — Sana açıkça bir hakikati söylememe müsaade et.. Sende eksik olan para değil, gençliğ? mahsus olan neşedir. Evet... Bu en büyük noksan dır. ER Aaa LD 0 şk | Sinema - Tiyatro İs. B. Darülbedayi temsilleri ISTANBUL BELENİYESİ k | n ANN Millet tiyatrosu bu gece Naşlı bey kadınlar erkekler VE hafızlar müsabakası Neyzen Tevfik bey konseri Salı gününkene: saat 21,30 ta yalnız. muellim ve talebelere mahsus Aynaroz dısı Komedi 6 tablo Musahip Zade Celil Bey kaan Bu akşam Üsküdar Hafe dye Ç Şitler trosünda komik Dümbüllü İsme üre ve Anastas varyetesi (Cahil pede” bok okut oğla) 5 perde dns we, | ür İ Kadıköy Süreyya sinemanı ii HORTLAK Ye Pazar ve çarşamba akşamları sağ l Program değişir, e | * | Dr.A.KUMEL | Gilt ve efrenci hastalıklar ted#” tün, vihanesi, Karaköy Topçular cad Sı desi Si Reğ rahatsız etmeyeyim.- BU” N ünlük bu kadar yeter. Tekr * tan tekrar mesut olmanızı dileri FR Kızım iyidir. Bu hiddeti herhsl ve de geçecektir. . .. Dedi. Ayrılmak istedi. Pa$# ( (7tm — Efendim. Müsaade sizin” — fiz Derken, ilâve etti: ş yi — Bir saniye beklemez miti” a niz?.. Ve... Salondan çıktı. Babam” ie ia ikimiz karşı karşıya idik — Utanmaz adam, Beni bi ne ya bu tuzağa düşürmek için W getirdin?.. . a Dedim. Omuzlarmı silk i maymunlar gibi yüzünü buru$” e bu: —Ne bileyim kızım?. B€ nim, hiç bir şeyden haberi” yoktu! . zi Dedi.. Korka korka ilâve vi — Her halde çok iyi oldü. nin için de, bizim için de, de biz de biraz ömür süreri- Ömrümün hiç bir saniyesind? bu ane kadar bu adamdan İğ” SGFESEŞEZŞEİ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: