24 Ekim 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

24 Ekim 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mülliyet Asrin umdesi «Milliyet» tir. 24 TEŞRİNİEVVEL 931 İDAREHANE — Ankara cadde si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Tstanbul. Telefon numaraları: 24311 — 24312 — ABONE ÜCRETLERİ G 3 aybğı er 2 Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 750 1400 1400 2100 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen muskalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edil Gazetemiz ilinların mes'uliyetini kabul etmez Bugünkü Hava Dün azami hararet 19, asgari 11 derece İdi. Bu- gün rüzgâr mütedil lodos hava bulutlu. Haftanın Yazısı Kriz ! İimdi de moda oldu. Kimin le görüşseniz merhaba dedik- ten sonra ilk söz: -— Efendim! Ah şu kriz.. Bu kelime de bize Avrupa- dan gelen fantazi eşya gibi te- sir ediyor. Yiymi paralık kıyme ii yek, bir sürü masrafı var.. Kriz..de ne oluyormuş. Biz babamızdan kriz sözünü şiterek mi adam olduk.. Hani | her devre bir isim takarlar, | bugünlere de (kriz devri) den se yeridir... Bana sorarsanız buna bal | gibi (üzenti) derim. Amerika- da, Avrupada kriz var ya bizde de olsun... Çünkü Amerika ve Avrupada olan her şeyler biz de var. Radyo var, sinema var | işaret memurları var, yol göste ren elektrik işaretleri var, tu- | valet, moda, renk süs, muzika, dans var, kriz neden olmasın! İflâs ise Amerikada da bizde de, durgunlak ise orada da var | bizde de, İşsizlik mi? Bazı yer lerde memurlar sabahtan akşa ma kadar gazete okuyor.. Ame rikaya benzemek için nemiz ek sik. Evet buraları doğru lâkin | bir dö beni dinleyin! Ekmeğin | okkası altı buçuk kuruşa.. Pa- lamut (ibadullah beş kuruşa) | diye satılıyor. Et, süt, kömür, odun yok pahasına. Bunun k- riz neresinde?.. | Herkes ay başında aylığını alıyor.. Amele haftalığını der- cep ediyor. Lâkin lâkırdıya gel dik mi; Efendim kriz var, kriz. )iyeceksiniz ki tüccarın ha | Ii harap!,. Gün oluyormuş ki; | ön paralık alış veriş etmeden | dükkân kapıyorlarmış.. | İna- nırım... Yalan değildir. Amma bununla kriz arasında ne mü- nasebet var.. Her şeyin o fiati paldır küldür iniyor bizim tüc | car konsorsiyomun ingiliz lira | smı tuttuğu gibi fiatleri oldu- ğu yerde mıhlamış duruyorlar. Artık âlem de kör değil ya!. Ta | Milliyet'in Edebi Romanı: 58 BAŞI DÖNÜ — Nevzat Süreyya mı? Evet. O yumurcağı bil- mezsiniz siz.. Şişlide yalnız i annesini teshir edemedi teki Hanımların hep er kucağınıza düştüğü | nü öyle ballandıra, ballandı- | ra anlatıyor ki. | Ahmet Nebil şaşırmış, kal- | maştı. Bu çocuğun şimdiden © muhit içinde, bu itiyatlarla bü yümesinden yarın nasıl bir a- dam olacağını anlamak kolay- dı. Refik Cemal, — çoktan beri aradığı fırsatı yakalamış bir a- dam tavrile, Ahmet Nebile so- kulmakta devam ediyordu: - Yazıcı zadelerin if tahakkuk ederse, bu hanın em da burna; kırılır. Aadam, | Nebil Bey, arkada değildi ki.. | Ne olur, bizi de b bii fiatler mal almak istemiyor, Benim sinirime dokunan bu kriz kelimesinin her tarafta adeta para gibi kullanılışıdır. Kiracınız var.. Ay başı gelmiş geçmiş aylığı vermemiş. Gi- dip istediniz mi? — Ne yapalım efendim kriz i amma acanım! Kriz de min hakkını vermemek | Mademki veremiyecek git! Hayır! Paramı? Al sana bir ağız dolusü kriz. Mal satmışşınız paranızı is tiyorsunuz.. » | — Hele şu kriz geçsin de Ne zaman geçecek? Geçtiği nin alâmeti nedir? Oraları ma- | lâm değil.. Âlem diline bir k- | riz takmış... Onunla harıl ha- | rel alış ediyor... | Ben bundan müşteki Meği-i lim! Bu alış veriş umümil se de meselâ on ârşım pal aldıktan sonra para yerine; şeye: | - Ne yapalım birader. K- | riz var... Hele geçsin del. Di- Bereket versin efendim! Teşekkür ederiz.. Deseler. Or tada mesele kalmaz.. Yavaş ya vaş kriz mübadele vasıtası 0- lur. Herkese muayyen ve kazan | & nisbetinde (kriz) sarfetmek hakkı verirler... Borcunuzu o- | unla verir, verginizi onunla Lâkin öyle değil kil. bir kısım var ki; b: ği gibi istifade edebiliyor. Bir | kısım da lâf: sakız çiğner gibi ağzından düşürmüyor amma '| bir iş göremiyor... Geçende bir arkadaş parasız kalmış.. Cür'etli bir çocuktur.. | Bir kaç yere baş vurmuş tabii bir şey elde edememiş.. Karnı da aç.. Dönmüş dolaşmış, ni heyet Beyoğlunun maruf lo- İ kantalarından birine girmiş.. | Belki bir arkadaşa rast gelirim hülyasile şöyle bir bakmış, kim | seyi görememiş. O esnada gar sonlar buna bir yer göstermiş- ler. O da oturmuş son listeyi vermiş.. kibetini düşünmeden tatlısile, tuzlusile mükemmel karnını de yurmuş., Biraz daha oturup din lenmiş.. Nihayet kalkmış, doğ tu gişeye gitmtiş.. İ Ben | adre- | iki m. Baksanıza! Demiş.. falan adamım.. İşte size sim.. Şimdi lokantanızda yüz kuruşluk © yemek ye: Borcumu inkâr etmiyorum 4 kin malâm ya! Kriz vi bile iflâs ediyor. Kl de iflâs halindeyim. İster- seniz dava edin!. Lokantacı bu beklenmeyen sözlerin tesiri altında hayran hayran bakarken beriki de hiç fütursuz lokantadan çıkıp git- miş. Bak! Böylesine canım kur- ban.. Amma bu herkesin ki değildir. Ya lokantacı (o belâlı bir herif olur da adamın yaka- sına yapışırsa!, Bütün bunları düşününce bu (kriz) alış ve rişini bir türlü gözüme kestire miyorum.. Krizle alış verişin diğer bir mahzuru da insanın tanınma. sıdır. Dükkâneilar bir kere si- zi tanıdılar d — Krize e isim taktı- Di KLER İbrahim NECMİ soksan.. ; — Kardeşim, ben bu âlemin eskisi değilim ki. — Ziyanı yok. Sen ilk giriş. te öyle iyi bir kabul gördün Kuzum, ne olur, bir akşam bizi de götür, şu hanımları kendi salonlarında bir göreyim. — Peki., Olur. Refik Cemal sevinçle Ahmet Nebilin boynuna sarıldı: — Hay yaşa be... Ne güzel olacak... Bak, görürsün, ben hiç acemilik ( göstermem. İlk geceden mutlaka bir bıldırcın olsun avlarım. azetede çalı- | inde en gö zü açık, en kurnaz, en sevim- li olanıydı. Orta tabakadan ye tişmi, liseyi 'tamamlıyamamış Refik Cemal şan muhbirlerin İzi yiyorduk. | eski neş'e y İ zaman, her şeyi hazır bul MİLLİYET CUMARTESİ 24 TEŞRİNİEVVEL Şaşı hizmetçi Raif koluma girdi: — Yemeği lokantada yiye- | lim, ondan sonra bize gidelim, dedi. — Ayol, koca apartımanın | var. Hizmetçin var. Ne diye lo kantada yiyorsun? Sus anlatırım. Tokatlıya girdik. Yemeğimi Fakat — Raifte -— Sen bugün çok durgun: sun, hayrola, bir şey mi va İçi değil mi Ta “kendisi Bir sene kadar oluy yıkayan; yemek pişir kan bir hizmetçiye vardı. Bana bunu gönderdiler. Eh, yüzü güzel, vücudü zel, üstü başı temiz. Amma 1 imiş, banane? Kızı kabul ik. Sabah erkenden kahvaltımı hazırlıy pazara çıkıyor, ne geliyor. Muktesit, şam işimden dönüp gü- kalkıyor, Çarşıya | alp | Ak- geldiğim o rum, Apartman gül gibi.. Bun dan iyisi can sağlığr. Biliyor sun bekârım. Bizim gibi g geniş olmayan adamlar için, i- şini bil lahi nim da çabuk almıştı. mekten sonra canım Söyle piyanoya oturup bir havası çaldım. Geçmiş & baba mıydı, neydi — çaldığım İ sey?. Kapı açıldı, Angeliki içe riye girdi. Amma iki gözü, iki çeşme... — Ne oldun Angeli bir hizmetçi kızı val- huyu mu r gün ye- sikildi dans iki? De- bir derdini açtı. Ben ii hava | ları çaldıkça, onda acı bir ha- dırıyorm akalım aif Bey, bilirsiniz ki ben dansı çok severim. Ee, bu genç yaşımda ben de ne diye danset miyeyim? — Eceee! Diye dinliyordum. Bir gün bu, mahallesinden bir kızla dansa gitmiş. Kızın o- | rada kavalyesi varmış, her şam dansederlermiş. Bu kav Yünün hür pülndaştıda Agi | ile hayli tepinmiş, ismi de Hi risto imiş. Hiristo buna © ver lar mı?, Para ilede alış veriş etmek isteseniz zise kimse mal salmaz. . Hattâ günün birinde lokan. | zaman dizer- tada yemek istediğiniz önünüze boş tabakları ler ve: — Ne yapalım beyim! Kriz var.. Bugün de bir kriz bastı- $ı yiyiniz! Derler. İşte o va- kit tatsız olur.. FELEK bir aralık bir maçt ksığı çık- tığı için hem askerlikten, hem de sporculuktan mahrum kal mıştı, Bundan sonra gazetecili ğe giren Refik Cemal, zekâ İe az zamanda temayüz etmiş- tü ” Ahmet Nebil, Refik Cema- lin meziyetlerini de, nakisaları nı da tanıyordu: Bu mavi göz- lü, zayıf yüzlü delikanlı, yirmi sekiz, yirmi dokuz yaşlarınday dı. Çok cevval, çok girgin, çok çabuk anlayışlıydı. Kadmları sever, çapkınlık için canatardı. İçkiye adeta müptelâ ii akşam elli dirhem rakı içme- den duramazdı : — Sporcu iken hiç içki iç- mezdim, amma spordan ihraç tezkeresi alalı beri dadandım. Derdi. Oyun kâğıdına da hiç dayanamazdı. Bereket versin ki kesesi çok içmeğe, çok oy- namağa, çok eğlenmeğe müsa- ade etmezdi. Böyle bir genci Şişli muhi- tine götürmek, O onu mahvet- mek olacağını (zanneden Ah- âlemlere | spora çok merak sarmış, fakat | met Nebil, verdiği sözden çok: | ali | dedim. “Her akşam dansederiz,, | mut ısmarlamış. gelirsen, beraber | demiş . | Artık bizim Angeliki Alla hın gecesi dansı kaçırmıyor- muş. İşi o kadar pişirmişler ki İ nihayet Hiristo: “Ben seni ala İ cağım,, demiş. Şaşı “bir. kr | boşuna giden bir erkek talip | sıkarsa, ne olur? Dünya artık İ şaşı kızın olur değil mi? Nişan lanmışlar Oo amma, iş düğüne İ yaklaşınca, bizim Hiristo efen İdi kenara vürmuş ve günün bi | rinde caymiş . ma, bir Hiris- to gittiyse, yer Hi gil y Amma, onun gibi Hiristo yu nerede bulurum Raif Bey? Doğrusü kıza acıdım. Dek- tor Cemal tanirsm. © İyi göz hekimidir. Ertesi gün Cemale gittim, meseleyi anlattım. — Getir, bir defa göreyim, dedi, kişi gücü bıraktık İ Hizmetçi hanımın gözlerile uğ İ raşmağa başi Doktor: Bu gözü düzeltirim ma, yüz elli papelini alırım. O Dedi. öden | am- İda senin hatırın için.. Aşağı yukarı taksitle mek üzere uzlaştık Ertesi gün, Angelikinin göz lerine ameliyat yapıldı. Kız bi m kadar yattı. Fakat gözü doğruldu. Ne şaşısı kaldı, ne bir şey! Kendi kendime Hiristo cenapları, dim ya- elikiyi görme! Sevincin- den kabına sığmıyor, bana da kkür edeceğini bili zaman eve 5 n hizmtçi aynanın şi in pellöri verdim X şey yaptım diye de Günler hizmetçi yatianunum. Bakım, bizim meiçi değil. odra, duda- €vin işini as dı, Genç bir kızdır, kazandı, Elbette sevi- k onun bu ihmaline m. Dün Kız yüğü, önde ruj, der sor- geliki, söyle bakalım, İ düğün ne zaman? Bana baktı. Ne » yarabbi! — Raif Bey, la değilim. Eeee! — Daha iyi gözler, ne ben artık Hiris | buldum. Bir kömür tüccarı. Bugün size söy | leyecektim, © söyleyemedim. Ben artık yarın gidiyorum. dersin? Karı Kömür tüccarı ile evlen- İdi mettesi mi oldu, ne bile İ yim? Fakat ben (o hizmetçisiz İ kaldım. Orun içir şimdi yeme İ ği evde değil, burada yiyo ruz, Bir daha mı? Eğer bahtı: ma şaşı bir hizmetçi daha dü şerse, sittin sene şaş kalsam, vallahi umurumda değil! ertesi gün git tan pişman olmuştu. Fakat bir kere hatır kıramamış, söz ver mişti, Sonrada Refik Cemalin o muhitte olmazsa, başka mu- hitte olsun, eğlencelerine de. vam edeceğini biliyordu Yalnız bir fikir Ahmet Ne- bili durduruyordu: Muhteşem Nihat Hanımın süvaresinde Re da bulunacaklardı. Reşit Bey Abmet Nebilin Refik Cemali birlikte getirmesine ne diye- cekti acaba? Bunu vesile bula- rak akşam üzeri tekrar gelen Refik Cemali bir köşeye çekti, düşüncesini anlattı. Refik Ce- mal bir kahkaha attı : Aadam sen de, ondan ne çıkar? Sen beni ev sahibesine bir takdim et. Ondan sonra ğer Reşit Bey senin getirdiği- ni hissedebilirse her kabahati bana bul. Hem (zaten orada tanıdıklarım yok değil a... Nev zat Süreyya, Şeyda Kâmil, fa- lan hep oradadırlar. Görürsün, bak, ben kendimi oranın yerli- İ si zannettirir miyim, ettiremez miyim? izünde başka | amma, | şit Beyle Nemika Sirrr Hanım | 1931 Ittinhadı Milli TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi ” icra eyleriz için müsait şeraiti havidir. Galatada Ünyon Hanında Sigortaları halk Merkezi idaresi: ası bulunmayar İstanbul T EE ve ei Odasından) Oda meclisinin yeni intihabı müddetleri 1931 senesi n âzasının hitam bulacağınd yeniden intihabatın icrası Imekte olup birinci derecede in 95 Teşrinisani 1931 çarşamba aat on ikide başlıyarak bese kadar ve ayetinde Oda mecli an günü sani 193i perşembe gün on ikiden bese vam olunarak beşte hitam bulacaktır. Nizamnamenin 26 ıcı maddesi veçhile birinci derecede in- tihap hakkını haiz olanlar bu intihapta vereceklerinden darların sicil defterlerinde isimlerinin mevcut olup olma- ine müracaatla kada: tey iığına dair icap eden tetkikatı Oda abilecekleri ve bu hususta bir itirazları vaki olur- İsa 25 Teşrinievvel 931! ipazar gününden itiba- ren İ Teşrinisani 931 pazar gününe karlar tahriren ve intihap heyetine hitaben İ nameleri odaya ita eyliyebilecekleri beyan ve ilân olunur.(3341) A V er Milliyet Matbaası NEFİS VE SERİ SURETTE Her nevi evrakı matbua tab'ını deruhte eder, Notere âit bilcümle evrak, mektupluk kâği zari, kartvizit ADRES Taşrada gazete bayii muhterem muhtıra, reçete ve faturalar k el ve duvar lar mutedildir A İl 7 li | müşterilerime: caddesi dairei mahsusa SM EY ecek İhtira Beratı ilânları yapılır. An ri Müh im ilân hiyetteki mahsnlâ mayı kul lanılmasına ait muaddel & İlki ay mükaddem icra ettiğim! hakkında istihsal edilmiş olan taşra seyahatimi ikmal ettim. Gaybu | 3 teşrinisani 1927 tarih ve 652 nu betim osnasmda munmelâtım tedviri | ralı ihtira beratı bu kere ferağ vey. ne vekil eylediğim kâtibim Hamdi| hut ica Beyin vekâletine nihayet vererek es| kisi gibi işlerime bizzat vaz'ıyet et-| tim. Badema muhaberat, siparişat ve sairenin nacuma yapılmasını muh terem müşterilerimin menfaati ikti- zasından olduğunu arzederim. mukim vek müracatları. Dr. A. KUTEL Cüt ve zührevi Ankara caddesi Orhan B. hanında umum gi müteahhitliği müessisi ve Boğaziçi bayi Hasan nesi, Karaköy ıda 34. yük mahallebi Bu cesaret, Ahmet Nebile | gün sonra için mühim bonoları de kuvvet verdi. Hem belki de | varmış. Bunları da ödeyebile- Refik Cemal gibi bir adamın | cekler mi? Kimse bilmiyor. mevcudiyeti sayesinde kendisi — On beş güne kadar ta ni bu hanımların iz'açlarından | çaresini bulurlar kurtulurdu. Bilmem amma piyasada — Öyle ise, pazar akşamı. | kimse bunların ( sağlamlığına İ inanmıyor. Yazıcı çok karışık işlere (girmişler. Bir çok paralar kaybetmişler.. Sonra bir kaç iflâsta mühim paraları batmış... Hülâsa şimdi ki vaziyet tutkun değil... İşte bu defaki bonoları ödemişler ya! Evet, amma ne ile? Pa- rayı nereden buldukları bir mu amma, — Ey, Yazıcı zadeler den ne haber ? | — İflâs durdu. Bugün sa- at üç buçukta Yazıcı zadeler henüz tediye edilmemiş olan iki bonolarını ödediler. Herkes İ şaşıyor, bunlar parayı nereden buldular diye. Saat üç buçukta, ha? — Evet, — Nereden bulurlarsa Ahmet Nebil saat ikide Re- | sunlar.. şit Beyle olacak mülâkatı ha- | — Yok, piyasa öyle düşün- tırladı. Acaba Yazıcı zadeleri | mez. Her zaman borçlarını ö- iflâstan kurtaran bu tediye Re | deyecek para bulabilecek mi di | şit Beyin himmetile mi olmuş- | ye düşünür. tu? | Demek vaziyetleri Ey, şimdi Yazıcı zade ti- | lam değil. işin- | — Hay ha | bul. sağ- zadeler bir ! | carethanesi artık kurtuldu, de- — Yook. Yalnız şimdiki i£ İka mwmmslesi dürdü: On beğ — Hayır. Amma on beş gün İ sonraki bonoları da öderlerse | İ önlerinde üç ay kadar bir za- İman daha açılacak. O zaman | İSA. AL İ —| uzvi ma- | hastalıklar teda- | | İ Velinin Çocuğu İmi MILYON PEŞİNDE ASRI SİNEMADA Bugün ve yarın saat 30 matinelerinde p, neşhur > dansö rl FilliTa Piti ME ve gitaristleri MİLYON PEŞİNDE ul Belediyesi Darülboday Bugün ak silleri silleri m saat 21.30 da | b ii ir i 1 i Komedi 3 Per Yazan: Corbucci Tercüme eden; İ. alip, Halk, Talcbe ve Zabitan ten zilatle. ndan aşağı olan ço cukler £ mezler oya kabul edile 3 üncü Kolordu ilânları akasaya 114-9310 Pazar günü saat dali. K.O.SA. AL. KOM. aliplerin verecekleri itiraz- |” minat mektuplarile komi müracaatları, (4 (2096). | Birinci Fırka bayv ihtiyacı için 245000 kilo kapalı zarfla m muştur, İhalesi P t 151 Komisyonda r günü cra edi lecektir. Taliplerin şartname- yi almak üzere her gün ve iha- leye i etmek üzere yev- muayyende teminat ve teklifnamelerile Kor muza müracaatları. (479). (3385) Tıp Fakültesi cerrahi bevli seririyatı muallim: Uroloğ - Operatör Dr. Behçet Sabit müayehehanesini Taksim bahçesi İnkilâp apartıma letmiştir. Muayene Cumadan maa- de her gün 15 den 18 e ka dar, Telefon. B.O. 3874. Beyoğlu! arşısmda ma nak- belki vaziyeti düzeltebilirler, Ahmet Nebil, o düşüncey& daldı; Acaba Reşit Bey bu işte aldatılmış mıydı? Bu malüma- tı almadan, bir âlicenaplık ham lesile batak bir işe girişmiş ol- masın, diye yüreği titriyordu. Tam bu sırada, Reşit Beyin merdivenlerden çıktığını gör- dü, — Bak, Reşit Bey geldi. Gördüm. o Yüzü de pek neş'eli., Bu haberleri kendisine ve relim , — Neden ? Ahmet Nebil birden bire du rakladı: Neden? Öyle ya! Neden? Reşit Beyin sabahki telefon muhaveresinden Refik Cemale bahsedemezdi. Yazıcı zadelere Reşit Beyin yardım ettiği bir ndan iba- retti, Ahmet Nebil, baştan savma bir cevap verdi — Hiç! Haberi olsun diye. (Devamı var) ul e Fındıklı

Bu sayıdan diğer sayfalar: