29 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

29 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asrın ümdesi “MİLLİYET” tir. 29K. SANİ 1932 İdarehane : Anlam caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon: 24310,9,8 ABONE ÜCRETLERİ: Hariç için LK .— 4— Türkiye için Gelen evrak geri" verilmez — İİ Müddeti geçen nüshalar 10 ku aştur. o Güzete ve matbaaya ait için müdiriyete o müracaat iz ilânların mes'u. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merkezin İdem verilen malümeta göre bu- gün hava ekseriyetle bulutlu ge- |! çecek, rüzgâr şimalden kuvvetli olarak esecektir. Yağış muhte meldir. 28-14432 tarihinde hava tazyiki 773, en fazla secalık 4, er ax sıcaklık 0 santigrat kayd- Zincircilerine Benim başımı kaşımaya i yazıp yazıp gönderi Bunu görenler bilsin- İer ki; mektuplarını açıp ta al- tındaki rumuzları ve şekli gö- rünce yırtıp atıyorum.. Mak- satları bâna mutlaka bir kâğıt yırttırmak ise yazılı gönderme ye lüzum yek!., Eğer akılları var ve başla- rında ise artık bu sevdadan vazgeçip beni saadet zincirin- | herif, © den halâs etsinler ve kendileri — bağlasınlar, Garson | (Vatandaş türkçe konuş) mevsiminde bir ecnebi İstanbu İa gelmiş. Zannederim Fran- sız imiş.. Aleni yerlerde Fran sızca konuşmanın tehlikeli ol- duğunu (söylemişler. Kork- muş.. Başına bir dert gelmesin © diye, umumi hayatta söylenen sözlerin ( türkçelerini (oOöğren- miş... Ve bir gün artık bu öğren diği kelimeleri kullanmağa ka rar vermiş. O gün girdiği lokantada ye mek listesini okuduktan #on- ra garsonu çağırmak istemiş.. Garson kelimesi Fransızca, A- dam da o kelimenin türkçesini i » Hemen — daima ce lügat Kitabı- “Hafta Sohbeti Ee Beyler, kervan yürüyor! Allah ülemaya zeval verme | kirleri akide halinde aşağı tı sin! Olimp tepelerindeki | kâşa- nelerinden büyük insan si İlerini idare eden mabutlar ara sira san'at ve edi lemine projektör çeviren ülema efendilerimiz bize şöyle Jettiler; “ « İnkılâbı duyan ve yürü ten azlık, fakat şuurlu bir avan; dir. Azlıkileri bir (kadro) mun â resinde temsil olunur. Bu kadro in- iılâbın yeniyetinden çıkarılan ve o | mun seyrine uygun b edildikçe şekilleşen jen prensipleri kendine şuut edinir İnkelâbin derinleşmesi demek bu prensipletin ve onlarnı ifadesi olan inkılâp ahlâk ve disiplininin, ileri kadronun dimağından genç nesilin, şehir mn ve köylünün dimağına inmesi demektir. leri bir kalıba sokmak İâzrm- İder. Bunu da ancak okumuş İlar yapar. Okumuşlar azdır | amma onlar bu işlerin manası- kavradıkları için ahali- Bin de kafasma sokarla İste biz bu memleket İ rını bu kalıba sokmak için öne geçtik!,, Eksik olmayın Beyler. Di meni bocalayıp duruyorduk. Artık korkumuz kalmadı. Klavuz gemisi göründü! . Aralarında edebiyat üstat- ları, iktisat doktorları, inkılâp mütehassısları olan bir heyet bu fikri yaymak için (Kadro) ismile bir mecmua neşrettiler. İnlelâbın İdöologie'sini yap mak için ve bunları nazariye halinde halk tabakalarma işle- mek çok faydalı bir teşebbüs- tür, Bu muhterem zevat bir kü- çük münevver zümrenin bu fi- hitap | | vasıdır. kopmuş lâz takası gibi |7) İsma bir kulp Bı açmış garson kelimesini bul | muş ve çağınmış: ğlan!.. | Garson bu sözü işitince — galiba biraz genç imiş, gençler | miş bu ara kızarlar — bu| garip müşteriye dönmüş ve: | — Ağzımı toplal Edepsiz) if, oğlan senin gibi olur.. de| orlar ki; © oradakilerin müdabalesile ve ancak pek güç likle biçare Fransızın hakiki maksadı anlaşılabilmiş... Yeni eserler... İsim tasrihine lüzum gör- müyorum. Şu günlerde edebi, siyasi, iktisadi bir takım eser- ler çıkıyor. Bu eserler Türkçe harf ve kelimelerle yazılmış- tır. Lâkin ben bir türlü anlaya mıyorüm.. O kadar kafamı yo- ruyorum içinden çıkmanın im- « Benim gibi anlayı- şı elesik' bir srkadaşa işi açtinm; Beni teselli etti: Anlayamazsın azizim, dedi. Bu eserler vida gibidir. Her klağuza uymaz.. Mutlaka kafana ona göre vida açılmış olmalı ki anlayasın.. Milliyet'in Edebi Bonesi 126 Güzellik : Belkis salonda, o caddeyi © gören pencerelere yakın otur- “ mağı tercih etti. Yumuşak kol tuğa gömülünce pek çok yo- rulmuş olduğunu anladı. Bol r- şıklı ıİrk havayı en ince höcre- lerile içerek hayatın tatlı zev. kini duyuyordu. © Oh! Yaşamak, işte (refah, © tantana, ışık ve keyif için yapı — lan hareketlerden ibaret olursa tatlıydı. Kimbilir bu gördüğü, bu şimdi içinde yaşayarak bir lâhza kendini unuttuğu ziyadar — âlemin fevkinde daha ne mutan “tan, ne cazip ne zevk ve saadet memba: hayat sahneleri vardı!. Keşke bütün ömrü (böyle gamsız ve müreffeh bir bayat çerçevesi içinde geçse idi belki gönül azaplarını da unutabile- cekti, Belkis birden bire oturdu- Kraliçesi Nezihe Muhiddin inanamıyacağı o geldi. Seddi den Vedat Naci .. geçmişti Her halde bu bir hayal Mil di, Sanki muhayyerülukul bir hâdise karşısında kalmış gibi vecit içinde dona kalmıştı. Fa- kat Vedat Neci bir selim bile vermeden geçmişti. Görmemiş olmasına imkân yoktu. Çünkü gözlerinin biribirine iliştiğini pek âlâ hatırlıyordu. İşte bir muamma daha!..... . Vedat Naci elbette Bellâisi görmüştü. Fakat onu, tek başı na Harun Mecdi ile beraber gör mek, genç adamı şiddetle sars- | mış müthiş bir sukutu hayale uğratmıştı. Demek onun hak- kmda beslediği temiz ve nezih kanaatler birer vahimeden baş- ka bir şey değildi! Kendisine bakanın ağzına akıtacağını il dia ediyorlar. Yani inkılâp fikirlerini mü- nevver zümre yemiş, hazmet- miştir. Şimdi bunları solfato| tableti, ci suyu komprimesi gi- bi hazırlop olarak bize yedi cek ve yahut yutturacaklardır! Fikir pek yeni değildir. İnkılâp silindir gibi çiğner, , H kitaba uydur Merhum Ziya Gök Alp, (Os manlı) Bin cesedinden dipdiri bir Türk çıkardı. 1908 inkılâbı- nın firması budur, Ön sene sonra Türkün bü- yük mücadelesi başladı. 1918 denberi bu inkılâbın ; içindeyiz. Bu inkılâp tarihteki büyük “ İtebeddüllerin hiç birile muka- yese edilemez. Her toprak bir çeşit mahsul | vermez. Türkün bünyesi bir esrar yu | 1908 de zayıf bir teşkilât 30 milyon halka hüküm <üren ikin | İci Abdülhamidi tahtından indir | Saltanat idaresi elyafını kurt ağaç gibiydi. ra gibiydi. Dört sene sonra Her gül gibi vurduğunu deviren bir kahraman kesildi, Onun bu tılsımını keşfetmek için Mustafa Kemalin gözleri lâzumdı, O, yalnız Türkün ru- hundaki yüksek muhariplik ka- biliyetini değil onun kadar mü him olan yenileşme kudretini de gördü ve o görüşle bu eseri yaptı, Şimdi ülema efendilerimiz bu nkılâbın kisım kısım her parça bulup nazariye, ide haline getirecek ve aşağı doğru inerek hazırladıkları fi- kirleri bize aşılayacaklar. Bana kalırsa bihude zahmet? ünkü: nkılâbın «na hatları çizil- ve anlaşılmıştır. Bunları (Doser) ederek muayyen pren- sipler haline getirmek te tarihe sit bir vazifedir. Köylere varın caya kadar inkılâbın her safh, sı maddeten işlenmiştir. Taba- ka tabaka her sınıf, bünyesi de yapılan kurtarıcı opöration” un şifalı neticelerini görmüş- tür. Bu inkılâp uzun yıllar fikir mücadelesi ile hazırlanmış bir hamle değildir. Şapka, medre- se, lâtin harfleri için bu poz tan evvel ne e di. Kaleme değil akla b ile yel gel- mesi müşkül olan bu fikirler Gazinin dimağında şeklini, Do- se'nı bulmuş bir halde çıktı ve anladık ki zehir zannedilen nesneler panzehirmiş. Ve bunu bizimle beraber Çimişgezek'te- ki köylü de anladı. Çünkü hal- kın görüşü ülema efendilerimi- zin görüşünden daha sade, fa- kat daha vazıhtır. Hani bir fıkra vardır: İki hoca bir köyde Ramazan meşrep, havayi ve hercayi bir kızdı!.. Kendisine (gösterdiği meyil de muvakkat, yavaş yavaş ne kadar şairane manalar vermeğe başlamıştı! Ne yazık! Ne yazık!.. Ne Yya- zık!.. Vedat Naci bu tesadüfle çok ezilmişti.. Adımları, vücudünü gayri iradi köprüye doğru sü- rüklediler. Gönlünde derin bir teselli ihtiyacı vardı. Lâmiaya gidecek, Belkisin etrafında do laşan tehlikeleri, onun yardımi le uzaklaştırmak için tedbirler alacaktı. Bu suretle hem Bel-| kurtaracak, hem de Nedim | Münire vadettiği dostluğu ifa | etmiş olacaktı. Beşi on geçe vapuruna atla- | w | Altıya yağli kala apurun da da, Belkis, ayni ihtiyaçla | Lâmiaya gidiyordu. Oda te- selliye muhtaçtı. Vedat Naci-| nin kaytsızlıktan ziyade nefre- te biri son hareketini k. | küz resmi yapmış, |küz) ün yazısı ile resmi arasın | eri İstanbulda bile hâlâ d | hitap etmek istedikleri halk ta İve sal İreleri önünden geçerken, bir- ler, İkisi de biribirini teclibiçim ; köylüye propaganda yaparken eşraf: — Patırdı etmeyin, demiş- ler, sizi imtihan edeceğiz. Şu kâğıda bir öküz yazın bakalım. Biri okur yazarmış, yazmış. Öteki düşünmüş, taşınmış, niha yet becerebildi kadar bir ö- vermiş. Eşraf toplanmış, İratihan ev rakını muayene etmişler. (Ö- tetkikat neticesinde resmi: ze daha ziyade benzediğini üp imamlığı ötekine vermiş ler. Okumak yazmak bilmeyen köylünün vak'aları can evinden gören selim bir zekâsı vardır. | Ona ve hattâ onun bir parmal yükseği sayılan orta sınıfa böy le tepeden projektör çevirmeğe lüzum yok. Gözleri kamaşır, Za ter bizi halktan ayıran hep bu tepeden bakışlardır. “Zennede- | riz ki (Paris) rüyaları gören | kafamızın bilgisi halkı da alâka dar eder, Fahiş hatâ budur. galle) meydan li son moda fikirleri (Palandö-! ğen) dağlarmda harcamak sev | dayız. Avrupada dolan ka | faları memlekete boşaltmak lâ- | İzımdır. Fakat böyle: (Olimp) | tepelerinden değil, halkın arası. m inmek, içine karışmak sure- tile, Unutsiayalım ki devlet emir | l. le ilân ediliyor. Halkın fikir rafını beslemek için onu ayağı- na çağıranlar bihude bekler- ler, İnkılâbım üleama efendile, mizce hazmedilmiş akideleri, köylü darmadan bile öğre: yor ve anlıyor. | Kadroya giren (Avant- Gard) müfrezesi ellerindeki bu piştovla Çamlibeli aşamazlar Binaenaleyh çalışmak, hiz- met etmek istediklerine şüphe | renkli gayet güzel Yeni neşriyat , “Benerci kendini niçin öldürdü?,, Genç ve güzide şair Nazım Hikmet'in bu yeni şiir kitabı | neşredildi, Nazımın simdiye a | Suhulet kitaphanesi pek nefis ir cilt halinde tabetmiştir, Ka | rilerimize tavsiye ederiz. Resimli şark | 14 Numaralı Şubat nushası üç kapak içinde ve kuvvetli mündericat ile neşredil. | miştir. Sinema -Tiyatro | | Bugün matine | Saat 2190 da Ki TÜRKÜS İlk müsikili e medi, Bestekârı: İ san Ferit Halk, Talebe ve Zabitan ge- sesi. 530 da ve #leşam İstanbul Belediyesi ŞehirTiyatvosu — vi : Altı yaşından aşağı olan çocuklar tiyatroya kabul edilemezler. si Raşit Rıza Tiyatrosu Şehzadebaşı Bugün gündüz 2,30'da Kudret Helvası Todvil 3 Perde — Nakleden M. Yesari B. Akşam 21,30 da NUR BABA Komedi 4 Perde — Nakleden: İbnircefik Ahmet Nuri B. | NEPTÜN SAYDI BAHRI LEVAZIMI T.A. ŞİRKE- İ | | olmayan, fakat intihap ettikleri | veri yolda yanılan muhterem ülema | efendilerimize naçizane bir ti siyede bulunacağım. Kendileri gibi yüksek düşünemem. Yalnız bakalarının oruhüna © girmiş, memlekette azami karii topla- İ mış' bir halk gazetecisi tecrübe yetile. söyleyebilirim, ki halk; inkılâbınşana hatlarını babasının adı gibi bellemiştir. Yalnız bayati bilgisi çok tok- sandır. Ona inkilâbin iddolegie sini izah edecek yerde sıtma. nın sivrisinekten, Ssivrisi de bataklıktan geldiğini anlat- sak daha makbule geçer, Her eşyden evvel halk taba kasile ülema efendilerimiz ara- | sındaki derin uçurumu kapat- mak lâzımdır. Bunun için 908 denberi halkın ayağımıza gel- mesini bekliyoruz, Ne gaflet! Unutuyoruz ki biz kendi u- facık âlemimizde böyle kendi kendimize gelin güvey olurken kervan yürüyor. Ve yürüyecek! Bürhan CAHİT | İstanbul Birinci iflâs memurla. undan: Müfks kunduracı Rafajl | şaul masasına ahiren müracat eden alacaklıların alacakları kabul edit. miş olmakla 12-1-932 tarihli #irâ def terinin düzeleildiği ilân olunur. | dan bir arkadaşın o yardımına muhtaçtı. Muamma yetli idil.. Artık her şeyi iti- raf edecekti. Kendisinden şüp he ettiğini bile saklamıyacak- tı. Eğer bu şüphesi hakikatse | bile eski arkadaşından, sevgisi ni geri istiyecekti. O kadar bu nalmıştı artık!.. o Gözleri hiç bir şey görmiyecek kadar du- manliydi. Kalbindeki his, bü. ü alesini geçirdikten son muştu. Ovagimyan sirketimizin kalâde ola, ti umumiyesi fev- içtima > edeceğinden ihamesinin 26 smcr mad- desi mucibince içtima gününe ta- şirket niz kaddüm eden 10 gün zarfında his izumu ilân olunur i müzakerat: İdare. azaları müddetleri hitam bulmasına binaen yenideri intihap itrasi, i — Şirketin umuru idarei dahi- | iyesi, ve bilhassa (şirket mamina| vaz'ı imza edecek zevatın tayini ile şirketin muamalâtna sit kararlar i€| tihazr, Askeri fabrika- lar ilânları 23-1-932 tarihinde ayrı ayrı | pazarlıkları yapılacak olan 38 kalem eczayi fimyeviye ile 67 kalem alâtı: kimyeviyeye talip çıkmadığından pazarlık günü 6-2-932 tarihine tehir edilmiş- Taliplerin müracaatı. İstanbul Sekizinci İcra memrurlu İ gundan : Bir borcun demiri istifası için bir âdet göldes ve bir adet hora san halisi ile iki parçadan ibaret bir adet eski uşak halısı aleni müzaye- de suretile 3 Şubat 932 Çarsamba gü nü saat 14 de Sandal Bedesteninde aleni müzayede suretile satılacak” tır. Talip olanların memuruna mü- racaatları âlân olunur kikat karşısında pek tatlı his oyunları! Belkis, bir hırsız gibi öörnin künarlarına olaerdli ©: ğuldıyan kulaklarını © içerdeki seslere | veriyordu. Fakat ne mümkün!.. O kadar candan o kadar kalpten konuşuyorlardı ki... Hem işitmeğe © hacet var mıydı?.. Manzara, kulağın şehâ detine ihtiyaç hissettirmeyecek derecede beliğdi.. Uykuda yürüyen bir hasta gibi karanlıklara dalarak kay - Belkis, Lâmianın bahçesine | boldu. girdiği zaman iyiden iyice ak- şam karanlığı basmıştı. Sessi adımlarla köşke doğru ilerledi. Kapıyı çalmak için aşağıda, bahçe üzrindeki salonun pence den bire ayakları felce uğradı!. En korkunç bir manzara karşı- sında kalmış gibi dizleri titre- meğe başladı!.. Vedat Naci o- | rada idi!.. Hem ne vaziyette. Lâmia ile yan yârin bir kanape de oturuyorlar. Genç kızm eli- ni ellerinin arasına almış, derin en | derin bir şeyler anlatıy. Belkis & yeni bir havadisin ırsıntısına tutuldu. o Güzellik müsabakası ilân edilmişti. Hem bu sene müsabaka erken başlı - yacak ve erken bitecekti. Uzun bir seyahat mukarrerdi, Havadi dakikada, bu sefer | nr da verdi. İ Girecekti.. Hiç bir mani vinle.| iniyecek, müsabakaya girecek: İt. katilan alacaktı. Muhay. yel saadetine “ erişöcekti. Bü: tün gururları çiğneyecek, mağ rurları ayaklarına düşürecekdi. i "ut TME Filme alınan büyük mizansenli VUGTORLA ve HİSAR Meşhur operetinde : İVAN PETROVİTCH.. Hüsard KOLTAY rolünde GRETL THEİMER RİOUETTE ERNST VEREBES , JANCSİ FRİEDEL SCHUSTER Kontes VİCTORİA MİCHAEL BOHNEN.., JOHN CUNLİGHT oynayorlar. Musikisi: PAUL ABRAHAM'ın ARTISTİK sinemasında göreceksiniz Yarın akşamdan itibaren Ez EMEN muvaffakiyet kazanmış artist sevimli WİLLİAM HAİNES| Sinema yıldızlarının en sehharı JOSEPHİNE DUNN Dün akşam ASRİ ca “üm (© ASRI PALYAÇO Hissi ve pek müessir mevzuu, baş döğndürücü kahramanlıklarla lâtif sergüzeştlerle dolü olan bu film temaşakirann . üzerinde unutulmaz! izler birakıyor. MUTLAKA GİDİP GÖRÜNÜZ, Zengici varyete sumeröları dü Hilmin ihtişamını. artteriyor. Bugün 16,30 matinesile suvaresinde Varyete in faz sinemada filminde büyük muvaf- fakiyet kazandılar. Hoş eğlenceli Cuma geçirmek için LE ağ ELHAMRA'da İMARGUERİTE MORENO Umumi arzu üzetine bir kaç ve gün için temdit edilen MAURİCE Şi lçl HELLA CHEVALİER'nin Şen, yah, zevkli Ş EN Aşçı Güzeli Mülâzım filmini görmeğe gidiniz. filmini görünüz. Zengin sesli varyete numaraları Mevsimin en eğlenceli filmi Tenzilâtlr matineler Ethamra'da 10/45 — Melek'te fide BİLLİE DOVE — EDMOND LOVE Dün akşam MAJİK sinemasınd: Boyalı Melek'te Vaki olan izdivaç merasimine iştirak eden dostlarına teşekkürlerini arzederler. İlâhi yıldız; Bu mülteşem openette konuşuyor, dans ve taganni ediyor. İlâveten: (DELİLER TABİBİ) Janie Mares tarafından Fransızça sözlü komedi. Bugün saat 10,30 matinesinde dükeliye 25 kuruştur ÇANAKKALE 1914-1916 Büyük Harp Filmi Emsalsiz Muvaffakiyetlerle OPERA ve ARTİSTİK Sinemalarında devam ediyor Bugün her iki sinerhğde saat 10,30 matinelerinde Duhuliye-30 kuruştur. Yeni Rusya Falih Rıfkı Beyin Yeni Eseri Komşu Devlet için dilimizde yazılmış ilk tetkiyk. Gençlik ve halk terbiyesi metotlarının, şehir ve cemivet ayatının, kızıl fırkanın en eyi tahlili, ON FORMA, 150 KURUŞ Tevzi Mahalli: Muallim Halit Kütüphanesi, caktı... Lâmiadan, gün geçtikçe, © gözünün önüne geldik yor ve akur bir savletle mevcu diyetini derin gayesine doğru manzara çekip sürüklüyordu. Ya muvaf çe, bu gibi soğuyordu. Artık| fak olamazsa, ya hiç, hiç mu- danışacak hiç bir dostu yoktu. | vaffak olamazön!!.. Bu karan- Lâmiaya bu asla | ik ve korkunç kirizden sonra bahsetmedi. Keşke hiç gelme- | her tarafr kırılmış, ezilmiş sol- se, hiç görünmese ne kadar iyi hareket etmiş olacaktı.. Bazen, — acaba aldanıyor muyum? — diye kendi kendinden soruyor- lu. Belkis her sabah derin bir alâka ile — Gün Aydın — ga- zetesinde müsabaka ilânma da- lyor, önünde uçsuz bucaksız bir hayal âlemi uzanıyordu. Se rapa ihtiras kesilmişti. Yalnız bir muhitin güzellik kraliçeliği nazarmda pek (ehemmiyetsiz ve çükük kalıyordu. Hatti Av rupa güzellik | kraliçeliği bile aç rubunu tatmini edemiyecek- tit, Daha muazzam, daha muh teşem bir muvaffakıyet tahay yül ediyordu... Bütün vücudü- | hü kaplıyan bu yakıcı ihtiras buhranları içinde, bir saniye| © “Gün Aydın, gazetesinin müthiş bir tasavvur, gözlerinin | müsabak heyeti bir gün Belkisi her noktasını ayrı ayrı tetkiki ediyordu. Fakat ne tuhaf! Bü tün gayretine oOrağmen sanki gözlerine titriye © titriye İnen bir perde yavaş yavaş etrafmı karartıyor aynada hiç bir eşy göremez bir hale geli- yordu. Silkinerek ameliyeyi tek rarlıyor, gene ayni hal!.. Bi: defa daha., Bir defn daha.. Fa kat hiç bir defasmda £ içimden gelen o kudretli itimatla ayna- dan ayrıldığı vaki olmıyordu!.. ...

Bu sayıdan diğer sayfalar: