29 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

29 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aziz Aka 22 kânunusani 932 tarihli Yeni ünde Ali Sami Beye hitaben inti- &den nefis bir mektubunu olu" , San'atkârları ittiham ( ediyor- un, Memleketini senin kadar seven ir vatanperver için böyle b te bulunmak me büyük bi iş n de sana verdiğim cevap- Yat, malümatı vataniye dersi mükellef bir hoca efendi dir,» demiştim, Aradan beş sene Sen de bekledin, ben de, Niha iyledin. | an kıymetli *n tepenin eteğinde ve sararmış YAP aklı kimsediz bir dağın #özleri memleket sevgisile dolu kale Mini göz yaşlarına banıp, vatan sev tisile tutuşan gönlünün ateşli heye- Sanlarını işlemekle meşgul olan bir için bu serzeniş az bile, ziz Aka. Senin bu — yazın bana pcize gibi geldi. «Verisilles'da, ksenburg'da, Louvre'da Fransı- “m milli, siyasi, bedii, tarihi hayatı pebi inde yaşar ve dünyan tumuzda bir şey yok ki. Ne varsa o Mu da bir hovarda gibi israf ediyo- toz. Neden bir şeyimiz yok biliyor Wüsun? Biz biribirimizle gertlaklaşı- yoruz. mi Yoruz da ondan. Sergilere ağn törnistan resim yetiştirmekle vazife- Mizi yapmış addediyor ve kendimizi tmin etmiş bulunuyoruz. g Ali Semi Bey seni sinirlendirmiş. pı,Alay köşkü yaranmı da kızdırdı. Akat canım ona kızıl i. Sadece tebessüm edilir. O, görmüyor mu gun velet diye arapca Mavallerle vaktinin hoş geçmesini is İsyen şen bir adamdır. Ona dokun- aym » söylesin varsın, Elverir ki bizim aramızdan biri çıkıp ta esbabı in bizi ittiham #tmesin, Sen ittihamlarında kendini katıyorsun. ben beynelmilel san?- jlkârnm benim eserlerimi Londrada, Hollandada yok şurada burada tak- ba “ ei demiyorsum, Tevazuun J setzenişine karşı hicap ve hürmet duymamak kabil ağ” A Üstat! sana güzel bir “ haberim ır. Makalenin sonunda sey genç, Neredesin? gözüm sende, heyecanım *“nde, hasretim sende, ümidim sen- del» diyorsun. İşte ben senin gözü- "ün heyecanının, hasretinin, ümidi. özlediği gencin çalışmakta oldu- “2 dedikodulara omuzslarmı silkerek atlı emellerinin denizinde inciden jöcuklara gebe olan istiridyeleri top “yor, Elit Naci ve. Yeni san'at eserleri | Kaç hasta var? Gerçi o «Beş hastas piç iş 0 iyor amma, eserinin her sahifesinde yeni hastanın yaralarını t ; ktm İzzetin bütün eserleri hep bu stalarn, bu hastalıkların teşhisi- *“ hasredilmiştir. Iztırap çocuğun. aki Refik Necati Cahit kadar has- * değil midir? Yakılacak kitap mü. lifi ber eserinde muztariplerin hi- yazmıştır. Etem İzzetin ki. geları içtimai bünyemizi o kemiren 'ertlerin aynasıdır. İnsan onlarda kârf kadınlar, mücrim kardeş. “İ gı bailevi manzaralarln karşılaşır. tem İzzetin kitaplarında beşeriyet Şnaşırlarını çıkarır ve kendisini çır Siplak teşhir eder. Tasvirlerinde ter- vim kabiliyeti ne kadar kuvvetli ise Pükülemelerdeki gayritabiilik te o Kadar barizdi. Beş hasta var. Sanki yakılacak ki tapta, Iztırap çocuğunda, Aşk güne- biri Şindeki hastlar daha mu a2? İşte E-| İn İzzet hastaların kitabını yazan ?e mabamda harareti lıkları hikâye eden kitapların mü- lifidir.. Onun kitapları bir ameliyat Masasıdır. Etem İzzet kahramanları Di bu masanın üzerinde operasyon ar i. € Necip Fazıl ve ötesi > sokak ortasında. Yürüyorum, arkama bakmadan yü rüyorum Yolumun karanlığa karışan nok- tasında Sanki beni bekleyen bir hayal gö- ği rüyorum. | Diyen Necip Pazılın işte kendisi- beklediğini söyledi — ANAN Bir medeniyet ölçüsü «Bakırköyür ndeki .d 1700 ü geçen mecmun bir insan küt- lesi cemiyetin kadrosu dışında, onun gelirine bir şey katmadan yaşar tadır, Türk irfanmın güzidelerinden İ bir kısım bu tufeyli ve bedbaht küt- lenin d-rdine çare bulmaktan ziyade bu derdin ıztrabını azaltmakla meş İ gal. En sıkıntılı bir o zamanda bile | Türk cemiyeti bu bedbaht fakat tu- feyli kütlenin yoluna harcadığı ser- İ vetten şikâyet etmiğor, infial göster- miyet epeyce zaman medeniyetin en ne- tur; Pinti bir bezirgân gibi, yalnız kir getiren maksatları kendini, bü- tün zekâ ve kudretini hasreden cemi yetlerin akıbeti, nihayet bir Kartaja yakcılışıtır. Cemiyetin ki hayırkâr simasını güm müeeseselerimiz arasında han- gisi müzelerimizle boy ölçüşebilir? «Topkapı» nın emsalsiz hazineleri ni bir tarafa bırakıyorum; <Evkaf müzesi» nin ancak bizde belek il ; «Askeri müzes nin her gezeni tehyiç eden ko leksiyonlarını şimdilik kaydetmiyo. rum; hattâ yapılması için güzideleri izim, sana'tkârlarımızın cidale tiği «Resim müzesi ni unutuyorum. Sara, efsaneli Akropo- Ki üstünde yükselen «Asarı atika mü sesin ni düşünüyorüm. İçindeki san yet halinde birakar, bunu tamamla mak için harikalar o yapmağa çaşıl- bunlar kahve dedikoduları gibi bir sürü manasız hezeyan olur. Bir asırdan beri yalnız dedelerimi zin eserlerile örünmekle vakit &: rerek tenbel bir halde yaşadık. Ve bilhnnssa son senelerde artık bu ö- ğünmeği bile bırakmış san'atın mem İeket harsını vücude | getiren bir «Element» olduğunu tamamile inkâr li Ve hattâ bazı kimseler güzel san'atlar akademisinin lüzum- suzluğundan bahse kadar vardılar. Halbuki diğer taraftan «Türk mille tinin kahramanlarını vücude getire- cek eser yapılamıyor» diye bağırı. yorlar. Vakıa san'at eserinin mücessem tarihi vesikalar olmaktan başka bir sey Fakat san'at bu şekilde de kabul e- dilse yine aleyhimizdedir. Çünkü ne suretle olursa olsun bu © #nemlekete san'atklirm Kizumunu kabal o işi vücude getericek adamın nasıl etişeceğini araştırmak, ve o adamın Bizlere söyleyeceğinin dinlemek. San'atın ne olduğunu bizlere be- dülyatçı izah eder. Ben, bundan ev- vel ressam Eşref Beyin, en vâzıh 48- kilde san'atın lüzumunu ( gösteren İzahlarına devam edeceğim. ; Memleketin her tarafına inkılâp abideleri dikiliyor. Fakat bumu yar pacak Türk heykeltraşı yok, bu bir hakikat, Gazimizin portreleri yapıldı. Bu- nu da yapacak Türk ressamı yoktu, bu da bir hakikattir. e Yalnız bu iki Ressam Zeki Beyin bir kompozisi Avrupaya tahsile giden genç san'atkârlarımızın birer birer avdet etmekte olduklarını ge- çen hafta yaz mış ve heykel traş Zühtü Bey ve eserlerinden bir ikisini kari: İlerimize takı İ etmiştik, Bu haf | ta da geçenlerde | Paristen avdet eden ressam Z€- ki Beyle bir ese- ZEKİ BEY giriş | den İerin muhafazası için en güzel, klâ- İ sik binayı yaptırmaktan; kendi ço- cuklarını uzun uzun okutup onların yoluna vermekten; epeyce masraf et imekten çekinmiyor. Sa bil . şeriyete aittir. Ve kendisi, bütün be şeriyete sit servetleri, emaneti muha | faza etmekle garbi ve şimali Avru- panın kitaplarında, & içtimalarında |. kendisine ve medeniyetine yapılan if | tiralara en necip ved cevabını vermiş bulunuyor. Atina kendisinin bir ka-| İlesi iken | Fidyasın «Partenon» u-| nu yıkamayan; Bizans kendisinin) «İstanbul» u olurken “Ayasofya” yı muhafaza eden kıymetşinas Türk nesillerinin büyük medeniyet ve ta-| rih rolümü, bugün İstanbulun «Asa» | rı atikka müzesi», Ankaranın — yeni müzelerile devam ettirmiş bulunuyor Türkelinin münevveri umarız ki kendi milletinin bu diğergüm mücsse sesine karşı bugüne kadar gösterdi. ği gaflet ve kayıtsızlığı artık bırakır, Bu medeniyet ölçüsünü daha için suretile | Anadolunun bir tefeyli değil, beşeriyetin lüzumlu bir uvzu olduğunu herkesten evvel kendi nefsine isbat eder. Arlesolog: Remzi Oğuz San'atkâra ihtiyaç arzu bize memlekette sanatkârın lü zumunu göstermeğe kâfi değil mi- dir? Ve sonra acaba daha ne kadar zaman. İktısat diye feryat ederken milyonlarımızı ecnebilere atmakta devam edeceğiz?. Acaba İtalyada bir cak Türk sana'tkârı yetiştirmeği di şünmemiz mi icap eder? Bu iş bir prensip o meselesidir dediğin. Bir millet inkılâbının abidesini diktir mek isteyor, ve kendinde bunu yapa olmayan bu işin adamı, acaba yarın. da mx olmaması izumdar? Yarım asır sonra yine Türker bir abide yaptırmak istedilderi zaman «Monsicur» bilmem kime mi müra cnat edecektir? Bir şeyler hissedi yor, bir şeyler yapmak istiyoruz. Fa | kat'bunu bir prensip hadilinde yap- mamız İcap etmez mi? Şeker işinde, paramız harice gi- rikas yaparak fazla ithalâta mani ol mak istiyoruz. Neden san'at işlerim- de böyle hareket etmiyoruz? Bugün bu heykeli dikecek heykeltraş, o por reyi yapacak resam yok. Ali... hi Faki yarım da bu olmamalı mr. e? Bir işi ya kabul edip © tamamile yaprak. Yahut ta onu tamamile in kâr etmek lâzım. Bir taraftan ink. Hibumızın abidelerini dikmek istiyo- ruz; diğer taraftan bu meleket için sana'tkâr fuzulidir diyoruz. Ya Türkler abide “dikmezler de- riz, yahut ilk abide dikmek ihtiyacı- nı kavm ruhunda hissettiği zaman yarmın abidesini dikecek san'aticirı yetiştirmeği kabul ederiz. Biz abide diktik, yarın onu yapacak sana'tkâ. rın doğmasını istiyoruz demktir. Şu halde o san'atkâr nasıl doğacaktır. Bunu gelecek hafta tarihteki mi İ sallerle izah çarelerini arayacağım. Zühtü —— iyonu (Yıkanan Kadınlar) rinin fotoğral i dercediyoruz. Zeki Bey de Zühtü Bey gibi Pa rise gitmeden evvel Galatasa- İray ve Ankara sergilerinde eser İ teşhir etmiş ve beğenilmiş bir İsan'atkârdır. Pariste ressam “M. Andre Lhote” ve “M. Ka- isele” “M. Oton Frietz” yanında çalışmış ve geçen sene sonbahar sergisinde eser teşhir etmiştir.. Bu kere avdet eden bu kıymetli genç san'atkârımı- iza da muvaffakıyetler temenni İederiz. lerin Şiirlerini kaldırımlardan topla- wWİLLİYET CUMA «Kanonikan vardır diye bu işi yapa- | bilecek kimse bulamıyor. Bugün için | diyar derken diğer taraftan şeker fab | rar vermiş ol. İ larına eriştirmek 29 KANUNUSANI Komşu memleketlerde | Suriyede Sansür Vatanilerin bir gaze- tesi kapatıldı HALEPTEN, 22 tarihile Adana! gazetelerine yazılıyor: Şamda talebelerin grevi ve mek- teplerin kapatılması yüzünden hasıl olan heyecan gittikçe artmakta ve ta lebe grevi yavaş yavaş Suriyenin ber ” | tarafına sirayet etmektedir. Vaziye- tin vehametinden kuşkulanan Fran- sızlar Şamın sokaklarına tekrar a8- ker kuvvetleri mitralyozlar yerleştir mişler ve Şam yine bir harp sahası halini almıştır. Matbuata sanı Zedilmiştir. Bu şiddet başla, at olarak vatanilerin naşi olan <Elyerm» gazetesi komiserli- ğin emriyle seddedilmiştiz *Elyevm” gazetesi şimdiye kadar ve bilhassa son aylar zarfında hükü mele ve Fransızlara şiddetle hücum etmekte ye Fransızların Suriyeyi is- tismar için gelmiş bir devlet olduğu- mu yazmakta idi, Vatanilerin başka bir gazete imtiyazı alarak (yeniden Deşriyata ve hücumlara geçecekleri- söylenmektedir. ça “Antakya” gazetesi de mukadder rafından kapatılmıştır. Bu gazetenin kapanması iki sebep ten ileri gelmektedir. Birincisi: gaze ğererim intihabatta bir Sel tada iki defa meslek değiştirmesi, ya ni evvelce bura Tülek teşkil et tikleri “Halk grubu” lehinde neşri” yatta bulunurken üç gün sonra hükü met grubu lehinde neşriyatta ması gazete satışmı birdenbire düşür dü. O kadar ki abonesi de dahil oldu ğu halde satışı elliye inmesi karş smda gazete sahibi gazetesini kapa-| mak mecburiyetinde kalmıştır. Hasis ve menfur menfaati dole- yısile her fırsatla Türklüğü tahkir, İ için farsat ve vesileler arıyan bu gaze tenin kapanması bura Türklerini son derece sevindirmiştir - Şamda talebe Grevi Şamdan yazılıyor: — Şam talebesinin geçen cuma günü öğleden evvel “Emeviye” cami sinde toplanarak “Talebe rabı - tası” ismi altında idamesine ka duğu umumi grev | devam etmekteğir. Tevkif edil. İmiş olan bazı mektöpliler yaş- larının küçüklüğü nazarı dikka te almarak serbes birakılmışlar dır. Maarif vözareti mekteplere göndermiş olduğu bir tamimde sınıflarda tek bir talebe kalma- sa bile muallimlerin © derslere devam etmelerini bildirmiştir. Diğer taraftan $âyi olan bir habere göre maarif vüzareti hu- kuk mektebinin ilgası etrafmda tetkikat yapmıya başlamıştır. Müsteşar M, İstifinik vaki olan beyanatına göre yakında bunun için bir karar verilecektir. da can vermek isteyen 0, annesine mektubunda: «Ben bu gurbet ele düştüm düşeli Her gün biraz daha süzülüyorum, Her gece içine mermer döşeli, Bir soğuk yatakta büzülüyorum.» diyor. Necip Fazılın şiirlerinde iztrabın diş izleri vardır. Necip Fazıl kalbinin dudaklarile İ konuşan ve sesini maveranın kulak. teyen muhayye. rülull bir insan: Cücelerin sırtına basarak devle- İ re uzanıp selâm veren işte bir dam, la kavlcımdan bir yanar dağı tutuş turan Necip Fazıl budur. Ben söte- sini» bilmiyorum. t e —— >——— Haftanın san'at haberleri | ir kt azla 1 ummet $ Darülbedayide ilk operet ola- rak «Yalova türküsü» Bamında bir Piyes temsil edilmiştir. Mösyö Marinetti #Furturisme» halkında üç konferans verdi Mil bir resim galerisi yapılına için Milliyet'te başlayan neşriyat üzerine bazı hareketler uyandı. $ Ali Sami Bey ressamlara hücu- munda devam etti, ressamlar da mu kabil taarruza geçtiler. $ Avrüpaya resim etudü yapmağa giden gençler avdet ettiler. Bir resim sergisi ırkl Doryanda bi resim sergisi açmıştır. Saip B. daha ziyade portreye çalışmış bir ressamdır. Teşhir ettiği por treleri çok canlı ve muvaffak- tır. Kendisini tebrik eder ve muvaffakıyetler ; temenni ede- İ| Oldfield nammda bir yağ tüccarı, Akıbeti bulmuş ve nihayet sahibi ta-| 1932 Majik”te | Boyalı Melek Majik Billi Dove'un “Boyalı Melek” isminde zarf bir fik mini gösteriyor. Bu filmin mevzuu şudur: Mamie Husiler, bir bankerle bir kaçakçının kendisi için vuruşmala- rı yüzünden, bir kahvesinde çalış- makta olduğu, Noavelle-Orlenn'ı ter ke meçbur kalmıştır. Fakat yeni bir) iş bulduğu Havana'yı da, bir arazi sahibinin kendisi için herkesle dö-! ğüştüğünü görünce, terketmiştir. Bu | defa gittiği San-Francisco'da ise| | kımı reddettiği için kızcağızı öl miye kalkar. Kemancı Brood araya girerek kurşunu koluna yer ve Ma. mie'nin hayatını kurtarırsa da kolu nu ilelebet kullanamıyarak san'atına nihayet verir, Mamie, nammı © Rodeo West'e tebdil ederek Nev York'a gider ve © rada gece kulüplerinin kraliçesi ©-| tur, Müdiri umuru olan Brood onun | parasını idare ve kızı bilhassa baba | ve anmesile erkek kardeşi ve karısı-| na karşı müsafan etmektedir. Bu! mizden ekserya kavga bile çıkmak. | tadır. Rodeo bir takım revü kızlarına a | / Boyalı Melek'te Billie Dove bakmakta ve bunları kendi apartma: | nında oturtmaktadır. Ancak bu kız| lara sokağa çıkmayı menettiği halde | bunlar bir takım yengi ek türlü çapkınlık yapı i Hadler silesi ile korkunç bir kav gadan sonra Brood'u birakip gitmek istiyorsa da Rodeo kalması için yal. varıyor ve razı ediyor. v Bu esnada büyük bir yağ işi ya: parak milyonlar kazanmış olan Old field, bir gece kulüpte görünüyor. Broed, kızı müdafaaya hazırlanıyor sa da Rodeo onu iii ediyor ve Oldfield şerefine sederek oyun. dan sonra da hususi otomobilile bir | gezinti yapmak hususundaki deve. tini kabul ediyor. İ © Diğer bir gece, Oldfield kızı, oda İ sında sıkıştırıyor ve izdivaç (teklif ediyor. Dinlemekte olan — bu- nu işitince sesini çıkarmadan çekili- yor, Rodeo, düşünmek için mühlet talebediyor ve bu bayret verici habe | ri tesadüf ettiği Brood'a söylüyor. Onun soğuk kanlılıkla tebrik etme- | si kıza yetten kudurtıyor ve ittiham ediyor, Zaten kırılmış olan geriç te, kendisi için her şeyi feda ettiğini hatırlatı- iddetle kalkıp gidiyor. O ak yam, izdivaç merasimini | tanzir e- den bir numara nihayetinde Rodeo, dostları ve Oldfield'in önünde Bro- od'u derağuş ediyor. Ve şimdi haki ki bir iz sahnesi göreceklerini herkes yeni çifti tebrik eder ve or- kestra zifaf marşını calarken perde mayor. Melek'ta Ahçı güzeli İ | | aç seyircilere ilân eyliyor. Oldfield ve | “Aşk Hulyaları” Glorya'di Aşk hülyaları Bu filmde Don Jose Mojica ve şirm Conchita Monteneg- ro'yu seyredeceğiz. Giorya her iki artistin muvaffakiyetle oy- nadıkları bu filmi göster mektedir, Mevzu şu: Silvanya dukalığı, büyük mali bir buhran geçirmektedir, ve bir istikra za ihtiyacı vardır. Bu istikrazı Amerikalı Mr, Tom- sun yapacaktır. Fakat veliaht pren- sin evlenmesi şarttır. Zira bekâr bir prensin saltanatı emin değildir. Prens babasını kendisini evlen. dirmek için tekliflerini reddediyor. Buna mukabil Amerikalı Tomson biran evvel işini bitirip gitmek isti. yor, Bunun için Temson, prensi Pari- *'e götürmeyi teldif ediyor. Belki o- rada bir kadın perensin aşk hislerini Tomson büyük Duka ile Paris'e geliyor. Tesadüf onları “Olümbarı,, | na götürüyor ve orada, aradıkları kadını buluyorlar. Bu, aşıkımı öldü İ ren bir artislir. Ona vaziyeti anla tiyorlar ve kendilerile | Silvanya'ya gelmesini teklif ediyorlar. Genç kadm kabul ediyor ve üçü birden hareket ediyorlar. Sinema haberleri * Ramon Novarro'nun sesli İspan yol filmleri için sermaye koyacağı ri * Maruf Alinan artisti Henay Por ten Almanya dahilinde tiyatro tar. nesine çıkmak için bir mukavele im | anlamıştır. * 1512 de inşa edilmiş olan Mu- nih'deki Theatre Royal 1200 kişilik mdan bir sahne “Fizyonomist,, let Monte Carlo gazinosunda İbüyük oyun (oynayan) çok ka zanan veya kaybeden, © yahut etvarı şüpheli olan, yahut müş terilerle ve yahut müessese adamılarile macerası geçmiş bu İlunanlarm ahvalini tetkik ile muvazzaf müfettişler © vardır. Bunlara “Fizyonomist” derler. Bunlar,insanların ne ayar ve mi zaçta olduklarını yüzlerine ba- karak anlarlarmış. | | Şimdi Amerikadaki sinema İ stüdyoları da bu neviden “Fiz. yonomist,, ler kullanmağa baş- İamışlardır. Bu adamlar hafı- zalarına güvenen adamlardır. Stüdyolarda çalışanlarm her bi rini ta mecburiyetinde. dirler. Bunlar haricinde birisi gelirse, ne yapmağa geldikle- rini sormak için.. Çünkü Ame- rikada stüdyoların içine | gir mek için akla gelmedik hileler İkullanan öyle insanlar var ki, İböyle bir zabıta teşkilâtma lü zum hissedilmiş. amaaa muhteşem bir sinemaya kalbedilmiy tir. “Glaskuva'daki Elhamra enicma w bu sene bir milyon frank temettü temin etmiştir. * Ingiltere'de 60,000 | müfuslu Mitchan kasabasında sinema yok- tur, * Ingiltere'de birçok müzik holler sesli sinemaya çevrilmektedirler. * Budapeşte belediyesi Hetısadi buhran dolaynsile, belediye tlyatrosu nu kiralamağa karar vermiştir. Tiyat royu Paramont kiralayacak, her sene üç Macar filmi gösterecek ve Ma car müstahdemini kullanacalıtır. | sineması yakında ikinci türkçe sesli filmi gösterecek- tir. İlerde bahsedeceğimiz bu film “Kaçakçılar” dır, Yukârıki resim bu filmden bir sahneyi göstermektedir. ling, Margweritte Moreno, Ma- delein Gitty, Pierre Bertin, Baron Fils'in “Ahçı güzeli ismindeki bir filmini ogöster- mektedir, Bu filmi şöyle hülü- sa edebiliriz? Karısmın Oktav Ormon namin- da bir delikanlı ile kendisine -hiya İ net ettiğini polis hafiyesi Aşil'den haber alan Mösyö Dümorel, hemen esasen ve aşçının kendi için karısının o biyanetinin sabit olması Hizm geldiğini beyan ve bu hiyane- olması dolayı sile intikam almasına lüzum kalma dığını ifade ve boşanmak hususun- i in tesbiti için de aynı ak- gelmesini Oktav'a rica © Mösyö Dümorel'in evlenme de diğerini tanı mıyan Oktav vaki olan davete icabet ediyor ve Dümerel'in evine gidecek ken hatırında kalan yanlış kata yani Bemero'un katma gidiyor. Arada vaki olan bu yanlışlık bidayettte her iki tarafın takip edecekleri cephele- ri esasen ayırmıştır ve bunun netice si artık hâdise tamamen tebellür edin <eye kadar bir çok gülünç hâdisele- re sebebiyet veriyor ve alaya tara feyn vaziyeti anladıkları zaman isti- nat ettikleri esbabın ne kadar düşük olduğuna kanaat getiriyorlar ve Ma kı ancak arada kârlı çıkan Oktav ola” yor sira her ne kadar elinden İrma'yı kaçırıyorsa da diğer taraftan hakiks ten bir aşçı i telâkki edilebile- olen | n evine ka

Bu sayıdan diğer sayfalar: