22 Mayıs 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

22 Mayıs 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Eski ve Yeni San'at Eski ve yeni cereyanlar, bugünkü sistemin (San'at) imiz şey zaten tablatin ken ruhunda mevcuttur. (Samat) ana ilk mefes dalgası, ilk har leceğimiz gibi, dünya- lan mahlükları ara Yalnız o, şek duyguya, ihti- velhasıl ruha göre tiren bir seydir. Birçok hayvanlardaki sai yaradılış kabili inkâr . Onların eserlerinden fışkıran lığı gizleyemeyiz. Fakat her yin derinliklerine yüzmeyi bi insan © tecessüsü, bu fışkıran i kuvvetin ana tabi- in koynunda bulur ve bu san'at, Mir ki iptidai ve (o yeknesak lini en eski zamanlardan, en i günlere kadar muhafaza ede miştir. Çünkü yaradılışın göğ içinde neşvünemasını ya bir ihtiyaç ve görüş de- ikliği bulmadan ve cereyananı Hiştirmeden, yine o göğüs içim - hazırlanan mezarında — yari başkalarına terkederek — sö- ün içinde söner gider. Ne kadar mahir olursa olsun, ngi dantelâcının tığı, örümee in duyar köşelerinde, ağaç dalla da ördüğü işi meydana getire ilir? O Fakat işte bu hayvancık, ir görüşl içeğin ri ii kendi yuvasına ğe yeri hareti ile ayni şekilde meyda- getirir. Bu san'atin son tekâ- bül basamağı, binlerce sene evvel i irtifada kealmışter. Bundan binlerce sene evvel ge şairler, müzisiyenler de bugüm izim dinlediğimiz bülbülün teren ümlerini duymuşlar, ve bülbül in nasıl besteliyorsa bugün de i heyecanı saklamıştır. Hi nların san'atinde. denni olmadığ in ne şakirt, ne üstat, ne dedâ İ yetişmemişti Ruh, görüş, yaradılış ve yara e itibarile, düşünemiyen, söyli- iyen hayvanlarınkinden rk olan insanların - san'atini, tabii ve doğuş san'atinden tef İk etmek hiç şüphe ir iş değildir. , Tesan san'ati tekâmül ve terak içinde çırpınır. (Dün) ün (Gü 1) i — Tarihi bedi Jaza etmekle ilk (Güzel) olmaya bilir. Nete N le bugünün görüşleri dünün lielerisde bir münakaşa mev tu bile © olmamıştır. Ve bunun indir iki insan müzik, her çizgiye resim, her kle heykel © velhasıl her şe; san * — diyemiyorlar. Iptidai lr, Bugünün münekkitleri ve ta- İhçileri dünün her bedii eserine, iftihar İâvhası olan (san'at) ke iyorlar. Onla- yu, bugünkü © Avrupa zili in en yüksek şahikasın- 'an İri çalışılırken, tesbit İkdilebilmek için çok kuvvetli dür Vün camları kullanmak mecburi- ?etindedirler. Halbuki, yukarıda » söylediğimiz gibi san'at, ihi »r kürrenin en ihtiyar tarihine dar sokulmuştur. Bunun en ip- ini şeklini, MISIR piramitlerin. iç daha çok uzaklarda aramak zımdır. İptidai san'at (tarihten yn devirlerinin gizli yolların. 4 saklanmış ve aranıp çıkarıl- lr bir kuvvettir; halbu- Ne asri maskesini bir yana kiörak, dünün gözlüklerini taka- ve dünün o görüşü ile, dü- Ni tetkik © odebilsin. iademki san'at tabiatla beraber "fmuştur, mademki söyliyemi- >». düşünemiyen mahlük arasın da san'at eserleri © meydana #tirenler vardır, o halde iptidal ü'ati yalnız Mısırda, Asuriler w kadimde, ve Eski Hı- Aştiyan stillerinde aramamalı, da ilerilere gitmek kabilse gitme- Ye ilk yaşayan beraber — bugün | kökleri nereye bağlıdır? li bin sene gibi uzum ve uzak de- virler içine gömülür. O devirlerin san'at kabiliyetini, buz kitlelerin den âzade memleketlerin bıraktı ğı izlerde arar ve bulabiliriz. Me- solâ: Garbi | Rusya'da, Polonya- da, Aşağı Avusturyada, Şimali İs- viçrede, Cenubi Franan ve Şimali Hattâ şimali Afrika i ararken kabiliyet ve aşkımın insan yaradılışı içinde nasıl mühim bir yer işgal ettiği- ni hayretle görürüz. Yalnız av hayvanlarından yi- yeceklerini temin eden, mezrua! tan tamamile bihaber olan ve bü- tün ihtiyaçlarını mak taşile temin i sanların bugün bizim takdirimizi celbedebilecek eserler meydana getirmesi san'atin tabiatla be: ber doğduğuna ne güzel bir mi- | saldir. Hattâ bu, asarın o kadar ski olmadığı iddiaları bile serde dilmiş ise de, bilâhara vuku bu- lan irk ve tetkikat bunların (Palaeolithik) zamana ait olduk- larını kat'iyetle meydana çıkar- mıştır. Bunların ekserisini, yaba- ni atlar, ayılar, o geyikler, gibi resimleri teşkil etmekte- dir. Bir çoğu kadın resimleri ol- mak üzere insan tasvirleri bulun muştur. Ve bunların (İmpressio. nist) ruhlar tarafından meydana getirildiği neticesine varılmakta- dır. Fransada (Saint - Marcel) de mahfuz bulunan ve koşan bir geyiği tasvir eden resimdeki hay- yanın gözlerindeki mana bu gö- rüş ve buluş tarzının — güzel bir nümunesidir. Gözlerdeki ve ayak lardaki sert ve keskin çizgiler, aırı hazır ressamlarının tarzı ile beraber yürümektedir. Şimali İs ş nizm) in ne kadar eski zamanlar dan olduğunu göstermektedir. Hırçın bir leopara karşı yav- rularını müdafaa için çırpman Filin yüzündeki mana bugünün fırçalarına bir reliber olmuştur. denilebilir. (2) İşte burün onun mütekâmil ve müterakki şeklini idrak eylemekteyiz. O zamanın eserlerinin ekserisini bu gibi hay- van tasvirleri teşkil etmesi, (Pa- Iseolithik) insanların avla iştiga- linden neş'et etmiştir. Ve bunlar bütün (Naturalist) fiklerine rağ- gez söylemek pek <Gykr Sini yor. Fakat beşeriyet | tarihinin bu devirle başlamadığına ve mez- kür insanlardan © evvel de arzda hayat bulunması ihtimaline göre bunların, & zamanlarına göre bir tekâmül basamağında durdukları söylenebilir. Ve bu suretle bunları dinsizler den ayırmak kabil olur. İlâh Sym bollerinin her halde (Expressio- nist - İmaginative) olmaları iddi asında bulunmak büyük bir ha- tadır. Hıristiyanlık zamanların- da öyle devirler zikredilebilir ki Naturalist san'at dini eserlerde | bile birer stil açmıştır. Dünya ( dönmektedir ve (İn- san) , zannediyor ki kültür vadi. sinde her an © yeni zir basamağa basarak © yükselmektedir. Fakat bugünkü san'at cereyanma bakın ca, ven yüksele yine ayni nokta olmadan (Dün) ün doğuş tesir- lerini arıyor ve buluyoruz. Bu ip- tidai şekillere ve tarza gösterilen arzu ne zamana kadar devam ede cektir? Yoksa az bir zaman son- ra paychologik © tecessüs bundan yorulacak, usanacak ve yine hat lardan ve fırça 'darbelerinden “y nlarak (Güzel) i, görenin gözü- ne kendi varlığile © çarparak ve yaparak değil, yine (sakin güzellik) ile göstermiye başlıyacaktır. En oalei devirlerin san'at tesirleri ve stille ri bir yana bırakılarak, ihtimal yine klâsik san'atkârlarn, klâsik müzelerde kapanıp kalmış eser. kurtulmuş kürek mahiümla rı gibi, yeni havayr teneffüse baş- İsyacak ve bu da ihtimal uzun bir müddet sürdükten sonra yine bu- günkü tarz meydana çıkacaktır. İnsanlarda her şeyden çabuk w- z bulunduğundan, İ hi evrakımızı başkasına bir şeyden uzak kaldığımız za- ma ekini hasret duyarız. mediğimiz bir ali önümüze koydukları o zaman, yepyeni bir (1) Leo Frobenlus Afrika), Münih 1927 (Meçhul MİLLİYET PAZAR 24 İmparatorluk Türkiyesinde can, mal, ırz haydutluğu vardı. Dağa çıkan (o eşki yol kesen firari, köy soyan çete, hükümet otoritesine meydan okuyan bi- rer hayduttu.. Böyle bir zaman da ise, manevi kıymetlerin mül kiyet hakkı, henüz tanınmamış tı, bile... Cümhuriyet o Türkiyesinde dağa çıkan o eşkiya, yol kesen firari, köy soyan çete birer ma zi oldu. Kanun, memleket hu- dutları içinde tek otoritedir. Şimdi de, şehir kaldırımların da dolaşan sinsi, meçhul, cahil haydutlar, çeteler | türedi. Bu meçhul haydudun cana, mala, ırza tasallutu yoktur, O, bir kertenkele, bir akrep gibi sessiz, tâ can evimize kas- dediyor. O, daha ziyade pırlan ta gibi kıymetli şeylere göz di- ken bir yankesicidir. Benliğimi ze, maneviyatımıza, varlığımı- za taarruz o eden bu haydudun en biaman düşmanı olmak lâ. zımdır. Bu kaldırım serserisi meçhul haydut, hazinemizi soydu, tari sattı. Bu şehir haydudunu geçenlerde ide eli kazmalı gördük. Şinasi. nin mezarını yıktı, üstüne a- partıman kurdu. Aramızda pervasız dolaşan, bu eli baltalı, hunhar şeki kim?,. Onu dağa çıkan haydut- i | tan daha çabuk boğmalıyız. Bu haydut belki bir insan, bir dü- şünüş, bir zihniyet, bir cehalet, bir ihmal, bir mantık veya bir başka şeydir. Fakat... Haydutlar var!... Bu haydut, daha (o çok işler yapacak. . Geçen gün, onu yine elinde bir kazma ile gördüm.. Etrafı kollayor. Bir karanlık, bir sükü net arayor. Kazması yine bir mezar taşı kıracak, varlığımıza kasdedecek.... Bu haydut şimdi de Şeyh Galib'in o mezarına göz dik! Kimbilir belki de birkaç ay son ra, bu mezarı bulamıyacağız, Yerinde apartımanlar © görece. ğiz. Bu haydudu tutacak jandar ma kim?.. Şinasinin mezarını kazmalarken haberimiz olma. dı, uyuduk. Haber veriyorum: Bu katili cürmü meşhut halinde yakalayınız, Türk edebiy. bu en büyük lirik bir heykel o dikemiyoruz, bari mezar taşını kırdırmayalım. Zavallı Galip: Gemnamlık ile bula şöhret, Gemgeştelik ola sonra âdet. Mısralarını sanki kendisi için söylemi; Kaç gündür, Galibin mezarı na bakan bir pencereden, meç- bul haydudun gelmesini gözler | ken,içimde merhametsiz kazma seslerini duyuyor gibi — oluyo- rum ye bütün kuvvetimle bağı- riyorum: — Haydutlar var, Lr Belediye, vakıf, maarif, bü. koşu. lüşünüş, bir zihniyet, bir ce ele, bir Tee bir mantık ve. ya bambaşka bir şey olan bu haydudu aman vermeden takip etmelidirler... Reşat FEYZİ inam karşında kalmı, gibi seyi niriz. Bu mnanism) üzerindeki tesi a ruhi ve manevi | yaradılışta da aynidir. Şimdi, dinin & Il da en büyük din mürşidi di Physic içine gömülmü raz sonra Metaphysi tasavvuf tesiratı altında o Mystic bir ruhun koynuna gömülürüz. San'at, insanların yarattığı bi seydir. (İnsan) ise arzu ve ihti yaçlarını değiştirir. Halk ve san'- atkâr ikisi de vE vücut olduğune MAYIS ye Vagner Raşı günkü San'at sahifemizdedir. List, kızı Kozima ile talebesi Hans fon Bülovun erlenmelerine muvafa kat etmekle beraber, biraz bekleme- leri lüzumunu İleri sürüyor, Diğer kızı Blandine Parise dönüyor ve er- tesi sene, Berlinde Hedvig | kilise- sinde evlenme merasimi | yapılıyor. Bu sırada Kozima 20, Bülov 26 ya- sındadır. Sene 1857. Balaylarını Ce- Devre sahillerinde / geçiriyorlar. Bu yer, Listin de Kontes o Dagulle ilk sevgi zamanını geçirdikleri yerdir. Sonra yeni evliler Zürihe Vagnerin yarına giğiyorlar. Bu esnada Vag- Tristan ve İzolde” ismindeki eearini tekmilliyor. Geldikleri zaman ilk perdesi bitmiş olan eser, oradan ayrıldıkları zaman iş» bulumu- yor. Kozima ile Bülov, Berlime dö- merek Anhalter sokağın daki eve yer leşiyorlar. Bu ev, senelerce” musiki hayatının merkezi halini alıyor. Kozimamın hemşiresi Blandine, kendisinin ölümünden sonra üçüncü Napolyonun başvekili olan avukat Oliviye ile evleniyor. Kozi- ma, Berlinden Parise yeni tesis edil de "Danyel kayeti için mücadele Ooden kocasını ayni zamanda kendisinin de eser vü- cude getirme ki için tahrik ediyor, bestelemek üzere ona “Öresti” is- minde bir musiki eseri metni yazı- yor. Fakat, kendi kabiliyet ve ai 'darından şüphe eden kocası, bu ese- ri tamamlamağa bir türlü muvaffak. olamıyor. Ertesi sene gene İsviçreye Vagne rin yanına gidiyorlar. Kontes Da- gul, onları Zürihte bekliyor, Vagne- rin yanına birlikte gidiyorlar, bura- da aile ihtilâflarına şahit oluyor ve işte bu 'agner | karısından rılıyor. Bülovla karısı, Vagner 'ürihi terkedinceye kadar orada ka- ıyorlar, “Hans Bülov, gözyaşları i- çinde, Kozima donuk ve sükütü” ©- radan uzaklaşıyorlar, Karı koca, gene Berli riste, Rayşenhalde, Bi badende iken Vagnere ras Körler. Pariste “Tankoyzer” in terfsili deh- getli bir tiyatro skandali teşkil edi- yor ve bu, temsilin tekrari esnasın- da, Napolyonla Öjeninin / kazır bu lanmalarma rağmen, , tekerrür edi. Kozlna, Vagnerin ibda İdre- &i ile Bülovun kuvvetsiz takip ham- İeleri ö farka, gün geçtilçe daha vazıh olarak seziyor. Bir. ta- rafta Vagner “Tristan” dan “Mays- terzinger” e hamle ederken, bir ta rafta Bülov, mütereddit, zafa uğra. muş, kısır... Bu arada Fransanın cenup kısmında küçük bir yer olan Sen Tropezden Kozimanın hemşire si Blandinenin ilk çocuğunu doğur- duktan sonra ağır surette Fahatsız. landığı haberi geliyor AYNI senenin son baharında hemşiresi numla Kozimayı mes'at, “romantik enehiğine bağlıyan son bak kop- muştur. 1863, Rişard Vaşmer, — bu sene zarfında Berline gelip gidiyor. Teş- riniaanide bir araba o gezintisinde Vagnerle Kozima kartılıklı muhab- bet ve istraplarımı, m sir dar; lazımgeldiğini ve “niha; Se ned Celbi kekli anlıyorlar. İkisinin ayrı, ayrı Bülo- va karşı olan vaziyetleri-- Düşünüyorlar, duyuyorlar. konu gayorlar. Bu tarihten itibaren iki dost, bütün kuvvetlerile, aralarında duran kadın için mücadeleye girişi- yorlar. Kozima, bu mücadeleden ve kendi kendisile müca m peri şan haldedir. Bülovdan İki çocuğu var. Danyela ve Piandine. Onları da ne sefkatile seviyor. i Madi konser (o sayahatinde, Bü. lor, Petersburgta bir şefdorkester- lik almak üzere. Oraya giderken Königebergte Bavyera Kralı ikinci Ludvigin tahta çıkar çılmaz Vag- neri yanma çağırdığını haber yi Bunu Vagnerin Kzimayı Malik Kralın Yanına da ediyor, Münihe varıyor. Bülovu çok "imi, mül- karı Ml si nirleri fevkalâde bozulmuştur. Ee isminin göz kamaştı- kağan ve onun Avru- makinndeki yalana vevkiinden la roma rayaların ve gençlik idesllerinin dev ri, artık geçmiştir. Kozima, müşkül vaziyetlerle geçen son senelerde Bü- lovla evlenmesinin bir gençlik hata- &ı olduğunu ve kendisinin nasibi Vagner olduğunu vuzuhla idrak et- miştir. O, deruni arzusuna uygun De bu nasibe inkiyat ediyor. Za manın musiki dehasma, tarihi va- sitesini icra için muhtaç olduğu is- tgâh ve yardımı temin etmek is- ». Bu kahramanca vazife, onun için en büyük va ütebaki hu yatının gayesi mahiyetini alıyor. sıl Paris ve babası Frants ll liğinde içinde yaşadığı musiki haya- tanın hudutları geniş merkez idişe, Almanyada, Münihte ide: | simdi de İ vasıta olan Kozima da çocukları ile or. Bu-| o Sı 8 mayıs 932 pazar alarak yeni bir Alman musiki mer- kezi vücude gelecektir. Fakat, za man henüz bu büyük vazifenin ha- kikat sahasına intikali | için müsait değildir. Münihte kabine, | aslzadeler der hal Vagnerin aleyhine dönüyor. O- nun genç Kral üzerindeki nüfuzu, masraflı sahne projeleri ve lüks ida- resi gittikçe artan kıskançlık, iğbi- rar uyandırıyor. Kozima, bütün düş manlıklara rağmen bu vazi muhabereyi devam etti bütün gayretini | sarfederek “ tan? ın ilk temsilini İdare eden Bü” lova yorucu pruvalarda yardım edi- yor ve icap eden müdafan yazısını da kendi yazıyor. Bununla beraber muarızlar partisi galebe ediyor. Vag ner. Münihi terke mecbur kalıyor, Kralla Vagner arasında muhabereye onu takip ediyor. Bülev, nefsile bir hayli uğraştıktan sonra buna razi oluyor. O, me karısı bütün kaybetmek büsl 1866 da Vagnerin ilk karısının öl- mesi üzerine Kozimanın boşanma ta lebini daha kat'i ve devamlı şekilde bu sırada Münihte “Maysterzinger” İsmindeki eserinin Vagnerin kat'i ve şümnllü surette tesirini gösteren muzafferiyetini te- etmesi, bitkin kâh Vagnerle düello etmeği, kâh intiharı tasarlıyor. Bir dostuna Kozima için “Beni mahvetti, Vagne- ri de mahvedecektir!” diyor. Vag- Berde şöyle söyliyor: "Yardıma ei tayip ve istihkara yaptığını ima ederek, ilâve sl “ Onsuz erişemiyeceğim şeye, onun la yanyana Nihayet, yazmım başımda kaytet- tiğimiz gibi, 1870 temmuzunda Bü- İovdan boşanma, ağustosunda V. nerle evlenme. Bundan sonra ner, “Nibeli operasını bil yor. Kozima, Pariste Vagnere (ilk defa rasgeldiği akşam tasarlandığı. nı ei bu eserin tekmillenme- altında tutuyor. nz onun ken. disinin hamlesini kuvvetlendirdiğini kendi sözlerile tasdik etmiştir. Derken Zigfrid dünyaya geliyor. Vagner, mes'ut anı bu vesile ile henüz tamamladığı ithaf ediyor .Alman » Fransız harbi, Almanyanın > zaferi ve birleşmesile neticelenince, Vagner, “Kayzer mar şi” nı yazıyor. Bayroytta, içinde konserlerin, o pera temsillerinin verileceği mükem, mel bir bina inşa (edilmesi fikri de, bu sıralarda tahakkuk safhasına gi. riyor. Evvelce Kralla mutabık kalı- nan, fakat bir müddet için Vagner muarızlarının tesirile akim kalan bu fikrin tahakkuku için de gene Kozi- ma ön safta faaliyet gösteriyor. Bu sahadaki fanliyet de a faydalı olu- yor. Her tarafta bu Fikri esaslandır- mak üzere Vagner cemiyetleri tesis ediliyor. Kral, ortaya tahsisat ak yor, Vagner, fikir ganda için Almanyada Ço e seyahatine çıkıyor, her tarafta alkış- lanıyor. Berlinde Bismark kendisini davet ediyor. Bu bina temelinin kurulması ha- dise oluyor. Kral Ludvig, yardımı- , taahhüdünü resmileştirerek kal şekle sokuyor. 1876 da Vagner, in- | şası biten binada muhteşem, mutan | tan müsamerelerine başlıyor. Ve- | Miaht, ihtiyar o İmperator, müteaki- ben Avrupanın hemen bütün Prens. leri, dünyanm dört bir tarafından seyyahlar Bayroytu ziyaret ediyor. lar, “Parzifal” in temsil riyet son haddine i leri hiç bir bulutla. gölgelenmeden, yaşıyorler. Bu saadet, Venedikte bu İundukları bir sırada nihayet bulu yor. 70 yaşında olan o Vagner, Pa İatso Vendraminde | an Kozi manın kolları arasmda ölü sima, 24 saat hiç kanirdamadan ölü nün yanında bekledikten sonra, saç- larını keserek tabuttaki cesedin göğ sü üzerine bırakıyor. Közima, hayatınm geri kalan kıs- mını Bayroytiaki eserin tekemmül ve takviyesi ile meşgul olarak geçir- miştir. 1910. Berlin darülfünunu fel sefe fakültesi, kendisine | ilk Alman kedını olarak fahri doktorluk umva- nr verdi. Kozimanın müstesna husu- siliğini filozof Fridrih Niçe de tak- dirkâr sözlerle teyit etmiştir. Vagnerle Kozimanın geçenlerde ölen oğulları Zigfrid Vagnere gelin- ce, 6 haziran 1869 tarihinde doğan çocuk, onların hayatlar canlı bir İfadesi olarak muhabbetle bü ile alâkadar olmuş, fakat biraz | sonra Şarlottenburg ve Karlıruhe- de mimarlık tahsil etmiş, | sonradan Bayroytüa büyük babası Frants Lis- tin mezarını kendi düşündüğü ve ha zırladığı şekilde yaptırmış. Mimarlıkla bir Muhabir mektubu (Tekirdağda halk niçin elektrikten istifade edemiyor? Tekirdağının iktisadi vaziyeti tarla fareleri, mahsulâtın para etmemesi yüzünden bozuldu! Tekirdağ hüküme! konağı TEKİRDAĞI: | İstanbuldan sonra Marmaranın Rumeli. sahi linde en büyük ve en meşhur bir lan o Tekirdağı mı iki sene evv: daha eylemiştim. Bu müddet zarfmda burada göze çarpacak bazı deği- şiklikler olmuş © terakki le tenvir olunmuş birçok yeni ma İazalar ve bunlardan daha çok mühim olarak bir şarap fabrika. 41 yapılmıştır. ELEKTRİK Elektrik fabrikası son sistem binalardandır ve kuvvetli üç mo- törle techiz olunmuştur. Fakat elektriğin kilovatı 35 kuruşa ol- duğundan vasat derecedeki halk bundan istifade edememektedir. Arka sokaklarda tenvirat yolun. da olmadığı gibi büyük caddele- rin de tenviratı seyrek sakaldır. ŞARAP FABRİKASI Gerek harici manı gerek dahildeki tertibatı emsali Avrupada bile li incelik ve görüşlerindeki fev- kalâdelik beni takdir ve tebrik- lere sevkeyledi. Bu modern fab- rika hakkında tafsilât vermek- ten ise Türkiyede fabrika namı- na nefis bir abide | temaşa eyle- mek için bütün vatandaşların bir kere burayı ziyaret eylemelerini tavsiye eylerim. Trakya bağcılığının terakki ne ve halkın bu yüzden azim iş tifadeler teminine sebep olan bu fabrikada şaraptan © başka me- taksadan yüksek © konyaklar ve rakı için de somalar © imal olun- maktadır. Bu fabrika — Trakya halkı için büyük bir nimet olmuş ve herkes dört el ile (o bağcılığa sarılmıştır. fıçılar içinde sonra piyasaya arzedilmektedir. Bu fabrika ile müştemilâtı ve w- zun bacasından göklere savrulan sincabi renkteki dumanları, Trak yanın fatihai istikbalini Marma- radan gelip geçen vapurl, rışın bir tablo halinde göstermek tedir . UMUMİ BİR NAZAR Tekirdağınn iktısadi vaziye- ti hayli sarsılmıştır. Buna da se- sulâtı tahrip eylemeleri ve müte- baki mahsulâtm da piyasada pa- rn etmemesidir. Köylüler hemen buranın mubtekir borçludurlar. umumiyetle ki taraflarına Bir taraftan banka ibaren Bayroyttaki müsamere sahne işleri üzerinde annesile birlik. imiş, babası gibi opera yaz mış, eserlerinde o kendisine mahsus bir tarz göstermeğe çalışmıştır. 1899, m'atldırın cevval ve müstakil tema- yülünün ifadesini canlandırdığı gö” | rülmüstür. Neş'e ve sevimlilik... Vagner, karısı ve oğlu... Billhnssa Almanya, derece derece üçünün ölü ünden duyduğu teessürü çok kuv- frid Vagner, Bayroytta gömülmüş, defin merasiminde bütün san'at te. i | lara diğer taraftan da Çarşıdaki Sonafa borçlu olan köylüler mahsulâtın şu aki. betine uğramasından dolayı çok endişeye düşmüşlerse de bu sene her tarafta faydalı yağmurların yağması ve ekin vaziyetinin de mükemmel olması ve o muzır fs relerden de eser kalmaması onla n ümide düşürmüş ve — yüzlerini güldürmüştür. YARDIM SANDIĞI Yeni vali Fahrettin Bey kör- de birer yardım sandığı tep teşebbüs in ren elinden kur Mithat Paşa merhumun Tuna vilâyetindeki menafi sandıkları- edilmektedir. Köylünün borcu ol mazsa ve bir senelik yiyeceği de İ bulunursa o köy haller sıkıntı çek sexler. Köylüler bu büyük bir şevk ve hevesle toplan mışlardır. Muktedir valilerimizden biri olan Aksaray valisi Ziya Beyin de bundan dört beş sene evvel teş kil eylemiş olduğu bu sandıklar ayesinde mühim bir Şe İ sıl olmuş ve köylülere fantler temin © eylemiştir. Vali in Bey dahi bu mühim Afyonkarahisarında da vücude getirmiş ve büyük bir yemeye yaparak buraya gelmiş. ir, MUHTARLARA KISRAK (inanli) de vilâyetin © güzel bir aygır deposu ve çok mikter- da da damızlık hayvanatı varsa da köylülerin ellerimdeki kırak- lar fona ve sıfât yapmağa EZ her köy ii en denilir karli alacak ve Dene muhtarın binmesine tahsis oluna caktır. Bu kısrakların tasarrufu muhtarlara ve rekabesi (de köy sandığına ait (olacaktır. İaşesi köylülere verilmiş — olan bu kış- raklardan hasıl olacak taylar 6 aylık olunca hâralara gönderile- cek ve remont'dan sonra satılıp bedelleri sandıklara yatırılacak- tr, SU DERDİ Tekirdağınm suyu yoktur. Pa rası olanlar (İnanli) den getirte- rek içmektedirler. Vali Fahret- tin Bey bu mühim (meseleyi de nazarı dikkate alarak esasen şek re gelmekte az miktarda ki suları © toplamak ve bunlara diğer saları da ilâve eylemek su. retile fe sıhhi ve şehre kâfi mebzul bir su © getirilmesine te- jemi eylemiştir. Bunun için de hususi muhasebe ile belediye ida resine onar bin lira © koydurmuş ve (100) müesses tarafada da da (100) zer lira temin eylemiştir. i dahi Aksiyon alacaklarına Raşıp KEMAL İlnfilâkta yaralanan lardan ikisi öldü Uç sün evvel İsminde erki ak - | pahi pazarında bir baret façısnas İsüğeli yözünden on iki kişi yan- mak suretile yaralanmıştı. Hasta nede tedav edilmekte olan gn lardan ikisi vefat etmiştir. Bum lar Yako oğlu Rafasl ve Dinamin

Bu sayıdan diğer sayfalar: