16 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ankara caddesi, 100 Na. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürküğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 İdarehane: Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 icu- ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler İçin müdiriyete müracaat #dilir. Gazetemiz İlinlerin me- #'uliyetini kabul etmez. FELEKTEN Seyahat mektupları. Evliya Çelebi Ağziyle... id Fransızlar gibi güzellik ve cazibe iddiasmda bulunan bir o millet için dünya güzelliği mü- © sabakasnı kaybetmek elim bir « oşeydir. Bunu bir Türk kızının — önünde kaybetmek büsbütün — sinirlerine dokunuyor. i Tanıdığım Fransızlar bunu i “bana açıkça ( söyleyemiyorlar ,; mma ağızlarından o dökülen olâflara nazaran anlıyorum ki pi ii pek cerihadardırlar. n arel tesellileri: Zaten hiç birisi o güzel © değilmnişl sözüdür. Hattâ bunun için derhal © bir de fıkra uydurmuşlar güya (Dovil) de halk güzelleri bek- © Jiyormuş. güzeller gelmişler. | nazarı ti o kadar celbe- me ki. halk geldikleri. nin farkına varmamış ve onlar di halk ile beraber “Güzeller, b başlamışlar. Düşü- — müyorum da kraliçe olmak ta çi şey.. Hemen insanın aley- © inde bulunuluyor... , » ii Evliya Çelebi merhum sağ olup i zamanındaki — haleti ruhiye ve görüş tarzile © Parise gelse ve burada (Met- © o Politen) ismi verilen yer al- © Üı şimendiferlerile seyahat et- seydi şöyle yazardı: “Bu azim beldenin altında âsâ kazılmış deh- “izler ve geniş şehrahlar var- dır. Bu şehrahların iki cani- “binde envaı tasvirlerle esnafân i i i i i i Milliyet'in Edebi Romanı : 94 Ölüler yaşıyorlar mı? Konya Sulama /filadan Ziraat Vekâletine devri | İ minen 5 İ İçine atılan akçeyi (çok al at) İ telarz dehlizlerdeki | yorlar. Büyük Millet Meclisi bu yaz tatiline girmeden evvel memlo- ket ziraatinin inkişafı © noktai nazarından hayırlı bir karar ver di ve şimdiye kadar nafia veküle öne merbut olarak idare edil-| mekte bulunan Konya ovasının | sulama işlerini o doğrudan doğ-| ruya Ziraat vekletine devretti. Eski Nafia nezareti tarafından Anadolu - Bağdat & demiryolları şirketine şimdiki paramızı kıy- metile 8 — 10 milyon liraya şa ve tesis ettirilen ve osas sula- rmı Beyşehir gölünden alan su- lama şebekesinin orta Anadolu gibi ekseri yerleri ekseri © sene- İer kuraklıktan müteessir bulu- nan bir mıntaka için fevkalâde ehemmiyeti haiz | bulunduğuna hiç şüphe yoktur. Zira bu kanal ile Konya ovasında tah- ,000 hektarlık geniş bir arazi sahasını sulamağa ve bura nım umumiyetle ziraatinin imki- | şafına imkân verilmiş — olayor-| du l Konya ovası gibi kurak ve ço rak bir mmtakanın o ziraatinde suyun oynayacağı rol nazarı dik- kate alınırsa ovaya O akan su kanallarile ziraat hayatma ade- ta kan şırmga edilmiş olduğuna hükmeylemek lâzımgelir. Filha- | kika tesisatm ikmalinden | sonra | Konya ovasında hayat fışkırma. ğa başlamış, o civardaki dağlık köylerden halk yavaş yavaş ova- ya inerek, o zamana kadar okil- mallarını meth ve itra eylerler. namı verilen siyah ve ( sükke- rin maddeye tahvil eyleyen he- | zar fen dolaplar ve insanın sikletini saat âsâ gösteren vez neler vardır. Fakir eğer mütedeyyin ve mütteki bir abidi naçiz olsam | bir takım zindikler gibi bu tah. tahtettü- rap âlemi, âlemi ahret deyi | tasvir edebilirim. Bu dehlizler- de seyrü sefer edip tarikin keş- fi o kadar düşvârdır ki; bazan andan kutulup fevkıarza çık- mak ahretten avdet etmekten daha âsândır. İki akçe mukabilinde ufak lerden alınan kâğıt pa- ralarla bu tabteli yerlerde ara sıra karga ten zatül hareke gerdunelere girilip ka- im olarak sahayat edilir. Paris gibi azim bir belde” nin altının böyle dehliz ve ge- çitlerle delik deşik olması ta- accüp edilecek © şeylerdendir. Fakir çok diyar gördüm. Aca- ibi seb'ayı ziyaret eyledim. Am ma böyle hünerli bir şeye te- sadüf etmedim. Elhak vel şapaştır.. der idi. Metropoliten'de seyahat e- denler (o zannederler ki, bir vasıtai nakliyeden istifade edi- Halbuki bir hattan di- erine aktarma için bazan top rak altından yarım kilometre yürüdüğünüz olur. Orası tıp- kı karmca yuvasma O benzer, bir kısım gelir, bir kısım gi- der ve hiç yollarımı o şaşırmaz ve lâf etmezler... Herkeste bir telâş ve bir acele vardır. Bir bu Metro Politeni bir de bizim tuneli düşünüyorum. Aklıma oyuncak dükkânındaki zenbe- rekli şimendiferler geliyor. FELEK İ raat noktai nazarından j an müşkülâtla mücadele idaresinin Na. miyen yerlerde çiftçilik yapmış- lar, hattâ yeniden © müteaddit köyler bile kurmuşlardır. Bu 4e- yede fazla istihsal edilen hubu- batm nakliyatından demiryolları kumpanyası da hissesine © düşen kazancı temin ediyordu. Sulama tesisatmı yapan şirket bir müd- det idaresini de üze çimin) sonradan tesisatı olduğu gibi Na fin nezaretine devretmiştir. İlk senelerde sulama ile mah- sulâtın keyfiyet ve kemiyet üze- rinde vukua gelen müsait tebod- dülâtı gören köylüler arazilerini büyük bir hevesle muntazama: sulatmakta ve neticede verdikle- | ri sulama ücretleri idarenin muh- | telif masraflarını aşağı © yukarı korumakta idi. Fakat zaman geç tikçe hem © köylüler ve hem de salamâ idareni için bir takım müş külât baş göstermiştir. Gayet tabii olarak Nafia mühendisleri yalnız suyun tan- zimi, cereyanı ve tevzile o meş- gul ve muvazzaf bulundukların- dan, köylünün istediği suyu ver. | mekle iktifa o ediyorlar, bu işte meslek harici zirai © cephesile o kadar alâkadar © olamıyorlardı. Halbuki zirnat noktai © nazarın- dan sulama işi basit © olmayıp, suyun miktarından başka sulama nın mevsimini, o toprakların ve | mezrualın nevilerine göre sula-| ma tarzımı nazarı dikkate almak | icap eder. Başlangıçta — sulamadan pek ziyade memnun ve müstefit olan köylüler, seneler geçtikçe bu iş- ten soğumağa, bazı yerlerde su- lamadan bile büsbütün vazgeç. | meğe ve eskiden olduğu gibi kı- taçlafa ekmeğe yani susuz zira- ate başlamışlardır. — Zürraı ten. vir ve - sulama — işini su tanzim ve takip edecek zirai bir teşki- lât yoktu. Neticede boşa akan su İar yüzünden ve yahut usmlsüz ve vakıtsız sulanan © tarlalarda | evvelce Kanalizasyon sayesinde | kurumuş olan gölcükler, batak- lıklar yeniden baş göstermiş ve | #nhanm birçok yerlerini sıtmalı bir hale sokmuştur. Zirai görgü ve bilgileri malâm bulunan köylüler, - topraklarını sürüp işlemek ii aletlerin iptid topraklarını işliyebilmişler, rine göre sulayabilmişlerdir. Bu- nun tesirile ve zeriyatia munti zam bir münav | başa çıkamadığından bu gibi zinin hafriyatı da büsbütün mi külât kesbetmiştir. Bu ve daha #air teknik (© sebeplerden dolayı tahminen 50,000 hektarlık arazi- yi sulamak gayesile tesis edilen kanal sistemi vamtasile; eylevm ancak 15,000 hektarlık bir saha sulanabilmektedir. İşte bir taraftan sulama idare- etti- ği, diğer taraftan bu sahadaki köylülerin sulamanın nimetlerin- den hakkile istifade eyleyemedik- leri bir zamandadır — ki Büyük Millet Meclisi yerinde verdiği mu siz kararile iktnadi hayatımızda bir mevkii bulunan bu me- | selenin kallini diğer birçok mpi leketlerde olduğu gi en ziyade alâkadar İletine devretmiş bulunuyor. Haber aldığımıza göre, Ziraat idaresini üzerine alır al. maz sulama sahainda ayrıca Zi- rai bir teşkilât vücuda getirmek tasavvurundadır. Hakikaten me- selenin yalnız su . mühendislik noktai nararmdan müta- olmayıp ziraat cephe- tetkik ve takibi lâzım- İ da ziraat sisteminin de iptidai bir İ âmade olmasma rağmen köylü İki yalancı İspanya — Amerika muha- rebesinde Michel Horn ismin- İ de biri, cümhuriyet ordusu hiz | derecek: halde değilim. irmişti. Girdi amma, askerliği de hiç zevkine göre bulmadı ve me yapıp yapıp bu işten yakayı sıyırmağa . karar | verdi. Hemen o gün kumanda nın yanma gitti: — Ne var Michel? Yine ne | istiyorsun? — Kumandanım. - size bir | mürscsatım var, Askerliğe ya | zıldığıma son derece | pişman oldum. O gün çok (o hararetli! nutuklar söylenmişti. Ben de bu nutukları o kadar beğendim | ki. geride kimsesiz, evsiz bark | sız. kalacak çocuklarımı ve ka- rımı düşünmeden, hemen asker oldum. Bugün O karımdan bir mektup aldım. Pek ziyade se: falet içinde kaldıklarından şikâ yet ediyor. Çocuklarım da aç- ıktan o kıvranıyorlarmış. Ka- rım para kazenıp ta çocuklara göz önünde — tutulacak nokta, Konya ,ovasındaki toprakların hu | susiyetidir. Ovanın öyle toprak: | vardır ki madeni © emlâhça adirler. Meselâ Çumra civa-' Karkın köyünde köherçile V edilecek derecede “Azoti yeti sodyum, ca zengin toprak-| lar vardır. Zirai nebatlar için gıda vazi-| fesini gören bu gibi madeni em- lâhtan bir toprakta muayyen bir nisbetten fazla yani | kesif bir) halde bulunacak olursa nebat lar üzerine gıda yerine © adeta zehir gibi tesir icra car ve tabi böyle yerlerde hiç | bir ne bat neşvünema bulamaz. Bu gi- bi madeni emlâhça zengin, tuz- lu, çorak, toprakların sulanması cidden ayrıca mütalen ve tecrü- beye şayan irsi bir o mesele. dir. | Şimdiye kadar sulamadan hak | kile istifade olunmamasna sula ma sisteminden maada bu saha-| şekilde cereyan etmesi sebep ol- muştur. Hemen her vakit â kâfi miktarda suyen emiri, ler ekseriyetle © habubattan bil-! hassa buğday ve arpa | ekiyor. iğer nebatların © ziraatine o kadar ehemmiyet vermiyorlar. dı. Halbuki bu kadar geniş bir sahada kâfi miktarda ve cereyan halinde mevcut bulunan se vası- tasile çok mütenevvi zeriyat yap | mağa, teşkil edilecek sun'i çayır lar ile fazla miktarda cins hay- van yetiştirmeğe ve en nihayet! bu sahayi muhacirler ile iskâna | imkân vardır. | Yeni zirai teşkilâtm merkezi | Anadolu hattı üzerinde Çumra na hiyesi olmak üzere ilk defa Al. manyada başlanılan, ( bilâhara diğer memleketlerde muvaffakı yetle tatbik edilen malüm (tec. röbe halkaları — Versucharing) şeklinde m ra vekâle- tinden temenni ederi; Esasen ilmi ika olduğu ka id lerde de kendini zös- termis meslekten ilk — ziraat ve. kili olan Muhlis inler mn tai nazarından Tunan bu işin az salinelnr bap: rlacağına emniyetimiz vardır. Tevfik DUNDAR | kadar teselli edemez. / Alalı iki gün oluyor. “ | kalmasın. — Fransızcadan — bakabilecek halde değildir. Ben İde buradan kendisine para gön Bana yalvarıyor: “Ne yapıp yapıp askerliği bırak. Derhal gel! Zi ra gelmezsen, hepimiz — açlık- tan öleceğiz.,, Kumandan dedi ki : — Vah vah. Michel! demek 'İ böyle ha.. Fakat sen bu işini | böyle olacağını daha evvelden düşünmeli idin. Maamafih sa- na bir kaç aylık izin verebil rim, — İzinden bana fayda yok ki.. Açlıktan kıvranan çocuk- larımı düşününüz. İzin dı beni büsbütün azat edin selâm.. Kumandan bir müddet dü- şündü : — Sen diyorsun ki, karmdan mektup aldın, “Aman. çabuk gel” diye yazıyor. Değil mi? — Evet, kumandanım.. “Ça buk gel, yoksa öleceğiz” diyor. Sonra ağır surette bhastalan- miş eğer ben yetişmezden ev. vel bir felâket gelirse, dünya- da hiç bir şey beni oölümüme ves- " zamen kumandan cebin- den bir mektup çıkardı. açtı ve nefere hitaben dedi ki: — Michel, üstelik sen bir de benimle alay ira ödiyorsun? Askerliği bırakmak için bu yap tığın gibi hareket edeceğini zannetmiyordum. İşte benim de elimde bir mektup var. Hem İ biliyor musun. kimin mektu- bu? Karından gelen mektup.. Zavallı kadma sen o kadar fena Mmua- mele ediyormuşsun ki. askere yazılıp ta gidişine çok mem- nun olmuş. Karın da, çocukl rm da sıhhatte.. Öyle dediğin | gibi hiç birisi hasta değil. Hat | tâ karın mektubunda — bak, ne | diyor? * Okuyayım da dinle; | “Kumandanım, sizden çok ri- | ca ederim. kocamı mümkü ol- duğu kadar askerlikte alkoyu- nuz, Kedisini daha yumuşak huylu, halim selim. insanı kâ- mil bir bale getirmeğe çalışı- nız, Askerlik bir ocaktır, bir mekteptir. En fena huyluları bile ıslah eder. O suretle be- nim kocam da dönerse, iyi bir koca ve iyi bir baba olarak dön sün..” Micbel sordu: — Hakikaten böyle mi yazı yor? — Elbette! İşte mektup e- limde.. Hem de bir ksmı sa- na okudum. Michel bir müddet düşün- dü, kaldı, sonra eddi ki: — Kumandanım. affederse- niz size iki kelime daha söyle- yeceğim. Fakat ben bir asker, siz bir kumandan olarak değil, ikimiz de insan olarak size iki kelime daha söyleyeceğim.. — Söyle söyle. İçinde dert — Hayır, sadece diyeceğim da bu çadırın altın da bir siz varsınız. bir de ben.. (Felsefi fantastişue roman) Yazan: HÜSEYİN RAHMİ Bu azizliği yapanı “keşfet- | aklı ermiyen Mösyö Homem : “mek hususundaki hiddeti artan | zabıtaya müracaat ıztırarında © Mösyö Homem elde rovelver | kalır. Bu zat hâlâ kendine bu — gözler dönük bir halde re - v katma inen ibedisanin sah azizlikleri yapan kimseyi ya- kalamak fikrinde ve itidelini anlığında dururken elinde-| kaybederek rast gele birini öl- ki yanar kibrit söner sönmez | dürmekten korkmaktadır. kulağı dibinde ve bütün hane | çi boşluklarında — akisler ya- | şeytani bir kahkaha kopar ve karşısında beyaz bir. bulut e Ve o ande kendi burun “deliklerinden iki beyaz ziya fış leyfiyet artik her * Kaddin çıkan bir garabet alı- yordu. Mösyö Homem cesare- “tisin za'fa uğradığını. hisset- © meye başlar. Gecenin saat dör #üme kadar. bu ballr devam ider, olara ömründe tes Zabıta Ovak'ayı (tahkika bir jandarma onbaşısile iki memur tayin eder, gece olür Jandarma onbaşısı hariçten e riye bir girip çıkan olup olma- dığı anlamak için evin met- hal kapısı önünde nöbet bek- ler. İki memur içeride kalırlar. O gece Mösyö Gomes ile be- raber Mösyö Hernigue ismin- de diğer bir zat ta vak'aya şa- hit olmak üzere orada bulu- nurlar,, Evin bütün girini çıkıntısı, köşesini. bucağını Ertesi sabah. büyle.vak'a- | her tarafını iyice araştırıp yok- tesadüf etmemiş ladıktan .sorra ışıklar emmi ri murlarına sorar : mem birden bire kapıyı rada gezinen jandarma onbaşı- “ Mösyö Homem zabıta me- — İşliyor msapaz?. — İşitiyoruz.. . Darbeler bo- Cevabı al yuna devam eder, Mösyö Ho- I aç Fakat evvelki gece olduğu gibi dışarıda kimseyi göremez.. O- lan sorar: Kapı önünde kimse gör- mü? — Hayır... — Darbeleri işittiniz mi? — Bir şey duymadım... — Çok garip şey... Öyle i ise | onbaşı bu defa siz içeriye giri- niz memur efendiler dışarı çık | sınlar.. | Onbaşı girer ötekiler çıkar- lar.. Ayni hal vuku bulur. Yı ni kapıya yine darbeler indiri- Hr. Fakat İsa sefer onbaşı içe riden gürültüyü duyar; dışarı” dakiler hiç bir şey işitmezler.. Hiç bir şey göremezler. Bu nesip hal karşısında şaş kanlığı artan Mösyö Homem: şi içeriye Eve girerler. Mösyö Homem iki memurdan birini Gomes'in birinci katta yatmış olduğu o- daya sokar. Bu zatın oturmak istediği kanape birden bire al- tından çekilir. Kendisi yere yu varlanır.. Ev sahibinin iki dos- tu onbaşile birlikte re-dü-şose katında bırakılır. o Zevcesile hizmetçiler birinci katta odala rında kalırlar. Homem kendisi evvelki gece < olduğu re-dü-şose katına inen merdi- venin sahanlığında bulunur, Aydınlıklar söndürülür söndü- rülmez darbeler, gürültüler bi- ribirini takip eder. Şamata en Hiümde fehide bir #ankLEUN hi ka bir şey bulunmayan ve yat- | tıkları odaya bitişik küçük oda- dan işitilir.. Patırtılar bu arayıcılara meydan okur bir şiddette art- tıkça artar, Onbaşrnın bulundu ğu misafir odasındu boğaz bo- ğaza i bir kavga olu- yormuş gibi bir hâraza, bir har gürdür kopar'ki aman Allah... Herkeste: işte onbaşı gürültü- birden odaya koşunca onbaşı yı büyük bir tehevvürle sağa | sola kılıç savurur gibi çılgın bir halde bulurlar.. Adamcağız İ güncü bu mecnun şiddetle gelenlerin önünden küçük bir odaya ka- çar. Orada bulunan büyük ay- nal: dolabı kılıç darbelerile şan gır şungur yere indirir. Bu ken dinden geçmiş zavallı adamı zaptedebilmek için cebir isti- maline lüzum gi Bu hengâm. geçirdikten sonra yine lâmbalar söndürü- lür. Homem yine sahanlıkta mevki tutar. Tutar amma bir- den bire sol yanağının üzerin- de öyle hüda bir şamar şak- lar ki gözlerinden ateş çıkar. Can acısile biçare haykırır. Vuran el yanağına yapışıp kal- | mış gibi bir ıztırap duyar.. He- men lâmbayı yakarlar, Ho- mem'in kıpkırmızı ateş kesil- miş sol yanağı üzerinde dört parmağın izini görürler.. Ve ülür, sağ yanağını bir kadavra kan-/den sızlığında bulurlar.” IŞimdi yine Kamil Flama- riyon'ü dinleyelim vak'a hak- kında şu izahati yazıyor. Bu okunulan ri dostum | Bu hafta GLORYA SİNEMASINDA | DEMİR KAPU Fransizca sözlü film Mona Goya, Charles Bo- yer, Andre Burgere ta- rafından Keriman Halis Hanım Spa güzellik “müsabaka- sında, Fox'un İropyesi Bugün güzel film görmek isteyenler: M ELEK sinemasında SILVİA SİDNEY tarafından harikulâde bir surette temsil edilen MİR KAFES Hakiki heyecan ve zevk FİLMİNİ SEYRETMELİDİR. Çünkü bu film halkımızın alkışla. ile karşılanıyor Türkçe kısımlarda: YAŞAR ve KEMAL Beğler. ELHAMRA EJDERİN KIZI büyük sergüzeşt ve san'at filmine Şİ koşmalıdır. Mümessilleri: ANNA MAY WONG — SESSUE HAYAKAVA Türkçe kısımlarda ZEHRA H. ve ZİHNİ Bey LA Emmi aaa | Sabahları ucuz seanslar saat 10 da başlar İ Beyoğlunda Alyon sokağında Ha- san Paşa Hanında İ numeroda Ma- vo Lorenzetti Efendiye: İstanbul ü m memurluğundan: Reno- den ve Kortezi Efendilerin zimme- İ tinizde matlubu olduğu iddea edilen |20 teşrinisani 931 tarihli | senet mücibince on bin iki yüz dok- bir ki'a san dört frank elli santim tutarı olan bin otuz lira Türk parasınm yüzde ön ücreti vekâlet ve yüzde dokuz faiz ve icra masraflarının haciz yo- ile vaki takip talebi üzerine tarafı. niza gönderilen ödeme emri zahrı- na mübaşiri ve mahallesi muhtarı tarafından verilen meşruhatta mez- kür mahalde olmadığınız ve alyevm ikametgâhimizın meçbul bulunduğu göslerilmesine binaen ilânen tebli- gat ifasına karar verilmiştir. Tarihi ilândan itibaren bir ay zarfında bor- cu ve masrafları ödemeniz; ve bor- Gün tamama ve bir kısmına veya hut alacaklının takibat icrası hakkı. itirazınız varsa yine bü inde şifahen veya yazı ile Uraz ettiğiniz halde o kısmın cihet ve mikdarmı açıkça göstermeniz lâ- zamdır. Aksi tekdirde itiraz edilme miş sayılacağı ve borç tediye veya itiraz etmediğiniz takdirde yine bu müddet zarfında icra ve iflâs kanu- nunun 74 üncü maddesi mucibince mal beyanında bulunmanız ve mal beyanmda bulunmazsanız.— hapisle tazyik olunacağınız ve hakikate, muhalif beyanda bulunursanız ha- pisle cozalandırılacağınız. ve borcu ödemez veya itiraz eylemezseniz hak kımızda giyaben cebrü icraya devam olunacağı mezkür ödenie emrinin tebliği makamına kaim Olmak üzre ilân olunur. yam m > *x —— Allaha yemin ederim ki, şu yer yüzünde ne sizden, ne de ben- den koyu yalancı yok. Bir de- fa ben ne evliyim. Nede şim- diye kadar bir kerecik olsun ev lendim. Lizbon tarafından ülümu ru hiye mecmuasının 1910 tarihli mart nüshasında neşredilmiş- tir. Hâdisenin kahramanı Mös yö Homem bu macerayı Ma- dem Raşild'in refakati tahriri yesi ile ve “esrar parkı” unv nı altında 1923 senesi yazdık- ları eserde tafsil etmiştir. O- tuz seneden beri Madam Ra- şild'i Kendisi olsun bu neviden ruhi hâdise. leri kabul etmek istemez. Ma- | damın bu ademi kabulü de şa- yanı hürmet ve yine o derece- de şayanı münakaşa olan bir se bepten ileri gelmektedir ki o da şudur: Madam Raşild'in anası ve babası mediyumların karına kurban gitmişlerdir. Mösyö Homem bu çok ga- rip hâdiseler hakkındaki tetki- katında devam ettikçe vakrala- rın sıhhat ve ilmi kıymetlerin- şüphesi kalmamış © eski münkir, o inatçı materi- yalist imana gelerek ruhiyun- İ dar olmutşur. Nişan merasimi Merhum Binbaşı Mehmet Ani | beyin kerimesi Melâhat hanım e- fendi ile Cümkhuriyet refikimizin | idare erkânmdan Mehmet Derviş. beyin nişan merasimi dün Meb-| met Derviş beyin Şişlide! yapılmıştır. Yeni yuvaya ler dileriz. Ankarada kiralık | apartıman Hükümet merkezinin en müs | tesna bir mevkii olan Yenişehirde Gazi bulvarında Vardar apartı | manında biri beş oda, iki salon, bol ve her türlü konforu haiz bir | daire, diğeri de dört odalı ve kon forlu bir ikinci daire kiralıktır. | Taliplerin (2) numaralı daireye müracaat etmeleri. Fiyatlar mute dildi İLÂN Zirde irae edilen müessesat veznelerinin açılma - ve kapan- ma saatleri 16 Mayıs ilâ 15 Ey lâl 1932 devresi için sırasile saat 9 buçuk ve 15 buçuk ola- rak tesbit edilmiş idi, Mukaddema olduğu veçhile, ayni müessesat. veznelerinin. 17 Eylâl cumartesi gününden itibaren saat 10 da açılacağı ve saat 16 da kapanacağı umumun malâmu olmak üzere ilân olu- nur: American Express Cy - Ban ca Commerciale İtaliana - Ban- co Di Roma - Bangue Franco - Asintigue - Banguc (o General Pour le Commerce Etranger - .Chrissoveloni Bankası - Credit Lyonnais - Deutsche Bank und Disconto Gesellschaft - Deuts- ebe Oilemibenie- Emltik.ya Ey) tam Bankası - Felemenk Bahri sefit Bankası - Osmanlı Banka sı - Selânik Bankası - 8.8. C. 1. i Ticareti Hariciye Bankası - Şar kıkarip Ticaret Bankası - Ti kiye İş Bankası - Türkiye Zi raat Bankası rından mütaleslarını . faideli gördüklerimizi hulâsatan nak- lediyoruz:. “Geceyi perili evde geçir. meye gelen misafirlerin mü hedelerini evvelce zikredece giz. Bu zat diyor ki : “Hiç bir kibritim yan caya kadar bir çök sigara iç tikten sonra uyumuşum, Kapa h gözlerime çarpan şiddetli ir | aydınlığın tesirile uyandım. Bu hal tıpkı gözler yumuk ken birden bire karşınıza geti- rilen kuvvetli bir lâmba ziyası- nın yaptığı tesire Bara Nasıl anlatayım... Görmezden evvel görüyordum. Bu ışık gör. o kadar şiddetle, çarpıyordu ki mukavemet ede | meyerek nihayet gözlerimi aç: maya mecbur oldum.. “a Re-dö- şose katında yatmak | ta olduğum için senin tavsi üzerine kapamış olduğum pef; cere kanatlarını aralanmış buk | dum, Binaenaleyh ay ışığı doğ. ruca yüzüme aksediyordu. U ku rsemliğile. zihnime b şüphe ârız clrlu, Acaha yı yil Homem'in yukarıda namı- | ken ben bu kahatları sıkıca k& rp ni haber verdiğimiz * “Esra: e) pepe

Bu sayıdan diğer sayfalar: