October 2, 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

October 2, 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e vt bei ya ba Gil” pi Muhabir mektubu Apartı manlara döktür- gümüz sermaye ile birçok işler yapabiliriz Anadoluya eskiden kalmış bozuk fotoğraf malzemesi mi sürülüyor? Gemlikte kaza kaymahamı ve muhtarlar içtimada.. GEMLİK: Orhangaziden Gemliğe yarım saatte geldim. Yolun bir kısmı muntazam i- di. Fakat Gemliğe yaklaştıkça yol delik deşik (o olduğundan sarsıntılar içinde £ otomobile çarpa çarpa canımız ( çikiyor- ; MANZARASI Gemliğin denizden görünü şü hakikaten pek hoştur. Ka- sabanın bir kısmı tepe üzerinde bir kısmı da düzlüktedir. Bu kısmın havası fenadır, Çünkü civar arazi bataklıktır. Maaha- za yeni kaymakam Gani Beyin himmetile derenin mecrası tat hir ettirilmiş olduğundan eski vehamet zail olmuştur. Gemli- ğin en güzel yeri iskele başında ki gezinonun bahçesidir, Bura- ya bir de radyo konmuş oldu- ğundan akşama doğru herkes buraya ailelerile beraber gelip hava almakta ve radyo dinle mektedirler. İkinci (o derecede oturulacak yerler köprü başile çarşıdaki büyük çinar ağacının gölgelediği gazinodur. Köprübaşında — bir sıraya dizilmiş iki üç aşçı (o dükkânı vardır. ORTA MEKTEP Kaza (merkezinde maarif bütçesine yük olmamak üzere hususi bir orta mektep tesisine teşebbüs — edilmiştir. Bu mek- tep muhtelit olacaktır. Bina ve muallimler şimdiden temin o- İunmuştur, talebeler de hazır- dır. H.F.idare heyeti reisi Ziya Bey ile arkadaşları bep bu işle meşguldürler, Vaziyetleri müsait olan ve orta mekteple- ri bulunmayan diğer kazaların da böyle hayırlı teşebbüslerde bulunmaları çok büyük bir mu vaffakıyet olur. Böyle hususi bir illa mektep Ayvalıkta da açıl Gemliklilere teşeb- büslerinde muvaffak olmalarını temeyni eylerim. KAYMAKAM GANİ BEY Kaza hududuna girmeden evvel Kaymakam Gani Beyin kabiliyet ve kıymeti hakkında gok iyi notlar almıştım. Bura- ya vürudumda temas (o eyledi- ğim her sınıf halkın ağzından kaymakam hakkında — bir çok sitayiğler dinledim ve cidden iftihar eyledim. Gani Bey mek “ tebi hukuktan mezundur ve buraya naklen gelmiştir. Verdiği emirleri (o ciddi bir surette takip ile şöhret almış çok Oo hamiyetli ve hakikaten işinin ehli bir zattır. KÖYLERLE TEMAS Kaymakam Gani Bey köyle rin resmi muamelâtnı tanzim i ür. Köyler defterlerin usul ve pir muvafık | pir su rette n hatı muhtarların o huzurlarile yapmakta ve onların köy işle- rini im bir şe'Sİde ted dir eylemeleri için bir muallim Kibi ders vermektedir. Geçen gün bu şekilde kaymakam “e- yin riyasetinde toplanan muh- tarlar meclisinde ben de bulun- dum ve bu çalışma tarzını çok n. vafık buldum. o Köylülerle teması muhafaza (o edebilmek muvaffakıyet için en birinci va sıtadır. UCUZLUK Gezdiğim yerlerde (meyva ve sebze bolluğu şayanı hay- rettir, ve çok ucuzdur! Bunlar para ile değil adeta bedavadır. Bu meyva ve sebzeler İstanbu- la gidince ucuzca kapatılarak sonra halka ateş pahasına satı İıyor! Sebebi de nakliye ücret- lerinin fazla olması ve mutavas sıt ellerden geçmesidir. Diğer bir sebep te satıcıların az kâra kanaat etmeyip birden bire zen gin olabilmek hevesinde bulun malarıdır! UCUZLAMAYAN ŞEY- LER Memleketimizde aşağı yu- karı her şeyde bir ucuzluk var- sa da ev ki ibiseler ve ayakkapları bir türlü ucuzlama maktadırlar. Vesaiti nakliye ücretleri de çok yüksektir. Kundura boya- 81 ve kahve parası da beş kuruş tan aşağı inmemektedir! Umu ları son derecelerde yüksel- iken kahve beş kuruşa idi. Şimdi bu fiatlar çok (o düştüğü halde bir fincan kahve ve bir kundura boyası yine beş kuruş tur, Gerçi bunlar ehemmiyetsiz. gibi görünürse de düşünülecek olursa insanm her gün en çok para sarfeydeliği şeyler bunlar dır! FOTOĞRAF KAĞITLA RI Fotoğrafçılar çok müşkül bir vaziyette kalmışlardır. İs- tanbulu bilmem amma dışar- larda fotoğraf o kâğıtları pek fenadır. Eskiden © depolarda kalmış bozuk kâğıtları burala” ra sevkediyorlar. Çekilen resim ler hep bozuk ve donuk © çikı- yor. Bu hali kontenjana atfe- denler vardır. o Halbuki İstan- bulda bu işlerle meşgul birkaç tüçcarın ankastin bu kâğrtları elden çıkarmağa uğraştıklarına şüphe yoktur. Kontenjan on- İar için bir fırsat olmuştur. Be- ri tarafta bu yüzden © geçinen binlerse san'at erbabı da mah- yü harap olmaktadırlar. Hükü metimizin şefkat gözlerinin bu kâğıtlar üzerine çevrilme-ini rica ederiz, ACABA MÜMKÜN DE. ĞIL Mİ? Fotoğraf malzemesi yüzün den Avrupaya giden paraları- mızın hesabını pek iyi bilmi: mi harpte şeker, kahve ve saire | MİLLİYET Kurultayda şayanı dikkat hitabeler iradedildi! (Başı 4 inci sahifede) kâtipliğine gönderilmelidir.” Fuat Bey bundan sonra Türk dilini zenginleştirecek lügat hazi- pelerinden kitap halinde meşredil iş nan çok eski kuran tercümelerin- den de islitade edilebileceği söyledi. Sözüne devam eden Fuat Bey, bı türkçede hesaba, hendeseye, top- rak nevilerine, nebatat ve hayva nata, dair binlerce ıstılah bulun- duğunu söyledi ve: — O köylü ninecikler, neler, ne ler bilmezler. dedi. Fuat Bey, ıstılahların öz i- mizde karşılığı bilmek için dilimi- zin kolayca yayılması elzem oldu ğu fikrini müdaafa etti. Ve hen- dese tabirlerine sözünü getirerek murabba, müselles, zaviye, mah- ükesirüladla a bütün kuşların türkçe mukabilleri olduğunu göz- lerile gördüğünü, zanaat erba nm kullandıkları tabirlerin türkçede mukabilleri bulunduğu- nu söyledikten sonra, iştikakların dan bahsetti ve güzden güzel, çoktan çakal gibi sözlerin çıkarı mı biraz aykırı bulduğunu an- attıktan sonra isim tasrih etme- den bazı küçük malarda bulun. | de du, Ve ezcümle : “İştikakla peel Şasi; ertiğiğngiüme allame; Gaya ederim. sürçmesinler!” diyerek kelime benzeyişlerinin aldatıcı ol duğunu iken kelimesinin tekmil kelimesile | birleştirilmesi yakal alkalen: niş ini; Fuat Bey bir aralık söz arasın da "ilmen Gine. demli alin binde ihtar etti: — Aman tümeni fi meyin... Halis türkçedir, Fuat Bey sözünü şu suretle bi- tirdi: — Bu emel fidanı, yeşerirken, Mik büleiami | 68 maDü. Türkçüler, yolunuz açık olsun... Celseye on dakika için fasıla verildi. . İkinci celse İkinci celse, Maarif vekili Re- şit Galip Beyin riyasetinde açıldı. Reşit Galip Bey, sözü Abdullah Battal Beye bıraktı. o Abdullah Battal Bey: — Türk. dili hakimmde sün söz lemek şerefi, benim de hisscme düştü. Ben, menşe itibarile kap- çak lehçesine mensubum. İfadele rimde eksiklik olursa mazur gö- ün... mukaddemesile tezini Abdullah si zannet | Abdüllah Battal Bey dilimizin zen gin ve enginliğinden, en ince rı ve nüansları ifade edecek kabili- | yete bulunduğundan o bahsederek | Nevainin Türkçe ile Farisiyi muka- | yese eden eserini tetkik mevzu ola rak aldı. Nevai acemcede mukabili olmayan birçok kelimelerin türkçede | bulunduğunu ve birçok kelimeleri 1- ranhlarnı türkçeden aldıklarını mi- sallerle izah ve ispat ediyordu. Uygur edebiyatında türkçenin par Ink örnekleri bulunduğunu, bunların tarihte yazılan divanı lügatü türkün ee zenginliği arapçadan aşağı değil bilâkis yüksek olduğu İn Çağatayenya ve bu lisanda ya- zılan eserlere geçti. Abdullah Battal Beyin bu noktadaki mütaleasını şöy le hulâsa etmek mümkündür: “ Çağatayca ile osmanlıca sun'i birer dildirler. Dil inkılâbmda bun- lardan istifademiz, o sun'i dillerin te Bedros Zeki Bey Bundan sonra Reis Reşit Galip Ey sözü, Bedros Zeki Beye ver- “Bedros Zeki Bey kürsüye gele- 40 sene türkçeye çalıştım. —— ——— yatımızı sarsacak derecelerde mühim olduğuna (o kanaatim vardır, Acaba mümkün değil mi- dir ki milli bir sermaye ile İs- tanbulda bir fabrika © yapalım ve memleketimizde terakki et- meğe başlayan sanayi sahasma bu fotoğraf malzemesini de a- lahım, Fotoğrafçılık yalnız objektif camlarını açıp kapamak değil dir. Buna lâzım olan cam ve €czalı kâğıtlarla diğer ilâçları- Deda biz burada yapmalıyız. Beyoğlu cihetlerinde gökle re doğru yükselen apartıman- lar yerine millete memlekete faydalı bu gibi fabrikalar inşa eylemiş olsak o zaman vatani ve milli vazifelerimizi yapmış oluruz. Çünkü bu apartımanla rın da sahiplerine kazanç cihe tinden pek o kadar yaramadı zın ü iz PAZAR 2. JE İRINIEVVEL | 40 sene türkçe yazdım. 40 sene türkçe okuttum! yaşayacak! © İşte I. o dedikten sonra şöyle devam etti: k dili düzeldi. Harfleri- | miz düzeldi. Dünya içinde Türk dilinden daha kolay, daha mü- | kemmel bir lisan yoktur. Esbabı- ni anlatayım: Ben türkçeden baş İ ka arapça ve acemce de öğren- dim. Almanca ve rumcaya da &- mek verdim. İlk mektep sırala” türkçe dersinden dayak ye imi hatırlamıyorum. Srıflarım yükseldi, acemceye başladım. D: yak ta acemce ile beraber ba: dı. Arapçada bu dayak iki mi ne çıktı.” Saflar arasında: — Afiyet olsun! sesleri... Bedros Zeki Bey sözüne devam ederek Ahmet Mithat Efendilerle Ahmet Rasim Beylerle bir arada büyüdüğünü, yeni türkçenin, içi- ne karışan yabancı unsurların, mutlaka kapı dışarı edileceğine öteden (o beri imanı bulunduğunu anlattı ve bu arada — Merak etmeyi söylemem. Yirmi di mem... Demeği de unutmadı. Bedros Zeki Bey bundan son: ra Gazi Hazretleri için yazdığı bir manzumeyi yüksek sesle oku- du ve şiddetle alkışlandı. Reis Reşit Galip Bey — On dakika sonra birleşmek İ üzere toplantımıza aralık veriyo | ram... Sözlerie eelseye nihayet verdi. Yusuf Ziya B.in makalesi İ — Üçüncü celse, Kâzim Paşanın de toplandı. Yusuf Ziya Biraz evvel akları hakkında söyledir lere cevap vererek iştikakı, dedikleri şekilde yapmadığım i- | çin Fuat Beyin sözlerine alınma- kat tarzı beyanlarını lerine iade etmek isterim. dedi ve töker'in iştikakını yap- tıktan sonra kürsüyü terketti. — | Fuat Bey, bu srada söz iste — Münakaşa mevzuu değildir. dedi. Fakat Fuat Raif Bey: — Müdafaa hakkım yok mu? diyerek söylemekte ısrar edince | Reis Paşa münmade etti. Fuat Böy: İ — Hanlar... Beyler! #öze başlayarak dedi kit — Ben,'kimseye dokunmak is | temediğe.. İsim anmadam. Mükn- yeselerden bir tanesini misal ge- ürdim. Bunu yaparken, kimseye ders vermek istemiş değilim. Bu- rada ilmi bir mevzu üzerinde gö- rüşüyoruz. Mükayese nasıl oldu- İ ğuna dair okuduğum bazı büyük zevatın kitaplarından aldığım fi- | Kirleri ortaya sattım. Söylediğim misal, belki kaba- ca düştü. Fakat, ben bir çok ben- zeyişlerin çok defa tesadüfi aldu- Zunu söylemek istemiştim. Mese- lâ, (yam yam.) kelimesinin de yemekten, i yamyam çok yemek mânasma gelebi leceğini söylemek o mümkündür. Halbuki yamyam Afrikada ni- Yam niyam irminde bir kabilenin ismine verilmiştir. Şeref Byein hitabesi Bundan sonra, Şeref Bey (E- dime) söz aldı ve bir hitabe irat etti, Edirne meb'usu Şeref Bey türkün dünya ve medeniyet | tarihindeki yüksek mevkiinden bahsederek arap zannedilen birçok mütefekkirlerin i- si Serini saydı ve bunların eserleri- ni arapça yazmış Türk büyükleri ol. duğunu anlattıktan sonra Yüce Türk kurtarıcısı Gazinin dilimizi derleyip düzeltme işini ele almak ve bu kurul tayi toplamakla Türk milletine yap tığı yeni hizmetin yüksek kıymetini anlattı. Vaktiyle lisanda tasfiyeciliği sa- »'i bir esperanto yapmak addeden es ki muharrirlerin soktai nazarını ken di yazılarında bir fıkra ilenaklederek bunu anlamak için türkçeye çevir- mek ihtiyacı olduğunu ve böyle bir. ihtiyaç hâsil olmasının bile tasfiye a leyhtarlarmı tekzibe kâfi olduğunu söyledi. - Mehmet Şeref Bey yarı dili ile halkım öz dili arasındaki büyük farka temas ederek dil düzeltme işlerinde harcanacak emeklerin en ehemmiyet isi halk içinde ve aşiretler arasında Melle öl aba bitabile “Serdi Ber, Türk nabvinin garp - e gali e bei mun salâhiyettar lisancılara ait ol dağuna işaretle ber sahada > Türlü kolundan tutarak en ileri götüren Mustafa Kemalin bu işin de başında bulunduğunu ve Türk tarihi için gi- | seyin Cahit i932. Nâmık Beye söz verildi. Hüseyin yetimize ar-| inin Çin tarihle- | rine kaydedilen mühim bir yadi- da bir kaç şey söyleye-| bildirdikten sonra Türk ke- limesinin ancak 6 - 7 mswr evvelin- den malüm olduğunu iddin eden | âlimlerin bu iddiam başa çıktığını günkü eski bir Çin tarihine mi lâttan evvel 23-24 asır evvel | “Türk” kelimesinin Tuk diye geç miş olduğunu, Çincede r harfi bu- lunmadığı için Çinlilerin Türk ke- limesini tuk olarak kullandıkları- nı söyledi ve: — Türkün 6 - 7 asırdan beri malüm olduğunu © zanneden âlim. ler, artık bu zanlarından fariğ ol sun... dedi ve Çin tarihlerinden daha bazı misaller getirdi — Eski ve parlak Türk dili, Bü. yük Gazinin elinde mazisinden daha ünlü bir yarına | sahip ola- caktır. dedi Saat on sekize gelmişti. Reis Paşa, programda ikinci maddeye ait tezlerin müzakeresine nihayet verdiğini bu maddeye temas eden daha başka tezler varsa bunlar rm encümende tetkik edilecekle- rini bildirdi. Ruşen Eşref Bey de “Kâtibi umumüliğin bu tezleri, mer- kezi encümende hususi sürette tetkik fırsatını bulacağını” söyledi ve Reis Paşa tarafından celseye nihayet verildi, Bu sırada Filori- nalı Nâzım Beyin söz almak için kalktığı görüldü. Nâzım — Beş dakikayı tecavüz etme- yecek., diye teminat veriyordu. Reis Paşa, müzakerenin kâfi oldu ğunu bildirdi ve bu gün saat on dörtte toplanılmak üzere celseye nihayet verildi. Bugünkü kurul tayda Abdülhak Hi Sami Pa- sa zade Sezai, Halit ve Hü- Beylerle Ali Canip ve Ahmet Cevat Beyler söz söyleye- ceklerdir. Bir doğrultma İSTANBUL, 1. A, A. — Dil keu- rultayının perşembe günkü müzake- resime ait neşriyat arasında Hulüsi Beyin musahabesinin bulâsa sında bir yanlışlık olunuştur. Bu yan aşlık aşağıdaki şekilde doğrultulur: “ Pelliot türkçe ile Mogolanm as Ki akrabalığı kabul eden nisbi ekse riyete dahildir. Bunlara karşı Shiro- kogoroff ve diğer bazı âlimler bu ka rabetin asli olmadığını uzun zaman süren bir komşuluk neticesi olduğu nu kabul eden bir akalliyet teşkil et mektedirler Bunların fikri ise Türk Tarih Ce yüyetinin ipa. etiği teme uygun Üç yeni Fabrika Nerelerde Yapılacak (Başı 1 imei sahifede) köy, Kadıköy, Denizli, — Burdur, İsparta, Kayseri, Adana, Mersin, Tarsus, Konya ve bu şehirler ci- varmda birçok köyler... Buralar. da kömür madenlerile su memba- Tarımı, Aydın, Nazilli, Mersin, Tar sus, Adana pamuklarını gördük. Elde ettiğimiz neticelere göre, Türkiye pamuk mahsulu her tür- Hü kumaşlar için elverişli değildir. İnce ve (imprimi) kumaşlar için uzun iplikli O kumaşlara ihtiyaç vardır. Amerikan tohumu pamuk lar, bir ocakta 130—140 fidan pamuk veriyor; halbuki yerli to- humlardan bir ocakta ancak 8— 10 fidan elde ediliyor. o Adana, Mersin ve Tarsus'ta Amerikan to- dik, Bunlar, dediğim gibi bir o- Saka 130. 140 fidan veriyor, diğerlerinin de ona göre ıslahı lâ- zımdır. Bu suretle valilerle görüş Gökten sonra pamukların rlahır na karar RR lar — Hüleümetçe 3 fabrika yapı caktır. yeeri diğeri Ne- silli'de olacaktır. Üçüncüsünün yerede olacağı henüz Belli değil dir. Bu hamusta bilâhare karar verilecektir . üç fabrika memleketin bugünkü ihtiyacına kifayet ede- cek mi? — Türkiye'deki istihlâkât bu- ü miktarda kaldığı takdirde, İ pılacakı ihracat kıymet Takasla yapılacak ithalât için komisyonlar toplanıyor (Başı 1 inci sahifede) da başkâtipleri, ticaret borsası komi serleri ve Odadan bir veya dan terekküp edecektir Talimatname ISTANBUL, LA. A. — 1334 nümerolu kararnamenin 3 üncü mad desinin tatbikine müteallik talimat- name şudur: 1 — 13344 numerolu kararname: Bin 3 üncü maddesinin verdiği sali hiyete istinaden halı, tiftik gülyağı, palamut ve hülüsası, kereste ve tra- vers ve tütünün (930 senesi veya an dan evvelki seneler mahsulü olmak şarttır.) İhracı mukabilinde işbu ta- Jimatnamenin hükümleri dairesinde ithalât yapılmasına iktisat vekâletim. ce müsaade edilmiştir. 2 — Birinci maddede zikredilen ez ihracı mukabilinde: evve- 13344 numerolu kararnameye mer but kontenjan listelerinde tarife mu- meroları münderiç bulunan eşyadan kontenjan miktarile o mukayyet ol- maksrzın ithalât yapılır. Saniyen: Kontenjan histelerinde zikredilmi. ife numerolarınn ihtiva etti- üzere ya- in 50.000 Ki radan dün olmaması şarttır. 3 — Işbu talimatnameyi tevfikan mukabilinde yerek kontenjan listele rinde tarife numeroları münderiç bu lunan emten miktarile mukayyet ol- maksizn ve gerek ithali memnu i- ken ikinci madde veçhile iktisat ve- kiletinden müsaade mahsusa alm- Baş olarak itbalât yapmak maksadi- le vaki olacak ihracat ancak İstan- bul, İzmir, Antalya, Mersin, Samsun ve Trabzon limanlarından yapılmak lâzımdır. 4 — Mezkür odalarda ihraç edile cek malların muayenesile cins, mik- tar ve kıymetlerinin tetkiki ve bils hare bu ihracat mukabilinde yapıla- esk ithalâta dahi | fatura ve koniş- mento gibi vesait üzerinde tetkikat icrası ve her tacirin ihracat ve itha- lâtına mütesllik karşıki: kayit ve hesabınm tutulması vazifelerini ifa etmek üzere mmtaka ticaret ve ikti set müdürü ve oda umumi kâtip ve- ya başkâtibi ve ticaret borsası ko. miserile idare beyetleri çe bulunmu- yan mahallerde oda meclisleri azaş mahallinde izam olunacak iki zattan mürekkep tetkik heyetleri teşkil e- dilecektir. Bu heyetlerin icap eden memurları, müdüriyetler ve odalara temin edilecektir. 8 — Üçüncü madde veçhile mal ibraç etmek istiyenler, ihraç edecek- leri malin cinsini, miktarını, kıyme- tini, ihraca amade olarak bulunduğu yeri, marka ve numerolarını gösterir bir mektup ile mezkür maddede zikr mahallerdeki ticaret ve sanayi odalarına müracaat ederler, odalar- 6 — Berveçhi balü yukubuları mü racsatlar üzerine tetkik heyeti tara- fından mutahassıs eksper refakatile mala bulunduğu mahalde muayene- susta tanzim edilen rapor, oda reis- iğine verilir ve malın cins ve mik- tarımı ve mahalli piyasaya göre fob kiyrmetlerini mübeyyin şehadetname. si tanzim olunarak bir müshası oda da hifz ve diğer iki nüshası, malım — Valilerin bize © gösterdiği yardım,burada üzerimize aldığı mız vazifeye ve derece ebe gösteriyor. Mersin yet verildiğini Yali bize dedi ki: “Bütün mem leketi fabrika bacalarile süslen- bp kalkmak suretile bize azami alâka gösterdi ve Bize mühim o- lan yardımlarda Tetkikatımıza dair Ankara'da bir avan proje yaparak hüküme- tet verdik. Bir kaç güne kadar Rusya'ya giderek orada kat'i pro jeleri müddet sonra tekrar rolun yapıldığı ve mezkür malın fül sevk ve ihraç edilmiş olduğu 88) rir ve tasdik olunacak ve bu iki ha şahadetnameden birisi odaya kere ile iade olunarak diğeri rükte hifzedilecektir. $ — Bu suretle ihracat mu yapılacak ithalütta, tacir gümrüğe receği ithalit beyannamesine ithaliin ihraç mukabili olduğunu ve tasrin edecek ve böyle tasril havi bulunan ithal beyannameleri buna rapten mezkür ithalâta ait öğ | jinal fatura ve menşe ! İeri ve diğer vesaik gümrük id leri tarafından mukabil ihrar detnamesini vermiş olan ticaret sanayi odasına ithalâtn gü muamelesini intacından evvel : rilecek ve oda nezdinde müteşekkil tetkik heyeti / tarafından itbalâöij | <ina ve miktar ve kıymeti, " zerinde teekik olunacaktır. Mezi heyet, şayanı dikkat gördüğü met farkları hakkında mütemmim #aik talep eder ve netice tetki ithalât beyannamesi zikrine derç tahrir eyler. Ve tacirin karşılıkit sabını kaydeder i Mezkür beyanname, oda taraf"fj | dan tezkere ile gümrüğe iâde © İ 9 — Odadan inde ölüme: beyannamesi | üzerine gümrükeül İ müsmele vergisine matrah iltihaği dilecek kıymete nazaran ancak © ce odadan gönderilen ihraca müteij | lik şahadetnemede münderic İl kıymetine tekabül eden miktarnij | ithaline müsaade edilir, Ve mü. edilen miktarın bill ithal - edildiği | hakkında odaya tezkere ile verilir ve odada mezkür ithalat ihracatın karşılıklı hesabı kapati 10 — Ihraç ve ithal müzmelel nin ayrı, ayrı tacirler tarafından pılınası da azdir. Bu takdirde it eden tacirin gümrüğe verdiği ith beyannamesine ihrac eden taci bu hususa muvafakat ettiğini cak ve muvafakat mektubunu raf decektir. Ancak, bu ithalâter m fakat mektubile iktisat edeceği itl hakkımı başkasına devredemez 11 — braç ve ital muamel nin ayrı, ayrı gürrüklerden yapi ması enizdir. Bu takdirde ithal b namesini alan, gümrük ihrac mü lesini yapmış bulunan odaya beyannameyi gönderecek ve müti kip müamelât, 8 ve 9 uncu madd veçhile ikmal olunacaktır. 12 — Ihracat mukabili yapılı ithalâtın, ihracın vukuu tarihin itibaren 15 şubat 1933 akşamına Pİ dar yapılması şarttır. Bur müd: memurile mürtefi olur 13 — İşbu talimatname dniresinde yapılacak ithalât icin öf viz verilmiyecek ve bu cihet ithali müteallik vesaik üzerinde vaz'ı suretile gösterilecektir. 14 — Tasdik edilmiş olan beysf namelerden ancak, 18 şubat 933 amma kadar istifade olunabilecek” tir, 15 — Bu talimatname 1 teşrini& vel 1932 tarihinden itibaren tat olunacaktır. İzmir borsası İZMİR, 1 A.A. — Bugün b60) sada 8 kuruştan 30 kuruşa ki 4195 çuval üzüm satılmıştır. Ecnebi memleketlere giden tüccar ve seyyahlara banka konmerçiyal İTALYANA Sermayesi | 700,000,000 (ihtiyat akçesi:

Bu sayıdan diğer sayfalar: