4 Mart 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

4 Mart 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tiilliyet 4 MART 1933 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LK LK. — ge 6 ” 79 Mi u— 2— ÇE MR Gelen evrak geri verilmez — Müd. deti geçen nüshalar 10 kuruştur. Ga- zöte ve matbaaya sit İşler için mü- diriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilünların mes'uliyetin? kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezinden verilen tm göre, buğün hava az bu- ve sakin olarak devam edecek- 33-933 tarihinde (hava tazyiki 772 milimetre, en çok sıcaklık 4 santigrat, en az sıcaklık sıfır altında 2 santigrat kaydedilmiştir. mma | Hojfanın yazısı Köpekçeden tercüme Bir ikindi vakti Taksim bah- çesinde iki fino köpeği Birisi Lulu denilen uzün tüylü beyaz cinsten. İsmi Bobi ve erkek. Öteki Foksteriye denilen kısa tüylü ince. bacaklı. İsmi deli ve işi, Bobi hemen gidip koklamaya başlar. Joli — Bobi rahat dur! Pek keyfim yok! Zevzekilik etme!, Bobi — Ne var? Yine ne oldu? — Ne olacak? Dün akşam ga- zetede okudular. Köpeklerden a- hnan bir lira, on liraya ; çikacak- mış. — Yana! — Evet! Şimdi bizim için be- lediyeye verdikleri senelik bir li- rayı on liraya çıkaracaklarmış.. E, sana ne?. — Aptal gibi lâf etme!.. Bizim gibi köpekler için bir lirayı bile güç veriyorlar, on liraya çıkınca bizi kim tutar... vermek sanlardanı dl İla par yeri öneri ön lim alacaklar 5 2142 — Tabit! İşler onların elinde. a alı j Boy 3 z lira » Boyunlarına bi. zimki gibi birce numara asarım. — Şimdi ne gaça dersin! Ne ölekiii ei odastkları Balik lay — Eh ne yapalım! Kaderimi- ze küser yaşarız. — Nerede yaşarsın! Ben bizim evde bile güç yaşıyorum. Önüme attıkları kemikleri o kadar kay. natıyor, o kadar suyunu alıyorlar ki vallahi takunyede ondan faz- la gıda vardır. — Bizde de öyle. Bıktım us kumru kılçığı yemekten; Geçen. lerde az kalsın boğulacaktım. Kıl. çık boğazımda kaldı. Hele şu portakal posası. Yemek tabakları- nı yalamaya imkân bırakmıyor. Wüliyein edebi ro MAKE DONYA ANKARA, 27 şubat — T. D. T. C., artık sıkı çalışmalara kendini ver- miş bulunuyor. Bu çalışmaları, kısa- | ça, cemiyetin ayrıldığı alı , çalışma | kolu üzerinde toplıyabiliriz: Bunlardan Lengüistik - Filolo- ji ve Etimoloji kolları, şimdiki halde birlikte çalışmaktadır. Bu iki kolun çalışmaları, daha çok dil bilimi ve dil tarihi işlerile bağlıdır. Derleme kolu, vilâyetlere dağıtıl- mış iki milyon fişin dolup geleni, ni, eski Dil Encümeninden kala, rını sıralamak işile uğraşıyor. Vilâ- yetlerdeki sıkı çal göre ya- kmda bu kolun işlerinin çok artaca- ğt da şimdiden anlaşılmaktadır. Gramer - Sentaks kolu ilk iş 'uru ekmekten ne haber?. — Bereket versin bizde ço- cuk var da ara sıra elinden, si- mit, çukulata, şeker falan kapıyo- rum. Biraz karnım doyuyor. — Bizde madam sakız çiğner. Yemiş yemez. Zayıflamak istiyor- muş. Gelsin oObenim yerime de bak nasıl zayıflar. Geçen akşam bana bir şey vermediler. Bir 1s- panak haşlaması vardı. Bende ot yemeğe alışamadım. Aç kal- dım. Mutfakta dolaşırken sıçan kapanında bir parça peynir gözü- me ilişti. Tehlikeli şey amma ne çare. Düşündüm düşündüm bul- dum. Takunyeyi ağızıma aldım ve kapanın üstüne attım. Kapan- dı. Ben de peyniri yedim. Ödüm de koptu. O sıra aşçı kadın ge- leydi. Bir araba dayak yerdim. — Bugün, günlerden ne?, . —— Vallahi bilmem amma her halde bizim apartımanın altında- ki bakkal açık. Dünde açıktı. “ halde cuma da değil cumartesi e. — Bu sabah bizim madam kili- seye gitmedi. Dünde gitmedi. ve pazar da değil pazartesi — Buldüm, * buldum. Bügün perşembe. , — Ne bildin? —— Çocuk»öğleyini “eve geldi: Perşembe günleri rr gün... — On lira meselesi zihnimi fe- na karıştırdı. — Haklısm!, — Sokakta da pek köpek gör- müyorum.. Ki beraber yaşarız di- yeyim.. — Ayol. Budala gibi lâf etme! Zehirliyorlar... — Kimi?. — Sokakta gezen leri... — Eyvah! O halde öldük de- mek.. — Öyle ya!. Şimdi çoban köpe- ği olmadığıma o kadar mütees- sirim ki; e ir Gobam ki pekleri bu vergiden azüstenna, — Çoban köpeği de.nedir?. — Canım çomar derler. Bekçi lik eden: büyük” köpekler van dır. İşte onlar.. See ön Evetii para yokl. Bizden on misli fazla 'yerler. Biz. denon misli fazla kirletirler.. Kabasaba şeylerdir. Lâkin ne hik. met bilmem. Onlardan para alın. — Biz de çomar olalım!.. — Çok tuhafsm Bobi! ie Kabanl Bu surat — Adiyo! Joli, Bizi idiyer. izim madam — Güle güle Bobi!.. FELEK Aşk, Kin, Politika ve Kan. — Dostlarım. — diye devam et- ti — Memleketin halini şöyle bir an göz önüne getiriniz. Manzara elem âlüttur. Bilhassa o Rumeli vilâyetle rinde inkiraz el ile tutulabilecek de- recede maddeleşmiştir. İmparâtorlu- lar, Sırplar, Rumlar, Ermeniler, hep EİN üre, halada eli lanmişlar ve imparatorluğa saldır. mışlardır. Genç yüzbaşının damdan düşer gi- bi böyle bir mevzua girmesi dinliyen leri bir an telâşa düşürmüştü. Fakat Mustafa Kemalin gözlerinde öyle bir ve sesinde öyle ateşli ki; “gok Müellifi: Nizamettin Nazif aeeaseareraresarayamameaaen Mustafa Kemal — Arnavut, lar da, Araplar ve hattâ Kürtler bi- le, şu veyn bu ecnebi devlet tarafın dan yapılan tahrikâti benimsemişler ve onlar da bize karşı harekele geç- mişlerdir. Vapurda gelirken. oku- 'dum, Ayrupa gazeteleri Cercis adını taşıyan bir başkımcıdan (1) sütun #ütun bahsediyorlar. Şamd dolaşmak, iftirak fikirlerinin Arap- hararetli bir. kadar . kabul vw anlamağa kâfidir. Bütün kuvvetlere biz Dil Cemiyetinden bir dilek | Bugünkü yazı dilimizde kullanılan yabanci sözlerin karşılıklarını ortaya koymalıdır > Biz kimiz? | < MİLLİYET CUMARTESİ rak dilimizin bugününü gösterir bir gramer yazmağa karar ( vermiştir. Bu, bir mektep kitabı olmıyacak, dar ha çok okutanlara ve mektep kitabi yazanlara klavuzluk edecektir. Bun- da en çok dilimizin sözüretms yolla. rını işletmeğe er. Neşriyat kolu, gazetelerde dil kö- şeleri açılmasını o bütün gazete ve mecmualara (o bildirmiş, cemiyetin mecmuasını çıkarmak için hazırlıkla. rı yapmış, mecmuaya konacak Yazı- ların hazırlanmasını beklemektedir. Cemiyetin en ağır işi, Lügat » isti. lah kolunun omuzlarındadır. Bu kol, “lüğat"” ve <tstılah» diye iki merke- ze, ıstılah merkezi de 16 ihtısas bö- lüğüne ayrılmıştır. Lüğat ve ıstılah- lar için kurulan çalışma programları- pa göre bu iş uzun, fakat sağlam yol. lardan yavaş yavaş başa çıkarılacak. tar. ... Yukarıda yazdıklarımız, cemiye- tin çalışmalarımın bugünkü halidir. Bu makina işlemeğe başlamıştır. Fakat ne kadar çabuk davranılsa ge. ne bunun yemiş vermesi yıllar süre. cektir, Çünkü — dil bilimi ve dil ta- rihi yolundaki çalışmaları besaplama- sak bile — bunlardan sekle en yakım vergiler şunlar aldır: 1. Bugün dilimizde kullanılanı yabancı köklerden gelme sözlere kar. gılık olacak öz türkçe kelimeleri or. taya atmak; 2. — Bugün dilimizde yaşıyan A- rap sözüremesi ve Acem sözbirleşlir. mesi izlerine karşı konacak öz türkçe üretme ve birleştirme yollarını belirt. mek. Bu iki işin yapılması için dilin bü. tün sözlerini birer birer ortaya koya. cak bir büyük sözlüğün, dilin bütün kurallarını belli edecek bir geniş gra. lr ür. Çünkü ar il istiyen, yavaş yavaş yapılacak şeyler. dir. Halbuki, yukarıda saydığımız, iki iş, hemen görülmesi gerek (Günlük | “düşüncenin uçmağa rür. 5 Bu üzüntü içindeki Türk ya nm yardımına koşmak gerektir. ş yardım da iki yolla olur: |,| 1, — Bugünkü (yazı dilimizdeki sözlerin türkçe karşılıklarını göstörir sözyaratmasına meydan açacak ku- ral iğ Herkesin beklediği bu iki o büyük yardımı yerine getirmek için bir ça- buk iş programı yaratmak gerektir. ö Gramer yazıladursun, bize e ati ve raporu gibi — ta* Mei iddia etmiyen, fakat ilk ki lavuzluk işini görem iki eser lâzım- İİ. eldeki iüget kiteplermde ye sılı sözlerden bugünkü yazı dilinde kullanan sözlerir bulurmabil: ka lanan Büte bi “öz dil kılavuzu”. 2. — Bueün Snkezde. kelamın EA anemi vaz” Bu kılavuzlar eksik olabilir, Kar- slığı bulunamıyan sözler boş bırak” labilir. Fakat hiç eldeki türkçe sözleri kullanmak için yol açıl mış, sözyaratma işinde de yazıcıların İZ verm of rine meydan lar. göre, (Dil Cemiyeti böyle ili kılavuzu ortaya koyarsa derleme Mia pi belki de rr hu değerli bir büyük İş yapmış ve kinci kurultaym önüne yüzaklığıyla çıkmış olur. Her zümre bu bloku © parçalamağa çalışıyor. Acaba bu parçalanış ola” ak mıdır? Eğer Osmanlı bloku per- çalanırsa iftirak istiyen zümrelerin arzuları tahakkuk edecek midir? Bü- olan bir nokta | varın :4 MART .1983 © Hikâye İyi bir iş vi Ali Razi Ef. adamlarma çıkış- — Insan bu vakitte mi işinin başına gelir? diye bağırdı. Saat onu geçiyor. Siz daha yeni geli- yorsunuz.. Bu kadar salâhiyetle söz söy- veren Ali Razi Ef. daha sekiz on ay evvel nereye baş vurduysa iş bulamayan ve hattâ intiharı bile göze alan bir adamdı. Sabahlardan bir sabah uyan- dığı vakit dahiyane bir fikir. bul. muştu. O vakitten beri de bu fik. rin tatbikine geçmiş bulunuyor. du. Yanına gelen bir iki memüru- na: — Haydi yürüyün, dedi, bu se- fer Şişliye gideceğiz. Al Razi EF. ile, memurları tramvaya bindiler ve Şişlide indi- ler. Oradan itibaren patron ön- de gidiyor, memurları da arkasın- dan, takip ediyor! Bu memurların ayda altmışar liraya mukabil vazifeleri sadece “şahitlik” etmekten ibaretti. Gerçi Razi Ef. dahiyane fik- rinin tatbikatı ile meşgul bulunu- yordu amma, bunu herkes yapa- maz. Bir defa sıhhati ve mukayeme- © tamamen yerinde olmak lâ- zımdır. Bu para kazandıran iş ne me- nem şey diye soracaksınız.Bu buh ran ve işsizlik zamanında tecrü- besini yapmak isteyenler varsa, yapsınlar. Biz sadece Razi Efen- dinin keşfettiği sistemi anlataca- ğiz. Şişliden aşağıya doğru geli- yorlardı. Razi Ef, tüccar gözü ile, yoldan gelip geçenlerin arasın- in bir adam seçmeğe çalışıyor- Bilhassa kolayca asabileşeceği ve kızacağı yüzünden anlaşılan bir adam bulmak lâzımdı. Demek ki, Razi Efendinin usulünü tat bik edebilmek için insanda ma- ln halisinden anlayan tüccar gö- zü de lâzım.. Netekim Razi E£. böyle birisi- ni kestirdi ve sanki görmemez- likten gelmiş gibi, adamcağızın şiddetle ayağına bastı. Zavallı nin ayağında nasır da varmış. Siz böyle bir adam yerinde olsa- nu ye kestiremeyiz. Fakat mu Büperil Osmanlı niz, ne yaparsınız. O can acısile kızarsınız değil mi? Belki de ca- nacısından gayri ihtiyari: — Kör müsün be adam? diye bağırırsınız, Razi Efendinni de diği bu sizin küfürünüzdür. Bu adamcağız da öyle küfret- mek gafletinde bulundu. — Kör müsün be adam? dedi. Razi hakareti yutar mı? — Kör sensin. Edepsiz herif. Nezaketini takın, diye çıkıştı . Öteki adam bu defa iyiden iyi- o ri a e ea ü zerine atıldı. Pat pat Razi Efendiyi eşek sudan il ceye kadar dövdü. leyen ve adamlarına bol maaş ta | Bu günkü program ISTANBUL, 1200 m. 18 - 18,45: Saz Müşerref Hm. 18,45 - 19,30: Orkestra 19,35 - 20 Fransızca ders (müptedile- vo mahsus). 20 - 20,30: Karagöz. 20,30 - 21,30: Hafez Ahmet B. saz. 21,30 - 22,30: Orkestra, Ajans Borsa haberi, saat ayarı, ANKARA, 1538 m. 12,30: Ankarapslaz orkestresi, ve 18 Inturkea saz. 19,10; o Gramofon. 19,50: ve Hava raporları VARŞOVA 1411 m. ninow, Armandola ve.) 23,10: Chopin musikisi. 24: Mandolin takımın sere nad pa BUDAPEŞTE 560 m. 1835: Viyana şarkıları Madam Hil da Bock), 20,255: Konser. 21: Bir per- delik piyes. 22,40: Sigan musikisi, 23, 30: Temsil, 24, Emke kahvesinden: Siçan musikisi, MÜNİH 532 m, 19585: Bavyera'nın altın'dan rüyası. 20,30: Mandolin 4 kişilik orkestrası. 22,20: Akşam konseri, 23,50: Gece mu- sikösi. VİYANA, 517 m. 18,30: Orkestra konseri (operet, vals). 20: Amerika'dan Nakil (Roose- velt'in makamma geldiği canadiki me rasime dair). 20,20: . Müsahabe, 31: “Messalliance” isimli piyes. 23,30: caz. Plök. 20,25: Haberler. Siranss'un şarkılarından. 21: Haberler, Plâk. 21,45: Karışık program. 23: Rad- yo orkestrası, PRAG 487 m. 18,55: Plâk. Müsahabe 20,25: Mu- zin, 21: “3 Müsketicre'ler” temsili. 22: Operet parçaları. 23,20: Hafif msi. 2 Radyo ortemstrasi. 21404 Konte- rans, 21,45: Madam (Olga tarafından taganni, 22,10: Orkestra (Belibes, Pa. ehil), BRESLAU 325 m 17,45: Hamburg'tan konser. Müsa- babe, 20: Amerika'dan; Reisicümhu- yun merasimi hakkında izahat (alman- * Hitler konuşuyor. 23,35: Ha- Tabii davacr pölteler itlerin adreslerini aldılar. İş mahkemeye intikal edince, şahitlerin ifadeleri karşısında cü- rüm sabit olunca, mahkeme dari- be ceza vermekle beraber ayrıca nakdi zarar da tayin ediyordu. Bu suretle Razi Ef.her gün bir başka semtte olmak üzere böy- le bir dayak: faslından “ geçiyor, bir kaç ay sonra da lara konuyordü. i Orkestre. Senfoni Patetiguc. 1840; A- | Dans musikisi. 20,10: Ajans haberleri 17: Plâk. 19,05: Hafif musiki. Zi: Keza: (Maszinski, Ketelbey, Rachma- | K . OYyA İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortalari halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan Şehirlerde acenta aranmaktadır. 'Tel.: Beyoğlu ; 4887 478 Harbi umuminin en büyük vekayiinden biri TANNENBERG HARBİ Filmin sonunda bugün Alman Reisi cümhuru ve o zaman bu harbi idare eden MARŞAL FON HİNDENBURSG'un Bizzat söyledikleri nutuk 8 Mart Çarşamba akşamından itibaren | OPERA SİNEMASINDA Dünya sinemacılığının en parlak yıldızı MARLENE DIETRICH Şimdiye kadar yaptığı eser- lerin en güzeli SARIŞIN VENÜS filminde hakiki ve yakıcı se- sile Fransızca - Almanca ve İngilizce şarkı söylemektedir İSTANBUL BELEDİYESİ Darülbedayi temsilleri İstanbul Şehir Tiyatrosu Bugün suvare saat 21,30 HİLE ve SEVGİ Yazan: Şiller Tercüme eden: Il * Sabri Bey Haile 5 perde Halk gecesi 6 mart parartesi günü - Bir kavuk devrildi - 584 yenlere tavasrat ediyor. İp ve işçi Üyeler bir mekimpia İp büre muza müracaat etmelidirler. İş isteyenler SERMAYELİ ORTAK ARANIYOR < Teminatle İdirkı bir iş için Ga han, No. 88. Bizans devrine ait altınlar Üsküdarda Agop isminde bir ermeninin evinde yer pılmıştır. Bu evde her (o biri 228 dirhem ağırlığında 6 parça altın i bulunmuştur. - Altınların 100.000 liraya yakın kıymet tak işinde, bir karpuz kabuğu gibi salla- narak, tekerlenerek uçuruma yakla, yyers'Arla borusu öterken bizim bu sessizliğimiz kadar elim ne eli Biraz hareket,. Bir az şuur. Küçük bir fedakârl İri bu tekne içinde zinde bi mil pencereli sarıya taşamıyacak derecede | hafif tonuşuyordu. Fakat bu ha- fif ses dinliyenlerin kulaklarında öy- le coşkun bir ihtizazla © uğuldamıştı ki, yarım snat evvel köşe minderle- rine uyuşuk uyuşuk yerleşenler ya“ vaş yavaş belkemiklerini doğrutlmuş lar ve çok geçmeden gergin - yaylar: dan fırlamağa amade oklara benze- mişlerdi. Hiç birinin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Fakat gözlerinden belli oluyordu ki hepsi bu hitabenin her mi e Dağ ml ie ve genç boo bağlarla — bağlanıver Mustafa Kemal odadakileri, be- i düşünmeğe çalışacağım... — bi DİY SA hareke ie mek için bir cemiyet yapmak lâzım münevverler var. Onlarm teşkilâtına girmek doğru olmaz mı? Tahir Bey er Nacinin bu su- sline derhal cevap verdi: — Avrupada dolaşanlar bence te i ir. » Murat Bey mey- ae ei Tir, veye diye söze karıştı Mustafa * Kemal — Belki Avrupadakilerden leri gazeteler ve kitaplar vasrtasile i# tifnde edebiliriz. Yalniz onların lışmasından fazla bir şey beklemek abestir. Toplanmak, teşkil ve zamanı geldiği anda bep birden ayaklanmak lâzımdır. Bir sigara daha yaktıi — Biz bir ihtilâl nin temellerini attık. Doktor Must*” lik gibi bir teşkilât yaptık. Eğer reyi ” besini açarız olur biter. . — Osmanlı hürriyet eemiyeti #iTii Bu suali, dinliyenler hep bir ağ” dan sormuşlardı. Sarışm yünbeyı ği rasının dumanı havaya kürerek gururla başını kaldırdı iş , — Evet. GISE gap fa isminde bir arkadaşla beraber K” | sa bir zaman içinde küçük, fakat 6” | “Osmanlı bö” | smseye aaa ed ra ms w vaa i

Bu sayıdan diğer sayfalar: