2 Eylül 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

2 Eylül 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mali teşkilât İş başında (Başı 1 inci sahifede) tesi günü ikmal edilecektir. Verilen malümata göre İstanbul maliyesinden açıkta kalan memur- lar İzmir, Bursa ve Samsun maliye- lerine en seri bir şekilde tayin edile- ceklerdir. Bir kısım memurlar sevkedilmişlerdir. Dün akşama kadar tayin edilen memurlarm tam listesini meşrediyo- Yuzi Merkezde: İstanbul tahakkuk (müdürlüğü mümeyyizliğine Defterdarlık mua- vergisi memuru Bedri, varidat kâtipliğine istihlâk kâtibi Kizim, Cevdet, Recep Nari, dosyamemurlu- #una eski dosya memuru Süleyman, evrak mukayyitliğine Defterdarlık mukayyitlerinden Tevfik, Zühtü Bey- lerle Nübüvvet Hanım, evrak sevk memurluğuna Belkis Hanım, dosya memurluğuna caki evrak memuru Necmi Beyler tayin edilmişlerdir. da tekaüde Diyanyolu şubesi: Tahakkuk memurluğuna Maliye vekileti tasfiye kalemi tetkik me- muru Celâl, Sabri, tahakkuk kâtip- liklerine Necmi, Remzi, tahakkuk tebliğ memurluklarna Ali, Sait Bey» ler. Yedikule şubesi: Tahakkuk memurluğuna Hösnü, muavin'iklerine Saim, Süreyya, kâ- vi Tahir, Rifat, tahakkuk tebliğ memurluklarma Fahrettin, Kerim, muamele memurluklarına Tevfik, A- tıf, Abdülhamit Beyler. Yenicami şubesi: Tahakkuk memurluğuna Maliye vekâleti merkez mümeyyizlerinden Osman, mülkiyeden Bedri İsmail, mu- avinliklerine Mersin varidat mümey- yizi Esat, Bursa on birinci fırka mu- hasebeciliği kâtibi Mahmut, Yenica- mi tahsil memuru Arif, tahakkuk kâ- tipliğine | maliye meslek mektebin- den Tevfik Doğan, Fuat Nazif, teb- lif memurluklarına cami nç k Eminönü bina kâtibi kpazar kazanç k lehmet İrfan, merkez vari Talât, Eminönü varidat kât bi Salih Sırrı, muamele memurluğu- na Kumkapı Tahsil muavini İbrahim Hakkı, Mercan tahsil muavini Abdül- mecit Beyler. Küçükpazar şubesi: z Tahakkuk memurluğuna mülkiye mezunlarından M. Hilmi, muavinli- ğine Galata muamele kâtibi Edip, kâtipliklerine Küçükpazar tebliğ me- muru Hamdi, Ajtunizade tahsil mu- avini Saim, tebliğ memurluklarma Küçükpazar bina memuru Refik, Ka- sımpaşa tahakuk kâtibi Hasan Tah- sin, Mustafa, Küçükpazar kazanç kâtibi Eyüp, muamele memurluğuna Çarşı tahsil muavini Mustafa, tahak- kuk memurluğuna, Tavşanlı mnimü- dürü Şemsettin Beyler. Fatih şubesi: : Tahakkuk memurluğuna Defter. darlık hesap memuru Muçteba, mu- avinliğine Mercan tebliğ o memuru Z. Tahir, kâtipliğine H. Ali, tetkik memurluklarma Tophane kâtibi M. Nuri, Abidin, Eminönü tahakkuk teb- liğ memuru A. Nuri Beyler. Kumkapı şubesi? Tahakkuk muavinliğine Suat, kâ- tipliğine Yaşar, tebliğ memurluğuna M. Zülfikar Beyler. yeden Avni ve Mecdi, mu avinliğine Sabri Beylerle mülkiyeden Mudelet Hanım, tahakkuk kâtinliği- ne Halit, tahakkuk tebliğ memuru Celi âtfullah, Rifat, tebliğ memur- luğunn Mustafa İzzet Beyler. Aksaray şubesi: Tahakkuk muavinliğine A, Avni, kâtipliğine Eşref, tebliğ memurluğu- na Necmettin Beyler. Şehzadebaşı şubesi: Tahakkuk memurluğuna mülkiye- den Rüştü ve Şerafettin, kâtipliğine Osman, tebliğ memurluğuna Salâhat- tin Beyi: Edirnekapı şubesi: Tahakkuk memurluğuna Şevki, tebliğ memurluğuna Rifat, Eyüpsul- tan ti ık memurluğuna Sezai, muavinliğine Zeki, kâtipliğine İh- san, tebliğ memurluğuna Asaf, mua» mele memurluğuna Arif Beyler. Şehremini şubesiz Tahakkuk kâtipliğine Belkis Ha- nım, tebliğ memurluğuna A. Haydar Beyler. Kocamustafapaşa şubesi: Tahakkuk memurluğuna Talât, muavinliğine Bürhan, kâtipliğine Naz mi, tebliğ memurluğuna Kadir Bey- ler. Hocapaşa şubesi: Tahakkuk any 2 Cemil, Cemal, kâtipliklerine âi, Ali Rıza, Ahmet, Mü- Mesut i memurluğuna Cemal, muavinliğine Agâh, kâtipliklerine Hamdi, ve Ziya, tahakkuk memur İuklarına Enver, Şuuri, Cemil, Mitat, Saim, Şaban, Tevfik Beyler. Fener şubesi: Tahakkuk muavinliğine İsmail Hakkı, kâtipliğine Cemal, Fuat, teb- liğ memarluklarma İhsan, Resül, Fü- Yuzan Ali, tebliğ memurluklarına İz- zet, Kadri Beyler. Mercan şubesi: Tahakkuk memurluklarma İzzet, Muavinliklerine Refet, Mir'at, kâtip- İiğine Mustafa Sabri, tebliğ memur- luğuna Samih ve Neşet Beyler. İstanbul maliyesi merkez ve şube- lerine ait tahsil kısmı memurları kad Yosu henüz ikmal edilmemiştir. Bu- gün ve yarın bu memurlara da teb- İiyat yapılacaktır. Sila aa Yeni bir kitap “ Eski saat” (Başı 1 inci sahifede) retlerini, susanlar satılık namusları- nı sokağa sermişlerdir. Fuhuş, kadın- ların boynunda bir iri elmas gibi; alçaklık, erkeklerin başımda bir al- tınlı taç gibi yanıyor. Herkesin öyle sığabi ğabi kıyor; gözlerinden içleri . Ve hepsi kokan bir nefes gibi Y: iyor: Hepsi barsak, çiğer, bir koyun leşi ko- Nakarat İstanbul'un fetih masalları ara- sında okumuştum: Halk, bu şehir i- gin dökülen kanları o kadar unut. mamış ki, Ensâri kapısı ile Şehit ka- pısı arasmda Haliç surlarmın senede İırk gün kızardığına inanırmış. Bu inanış fetihten sonra iki asır sürmüş. Eski Türk hükümdarları hiçbir zafer takı altında, bir gün, İstanbu. Jun taş kemerli kapılarından geçmek hırsmı dindiremediler. Çıplak Türk kılıcı, İstanbul'u asırlarca bir kn 8ibi aradı. O zaman Türk kanı pahalı imiş. Haliç, fetih gününün kanmı, iki asır. da tuzunun içine ancak sindirebil- miş, İmparatorluğun askeri gene İstan- bul için 913 tenberi vuruşuyor. Beş senedir, toprağın çatlak ağzı, ayni kanı, damarlarımızdan, fakat ne ucuz içiyor. Süveyş'le Basra körfezi arasmda ne kadar çöl, Kudüsten Halebe doğ- Tu ne kadar şehir bıraktıksa, hepsini o kanla ıslak bıraktık. Kaç yaz bü- tön yurt sonsuz bir bohordan gibi he ler, bu kanım pıhtısı tortulanır; çiçek köklerini sıksalar, bu kan sızar, yor; kayalık- #keerryor. Üç milyon, havaya kalbolan bir toz «ibi dağıldı, gi Üç milyon, imparatorluğu beş 86- ne kemiklerinin üstünde tuttu. Zel- zele öyle derinden geldi ki on bir ay üstüste yığılan enkaz, hâlâ ayni hız- la çöküyor. ... Ve ne zamandayız. Sanki bir ci- nayetten dönüyoruz. Pasir kılıçları” mızı, haydut bıçakları gibi saklıyoruz. Ve hiç kimse üç milyonun kanı. na katil diyeti kadar paha biçmi- yor. Teyrinievvel 335 (Ayni kitaptan aldığımız şı baş- ka yazıda da Kuvvayı Milliye zama- nındaki mücadele havasını bulacak sınız.) Cengi O zamanki muhtelif gaze- teler bu yazıda Damat Fe- rit Paşanın hastedildiğini yazarak muharrir jurnal etmişlerdi. ingiliz ediplerinden © “Rudyard Kipling, Hint Çeng/'i için yazdığı ki- tabında Moğli isminde bir Hint ço- .cuğunun kurtlar, ayılar, parslar ve yılanlar arasında geçirdiği hayatı ne güzel anlatır. Otuz senedir yaşıyorum. Soydaş- larımn arasında Balow adi: Cengi a- yısı iyiliğinde bir kimseye he- men rastgelmedim. Bu kitabı okudu- ğumdanberi bana pars köpekten da- ba yakın, kurt kediden daha sokul- gan, yılan tavuktan daha ehli, akba- ba bülbülden daha gönüllü geliyor. İstanbulun sokakları ortasında Hin- distan yabani cengllerine hasret çekiyorum. Geçen gün kış güneşi altında ge- ne bu hasretle kırları dolaşıyordum. Ta uzakta, dere kenarmda pinekli- yen birkaç eşek gözüme ilişti. Ken- di kendime dedim: — Acaba eşeklerin yanmda da avunmak mümkün müdür? Ben yanlarma yaklaşmca kulak- larmı havaya diktiler; ağızlarmı ot- tan ayırdılar. Ve sanki başlarından çekiyormuşum gibi art ayaklarını ge- rerek inada hazırlandılar. Hiç böy- de bir niyetim yoktu. Moğlü'nin kurt- lar, parslar ve akbabalar arasında bulduğu avuntuyu eşekler arasmda aramağa gelmiştim. Gene söylendim! — Moğü yılanlarla ne güzel gö- rüşüyor, Acaba eşek dili Cengl'de yırtıcılarla konuşulan lisandan daha mı zordur? Bu eşeklerin yılan gibi zehirleri, pars gibi pençeleri, kurt gibi dişle- ri yoktu. Ve üstelik işitmek için pek uzun kulakları vardı. Fakat onlara işittirmek, hele anlatabilmek imkân- sızdır. Ucu beyne kadar gitmiyen kulak, ne kadar uzun olursa olsun, şe yarar? Bizim Cengl'i doldu- ran bu mahlükların yalnız kulakları, budalalıkları ve inatları vardı. — ike zehirleri olsa akıtsalar, dişleri olsa ısırsalar, pençeleri olsa çarpsalar... Yılan, kurt veya pars ol- salar, fakat eşek olmasalar... Diyor- dam. eme an ame sanki dinli- yorlardı. iyorlar mıydı? Am- İsyorlar mıydı? Kepçe gibi kulakla rma, yalak gibi ağızlarma bakarak Cengi hikâyelerini & düşünüyordum. Sonra birdenbire akiıma geldi: Aca- ba neden parsın, kurdun, ayının ve kaplanın yaşadığı Cengi'de eşek yok- tu? Tahammül ile tanınmış olan bu mahlüka tahammül etmek yalnız bi- 76 mi mahsustu ?.. Surası muhakkak ki yaban atı, yaban kedisi, yaban köpeği, hattâ yaban tavuğu hâlâ var. dır. Fakat bütün eşekler ehlidirler ve ancak insanların arasmda yaşıya- biliyorlar. Bu sözü söylerken ilim yanlışı etmiş oluyor muyum? Fakat idi sini MİLLİYET CUMARTESİ Ankara ziyaretleri (Başı 1 inci sahifede) hareket edeceği daha tahakkuk et- memiştir. M. Çaldaris'in ziyareti ve İtalyanlar ROMA, 3i, — İtalyan gözeteleri, Yunan beşvekilinin Ankaraya yapacağı seyahat hakkında Atinadan aldıkları u- sun telgrafnameleri neşrediyorları. Roma gezeteleri, M. Çaldarisin An- kara seyahatinden bahsoderlerken, Tür kiye ile Yunanistan arasında yeni bir misak aktedileceği sırada Türk - İtal- yan misakından sonra iki memleketi yaklaştırmak teşebbüsünü üzerine alan zatın M. Masolini olduğunu batırlatı- yorlar ve diyorlar ki * © “ Bugün Yunan hükümeti, asırlarca süren çetin o mücadelelerden sonra Türk - Yunan dostluğunu yeni Balkan istatıkosunun temel taşı ve devamlı bir sulh istinatgâhı olarak telâkki ediyor. Yunan harici siyaseti, bugün Türk dostluğuna dayanıyor.” z Turinoda münteşir Stampa gazetesi Atinadan alıp neşrettiği uzun bir mek tupta Türk: Yunan O dostağunune- hemmiyetini kaydediyor ve harplerle dolu olan maziyi unutturmak ve iki memleketi biribime yaklaştırmak için M. Mussolinin sarfettiği o gayretleri o da hatırlatıyor ve diyor ki “ Paşist İtalya bir çok defalar Av- rupayi kana boğmuş olan Balkanlarda #ir istatukosunun — tarsin ve takviyesi maksadile iki memleketi barıştırmak te şebbüsüne onayak olmuştur.” Stampa gazetesi burulan sonmi İsmet paşanın Sofyaya yapacağı seyahatten bahsederken, M. isin Ankaraya Seyahati akabinde vuku bulacak Sofya ziyaretinin, aBlkan devletlerinin teşri ki mesaisine matuf teşebbünlerde Bul- gar hükümetinin hakiki emel ve miyet- lerinin tavzihine yandım edeceğini yazı yor. Rivayete göre İsmet Paşa, Yunan - Bulagr ihtilâflarmın o balline ve iki memleket arasında mevcut sui tefeh- hümlerin izalesine tavasut edecektir. M. Venizelos ne zaman gelecek? ATİNA, 1 — Sabık Yunan başvekili M. Venizelos, teşrinizwel £ sonlarma doğru Atinaya dönecek ve siyasi müca delesine devam edecektir. Atinadan ge len haberlere göre, M. Venizelos Is- tanbulu ziyareti hakkında Tevfik Rüş- tü Beye de bir mektup göndermiştir. M. Venizelos bu mektubunda, İstan bula ağusten sonlarında o gelmediği düşünürken, sevcesinin ahvali sıhhiye. si, tedavi ve istirahata lüzum göster mesine mebmi, ancak eylül ortalarında gelebileceğini bildirmiştr. Zincirlikuyuda Esrarlı bir facia (Başı 1 inci sahifede) Alâettin Bey ve arkadaşı biraha- neden çıkarlarken saat 21,5 a gel- miştir. Aradan bir müddet zaman geçiyor. Saat 23 e geliyor. O esnada Alâettin Bey tekrar Lalaya geliyor ve müddet daha oturuyor. Bu es- nada kendisi sakin görünüyordu. Ayni gece, saat 10,5 raddelerii de Zincirlikuyu ile Maslak arasmda dolaşan jandarma devriyesinden Ma- latyalı Hasan biraz sonra duruyor. Tstinyeden doğru bir otomobil, mo- törü horuldıyarak, yıldırım bü tün süratile geliyor. Bu otomobilin fenerleri yarımıyordu. İçinde bir tek ışık bile yoktu. Otomobil bütün sü- ratile ilerlerken jandarma Hasanm gür sesi gecenin süki yırtıyor? — Dur!.... Bu sedayı bir gürültü ve carhmoş bir .sayha takip ediyor. Maletyalı Hasan yölün kıyısındaki hendeğin içine yu: varlanmış bulunuyor. Malatyalı Hasan son nefesini verir- ken ve arkadaşı baygın bir halde ya- tarken otomobilin — motörü susmuş ve içinden gölgeler uzaklaşmıştı. Saat 23 e doğru Saat 23 e gelmeden o Alâeddin Bey Beyoğlu merkezinde nöbetçi polisi kar- sısmdadır. Alâeddin Bey Lalâ biraha- nesinde otürürken bir sokak içinde bi- | saktığı © ötomobilinin kaybolduğunu #öyliyor. Polis bu galp otomobilin a- ranması için her tarafa | telefonla ha- berler verirken bir taraftan da polis is- tihbaratına Zincirlikuyuda bir jandar- manın ölümile neticelenen hadisenin Taporu veriliyor. Hâdiseye vaziyet eden Müddelumu- mi müuavinlerinden Salim Bey gördüğü Yüzüm üzerine Alâeddin Beyi nezaret altına almıştır. Dün akşama kadar de- yam eden tahkikattan henliz kat'i bir netice almamamıştır. İstanbul polisi bu hadise hakkında dün yu raporu ver- miştir. ““Matbâacr Alâcddin Bey bu gece saat 23 te müracaatle bsi akşam Lala bi rahanesine giderek işret edip avdetin- 'de İstiklâl caddesinde Kazmirci Ali Ri za Beyin mağazası önüne bırakmış ol- duğu 780 samaralı hususi otomobilin ka ğunu bildirmiş ve tavasiye ta im edilerek otomobilin Zincirlikuyu caddesinde bir jandarmaya çarparak ve- fatına sebebiyet verdiği anlaşılmış. tah kikatın tamiki zımnmda Alâeddin Bey Zincirlikuyu Jandarma kumandanlığı- na gönderilmiştir. Tahkikat devam e- diyor” * doğrusunu isterseniz burada hiç bah- setmek istemediğim şey, hayvanat il- midir. Feylesofça düşündüm: İşte bir mahlük ki gözlerinde iyilik elifbe gi- bi okunur; yumuşaklık, tatlılık, sa- bırlılık, ibi akar. bağdaşı gibi yaşar, durur. Burası böy- le... Fakat acaba ne için Cengl'in bü- tün vahşetlerini eşeklerin bütün sü- | kütlarma tercih ediyorum? İ | EYLOL 1933 MEMLEKET HABERLERİ Afyonda zafer abidesi İstiklâl tarihimizde şerefli yeri olan Afyon, gün geçtikçe mamurlaşıyor 7 İ TEE EA a Afyondan bir manzara AFYON, (Milliyet) — Afyon- karahisar: Bu şehir ismini telâf- fuz eden her vatandaş, heyecanla- rın en tatlısmı hissetmekte gayet haklıdır. Çü İstiklâl harbinin en mühim safhaları bu şehir çiva- rında cereyan ettiği gibi, düşmanı vatanın hariminde boğacağız di- yen ulu Gazimizde büyük zaferi Afyon civarında yaratmıştır. Bü- yük reisimiz memleketi ve milleti kurtarırken Afyon ve civarında gü zel, heyecanlı ve gururlu günler ya şandı. Afyon için çok büyük olan bu mazhariyeti bilen ve takdir eden Afyonlular, yakında bir zafer abi- desi rekzederek büyük yaratıcı- mızın eserini ve Afyon tarihi maz- hariyetini bu abidenin etrafında toplanarak ilelebet tesit edecek- lerdir. Afyonun iktisadi vaziyeti: Civar vilâyetlerle mukayese ya- Afyon Belediye röisi Haşim B. pılımca; Afyonun iktisadi vaziyeti her halde şükrana şayan bir hal arzetmektedir. murta, ve bira için dünyaca tanın- mış arpa ve koyun miktarları da kayde şayan bir derecededir. Arpa ve buğday mahsulü, fey- zübereket uzun senelerdenberi gö- rülmemiş bir haldedir. Afyonun iktisadi vaziyetini mü - talea ederken bu şehirde beş tane banka şubesi bulunduğunu unut- mamak lâzımdır. için sar- fedilen faaliyet gün geçtikçe art- mi ır. Kıymetli bir reise ma- lik olan Afyon belediyesi şehri gü- zelleştirmek ve asrileştirmek için yorulmak bilmez bir mesai sarfe- diyor. Şehir baştan başa beyaz bo- yanmış ve elektrikle tenvir edil- miş, en muntazam Su tesisatma malik olmuştur. Afyona ilk girenlerin nazarın- da çıplaklığı ile fena bir manzara teşkil eden dağ ve tepeler, çam, badem ve palamut ağaçlarile süs- Posta nakliyatında (Başr 1 inci sahifede) direğine ilmiş, gemiye işletme namı na muamelâtı tedvir etmek üzere me mur konuluş, vapurun süvari ve müret- tebatında deği ğer parlardan Kırlangıç vapuru İzmite git- miştir, Uğur vapuru bugün İzmit sefe- rini, yapacaktır. İşletme idaresince sefere hazırlanan Yelkencizadelerin Erzurum vapuru da dün Galata rıhtımına “yanaştırılımıştır. Erzurum vapuru yarın Karadenize hare ket edecektir. lenmekte olup az bir zamanda or- man haline getirilecektir; o zaman şehir güzel bir dekor içinde, çok cazip birmanzara arzedecektir. Şehrin güzelliği ve halkın sihhat ve istirahatile bizzat pek yakından alâkadar olan kıymetli Belediye re isi Hüseyin Haşim Bey, yaptığı güzel işler karşısında, yaradılışın- daki tevazuu ile yalnız vazi i yaptığına ve yapmakta olduğuna kani olarak durup dinlenmeden sarfı mesai ediyor. Şehrin merkezinden başlayıp biri İstanbul, diğeri İzmir istas- yonlarına müntehi olan iki ana cad de parke döşenmiş ve döşenmek- te bulunmuş olup ağaçlarla süs- lenmiş geniş ve temiz çok güzel iki eserdir. Afyonda halkın istirahat etme- si ve, temiz bava alabilmesi için müteaddit parklar ve bahçeler mevcuttur. Belediyenin çok mun- tazam itfaiye teşkilâtı caddeleri ve sokakları her zaman sulayarak halkı tozdan vikaye ediyor. Afyon- daki çoçuk bahçesi emsaline az te- sadüf olunur güzellikte olup, şeh- rin çocukları bu parktan çok isti- fade etmektedir. Afyon asri bir mezbahaya ve çok temiz bir kasap çarşısına ma- İiktir. Şehir lokanta ve kahvelerile han, hamam ve otelleri sıhhi ve te- miz bir haldedir, Belediye rei bunları zaman zaman bizzat kon- trol etmek suretile sıhhi işlere bü- yük bir ihtimam gösterir. Yerli tespit edilen ve icap e den parası hazır bulunan asri bir mezarlığın yapılmasına yakında başlanacaktır. Afyon vilâyet şosaları: Afyon, civar vilâyetlere munta- zam $osa yollarile bağlı olup yol- larının güzelliği ile ne kadar ifti- har etse azdır, bu işlerle alâkadar ve kıymetli yardımlarını esirgeme- yen Afyon valisi Ahmet Durmuş Bey hâlk tarafından sevilmekte- dir. Afyonda spor: Halkevi spor şubesinin teşvik ve yardımile gençler spor sahasın- da varlık göstermektedir. Halke- vinin kıymetli reisi Galip Beyin gayretile şehir yakmda asri bir futbol sahasma ve güzel bir tem- sil sahnesine malik olacaktır, bun- dan başka Afyonda Kolorduca yaptırılmakta olan saha şehrin spor hayatında: yeni bir mevcudi- yet arzetmektedir. Afyonda içtimai hayat: Aileler arasında cuma gezinti- leri, sinema ve parklarda eğlence- ler, gıpta edilecek kadar güzel ve samimidir. Kolordu kumandanımı sın halka tahsis ettiği Kolordu bahcesinde akşam üzerleri şehrin en kibar halkı müstesna vakitler geçirmektedir. karışıklık olmadı il idaresinin istifadeye lüzum işletme i« siniz istif lü. görmediği diğer hususi gemiler seferden yarama ri amana Üner ww kece i bağlanmışlardır Afyonda kurtuluş bayramı nasıl geçti? AFYON, (Milliyet) — 27 ağus- tos, Afyonun kurtuluş günüdür. Merasim saat 16 da süngülerinin uçlarma halkın taktığı (o çiçekleri İ taşıyan muntazam bir asker kıta sının şehre girişile başladı. Halk şehrin methalinde ve memur lar hükümet önünde askerimizi se lâmladılar ve n taşan bir ğu- rarla alkışladı Belediye önün- de azadan Bekir Bey çok alkışla- nan gayet heyecanlı bir hitabede bulundu. Bunu müteakip kıymetli mebusumuz İzzet Ulvi Bey, tarafın dan, İstila günlerinin bütün sefa- hatını ve iztirabımı ve bu iztirap içinde kurtuluş hareketlerinde Af- yon halkınm bütün tehlikeler gö- ğüs gererek yaptığı fedakârlığı çok heyecanlı bir lisanla anlattı. Büyük kurtarıcımız tarafından za- ferin hazırlandığı Belediye odası- Bı işâret ettiği zaman alkış, heye- can son haddini bulmuştu. Gece gündüzden daha sevinçli geçti, Be lediye meydanlığında mübalâğa- sız binlerce kadın ve erkek bü- tün halk yapılan ışık oyunlarma iştirak etti . Emsalsiz bir güzellik içinde &- lektrik ampullerile yazılmış olan (Kurtuluş) kelimesinin tarihi Af- yon kalesinin en sivri uçunda gö- nüllere tatlı ve bedii bir akışı bu gecenin ehtişamını. ve şirini artı- rıyordu. İncir kurdu ile mücadele AYDIN, (Milliyet) — Aydın zi- raat mücadele müfettişi Nadir Bey bir haftadanberi Sarayköy kazası incir bahçelerinde tetkikatta bulur makta idi. Nadir Bey görüşlerini Ziraal Vekâletine raporla bildire- cektir. Dönüşte Nazilli mmtakasının in cir kurdu o mücadele hazırlığını teftiş etmiş ve bahçelere yeni gö- çülmesine rağmen bu husustaki ha zırlıkları geçen seneye (o nazaran çok iyi bulmuştur. Nadir Bey, . Muğlaya giderek Muğla vilâyeti incir — bal ini tetkik edecek ve Muğladan dönüş. te Kuşadasını, Torbalı, Bayındır, Tire ve Ödemiş kazaları incir bah çelerinde tetkikatta bulunmak ü- zere oralara gidecektir. Vilâyetimizin her mıntakasında incirler ermeğe £ başlamıştır. Bir haftaya kadar kuruma ve sergiye başlanacaktır. Pazara gelen incirler çok iri ta- nelidir, Geçen senelerden fazla gö- rülen bozuk incirlere bu sene rast lanmaktadır. * lk, Aydın sanatlar mektebi AYDIN, (Milliyet) — Bu sene Aydın mıntakası sanatlar mektebi ne 33 talebe almacaktır. Vilâyeti- mizden beş talebe mektebe kabul olunacak 28 i diğer vilâyetlerden gelecektir. Aydından almacak talebeler &- çin açılan müsabaka imtihanma 13 efendi girmiştir. İmtihan evrakla. rı komisyonca tetkik olunmaktadır. —-————— nebileceklerdir, Mamafih şilepçilik ser besttir. Aldığımız malümata göre, biz kısım vapurcular şirket meselesi hall, lincöye kadar gemilerini eşya nakliya- tonda kullanacaklardır. Liman idaresinden aldığımız malü- mata nazaran bu dakikaya kadar kanu- na muhalif olarak hiç bir hususi vapur İrem sefer yapmak teşebbüsün ter, Vaziyetin tavzihine intizaren hususi kadrolarda hiç bir değişik sı deniz münakalâtında dün hiç bir arıza ve sar ve her zamanki giki moru ml şekile teferlere devam edilmiş. Yeni yaziyet üzerine mahtelif hatla ven Tetanbağian Sünlerinde ğndaki tadilât mi Trahson hattmda günleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: