3 Eylül 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

3 Eylül 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Li SN Zonguldakta gene Grizu patlaması yü on bir a- melemiz öldü, biri de ağır yaralan- dr. Bu acıklı kaza Türkiyeyi yirmi ile otuz yaş arasında on bir dinç yardımcısmdan mahrum etti. Bu sevgili ölüler önünde derin bir say- gı ile bir an durduktan sonra bu arzu edilmiyen hâdişe dolayısile düşüncelerimizi yazacağız... | Kazayı izah eden resmi raporun meali malümumuz olmamakla be- raber şimdiden tahmin edebiliriz ki, ortaya çıkacak sebepler arasın- da teseyyüp, dikkatsizlik, kaygu- suzluk göze . Ama ka- bahat kimde? Mes'uliyetlerin hu- dudu nereden başlıyor, nerede biti- yor?.. İşte — bilhassa bizde — tesbi- ti en müşkül nokta budur? Çünkü bizde maden dahil ve haricinde in- zibat ve tedbirleri tanzim ve tak. yit eden maden polisi yoktur. En güç bir sanat şubemiz olan madenciliğin yükselmesi, memle- kete faydalı olabilmesi için arasıra böyle yüreklerde derin sızılar kan kurban vermekten büsbütün den,bu sahada yok ilerlemiş, mem- leketlerde şu kadar ton kömüre bu kadar ölü, hafif veya ağır yaralı olarak kurban mıktarını evvelce- den tahmin eden istatistiklere de rastgeliniyor ve bu istatistiklerin bulduğu adetler yarınki acıklı ha- | kikate pek yakındırlar.Evet bu, ma atteessüf, böyledir. Yeraltı yaşama ve çalışmasında insanlar — hattâ bazen akla gelmiyen — bir çok teh- likelerle karşılaşırlar, yeryüzünden fazla ölüme yaklaşırlar. Kaza ma- denciliğin omuz omuza yürüdüğü bir yoldaşı gibidir. Bilhassa kömür madenlerinde... Bunlara büsbütün mani olunamamakla beraber nis- beti en aşağı dereceye indirmek, tahdit etmek mümkündür. Bu da ancak henüz memleketimizde mev- cut olmıyan maden polisi nizamna- | mesinin ihdas ve tatbiki ile kabil- dir. Zaten “maden polisi nizamna- mesi için maden işletme ilminin kanunlaşmış bir hülâsasıdır,,, deni- lebilir. Diğer müterâkki memleket- | lerde çok sıkı bir tekayyüt ile tat- bik edilen bu nizamnamenin şu e- sasları gaye edindiği görülür: İn- şaatın, amele sıhhat ve hayatınm emniyeti, maden imalâtının umu- ma zarâr İras etmemesini, ahlâka uymıyan ahvale meydan vermeme- sini, şahsi ve umumi menfaatlerin korunmasını temin eder. Bunun i- çin madeni işleten ve işliyenin, âlâ- kadar olan her ferdin vazife ve mec- buriyetlerini ayırır. Meselâ Grizu kömür madenlerinde ekseriyetle rastgelinen patlayıcı, yakıcı zararlı bir gazdır. Patlarken yanmak ve yakmak için teneffüse salih havayı alır, onun yerine zehirli gaz da bı- rakır. Grizudan korunmak için de muayyen tedbirler vardır. İşte Al- manyada tatbik edilen “Bergpoli- zei,,yın muzir gazlara karşı mania. larmı gözden geçirelim: Havada Grizunun yüzde birden fazla ol- maması, bunun için muntazam kon. Madende kaza |, Cağaloğlu ve sair yerlere koşarlar, Sa trol ve tahliller yapılması, bol hava cereyanını, başaşağı havalandır. | mamayı, ana yollar müstesna hava süratinin saniyede altı metreyi geç- memesi, hava süratine göre emni- yet lâmbalarını ve ma. den dahilinde iştial edici ve ettiri- ci maddelerin bulundurulmaması b şu satırlara sığmıyacak kat'i e- mirlerini görürüz. Bugün hariçte tabanca veya bomba taşımak cü- rüm ise,Grizulü veya kömür tozu iş- | tialine müsait madende bir gibrit söpü, çakmak taşı beraberinde gö- türrek veya emniyet lâmbaları ile tur ki, böyle bir madende bir kib- rit çöpünün tahrip kuvveti taban- cadan çok fazla ve çok fecidir. 4 : v Cümhuriyet rejimimizin verimli programı Zonguldak kömür hav- zamızı ciddi bir inkişafa doğru gö- çalışan ocaklar yerine yerli ve milli sermayemizin alâkaları ile takdire değer muazzam maden müessesele- Harik Hayat Sigortalarınırı “Galatada ri meydana geliyor. Kömür istihsa- limizin buhrana rağmen arttığını si zü kabartarak görüyoruz. Yarın i- çin buhranın hafiflemesi, yeni mah reçler bulunması, memleketin ma- kineleşmesi, hükümetin bugünkü hi maye şekli maden kömürcülüğümü- ze parlak bir istikbal vadediyor. Fa kat unutmayalım ki, madenlerin in- kişafı yeraltı imalâtının genişleme- si, fazlalaşması demektir. Yeryüzün den uzaklaştıkça, ameliyat sahala- rı genişledikçe de dünün mütevek- kil çalışma tarzının devamına mü- saade edilemez. Madende Grizu ek seriyetle toplu olarak can yaktığı i- çin belki daha fazla göze batar. Halbuki taş ve toprak çöküntüleri muzir gazlar hücumu, su patlama- ları gibi mani olunması lâzım da- ha çok kaza ihtimalleri vardır. Bun lara karşı garbin acı tecrübeler ne- ticesi, can ve bahasına toplan- mış fenni, ilmi ve idari tedbirleri vardır. Bizim maden polis nizamname- sine ihtiyacımız maden kanunu ka- dar — belki de ondan daha — kat'i ve âcildir. Zaten bu ihtiyacı takdir eden, idare başında bulunan de- ğerli elemanlardan bunu dilemek- ten maksadımız sadece eski devir- lerin bir ihmalini daha kaydetmek değildir. Fakat, Türk madencilik tarihinde cidden parlak yer kaza- nacak bu eserin meydana getiril- mesinin şerefi onlara lâyik olduğu- nu hatırlatmaktadır. | Sadreddin ENVER Kari şikâyetleri İhtiyarlara daha kolaylık gösterilemez mi? - “Yaşı yetmiş işi bitmiş bir müteka- idim, Her yaşadığım sene için yarım lira üzerinden (35) lira maaşım var, ya. Her sene biri ağustosun e r babur sıcaklarına diğeri de şubatın hamsin sovuklarına tesadüf i defa yoklama mua- Bu günlerde erkek kadın, iltiyar çocuk, alil sakat hasta, mütekait ve eytam ve eramil kafileleri Beyazıt atlerce nöbet bekler, ellerindeki ha- at beratını gösterip para günlerini dört gözle beklerler. Bu be- ratları almak için heyetiihtiyariyeler- de, kaymakamlıklarda O geçirdiğimiz günler, yaptığımız masraflar da baş- kadır. Şimdi soruyorum: Acaba bu yokla- ma işlerinin daha kestirme bir yolu yok mudur? Elimizdeki cüzdanlarda resimler ve sair kayıtlar varken tek- rar tekrar fotoğraf aramak, yapıştır. mak, kayıtlar düşürmek neden icap ediyor? Cüzdandaki resimlerimizle bizi yan yana görenler, henüz yaşa- dığımızı anlıyamazlar mı? Devamlı sabit bir hüviyet veya teşhis defteri ihtas etmek güç bir iş midir? Yahut yaşı elli beşten yukarı maaşı kırk li- radan aşağı mütekaitlerin on seneliği üç veya beş sene fasıl la üç veya iki taksitte toptan verilip / alâkaları kesilemez mi? Veya buna benzer bir tediye ve tasfiye usulü tatbik oluna- maz mı? Bu iş için bir kolaylık ve se- Iâmet yolu bulmalarını evliyayiumur- dan ricaya tavassut eder misiniz? Hürmetler. Mütekoidinden ÖMER Doktor NAZIM ŞAKIR | Avrupadan avdet etmiştir. | 16888) | gJilliyet Asrın ümdesi “MİLLİYE T” tir, ABONE ÜCRETLERİ : L ik 3 aylı “ 5 * . 70 .— » . 4 28 — Gelen evrak geri verilmez.— Müddeti geçen müskalar 10 kuruştur. — Yeşilköy sekeri rasat merkezinden ve- silen malümata göre, buğün hava aşık ve metre, sicaklık ew çok 27, en ar 18 de veee idi. Kı — Hanında Köln ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfamla icrayı snuamele etmekte olam NYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 5087 a” rimizden eti çıkaralım demekle veje- | kendine göre bir kıymeti olduğu hal- Matbuat gezintisinde Matbuat Cemiyetinin geçen gün- kü deniz gezintisinde bazı eğlence- li sahneler olmuş. Anlatıyorlar: — Arkadaşlardan biri fazlaca kaçırdığı için kanapeye uzanmış, kestiriyordu. Vapur, iskeleye yanaşımca dürt- tüler: — Kalk! Trabyaya geldik! Gözlerini elini uzat- tı, sonra tekrar geri çekerek bir es- neme arasında sordu: i — Nedir o? — Trabya! Gözlerini kapıyarak başını öbür» tarafa çevirdi: — Ben yiyemem! Sordular: — Yiyemediğin nedir Homurdandı: l — Kurabiye değil mi? İstemem. nımı deniz tutmuştu. Yü-! züne su serptiler, limon “koklattı- lar, şakaklarma kolonya sürdüler, Açılmadı.Ahbaplarından bir genç: — Durun, dedi, ben onu ayılt- masını bilirim! Ve yüksek sesle; bağırdı: — Çantandan rujunu çalmışlar!.. Hanım, gaipten bir hitap işitmiş gibi silkinerek kendine geldi ve ilk işi çantasına elatup rujunu aramak oldu. Dansedenlerden bir çift, yorgun düşerek birer kenara ilişmişlerdi. Caz, yeni bir fokstrota başlayın- ca kadın erkeğe yan : gözle baktı. Erkek çok içmişti. Galiba arkadaşı» nı biraz da kıskanıyordu. Kadın: — Oynıyalım mi? diye sorunca kendini yoklıyarak bir müddet a- yaklarma tempo tutar gibi hare- | ketler yaptıktan sonra: — Yok! Dedi, oynıyamam! — Niçin 7? — Ben senin gibi oynak değilim! . SALAHADDİN e SiHHi NN, pe ÜL ÖĞÜTLE ( Vejetaryan) lar: Nebati gıda ile beslenenler; Ben vejatarya: değilim eğ na imanım Yar aslı vi gıdalar pek az istisna ile ğa. İarm “yedikleri gıdalardan aşaidır. ber vejstaryap çok kimselere tam manasile Ânü İsi Verilemez. Vejetaryanların kullandık ları gıda maddelerinin bir çoğu hay- vani mahsüllerden süt, tereyağı, kay- mak, peynir, yumurta gibi bütün gı da maddeleri içinde bunlar kıymeti en fazla olanlardır. Benim görüştü- füm vejetaryanlar kuvvet ve, sıhhatle- rini mercimek, patates, ceviz, meyve, karnabahar ve havuç gibi seylerle i- dame ettiklerine inandırmak isterler. Bunlar filhakika yerine göre pekâlâ gıdalardır. Nitekim Danimarka iaşe dniresi Müdürü sıhhati yerinde bir in-| sanın kâfi miktar gıda kuvveti zen- gin patates yemekle günün en ağır ve zahmetli işlerini yapabileceğini id- din eder, Zengin gıdalı patates de- mekle patatesin nevilerine göre gıda kuvveti pek farklı olduğuna işaret et- mek isterim. Her ne türlü olursa olsun patatesle e bir miktar yağ bu- Tundurmak lâzımdır. Meyveler içinde banana ile üzümden kıymetli bir sey yoktur zannederim. Bununla Beraber bazı kimselere banana bulantı' verir. Veya inlik getirir. Üzüm çok ali besleyici bir meyve olmakla beraber her vakit çok yenemez. Yalnız pirinç ile beslenen Japonlarm ne büyük işler gördüklerini hep (| biliyoruz. Keza Hintli sevhler ve fakirler de ayni hal- dedirler. Bir tarihte vejetaryanlarm Londrada seneidevriye | içtimalarına riyatet etmek için bir teklif kartsında orada irat ettiği nutuk ylemiştir ki: Ben yemekle- açıkça miş. Hakikat şudur ki her yemeğin de et yemeği pek pahalıya mal ol- makla beraber gıda kıymeti noktai- nazarından tetkik edilince insanlar i- çin hiç te münasip olmıyan bir yemek olduğuna hülkmelunur. Et benim için venmesi memnu bir ir. Bununla beraber bir bildircin kebabını veya bir balık yemeğini pek lezzetle yemekten çekinmem. Her şeyi içinde mevcut bir undan yapılmış ekmekle, nefis tereya- ör, biraz peynir, kaymak, (sütle bol portakal veya üzüm en büyük zi fetlerden daha ziyade makhul bi mektir. Vejetaryanların yemekli, de geçen çif! bulunursa işlerinde ve kaza! mu olacaklarına kanaatim var- dır. Amerikada askerlerle talebeler üzerinde tecrübeler yapılmış ve bun- Jar bir kere öteden beri alıstıkları ye- meklerle beslenmiş, defasmda da vejetaryanların usulünde etsiz beslen- inişler ve neticede veistaryan usulü nçlarında galebe çalmış. Şu kadar ki, vumurta ile sütlü seyler de yemeklerde eksik olmamıştır. Büyükada çe, Pr ŞÜKRÜ, ee VESVESE 4 Macit Bey, karısını o çok severdi. Bedriye Hanım da kocasının üzerine titriyordu. Her aşam biraz geç ka- lacak olsa, pencereden kapıya koşar, bir yerde duramaz, deliye dönerdi. Macit Bey, kapıdan girer girmez, Bedriye » Hanım hemen boynuna atılır, hararetle kucaklardı: Bedriye hanımın bütün iltifatı bu ka dardı, Kalbinin tekmil heyecanımı, yak nız bu bir tek kelime ile ifade ederdi. Macit Bey de buna o kadar alışmıştı ki, bir gün duymıyacak olsa, âdeta alınır, batırlatırdı. N Macit Bey iyidi, boştu. Lâkin çok müvesvinti. Buluttan nem kapar, yere hiddetlenir, kendi kendine üzülür- dü, Bedriye Hanım . kocasmın ba alım- ganlığını biliyor,. dalma ihtiyatla hare- ket ediyordu, Eğer o, idare etmemiş ol- #a, çoktan ayrılırlar; ayrılmamış bile ol salar kavga, dırıltı eksik Halbuki şimdi, sükün; huzur içinde yaşıyorlardı, Bedriye Hanım bir zevce deli ise Macit Bey de, bir koca mo- O da kendini zaptetmeğe uğra sıyor, sinirlenmemek için elinden geldi- ği kadar gayret ediyordu. Macit Bey, son günlerde kendini pek iyi bulmıyordu, Vücudünde bir kırıklık vardı. Başı ağrıyor, vücudü vakit vakit sızılar içinde kıvranıyordu: — Ben fonayım Bedriye! — Üstüne fena şeyler yorma, Bir — İşteham yok. — Havalardandır belki., ilicı alsan.. A —— İştah ilâer alacağıma, gidip bir doktora muayene olsam, daha iyi ola- Bir işteha «ak, Fakat günlerdenberi niyet ettiği hal de ihmal ediyor, bir türlü doktora gide- miyordu, Nihayet bir gün kati kararını verdi, Arkadaşlarından birinden de kart aldi. » Doktorun muayenehanesine girer- ken, içinde tuhaf bir korku vardı, Ya ha kikaten hasta ise... Ya farkında olma- dan hastalığı ilerlemişse! Soğuk soğuk ter döküyorda. O ane kadarki kayıtsız. liğına da kızıyordu, vie Muayene odasmda © bir mücrim gibi titremeğe başlamıştı, — Nerenizden muslaripsiniz? Macit Bey doktora ne cevap verece- ini bilmiyordu: SE Hastayım — Herenizden? — Bilmem, Doktorun mütehayyir nazarlarından utandı. Kargınlığını, iştahsızlığını, sez larını kekeliye kekeliye anlattı. Doktor: — dedi, bir muayene © Mat Bey soyundu, Bu sefer de üşü mesi geçmiş, vücudünü ateş basmıştır — Aman doktor Bey, eğer tehlikeli bir hastalıkta, taklayn, bana söyleme- yin, Hele karıma hiç söylemeyin, Kede rinden dayanamaz, ölür, Doktor hastasının sırtını, göksünü dinledi. diline nabzını yokladı: lir kere de idrarmızı tahlil ettir- — Tehdikeli bir şey değil ya?.. #ından kurtulmuş değildi, Bilâkis iş u- zamış, dert büyümüştü, Oş dört gün nasıl beklediğini bilmi- İ yordu. Nihayet rapor elinde doktora koş tu: Doktor rapora baktı, başını salladı: — Sizde şeker var azizim. — Nasıl şeker? — Şeker hastalığı, Vücudünüz şe- ker yapıyor. Micit Bey ağzı açık baka kalmıştı: — Yal! Vücudüm şeker mi yapı" yor? — Evet, size ilâç vereceğim. Macit Bey, doktorun yazdığı reçete dinde muayenehaneden çıkarken kendi kendine söyleniyordu: — Vücudüm şeker yapıyormuş. Onun, kaşları çatık, marıldana mırıl- dar üü gören bir arkadaşı ko undan çeki! — Ba ne dalğınlık yabu? Selâm sa- bah yok mu? Galiba bastığın yeri bile görmiyorsun, vag Macit Bey başını kaldırdı, içini çek “: Yeğen yi üyorum, Neyin var! gri e ei er — Ne diyorsun? Macit Beyin tekrar bağı © göksünüm üstüne düştür i — Evet, hayatım yikıldı. Zaten şim diden sonra bende bir şey arama! — Peki amma, ne oldu? — 'ne kadar sevdiğimi ü bilir. ii — O da, seni sever, — Hayır, ; Arkadaşı onun sertçe verdiği cevap karşısmda donup kalmıştı! — Ciddi mi söyliyorsun? Maalesef. çok ciddi, — Artık anlamıyorum. - Macit Bey arkadşınm koluna girdi: — Karımı şimdiye kadar beni sever zannederdim, — İhanet mi etti? * — Hayır, — Artık seninle eskisi kadar alâka- dar mu? — Tamamiyle eskisi kadar alâkadar kendisi için seviyor. Hotbin! Anlamı- in, tamamiyle kendi nef si içim. Arkadaşı şaşkın şaşkın balayordur — Neler söyliyorsun Allatı mıkına? nlıyamadın? Beni, be- ISTANBUL: 18. Gramofon. 18, Alaturka saz: Müşerref H, Faik B. ve arkadaşları. 20. Belkis H. 20.30 Tamburi Refik B. ve arkadaşları, 21.30 Gramofon, 22. Anadolu Ajansı, borsa haberleri, sast ayarı, MOSKOVA, 1481 m. 7.20: Plâk. 19,20: Gençlik programı, konser 21: Komser. VARŞOVA, idil 21: Hafif esusiki. 22: Lemberg'ten naklen dans musikisi BUDAPEŞTE, 550 20,20: Stüdyodan bir Piyano konseri, 23,55 VİYANA, 518 m. 10,20 21,20; Musikili karışık meşriyat, 23,20: Buda- peşteden naklen Sigan musikisi, MİLANO - TORİNO - FLORANSA 21: Haberler. 21,45 “Notre Dame'ım kuleci- Massenet'nin operası. ikisi, 13: Plâk. iki (Plak ile). 18 Karışık mu 2025: dana — parçaları, 21,85: fantaziler, 21,25: Viyana musikisi 22,10: Halk m BRESLAU, 21,06; Memleket neşriyatı. 21,35: Alman ge- : Son haberler. erlinden mak» sesi, Jet: Dans musikisi, 4 Eylal pazartesi İSTANBUL: 18.: Gramofon. 18.30: Fransızca Ajansı, borsa haberleri, saat ayarı, MOSKOVA, 1481 m. 715: Sabah konseri. 10,20: Konser. 71: Akşam konseri. VARŞOVA, 14li m. 21/85: Emmerich o Kalman'ın “BAJADERE,, opereti. Zi: Dans musil BUDAPEŞTE, 550 m. 2105. Macar şarkıları, 22.10: Haberler 2238: Opera orkestrası tarafından o konser, 23/45: Piyano konseri. 24,25: Cazbant “VİYANA, 518 m. 20,30: "MACBETMH,, isimli Verdi'nin operası. e Dans musikisi. MİLANO - TORINO - FLORANSA 21: Haberler — Plük, 22:20: Piyes. 23 Oda musikisi, PRAG, 488 m. 20,10: Radyo revüsü. 21,16: Müsahabe. 21,30: perdelik bir temsil, 22, Konser. 14 Orkestra (PİR). 20,25. Taganni, Zie en üris konseri 2180: erlerinden trin. 22,20: Caz- 5 Eylal salı İSTANBUL; 18.: Gramofon. 18.30: Fransızca ders (İlerlemiş olanlara). 19.: Mah- mure Handan H. 19.45: Fazilet H. 20.30: Eftalya H., Sadi B. ve arkadaş» ları. 21.30: Gramofon. 22.: Anadolu Ajansı, borsa haberleri, saat ayarı. MOSKOVA, 1481 m. 720 Sabah konseri. 10,20: Konser, konser. VARŞOVA, 14l1 m 19/40: Tazanni. Zıuı oOPlâk. Zi: Taganniı konser. 22,15: Konserin devamı. 2: Dans me- 1148: sikdsiz BUDAPEŞTE, 850 m. 21; Gitar konseri. 2135: Berlin'den naklen: UMUMİ AVRUPA mn © nakledeceği konser. 73; Haberler — Siran musikisi, VİYANA, 518 m. < 200: Haftalık haber icmali (Mariya Ayis tar fından). 2125: Fronma Supps'nin eserlerim. Josef Heleer'in idaresinde senfonik conner. 22 45: Haberler. 25: Plâk. MİLANO, - TORİNO - FLORANSA 21: Haberler. — Plâk. 21,38: Berlinden mak- len ii Avrupa kanseri. 23/05: Müsahabe D. isi, AG, 488 m. 2030: Atki musiki. 2130; Gençlere mahaua bir koç. 22 “Teller arasında trajedi” isimli Siranaky'nin piyesi. 2320: Çek | semrlerinden dana parçaları arada pliklar çalınacak). kı ROMA, 441 m. 21,30; “SAKUNTALA,, isimli Alfamo'nun 0- 19,20 Davam 20,28: Plâk, 21; Taganmi 21,25: Radyo orkastraaı, m dai, 6 Eylül çarşamba ISTANBUL: 18.: Gramofon. o 19.: Cennet H. 19. Hâzım B. tarafından Karagöz. 20.30: Udi Salâhattin B. ve Kemani Nobar B. refakatile Hamiyet H. 21.30: Gramofon. 22.: Anadolu Ajan- borsa haberleri, saat ayarı. “, 10: k: e Akşam konseri, VARŞOVA, 1411 m, 21,08 Piyano konseri, 22,15 Hafif musiki, 2345; Dame musikisi. EE İde li Wir atly tese 20,28 "Dünya güzeldi” i ye & sil. 22,45: Piyano konseri, — Mütenkiben: Zi Pisk. Siyan mi ; VİYANA, 53 20; Binbir gece manalarına ait musiki, 215: Müsahabe, 23 ler. 23,0: Gustav Mache takımı tarafından akşam konseri MİLANO - TORİNO - FLORANSA 2135: Les Fali'in eserlerinden “Neşeli vatam- day, isimli operet tersili, PRAG, 498 m. 2025: Ya saat mizah. 21,10: Tiyatro, 22,101 konseri. 2325: Milli yazılar. 7 Eylül perşembe İSTANBUL: ş 18.1 Kemal Niyazi B. ve arkadaşları, 20.: Nebil oğlu Ts- mail Hakkı B. 20.30: Kemani Reşat my — Neden, ne münasebet? Macit Bey, raporu uzattı? — Bak, vücüdüm şeker yapıyormuş, B. ve arkadaşları refakatile Vedia Rıza H. ve Muzaffer B. 21.30: Gra- mofon. 22.: Anadolu Ajansı, borsa haberleri, saat ayarı, MOSKOVA, 1481 m. 7,15: Sabah konseri, 10,15: Komser, 1l,18: ke m. VARŞOVA, 1411 m. 215 Komsar. 23,45: Dana musikisi. BUDAPEŞTE, 550 m. Yaylı aletler ile konser. 2240: Sigan 2350: Salon orkestranı. 2420: Dün ya izcilerine hitaben İngilizce konferans. VİYANA, S8 m. 20: Operet parçaları, 21/48: Osrald Kabasta' pin Haresinde senlenik “ konser. 230: Plik <ömseri, MILANO - TORİNO - FLORANSA 21,35: “SAKUNTALA,, isimli opera, PRAG, 488 m. - 20,35: Şarkılı neşeli musiki. 210: İtalyaya aft bazı sahneler. 22: Rad ZED SAT m 2: Haberler. — Taganmi, 2250: “Fantazi, i- simli email, 23,30: Karışık Komser, m ia ak ğe eker avam, 20,20: Pik. 21: Tagamnk, 21,253 Senfonik kanser. 21.20: Devamı ER ERESLAU, 125 m. 215 Neyeli konu Akşam ahberleri, 22,15: “Kral Olsaydın para temsili, 23,104 Haberler, 2351 Di m isi, 8 Eylül cuma ISTANBUL: Hanımlar Heyeti, 21.30: Gramofon. 22.: Anadolu Ajansı, borsa haberleri, saat ayarı. temsili. 2305: BUDAPEŞTİ 21,05: Menoloğ. 22,50, konseri, 23/45: Sigan musikisi, ve Salon kantrasınm konar 518 m. VİYANA, 20: Halk parçalar. ZLAS: lik günü. 22: “TÜRK AKINLARINDA FAN KULESİ, ismindeki Türkler tarafından Viyana muhasarasının 250 ci yıldönümü mü matebetile alızırlanan temsil 23,50: Dans plâk Kato» STE- ları, MİLANO - TORİNO - FLORANSA 21,35: Karışık meşriyat, PRAG, 483 20,35: Mesart'm “FİGARONUN DÖĞÜNÜ,, (Figaro's Hochasit) isimli operas ROMA, 441 Dama kilisesi — kulesi, ösümlü parası, Ş, 394 m. 20,45: Puecini'nin “MADAME BUTTERFLY, —— 21,05; Kora konseri, 23,48: Bir Fransex ken nın Silisya hakkında intibaları, 24: Dana ve hafif musiki, 9 Eylül cumartesi İSTANBUL: 18.: Gramofon. 18.30: Fransızca ders (Müptedilere mahsus). 19.: Ri- fat Bey ve arkadaşları. 20.: Bedayii Musikiye Heyeti. 21.30: Gramofon. 22.: Anadolu Ajansı. borsa haberleri, saat ayarı, MOSKOVA, 1481 e. 7415: Plik. 10,18: Konser. İN206 Konser, VARŞOVA, 1411 m. 21405: Hafif musiki, 22354 Polonax musikisi BUDAPEŞTE, 550 m. 21,15: “ZİGEUNERPRİMAS,, isimli Kalman'- in opereti. Mütenkihen plâklar. VİYANA, 51 m. 7 20: “Düses'in emri üzerine, isimli operet 45: Pik konseri. MİLANO, TORİNO, FLORANSA 21: Haberler — Plâk. 2145: PRAG, AB8'm. 20,15: Askeri musiki, 21,25: Şarkı ve musikili karışık neşriyat. 23.20: Orkestra, ROMA, #ii m. Plâk. 21,50: Karışık konser, 23,50: dans Melek Sineması 6 eylül çarşamba günü yeni sinema iznin iyor. 6 Eylül çarşamba akşamı şehrimi- zin en şık ve kibar sineması mevsime başlıyor. Her sene en güzel filmleri göstererek sanat zevkimizi tatmin eden bu sevimli sinemanın bu mevsim için hazırladığı eserler her seneden daha güzel ve zengindir. İlk başlangıç haf- cisidir. takip . sevdiği Marlene Dietrich Chevalier'ni mızm çok ilana Dek tamamen değiştirmiş yeni ve rahat müdavim! koltuklarla sinema imlerinin is- #irahatini temin etmiştir. İstanbul ikinci iflâs memurluğun- dan : Müflis Sultanhamamında Sadiki- ye hânı altında kundura tüccari Arma- nak Paragamyan efendinin alacaklıla- rma teklif etmiş olduğu kongordato- nün müzakeresi için alacaklıların 12-9- 933 salı günü sant 15 te ikinci iflâs dai resind: hazır bulunmaları ilân olunur. em Besiszoşm EFPESESEREFEE FIFO FIS dOSŞLdEr25E Beray pane “em pm — kn © e mim m ce an ge

Bu sayıdan diğer sayfalar: