9 Eylül 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3

9 Eylül 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

amma Yeraltından sesler! İlk insanlar gökten korkardı. Bütün felâket oradan geliyor- da. Yağmur nehirleri taşırıyor, yıl- dırım ormanları tutuşturuyor, kar çıplak © insanları donduruyordu. ve bütün bu tehlikeler gökten ge- liyordu. Onun için ilk insanlar gok yüzünde ne görseler ona kar- şı haşyet duyarlardı. Güneşe, aya, yıldızlara tapmak bu korkunun mahsulüdür. Tarih yürüdü devirler geçti. Mavi gök insanlar için tehlike de- gil bir'şiir ve hayâl âlemi oldu. Çünkü insanlar tabiatin kar, yağmur, fırtına gibi şaşmayan hü- kümlerine karşı zekâlarının keş fettiği vasıtalarla karşı koydular ve haltâ bir zamanlar felâket te- lâkki edilen bu tabii hâdiseleri kendileri için nimet haline getir- diler. Fakat mavi gök bugün yine bir tehlike yuvası olmuştur. Ve bu defa tehlike tabiatin hi lerin- den değil, insanların silâhından geliyor. : ... Bir kaç günden beri gazeteler tayyare hücumlarında halkın gaz maşkesi kullanmaları için beledi- yelerin talim kursları açacağın- dan ve gökten gelen bu tebilke- ye karşı yer altlarında mahzenler hazırlanacağından bahsediyorlar. Bu hazırlık Avrupada bır Kaç senedenberi devam etmektedir. Avrupa gazetelerinde gaz maske- lerile resimleri çekilmiş garip, korkunç Eskimo kıyafetli insan- lara sık sık tesadüt ediyoruz. Ve yine Avrupa gazetelerin- de Fransızların Italyan ve Alman hududu üzerinde çok geniş yeral- tı istihkâmları hazırladıklarını o - kuyoruz, Bu istihkâmlar, toprak altın- da betonarme duvarlar, asfalt yol- larla adeta bir şehir Meleği. Harp usulleri tamamile de; miştir. İnsanlar biribirlerini vak vetmek için yer yüzünü kâfi gör- müyorlar. Denizin dibi, toprağın altı, bulutların arası bile emin de- ğildir. Ve yarmın. harbi için cephe yoktur. Arzın her cephedir. Bilhassa büyük ve kalabalık şe- birler bu cephenin en tehlikeli mevziidir. Çünkü düşman hudut- lardan değil göklerden gelecek- tir. Anlaşılıyor ki dünya medenileş- tikçe eski haline avdet ediyor. Yüzünde korkunç gaz maskesi ile ii mahzenlere sak- lanıp ölüm teri o döken bugünkü insanın gök gürültüsünden kor- kup şimşekten ödü kopan dünkü insandan ne farkı var? Bürhan CAHİT * Posta idaresi Galata şubesinin Ka- öye nakli üzerine eskidenberi Köprü e eri itibaren Uludağdaki otel, Bursa dağ sporları klübünün em- rine verilecektir. Bu suretle dağ spor- Tarı büyük bir himaye görmüş olacak- br. İdman cemiyetleri ittifakı umumi yeksliği, dağda yapılmakta olan yar- dım evi için bin lira vermiştir. | BORSA | (İş Bankasmdan alman cetveldir) 7 EYLÜL 1933 Akşam Fiatlari Tahvilât Elektrik Tramvay Şark D. yolları 285 $ Tünel D. Muvahhidei 54— Prağ Viyana Madrit Berlin Zor Paşta Belgrat Bükreş Moskova (Satış) ni 14730 Ekonsmi Tütün konferansı Tütün ofisi teşkili meselesi görüşülecek İstanbulda toplanacak tütün kon- feransma iştirak edecek Yunan mu- rahhaslarından M. Radopulos dün Pi- reden ş»hrimize gelmiştir. Diğer Yu- nan murahhasları o M. Bakalbaşı ve M. Gregoriyadis yarın şehrimize ge- ieceklerdir. Konferans | şehrimizde Türk, Yunan ve Bulgar hükümetle ri arasında bir tütün ofisi teşkili me- selesini müzakere edecektir. M. Ro- dopulos meb'ustur. M. Bakalbaşı &- yan azasından ve sabık nazırlardan- dır. M. Gregoriyadis te tütün ekspe- ridir . M. Rodopulos dün bize şu beya- natta bulunmuştur: — Tütün konferansı bügünlerde toplanacaktır. Geçen sene İstanbulda bir tütün konferansı. toplanmıs ve bir ofis teskiline karar vermişti. Kon- feranata ofisin fasliyete geçmesi ve sark tütünlerine ait meseleyi görüşe- ceğiz Geçen sene nitanda © Cenevrede Milletler Cemiyetinin himayesinde bir tütün konferansı toplanmıştı. Bu kon- fcransla Yımanistanı M. Bakalbaşı ve ben, Türkiveyi Mitat Bey, Bulga- ristanı da M, Paladeff temsil etmiş” tik. Konferansa Şark tütünlerinin va- ziyetini ıslah için bir proje vermiş ve bu ay zarfında tütün meselesinin ye- nidem tetkikine karar vermisti. İş- te şarkta tütün yetistiren Türkiye, ve Yunanistan ve Bulgaristan bu me- seleyi yeniden #örüşeceklerdir.” Fındık Fındık fiatları 44 — 45 kuruş a- rasındadır. Evvelce esdi “ei İtalya ve İspanyada bu sene mahsul azdır, hattâ İtlyada geçen seneye nazaran pek az mal yetişmiştir. Bu- na rağmen fındık fiatları gecen re neye nazaran pek yüksek değildir. Geçen sene dünya mahsulü hu sene- den fazla olduğu zaman, fındık fi- atları 38 — 40 kuruştu. lar ta- cirlerin söylediğine göre fındık fiat- ları ileride deha ziyade artacaktır. İlk ireir İzmirden gelen malümata göre, E; pakikasazla Bana ki ala İlk incir bugün İzmir borsasına arzedi- lecek ve muamele görecektir. Yunan tacirleri Yunan Ticaret odasınm 20 Eylölde Sebze hali silen Mevsime yetiştirmek için istikraz yapılacak Keresteciler yanın yerinde ita edile cek meyva ve sebze hâlinin projeleri ik mal edilemk üzeredir. Projler hazırlan- dıktan sonra hemen inşaat münakasası açılacaktır. Belediye, hali bütçedeki tah sisat ile yaptıramayacağından inşaata lâ 7. sebze ânevsimine Serme fierin- e Kâmil hastahanesinin yıldönümü İli ay evvel Üsküdarda > nep Kümil hastanesi için yeni 3 lâzım gelen cerahi ve tıbbi aletlerin alm masma karar verilmiştir. Furya plâjı Florya plâj arazisinin istimlâki husu- sunda mal sahiplerinin kısmı azamile be lediye arasında fiyat huşusunda bir anlaş ma olduğunu yazmıştır. Bu husustaki muamele ikmal edilmiş! Plâjda yapılacak asri inşaat için bele- diye hazırlıklar yapacaktır. İnşaat için lüzum lüzum görüldüğü hariçten bir istikraz yapılacaktır. Sokakların temizliği İstanbulun bazı senitlerinde O köşe bucakta biriken süprüntüler şehrin nh. batimi badağu git mevsim iberle e mi olm Tarıma ortalıkta vi dikka Vilâyette Üç aylıklar Emlâk ve Eytam Bankası iskontoya başladı Eytam Aramil ve mütekai: lıklarının verilmesine başlanmıştır. Emlâk ve Eytam bankası Eylülün altıncı gününden itibaren maaşların İs- kontosuna başlamıştır, ya fazla tehacüm olmaktadır. . Bunun üzerine banka icap eden tertibatı almış ve bir büro teşkil etmiştir. Ayrıca da dört gişe üzerimlen maaş- lar verilmektedir, Her gün takriben 500 Kişinin maaşı iskonto edilmektedir. Bugün Kadıköy ve Beşiktaş kazala- rından maaş alanların maaşları iskonto edilecektir, Maaşlar şu günlerde verilmektedir: Beyoğlu, Kasımpaşa, Üsküdar: 11, ayas sörgisi Nal üğümce her sena tertip edilen hayvan sergisi bu se ne de 25 Teşrinievvelde Dolmabahçede eski boş ahırlarda azılacaktır, Üç gün devam edecek sergiye 4 bin liralık mükâfat vazedilecektir. Pollete “Toprak altında SE Öğesi Bir kadıncağız diridiri gömüldü Dün Eyüpte bir gencin hayatına mal olan ve iki kişinin Yi ile neticelenen bir facia oldu. ,, Eyüpte Bahariyede Âhmet Bey ve ürekâsma ait bir mensucat fabrikası ra Bu İabrikanın e ederek dökülen toprak! zerinden kaldırılması dökenlere bildiril- miştir, Dün saat 11,5 te mensucat fabrikası amelesinden Derviş ve Ramide oturan Zülfü nammdaki şahıslar fabrika arazi- sine isabet eden toprağın meşğul olurken birdenbire büyük bir toprak yığını yuvarlanarak Zülfü altın- da kalmıştır. Yığının kısmen altında kalan Derviş te feryada başlamış ve bu Dervişin is- timdat seslerini fabrika sahibi Ahmet Bey duymuştur. Akmet Bey derhal toprak altında ka- lanlarım imdadıan koşmuş, fakat bu €8- nada ikinci bir toprak çölküntüsü Ahmet Beyi de altına almıştır. Biraz sonra ye tişenler kazazedeleri da üç metre irtifadan toprağın altımda ka- lan zavallı Züllünün toprağın sikletin- den ve havasızlıktan ölmüş olduğunu görmüşlerdir. met Beyin de vol bacağı esli. . Derviş te hafifçe yaralıdır, “ Müddeiümemilik yakaya vaziyet et. miştir. Vakanın cereyan ettiği mıntakanın ne de bir heyelin olmuş li evin altında kalan bir kadımcağız ölmüş tü. ne Şey eşya Tahkikat metiemeinde M, Valfin va Hfesine nihayet Cudiye H. gine, gidene muska yazıyormuş Bal sarhoş Galatada Zeki isminde biri bir müd- | İSTANBULDA GEZİNTİLER Çırçır suyunun başı... Yüreği yanık birini getirseniz mutlaka Çırçır suyundan fazla gözyaşı döker! Kendini dirhemle satan bir nazenin — Çeşmebaşında su kavgası— Çırçır suyu ile bardak yıkanır mı imiş? İhtiyarlık çağı gelmeden, hani yüzün ötesinde berisinde dikkatle bakılmazsa göze çarpmıyan küçük bir takım buru- şuklar, saçlarım şurasında burasında ben gibi bir Demi beyaz tel baş gösterir. Eylül içinde, sabahları kendini hissettiren belli Delinin eril yaprakların birer ikişer ünü ben buna benzetirim. Zi ihtiyarlık çağı olan kış yak- aşıyor... “Fakat, sen'ne söylüyorsun?. Daha sıcaklardan şikâyet etmiye bile va- kit bulamadık!,, diyeceksiniz. Evet, doğ- gü, e Bu sene, baharı kânunlardan ayırt edemedik. Yaza kavuşmak için ellerimi- zi boşluğı —— bir de baktık ki son-| Yavaş Yavaş iğbiği Geyozilk” rına, sinemalar seyircilerine kapıları- nı açıyorlar. Günler, kısaldıkça kısal- dı. Buna mukabil geceler, yıl kadar uzun olmıya hazırlanıyor. Saat altıda ortalığın karardığına dikkat etmedi- niz mi? Sonbahar, nerdeyse ıslak bir yağ- murlul gibi sırtımıza geçecek.. Son- ra, bütün kasveti, bütün çıplaklığı ile kış gelecek ve biz sabahı olmıyan ge- celerle başbaşa kalacağız. Kırkindan sonra azanlar gibi, yazın soruna yaklaştığımız o bu günlerde, geçmek üzere bulunan mevsimin bü- tün zevkini tadabilsek bari. . . Malüm ya, “gün bugün, saat bu sa- at, dem budem,.... Geçen cumayı bir su başında geçir- dim, Bu su, rastgele bir su değil, Sa- rıyerin “Çırçır, suyu...» İstanbullularn evlerinde bir bar- dağını bile içmeğe hasret oldukları, bu su, kendini dirhem dirhem satan Dazeninlere benziyor, Yarım serçe par- mağ: kalınliğmda, var, yok. Buna ak- mak dı ererek derler, Yüreği yanık birini getirseniz, Cırçır suylundan daha fazla gözyaşı döker. Taş gibi, su da yerinde ağır.. Su- rahisini kavgasız gürültüsüz doldura- kalıyor. . — Hâlâ bir destiyi dolduramadm a kazım! Bacakları srvalı bir adam, çeşmeye sülük gibi yapışmış, yanma sokmuyor. Sıra sira su kapları. . Maş- rapalar, destiler, surabiler, tenekeler, hasırblar, «iseler, mataralar. .. hepsi e Evüpten. su almıya gelenler var! basını sallıyor. ideve doktorlar tavsi- ya ettiği isin b haftadan Deri sün geliyoruz! Kum var, kendisinde. Biraz da böbrekleri bozuk. — Hasırlıya doldurup muyor mu7 , — Olmuyor! Hassası kaybolmamak için. taze taze icmeli divorlar. Bir varmaklı kadın, lâfa karıştı: — Radiyo kıtıvite var da ondan! . Su durdu muvdu. ondan sonracağızı Redin kıtivitesi iyite, ee ne hale ge- liyor. Belli ki, bu dişsi; ile o da Cır Şir suyunun radyo « atieikenk is Yeni tarifeler Tadili lâzım “geldiği anlaşılıyor Eylül başındanberi tatbik edilmekte olan yeni deniz ankliyatı tarifesinin de. iişirlmesi mubakkak gibi görülmekte ir, Devlet deniz yolları işletme idaresi de be kananta vâsıl olmuştur. . Ticaret odası ve Ihracat ofisi tarife nin şekil itibariyle mahzurlu olduğu mü talâzsındadırlar, Diğer taraftan Sahil Ticaret odalarından bir çoğu da tarife: Bu esnada Rebeka da pencereden a- yazı okteği adar haşkırımağa başlamış «Bu sirada polisler İhr arda tifade edip gençleşmek ümidile gel miş, Bir Kanım, elindeki testiyi her ka- bın doluşunda bir kere çeşmeye uza- tıyordu: — Vallahi bir dakika sürmez! Ne olur? Ne mi olur... Ne olacak, sra bo- zulur. Çeşme başındaki pürhiddet ba- yor: — Gazinodan doldurtun.. Gazine- dan! Fakat hiç kimse buna yanaşmıyor. zinodan doldurtuyormu- #um!. Taze taze su içmiye geldim ben. yoksa, bekle dur öyleyse. .. na anlattıklarma göre, su ancak geceleri tenhalasıyormuş. Cu- madan mâda günlerde de bu kadar ka Tabalık yokmuş, Damlıya damlıya göl olur, derler. Buna Çırçır suyundan güzel misal bu- Tunamaz. Kırk damla akan su Ayakta beklemekten kim bilir ne ka- dar yorulmuşum ki oracıkta bir taşın üstüne çöküvermişim. Çeşmebaşında- ki adam. halime acımış olacak, elile bir bardak su doldurarak uzattı. evvel, bıyıklarını içine sokarak su iç- tiği bu bardaktan, ne yalan söyliye- yim, tiksindim ve susuzluğumu unuta- rak, «z kalsın: — Teşekkür ederim.. Dursun! di- yecektim, Fakat bu söz dudaklarımda kilitlendi. Yalnız: — Bardağı bir parca çalkalasanız, diyecek oldum. Yüzüme dik dik bak- b: — Çırçır suyu efendi bu. . Çırçır su yu ile bardak yıkandığını gördün sen7 Bardağın tamam dolmasını bile bek çalışarak acı bir şey içer gibi yuvar- Tadım. Susamak ihtiyacını çarçabuk gider- mesi, Cçrsuyunun başlıca husüniye- ti... Bu su ile, mideyi sisirmive imkân yok. Sanki su değil. teksif edilmiş su komprimesi!. . Halbuki tesirini gör- mek için Çırçır suyunu, inadına çek iç mak Jürmmeş. Peki ama, suyu bul. sak ta hep beraber icsek. Cırçirde en çok tutulduğum şey, bu gi #uyun başında rakı içenler ol- “Alemiâp,, » anlarım ama, bövlesini değil, Suyun bu kadar safı, bu kadar İezzetlisi ve hele hu kadar favdnhısı dururken, her vakit her verde icilebi- İen rakı ile, mideyi doldurmakta ne mona var? Kestanssuvu, Fındrkeauvu, Hünkâr. suvu, .. Geçen cuma hemen hepsi ka- Tabolıktı. Önümden eseklerle #nran kafileler arasından bir hanım sordu: | zam Şifasuyuna nereden gi- iie. Kendi kend'me: Bak. dedim. hu suyun nerede ol. Dülenimn atlar mammca?. Bani ozli bir sarler vardı: AMİ İni Gön İlle Sarı yör, ahı San yâr! » 55 Şimdi ben de bu şarkıya tempo tu- tarak: ok sulardan içtim ama, İlle şa Çırçır, ah şu Çırçır! Diyeceğim geliyor. Ve bir hasarlı. su doldurup yanımda beraber gi mediğime içim yanarak, doya Sari i- çemediğim bu nazlı suya hasretten du daklarım kavrularak dönüyorum. M. SALÂHADDIN ei Köycülük Amerikaya tahsile gide- ceklerin imtihâm yarın gönderilecek ve muvaffak olanlar kuv- etli bir ihtimalle içinde A- “ gelecek av emiri P Morgda ders Üniversite İdaresi tarafından Tıp ve Hukuk fakülteleri talebelerinin Tibbrmd W derslerini Soğulçeşmedeki Adlitıp İş leri Müdürlüğünün > Morg dairesind “müştereken okumaları karalaştırılmış ve | Maarif V. tarafından Sa Ve mem, racaat edilmiştir. Adliye, M ? FELEK. Pazar mahkemesi Haftanın yazısı « Muharrirlerden bir çoğu, hikâyele. rine “olmuş bir vaka,, diyerek başlar lar, Bunlardan ne kadarı hakikattir, bilinmez. Fakat malüm olan sey bu adamların ne dai doğru söylediklerili cek değilmi i iki şeyden hakiki e) sından, unu bana bir ka e Dinleyin: Bundan tamam 44 sene evvel kış mevsiminde Sırp hududundaki küçük © Boyanofça karakoluna Galip Efendi * isminde mektebinden çıkalı bir sene olmuş genç bir mülâzim tavin edili- yor. Bu hudut karakolu mühim bir yerdir. Fakat genc mülâzim de, tev- Yağuna rağmen, dürüst bir delikanlı. ler, Karakol kumandanının i dei bat helme Yeretsova Kaymaka: mile hudut taburu kumandanın mu- vafaktile yapılıyor ve karakol kuman danı bu davadan ufak tefek aidat ta alıyormuş. Genç mülâzim selefinden karakolu devrahırken dava işi de teslim edi'miş. Bir asker için en tehlikeli hudut kara» kolu zevkli ve heyecanlı bir iş olabilir amin en mühim ve zengin bir dav: sıkacak bir iştir. Mülâzim Galip fendi, bu işi beğenmiyor. Doğrusunu söylemek lâzımeelirse bir hudut ka- rakolu kumandanından bak. ması da istenemez, bu onuh ne işi, ne ihtirasıdır. iri Galip Efendi vacılar karakolun kapını yorlar. Lâkin yeni mülâzim davaya bakmıyacağını söyliyerek reddediyor. Çarşının en muteber esnafı gelip rica ediyorlar. Yalvarıp yakarıyorlar. Ga- lip Efendiyi fikrinden çevirmek müm» kün olmuyor. Selefinin bu velsuz yo- lunda gitmiyeceğini katiyetle söyliyor ve bu suretle ilk haftanın pazarı ge- çiyor. 1 Ertesi hafta gene ayni vazivet teker rür ediyor. Esnaf davalarını karakol dan da kabul etmiyor. Üçüncü hafta, islâm ve hiristiyan dört” beş kişilik bir heyet ellerinde bir g zarfla gülerek geliyorlar... Mülâzim. Efendi zarfı açıyor. Hudut taburu ku mandanı ve kendi binbaşısı davaların. eskisi gibi karakol kumandanı tara- Pazarcı esmaf o zaman adliye teşki- lâtı olmadığından. dolayı işlerinin kar; akolda görülmesini istemiş ve ağır Mülâzün Galip Efendi, çavuş Mehmet ile birlikte odada. . Sırasile davalara bakacak. ; id Birinci davacı içeri giriyor. Müdde- aaleyhi göstererek: — Efendim! Bu adam benden Hıdı. rellezde parasmı vermek üzere 150 kuruşluk urgan “e Hiderellez. Şiar ram, Lâkin param yok ki vereyim. . Galip Efendi emrediyor göğe beşi ayirma yi İ Alakalı sarnea! Sevinerek para — Dur gitme! diyor ve çavuşat | — Şu herifi de çevir!. ğ Ona da üç beş sopa, — Allah ne verdise — atıyor.. Herif dayağı yi- paranı ai rin yeslen mak yat Spa dei nun kadar kababatlisin! Ş Bu muhakeme srtermi darda ii oluncn herkes. aralarmdaki Me ei e Haha genç mülüzime dava getirmez Bu usül şimdi bizde tatbik edilse mahkemelerdeki beyhude davalar tadan kalkar, lâkin avukatlara da mek kalmaz değil mi? bin liralık bir tahsisat e ileri

Bu sayıdan diğer sayfalar: