26 Ekim 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

26 Ekim 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M İLLİYET PERŞEMBE 26 TEŞRİNİEVVEL la FİKİR | UÜniversitedekonferanslar Miiliy etçiliğimizde Varlıkta çıkan ve milliyetçiliği- mizde disiplin ve şuur istiyen bir yazım hemen bütün tanıdıklarım tarafından tasvip edildi. Yalnız o- rada izah ettiğim fikirleri yanlış tefsir eden bazr müfrit gençlerin hiddetini tahrik etmiş olduğumu | da biliyorum. Heyecanı takdis ede- rim. Bu itibarla bir heyecan kayna- ğı demek olan gençlerle anlaşama- | mamk ve onları gücendirmek be- nim için en büyük azaptır. Fakat doğru bildiğim fikirleri, çiğneme- | den müdafaa etmeyi prensip edin- | miş bir insanım. | Bahsettiğim makalenin dar çer- | çevesi içerisinde belki lâyıkile i- zah edememiş olduğum milliyetçi- lik hakkındaki fikirlerimi burada biraz daha genişletmek istiyorum. Türke has bir milliyetçilik var- | dır. Türk milleti, hakları gaspedil diği ve tecavüze uğradığı zaman, bir tek vücut gibi . isyan eder, ve onlarca göğsünü bir tek göğüs gibi düşünmeden, korkmadan ve hiyle yollarma sapmadan düşma- na siper eder. Sulh yıllarında ise Türk, , dünya- nın en sulhperver milletidir. Harp bittikten sonra kılıcını yağlıyarak kınına yerleştirir, ve yeni bir teca- vüze maruz kalmadıkça orada ra- Miyetçiliği en âsil ve | insani milliyetçiliktir. Bir de mese-| lâ bir Bulgar milliyetçiliğini ele a- lalım. Bulgarlar mağlâp çıktıkları bir harpten sonra hal olduğunu bildikleri bir muahedeyi (o imzala. | mak mecburiyetinde kaldılar. Bul- gar milleti, kendisine yapıldığını | iddia ettiği haksızlığa karşı, bi: yaptığımız gibi müşterek ve fili bir isyanda bulunamadı. Fakat o | kabyo | bugunku program İSTANBUL : 18 Gramofon. 19 Kemmi Niyasi Bey ve arkadaşları. tebii Oğlu İsmail, Hakkı Be oran haberi, & Alaturka saz, 18,483 kemeri: o (Edip Bey tarafından? 2145: Piyes, 2420: Dans musikisi "MİLANO - TORİNO - 3145: Çocuk neşriyatı. 20, LORANSA 18,151 Senfonik oda Haberle Piâk. neşriyat. — der Balalay elm Almanca meşriyat, yda » Musahabe, 194 20,10: Muhtelif. 20,35: “Sm opera temsili, 23,10: o Smetananın besteleri 2370 Smetananın porka parçaları ZURAR, 459 m. 21,15: İsviçre heman eserleri, 2215; Dinlektli bir «keş, ROMA, #1 m 1820: Taganni ve Tazanni, 2335: ek Hiltonmun plâklarımdan. BÜKREŞ, 394 m. 2045: Fuçşininin “MADAME BUTTERFLY, Şarkılar . 23 döne siyon “Eerimiim | Milliyet'in e KIR £ | veya bu milletin, 4 ağar) vekar ve disiplin zamandanberi müfrit milliyetçilik orada, daima bir ihtilâl kazanı gi- bi kaynamaktadır. Bu taşkın milli- yetçilik Bulgaristanın lehine değil / tamamen aleyhinedir, çünkü esa- sen zayıf olan bu devlet bu kan- gren gibi vücudunü istilâ eden da- hili iğtişaşlar ve komitecilik yüzün- den büsbütün zayıflamaktadır, ay: ni zamanda bir müfrit hareketler yüzünden Bulgaristan kendisini d şardan müdafaa (o edecek hiç bir dost ta bulamıyacaktır. Şuursuz ve taşkın milliyetçilik bir milletin içtimai ve siyasi mevki- ini ne kadar fena hale kuyabilece- | ğine bugünkü Bulgaristan en beliğ bir misaldi Biz, gençlerimizden, hariçte şu tamamile başka şerait sebebile ve tamamile başka ruhi haletlere istinat eden taşkın ve müfrit hareketlerini okopye et- meği değil, Türke has vekarlı ve şuurlu milliyetçiliğin benimsenme- sini bekliyoruz. Türk gençliği, icap ederse yeni- den bir Sakarya ve bir Dumlupmar yaratabilirler. Fakat © gene ayni Türk gençliği sulh © yıllarındada memleketin içtimai ve iktisadi yük- selişi uğurunda, disiplin ve vakar- la, elele vererek çalışmasını bilir, ve bilir ki en büyük işler intizamla ve sükünla çalışmaktan doğar. Harpler içinde doğmuş, harpler içinde büyümüş bir neslin bazan müfrit bir asabiyet göstermesini ta- bii bulabili Bununlaberaber bu asabiyet buhranlarının gençliğin sonsuz enerji hazinelerini ekseriya boşuna ve lüzumsuz yerlerde sar- fettir. lüşünerek kendi kendi- mizi ikaz etmemiz de bir vazifedir. Yaşar NABİ İHHİZ HİZ g| -— ÖĞÜTLERİ Şişmanlığı gidermek için manlık erkekler için de inde gücünde serbest hare ket etmesine mani olduğu için pek kımtılı bir hal ise de kadınlar için büs bütün bir felâkettir. Şişmanlığın ka- dılar için felâket olması, ondan kur- tulmak için yapılması lâzım gelen ha reketler, alınması icap eden tedbirle- ri yapabilmek onların ne halleri ve ne de vakitleri müsait olmamasından ileri gelir. Filhakika o kadını bu fazla semen ve şişmanlıktan kurtulmak için bermu tat yapılması iktiza eden ve hakika- ten faydaları görülen her türlü masaj lar, banyolar, ve daha bir sürü çarele re tekrar tekrar baş vuracak pek az müsait vakti bulunabi İ — Yemek hususunda perhizkâr dav. İ ranmakta kadınlar için her vakit müm | kün olmıyan bir şeydir. Zi karnı aç erkeği, bü | çin çeşitli lamak ve bulundurmak mecburiyeti her zaman mevcuttur. Şişmanlığa kor şı yapılan perhizlerde gelişi güzel sa yısız tarafından tertip ve tavsiye edilen bir usul dahilinde yapılmazsa pek tehli- Perhizin esası şekerli, nişastalı ve yağlı şeyler hakkındadır. Bunlar a3- İ len hararet hâsıl eden şeyler ise de | fazlaca yendikleri zaman yağ yapar- lar. Her nevi yemek içinde muayyen debi 1omanı: 23 İÇEĞİ çi ÇE CAHİT: (inkılâp Romanı) Küçük Türkân annesinin kuca- ğında oyudu. Ben de altı yıl evvel tıpkı böyle anamın dizinde uyuya kalmıştım. Çeteler basmıştı. Türkânın ana ku- cağmda mışıl mışıl uyuması aklı- mı hep o geceye götürdü. Ne tasasız, ne rahat ve Anamın kokusu, anamın sıcı o ne kadar emniyetli sıcaklıktı. O zaman ben de dokuz, on ya- şında bir kızdım. Babamın acısından başka elem çekmemiştim. Annemin sevgisi o acıyı da unutturuyordu. Fakat annemi kaybettikten son- ra hiç bir sevgi beni kandıramadı. Mektepte Ayşe'ye çok ısınmıştım. O gelin gibi kızdan ( ayrıldıktan sonra öyle çile çektim ki içimde sev gi kudr. e kalmadı. Türkân annesinin dizinde uyumuştu. Ben de başımı arabanın tahtasına da- yadım. Kendimden geçtim. | Gümülcüneye selâmetle geldik. Burası daha hoşuma gitti. Daha çok Türk var, İlmi Efendinin ailesi buranm ileri gelenlerinden. Hanımın baba- #1, anası buradalar. Beni de bü- yük konaklarma götürdüle bizim ev gibi her yerinde Türklük ği | kokuyor, her köşeleri, halı döşeli Ceviz, servi kokulu sandıkları var. Bu servi ve ceviz kokusu bana | er çocakdiğan BASE Annemin sandık açacağı zaman- ları dört gözle beklerdim.. Ne te- | | miz, ne titiz kadındı. Sandığın ka- | pağı açılınca ne güzel koku yayılır. dı. Çamaşırları, elbiseleri tertemiz, ütüsile, ipek, kasmak işlemeli boh- çalarda dururdu. Annem gelinlik entarisini bile saklardı. Al kadife üstüne salkım salkım sırma işlemeli ağır, sert bir | muazzam eserin man elbise... Sivasta mektepte bize ka- dın çamaşırı ve elbiseleri dikmesi- Dün Üniversitede canlı merasim yapıldı, ilk konferanslar.. Dün Üniversitede konferanslar başladı Resmimiz İbrahim Fazıl-Beyi kürsü - de gösteriyor. İstanbul üniversitesi cümhuriyet ba ramını kutlulama komitesinin hazırla, ğr konferans serisinin tatbikine dünden itibaren merasimle başlanmıştır. Dün saat 16 da üniversite konferans salonunda yapılan bu merasimde üniver- site Emini profesör Neşet Ömer, ıslabat müşaviri Mösyö Malş, Edebiyat Fakül- tesi reisi Köprülü zade Fuat, Fen Fa- kültesi reisi Ali Yâr, Hukuk fakültesi reis vekili İbrahim Fazıl Beylerle, ü- niversite telim heyeti ve ecnebi profe- sörlerle, şehrimizde bulunan mebuslı ve bazı sefaret erkânı ve üniversite yük- sek mekteplerle lise talebelerinden mü- rekkep dört bine yakın dinleyici hazır bulunmuş ve bu yüzden bir çok zevat tn dışarıdan dinlemeğe mecbur olmuş- tur. Merasime Ünivetsite Emini Neşet Ömer Beyin natkile başlanmıştır. Emin Bey "Hanımlar, efetidiler ve irfan or- dusunun yorulmâz unsurları, diye hi besine başlıyarak demiştir —” Iki güne kadar cümhuriyetimi sin onuncu yılını kutlulayacağız... Mem- lekst daha şimdiden bir sevinç dalgası çinde çalkanıyor. Nasıl sevinilmesin virde kavuştu. Kendisine bunu idrak ettiren Büyük Dahi yalnız memlel zi düşmandan kurtarmadı. Ona olduğu istiklâlini vermekle kalmadı. O- nun benliğini ve şuurunu elde etmesine de başlı başına bir rehber oldu. Dünyada o misli olmayan ink:lâplarla siyaset, ida- ri sahasında içlimaiyat, iktasat, maliye, hukuk ve ilim sahasında da lisan ve ta- rih sahasında da memleketi kurdu ve memleketin gi verdi. Cümhuriyetin vücuda ği sınr memleketin her tarafında seçme hatiplerden dinliye- ceksiniz.. Üniversite de, bü'yolda kendi uhte- sine düşen tenvir vazifesi ba ibaren bir konfe- Mütehassıs pros | fesör Beyler her biri cümhuriyetin büyül nuzda tahlil eserlerini huzuru- , eski devirlerle bu- Gazi Türkiyesini bekliyen şanlı istikba- li nazarlarınızda temsil ettirmeğe çalı- sacaltır. Sözü muhterem tefikim Fazıl Beye terketmezden evvel memleketi bu mes'- ut güne yetiştiren ona inkılânçılık, halk- sahasında da yeni bir çığır açan Bü ik Büyük Kurtarıcıya Üniversi- mek için bunların bilkimya ile kıymetlerini kalori halinde göster- mektedir. , Doğru ve yolunda perhiz yemeği tertip etmek için her gün sarfolunan kalori miktarını he, dukça ez bir yekün tutan orta halli sınıf yemeklerinden seçmek lâzımdır. Bu perhizden son: manidar bir surette şişmanlığ men azalmağa başladığı görülür. Büyükada Dr, ŞÜKRÜ Zavallı annemin elini - sürerken çektiği o al kadife elbisesi kim ir ne oldu. Biz ne olduk ki! İlmi Efendi bir iki gün yeni tüphaneyi hazırlamakla uğraştı; için benim işime bakamadı. Fakat konakta herkes meşgul oluyordu. Büyük Hanım beni yanından a: yırmıyor. Yemekte yanına oturtu- yor. Üzülmesin, düşünmesin diye Tıpkı | gönlümü almak için ne yapacağını şaşırıyordu. İç gün sonra idi. Bir akşam İlmi Efendi yemekte haber verdi: — Yarm Türk konsolatosuna gis! deceğiz. Kaympederi, temkinli, iyi kalpli bir adamdı: — Canım İstanbula gidip te ne ak. Burada o da kızımız olur, , mürüvvetini görü- ii Halime Hanım'da ona hak ver- iz — Iyi söyledin baba, kardeşim Çiçeği Halime Hanım bir erkek kar- deşi ticaret ii benimle | lunda onun türlü eserini adım adım takip ederek ilerliyecektir. Yaşasın Ga- #i, Yaşasın Cümhuriyet!,, Hararetle alkışlanan bu nutuklar sonra profesör İbrahim Fazıl Bey kon- feransa başlamış, imparatorluk maliye- si ile cümhuriyet maliyesi arasında bir mukayese yapmıştır. Maliye profesörü bu konferansta Tan zimattan itibaren maliye teşkilâtemiz tahlil etmiş, Maliye nozaretinin Meşru- tyete kadar ne suretle içi boş bir ka rodan ibaret, teşkilâtez bülçesii kontrolsuz, suiistimal yatağı bir mü sese olduğunu , Maliye nazırının hiç bir m: tarihten aldığı bundan sonra tedricen yapı seviyesinin i haysiyetli ve mes'uli- yetini müdrik bir makam halini aldı ğın göstermiştir. Fazıl Bey en sonra mali meselesine gelmiş, bantaki şiarını met Paşanın Düyunu Umumiye siyasetile bunu sıl imlein tahta koyduğunu, anlattık tan sonra, son Paris Düyunu Umumi- ye mukavelesi olan parlak vaziyeti izah ederek konferansma nihayet vermiştir . Fazıl Beyin'bu konferansı yeni Türk mecmualarında aynen çi- muvazene İbrahim Fazıl Beyden sonra Sıdibk i Bey iki devrin hukuku mevzulu ir konferans verm Konfer, muştur. Buyün konferanslar gene Üni- versite salonunda devam edecektir. : © Müliyat bu sütunda iş ve işçi isti: yenlere tavasmat ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büre- muza müracaat etmeli İsçi ara nıyor se ve Ticaret mektebi mezunu de- wairi hükümette vazife almış halen boş- ta ingilizce, fransızca bilir dektilo yazar bir genç çok ehven şeraitle iş arayor. İş bürosu İ. 5. rumuzuna. Yeni nı | Gü ri Holivut Holivat'un 29 Teşrinievvel Cümhuri- yet bayramı nushas Amerika, Alman- ya, Fransa ve bütün dünya sinema ha- disat haber ve resimlerini havi olarak intişar etmiştir. Tavsiye ederiz. Handa - Dramalis - Prineas Operet Heyeti Fransız Tiyatrosunda Bu akşam saat 21,30 da THEATRİNES opereti Yarınki cuma birinci matine saat 14,30 Vassilissa tou Atelier İkinci matine saat 17,30 da 'Theatrines Cuma akşamı REVE DE VALSE gün bici Hanım: — Ne iri siyah gözleri var, Tanri özenmiş te yaratmış. Hele o kişmi- ri kaşlar çehresini ne kadar açıyor. Diye dualarla karışık takdirler yağdırdı ki Halime Hanım cevap vermişti: — Gümülcünede kalsa ne zengin ler ona kul köle olur, Ben bu takdirlerden bir şey an- lamıyordum. Şimdiye kadar ken- dimle hiç meşgul olmamıştım ve ol- mağa da halim, vaktim müsait de- Zildi. Yalnız zararsız, iyi kalpli bir | kız olduğumu zannediyordum. Ertesi sabah İlmi e haber yolladı. rini yanıma kattılar. Mağazaya uğradık. İlmi efendi de geldi. Kon- soloshaneye gittik. | Kapın üzerinde al bayrağımı- zı görür görmez içime bir ferahlık, | emniyet geldi. Artık tamamile kur- tulduğuma inandım. Konsolos yaşlıca, iyi yüzlü bir a- m. Bana kasabamı, babamın, ana- mum.âdını. vasımı ma eaman k Evdeki emektar iii pil ELHAMKA SINEMASINDA Dün akşam Cümhuriyet Bayramı programı başladı Dilber artist VİLMA BANK Y'nin son temsili Vatandaş Silâh Başına Büyük aşk ve kahramanlık Sizde görünüz,bu ş menakibini seyredini Zengin Ayrıca : SARA RED» vu aş filmi pek çok takdir edildi. ref günlerinde şerefli kahramanların (9123) X şEss Glory.j« Neşe ve kahtaha prensi MİLTON ÇIRIL ÇIPLAK Silmiale, İlâvsta öügu, FOX JOURNAL “GREEN gunuz matınelerden itivaren İPEK Sineması Dünya-ın en gürel adamının harikulâde serğüzeştlerini heyacanlı ve müthiş maceralarını gösteren ASLAN ADAM Temamsn TÜRKÇE SÖZLÜ muszzam filmi takdim edece! tir. 1PPKHİLM sttldyosunun bu veni muvaff akivetini herkes hayretle takdir edecektir. Dikkat: Tuen “ASLAN ADAM,, MELEK emasında Fransızca nüshası 19126) #ilmini İmsânsız bir uş.a «urban olmuş bir kadın, Aş yolunda karşl'şan i Iztraplı bir çils ceken mı Bu dört unsur an vücuda getirilen nl müessir bir film: MUZTARİP ANA Pek vakında ARTİSTİK Sinemasında (9120) GERE EMEN Martha Eggerth ve Hans Albers SEMEN Dün akşamdanberi ARTİSTİK sinemasmda BÜYÜK ŞEHİRLER UYURKEN güzel sözlü, şarkılı ve müzikal İlâveten : KADIN ÇEŞMESİ: filminde : muzaffer oluyorlar. GRAZİA DEL RİO ve Schumann baleti tarafından. Yeni Fox Journal: Almanyadaki kardeşleri menfaatine Amerikada açık havada oynıyan 6000 Musevi, ASRI sinemada Her gece ve Cuma, Cumartesi, Pazar günleri 16,5 matinelerinde | sahnede mutat varyele programına ilâveten : İki büyük enternasyonal yıldız £ JOE BONELL Meşhur Amerikan dansörü ve canbazı MİSS BAY Meşhur EMPİRE DE PARİS'den adelât canbazı ve ELENA TCHONKA kemiksiz kadın, fevkalâde canbaz vesair numerolar. : (9133) ISTANBUL BELEDİYESİ Darülbedayi Temsilleri Bu aksam saat 21 de XRİSTİ LI A Perde Yazan: Eugöne O'nsile | Türkçeye çeviren: Avni Bey UM Yuma 7832 badan çıktığımı sordu. Yazdı, yaz- dırdı, nihayet: — Peki kızım, deği. Ankaraya yazacağığ, onlar tahkik ederler, Ce vep gelir gelmez sana pasaport ve- receğim, rahat rahat memlekete gi- deceksin. Ben telâş içinde idim. Gene ele gecip eytamhaneye kapatılmaktan korkuyordum. Konsolos: di seni muhafaza eder. Bir tehlike görürseniz hemen bize haber verin, Teşekkür ettim. Çıkarken: — Böyle senin gibi Türk yavru- ları kurtuldukça bize © geliyorlar. Bir ikisini yolcu ettik, merak etme. bir aya kadar cevap gelir, dedi. İlmi Efendi yolda: — Artık üzülecek bir şey yok kı- zım, dedi. Dedeağaçta kalsaydık tehlike vardı. Fakat burada konso- loshane var. Hem bizim konakta ıkılmazsın, kalabalıktır, dinlenir. çede yemiş a alalı altında geçi- riyoruz. Akşamları ben piyano ça- İıyorum. Halime Hanım da keman- - Hiç üzülme, dedi. İlmi Efen- | (9131) Eminyet Sandığı Müdürüğünden : Camal Bey 21 Teş. sani 1932 tarihin- de Sandığımıza bıraktığı para için ve vilen 37008 numaralı bonoyu kaybetti i söylemiştir. Yenisi verileceğinden eskisinin hükmü olmıyacağı ilân olunur. Adres: Tekirdağ Selçuk köyü, illiyet Asm ümdesi “MİLLİYET” tir. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç işin LK. LK. 3 aylığı 4— « » 150 ia v M— Gelen evrak geri verilmez.— Müddeti geçen münbalar 10 kuruştur. — Gazete ve mana göt işler isim eüiriyete iyetini kabul BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merkezinde Gığmız malürmata nazarı 60 milimetre en far ün Je sasaklık 6 derece kli. Türkâna Fransızca öğretmeğe başladım. Büyük Hanım hemen her akşam: — Bu kıza çok ısındım, gidecek diye üzülüyorum. Nasıl etsek te bu- rada alakoysak! Diye ev halkına propaganda ya- pıyor. Çok iyi, çok temiz insanlardı. O kadar hafta içinde bütün çek- tiklerimi, korkularımı" bana unut. turdular, Buraya Türkiye gazeteleri tahat rahat geliyor. Okuyoruz. Harp bittikten sonra Anadoluda başlıyan mücadelenin ne çetin ol. duğunu şimdi anlıyorum. Ermeni eytamhanesinde kaldığım müddet- çe hiç bir şeyden haberim yoktu. Demek Mustafa Kemal olmasaydı ben de (Siranuş) olup kalacaktım. Bunu anlatırken Halime Hanım içini çekti: —Sade sen mi kardeşim, koca memleket. Milyonlarca Türk esir olup gidecekti. Gazeteler kurtulan memleketin bütün coşkunluklarını yaza yaza bitiremiyorlar. Şu daki- kada orada olsamda ben de doya doya bu sevince kansam. Bütün la bana refakat ediyor, iyi vakit ze- sstıraplarıma gektiklerime rağmen öcim aayineli ie

Bu sayıdan diğer sayfalar: