22 Aralık 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

22 Aralık 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün bir yazı - Eğreti mal gibi isimler İsimlerile vaziyetleri biri biri birlerine hiç uymayan neler var, neler? Bazı adlar vardır ki iğreti mal gibi sahiplerinin üstlerinden akar. Sokaklarda sürten “Afife”ler, için- den pazarlıklı “Masume” ler, sura- tma bakılmaz “Melâhat” ler, ele a- vuca sığmaz “Sakine” ler, şeytana taş çıkartan “Melek” ler, ömrü ol- dukça yüzü gülmemiş “Saadet”ler, kadri hiç bilinmiyen “Kadriye” ler| zebani suratlı “Huriye, ler... İstanbulun semt adları da, böy- ledir: Meselâ, Sirkecide sirkeden başka her şey satılır. Kavaklarda bana bir tane kavak ağacı göste- rebilir misiniz? Kırk yıllık Yenikö- yün neresi yenidir, bir türlü anlaşıl-| maz, Taksimde, bir elma dağı mahal- lesi vardır. Etrafında elma ağacı “değil, ot bulunmaz. Karaköyün bü- tün binaları bembeyazdır! Zindan- kapısı, Zindankapısı... deriz. İçine hapsedileni ne görmüşüz, nedei- gitmişiz. Çarşınm O kalpakçılarbaşında, bundan kırk sene evvel bile kalpak satılmaz, tuhafiye eşyası satılırdı. Halicin “Hasköy,,ü ne de has kö dür ya.. Halıcıoğlunda halı değil, eski hasır bile arama! Arnavut kö- yünde hani Arnavut? Sağmızda, solunuzda cıvıl cıvıl rumca konuşu- İur. Beyoğlunun Derviş sokağında belki vaktile ( dervişler dönerdi. Şimdi paradan başkası dönmüyor. Viranelikten ibaret o Yenikapının yeni olan kapısı nerededir? Alm size bir bahçekapı ki ğu aibzma lekeye GL çırpıya hasret kalırsınız. Soğukçeş- mede, soğuğundan sıcağından geç- tik, akar bir çeşme bulabilene aş- kolsun, derim. Fatihin Kumrulu- mescidinde karga sesinden kulak- Tarımızın zarı patlar. Bülbül sokağında, çoktanberi ka natsız bülbüller bile ötmiyor. Kan- dilliye, elektrik ışığı İstanbulun her tarafını dolaştı da öyle girdi. Zavallı Göksu. Bir zamanlar su- yu belki gök renginde idi. Ne za- mandır, çamur rengi oalmışakar. durur. Sütlücede, süt kokusu yeri- ne yanı başındaki (O mezbehadan burnunuz kan kokusu alır. Banka altında — şimdiki Pan- galtı — bankanın ne namı kalmış, ne nişanı... Kuş uçmaz, kervan geçmez bir semte tutmuş ta Kartal adını koy- MUŞUZ... Erenköyünde şimdiye kadar kim- ler ermi Çamlıcada sayılsa beş yüz çam ağacı zor bulunur. Merdivenköyü- nün merdiven neresinde? Ali ba- hadır köyünden kaç bahadır çıkıp ta na malmış?, Küğrthanede, kâğıt | helvasın- dan — o da mevsiminde — kâğıda benzer ne vardır? Paşalimanma, kayık bile zor yar! © maşır. Fakat adı hâlâ liman... Bitpazarında, aransa belki bit te bulunur ama, bitten fazla insana rastlanır, Çukurbostan bile, (baksanız 6 Tarihi Tarihi roman: 6 © Güneşin Oğlu Hitay ana ocağına girdiği za- man, n getirilen yemeği anasının başıucunda gördü.. Yeme- ğe el sürülmemişti. Acaba kötürüm kadın fazla mı bastalanmıştı? Hitay'n içine bir şüphe düştü. yanına lu... Öda- nın içi alaca karanlıktı. Hitay, a- nasının yüzünü iyice göremedi. Kendi kendine: — Uyuyor... Diye mırıldandı.. Kapının ağzı. na oturdu. Güneş doğunca anasmı £ uyan- dıracak, ona dertlerini yanacaktı, Hitay anasını çok seviyordu. O- nu, ağır bir yük gibi ölünceye ka- dar sırtında taşıyacak, ona bak- maktan yılmayacaktı. Zaten, çoban kızının, anasından başka kimi vardı? O en dertli ve ca ni çeke sıkıldığı zamanlarda anne- sile koni onun sözl, Meli Ke | | Mei de yi pe kaç senedenberi enginarla bakla yerine sporcu yetiştiriyor. “Ortaköy,, hiç te ortada bir köy sayılmaz. Kuruçeşmenin (o pekâlâ şarıl şarıl çeşmeleri akıyor. Acaba, bir. yıllık mazisi olan (yere, hâlâ neden “Bebek,, diyip duruyoruz? Fatihin Sofular mahallesinde, um- mam ki bir tek sofu bulunsun! Güzel boğazın en güzel yerinde- ki “Kalender,,e o yıllar var ki ka- lenderler ayak basmaz oldu. Balıkpazarmda, on balıkçı dük- kânı çıkar çıkmaz o Yağcı, balcı, kaymakçı, kasap, pastırmacı, bak- kal, tatlıcı hep solda sıfır da neden ille balıpazarı?.. Mısır çarşısmda yerli malı kar. yola ile Adana pamuğundan yapıl- muş yorgandan başka ne kaldı? Asmalrmescitte, ibadetten fazla günah işleniyor. Evliyaçelebi ma- hallesindâ insan, Yahudi dilberleri- ni görerek olsa olsa baştan çıkar!.. | Padişahları kapı dışarı edeli on- seneyi geçti. Ama, Beyoğlunda bir “Şahkulu,, mahallemiz var. Bu de- Mr hâlâ mı Şaha, Padişaha kul- luk? Sulukulenin sululuğu, acaba de oturanlardan mı geliyor? Üskü- darın “Bağlarbaşı, nda bağ gören varsa haber versin!,- Cinci meydanında, eskiden ço- cuklar top oynardı. Şimdi orada da cinler cirit oynıyor. Hobyardaki “Avratpazarı,, orta- da avratlar kalmayınca adını neye değiştirrmedi? Muşmula suratlıla- rm oturduğu yere şeftali (o sokağı demek yakışık alır mı? “Etyemez,, bir mahalle adr ol. maktan neden kurtulamasım?, Fatihle Aksaraydan ilerisinde ben, beni bildim bileli et ( yiyeni parmakla gösterirler. Sözü fazla uzatmıyayım. Hangi mahalle adını eşsem altımdan mut- laka mânâsız bir aykırılık, boy gös- terecek. En yeni mahalle adlarını, gene Şişlide buldum. İşte bir kaç tane- si: Gazihalâskâr, Bozkurt, Cüm- huriyet, Duatepe... Aferin Şişli nahiyesine... Ne de olsa asri nahiyedir!., M. SALAHADDİN B. O. 4 üncü 8, Hukuk mahkemesin. den : Beyoğlunda Kırıstaki hanında 5 No. da mukim Akıl hastaliğına müptela mer bum Sait Paşa oğlu Osman Bey hacir edilerek ayni handa 4 No. da kızkarde- 46 Aliye Sahi hanım ve Büyük kardeşi Ayni handa 1 No. da Vehbi Sait Bey- ler vasi tayin edildiği ilân olunur. (41291) ZAYI — Nüfus terkeremi — zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hük- mü yoktur. 328 tevellütlü Karslı Muhtar Al. (11311) Yazan: İskender FAHREDDİN büyümüş, (Büyük göç)te sonsuz 13- trap ve yoksulluk içinde yaşamış, hayatın yüreklere acı veren sayı- e dertlerile yuğrulmuş bir kadın- (Serteelli) nin karısı, kızmı ezgin ve üzgün gördüğü zaman ona neler anlatmazdı! (Büyük göç)ün hatıraları, nesil- den nesile kalacak, asırlarca unu- tulmıyacaktı. Hitay, akılları dur- duran bu uzun yolculuk hikâyele- rini, tabiatle döğüşen yılmaz ve eşsiz soyunun destanını küçüklü. ğünden beri yalnız anasının ağzım- dan dinlemişti. Tanyerine pembe, beyaz bulut- lar düşerken, dertli çoban kızı, ba- şı arkaya çevirdi.. Annesinin yü- züne bir daha baktı.. Kötürüm kı dın, ber sabah, güneş dünyaya yü- zünü göstermeden uyanırdı. Hitay, daha ziyade artan bir üp- Ayd İhraç iskelesi Kuşadasını i Aydına bağla- malı ve bir iskele yapmalı AYDIN, (Milliyet) — Bugün bü- iin milletler, yabancı memleketler den gelen mallara derin- de bir çok tedbirler aldılar ve aliyor iar. Bülün cihanı sarsan iktısadi buh ran karşısında, onun tesirlerinden da ha az müteessir olmak yolunda alı- nan bu tedbirler arasmda her millet istihsal ettiği zirai, smat maddelere müstehlik pazarlara yollamak ve ora larda sarf ve revacını temin etmek İ- şin istihsal masrafını azaltmak, mah #ulerini, mallarını ucuza mal etmek ve ucuz satmak yollarmı arayorlar. istihsal masrafını ucuzlatmak için başta gelen tedbirlerden birisi de nak liye masrafmı kısmak, mahsul ve ma mulâtın müstehlik pazarlara ucuz ve kısa yolardan gönderilmesini temin etmek olduğunda şüphe edilemez. İşte bunun içindir ki, Türk yurda nun en feyizli ve verimli bucağı olan ve 80 kalem mahsul elde edilen vilâ- yetimizde de iki senedenberi mahsul- İerimizi dış pazara göndermek için kısa ve ucuz yollar arandı, ve tabii bir iskelemiz olan Kuşadasında ihra- cat başladı. gen sene dış pazarlara yolladığı mah sulâtı evvelce yazmıştım. Bu sene de: 10,000 çuval ak darı, 4,000 çuval bakla, 2,000 çuval arpa, 150 çuval nohut, 50 çuval fasulye, 1000 çuval mısır darı, 20.000 adet sığır, 5000 baş keçi, 12,000 baş koyun, 5000 balya kuru ot, ve dört milyon okka da zey» tnyağı ihraç edilmiştir. . Hurda ve in- cir sevkiyatı henüz devam etmediğin den miktarı benüz tesbit edilememiş tir, Kuşadasınn Aydın vilâyetine bağ lanması için, umumi meclisimizin üç #cne evvel verdiği karar üzerine İz- mir ve Aydın umumi meclisleri aza» larından seçilecek bir komisyonun tet kikat yapması muvafık görülmüşken bu komisyon © lanberi henüz ne seçildi ve ne de tetkiknta başladı. Kuşadası Aydına bağlanırsa hem vilâyetimiz mahsullerinin dış pazar- lardan rekabetsiz sarf ve istihlâkini temin edecek ve hem de Kuşadasınm ticari ve iktisadi inkişafma yaraya- caktır. Umumi meclisimizin toplanmâ gü nünün yaklaştığı bu günlerde bu'işi tekrar ve ehemmiyetle ele almasını ve başarmasmı dileriz. Pınarbaşı nahiye kongresi PINARBAŞI “Azdm” (Miliyet) — C. H. F. Nahiye toplandı. Kongrede liye idare heyeti reis vekili Avukat Neşet Berle idare he. yeti azasından Dr. Ziya Beyler de şa hit sıfatiyle bulundular. Neşet Bey, Fırka prensiplerimiz ve esaslarımız hakkında kongre aza larına izahatta bulundu. Idare heyeti çalışma raporu, he- sap hülüsa cedveli ve yeni sene büt- çesi konuşuldu. Yeni idare heyetine Mustafa En- ver, Faik, Raşit, İsmail ve Hasan Beyler, mümessilliklere de Dr. Ziya ve Mustafa Enver Beyler seçildiler. Sivasta ocak kongresi SİVAS, (Miliyet) — Şehrimiz Cüm buriyet Halk Fırkası 933 senesi kong- resi bütün merkeze merbut kazalarda başlamıştır. Ocak kongreleri hitam bulduktan sonra nahiya, ve kaza kongreleri top- lanacaktır. Bu kongrelerin bir ay sü- receği tahmin edilmektedir. Vi âyete bağlı kazalarda da kongrelerin başla dığını İrade mel Z.. Bunlar elrini ayrı, ayrı tespit etmekle meşguldürler, Sapsarı bir yüz.. Çakın #önmüş iki göz.. Sarkık bir çene... O güne kadar ölü yüzü gömiyen genç kız, ilk önce bunları gördü.. Gözlerini açarak bağırdı: — Anacığım, öldün mü? Ve ellerini hasta kadının alnma götürdü. Ateşli avucuna bir buz barçası yapışmış gibi, korktu.. Ge- riye çekildi. — Ölmüş... Hitay bu sözü bir kaç defa tek- rarladı. Ağlama ğa başladı... ve artık, dünyada yapyalnız maş. — Uğursuz şehir. Uğursuz otağ. Uğursuz insanlar... Diye haykırdı. Zavallı kız, (o anasının ölümüne kendi sebep olduğunu, şehre git- meseydi, anasının (yaşayacağını zannediyordu. Hitay babasınm ölümünü gör- Köyün kenarında yüksekçe bir toprak yığını vardı. Anası ona; — İşte, baban burada yatıyor. Demişti. Şimdi anasını da onun, o toprak ma mi u gömeceklerdi? İLLİYET CUMA 22 KANUNUEVVF MEMLEKET HABERLERİ | Aydın C. İlk mektebinde müsamere Aydın Cümhuriyet ca ADIN, Milliyet) — Dün akşam lkmektebinde çocuk a- eng mağe toplandılar ve mekte- bin fakir çocukları himaye heyetini seçtiler, Toplantı muallim Hüsnü Behçet Beyin sözlerile başladı. Mektebin hi- maye heyetine açık seçme ile; Dr. Şev- ket, Dr. Süleyman, Dr. Kemal, Dr. Hayri, Daimi encümen azasından Ah met Emin, Başmuallim Şükrü, Mual- ve Mebrure Hanım ve Bey Seçme ei önü, “tileMeler numaralar yaptılar. Mini mi ni Feysi Büyük Gazi şirini çok mu- vaffakiyetle okudu. Adnan ve Mus- tafa efendiler Zeybek raksında çok muvaffak oldular. Pekmezci ve yaramaz monoloğla- nda ve rontlarda çok muvaffak o- Karapınar Karapmar, (Milliyet) — C. H.F. Nahiyemiz kongresi bugün toplandı. Kongrede vilâyet idare heyeti reis ve kili Neşet ve Zafer nahiyesi reisi Ha- mit Beyler de bulundular. Kongre reisliğine Avukat Neşet, ikinci eelliğe İbrahim, ktiniklere Orman Hilmi ve Tahir” Beyler seçil iler. © Neşet Bey, Fırkamız esasları ve prensipleri, geçen seneki kongrede kabul olunan dilekler hakkında iza- hatta bulundu. Idare heyeti namına Belediye rei- simiz Mehmet Bey idare heyetinin bir mat geldiler., Ve karısının cesetini de o mezarın yanına gömdüler, Hitay, o gün ilk defa, bir insa- nın ebedi yokluğundan doğan acı- yı duymuştu. O, artık, anasını bir daha göremiyecekti. İhtiyar çobanlardan biri, sert bir bakışla Hitay'ın yanma sokuldu: — Budala kız, neden ağlıyor. sun? Anan şimdiye kadar toprak üstünde yaşıyordu.. erene sonra toprak altında yaşıyacak. İhtiyar çoban, bilgil dı.. İnsanların öldüğüne inanmaz- dı. Hitay, çobanın sözlerin dikkat- le dinledi özlerinin yaşı dindi.. Ve sevindi: Demek ki anam toprakal- tında da yaşıyacak.! Ne iyi... (Hitay ) ın anası öldük- ten sonra (Sert-elli) nin kulübesinde Hitay dan başka canlı mahlük kalmamış- '. Çoban kızı, anasının ölümünden sonra, tekrar çobanlığa başladı. tiyar komşu çobanın sürülerini gü- düyor, her ra yuvasına geç va- İlkmektebi... lan talebeler onuncu Cümhuriyet mar şın hep bir ağızadn okuyarak müsa- merelerini bitirdiler. Yavruların bu muvaffı den haklı olarak gurur duyan ana ve babalar, mektebin değerli başmu alimile muallimlerini kutluladılar ve teşekür ederek çok iyi saat yaşadıkla rı bu irfan yurdundan geç vakit ayrıl dılar. Sivasta temsiller SİVAS, (Müiyet) — Şehrimize gelen Türk milli tiyatrosu yeni hayat sine- masında temsillerine ( başaldılar. İlk oyunlarını Tayyare Cemiyeti menfaa- ©ne yaptılar. Halkın tiyatroya raği fazladır. Tiyatronun başmda Raşit Ri- za tiyatrolarında ve bir çok oyun da bulunan Yaşar Nezihi de vardı. nahiye kongresi. reşi yapılarak 200 lira temin olundu- junu, bu para yetişmiyeceğinden in- şanta başlanamadığını, önümüzdeki sene yeniden iratlar temin olunarak bitirileceğini söyledi. Kongre heyeti, idare heyetinin çalışmalarını ittifak- Ja tasvip etti, Yeni sene dilekleri konuşuldu, ve tesbit olundu. 932 senesi hesap hülâsa cetveli ve 934 senesi bütçeleri müzakere ve ka- bul olundu. İdare heyetine: Belediye reisi Mehmet Bey, Yusuf Salâhattin Bey, Mehmet Bey, Kâhya zade İbrahim Bey, Tahir Bey. Mümessilliklere: Etem Kadri Bey, Mehmet Nuri seçildi. tu. Hitay, zaten, rahat yaşamaktan, tenbellikten © hoşlanmıyordu. On- lar, ana kız, yıllardanberi çalışma- ğa, yıpranmağa, didinmeğe alışmış lardı. Otağ hayatı çoban kızını sık- ta. Hitay, koyun sürülerine, geniş yaylasına, akar sularına, kuşlarına ceylânlarma kavuşmuştu. (Sert - elli)nin kızı tabiatin di- zinde yatıyor, yaylalarda geziyor, subaşlarında kaval çalarak günle- rini geçiriyordu. Kabile reisine olan kini, anası nın ölümünden sonra, (büsbütün kökleşmiş ve geçmiyen bir yara gi- bi, içinde kanaya kanaya yerleşip kalmıştı. Hitay, o delikanlıdan ö öç alma- yınca ölmiyecekti. Kimseye zararı dokummyan bir çoban kızmın sö- rülerini kışkırtmanın cezasını ver- mek istiyor, (bacaklarını kırdığı ufacık kuzularının hıncını için fırsat kolluyordu. Bora, elbette bir gün, çoban kı- zının eline düşecekti. Hitay, dünyada (o kendisine iyi eş olabilecek bir erkekle yaşama mın zevkini tamamıştı.. o Gençkız me Dez E ğin güzel !. Zorba katil Köyün namuslu kızını üç yerinden vurdu AYDIN, (Miliyet) — Köşkün K9 ca köyünde feci bir cinayet olm: rr dair adığım malümatı yö?” "Koca köyünde Feride isminde 2570 larında bir kız vardır. Feridenin yoktur, ihtiyar bir anası, dul bir al ve bir de küçük erkek kardeşi vardır Bu âilenin bütün işlerini Feride #ö” rür ve idarelerini Feride temin eder Feride mükemmel çift sürer, veb Tok değe Bu yüzden Şallesin ailesi iyi bir yaşarlar ve Feridenin boğazındaki be” biryerdeler de her sene iki, üç tane 5 yadeleşir. Bu yüzden bütün köy delikanlıls" Ferideyi almak isterler, fakat Feridt” (Sabahtan akşama kadar kahvede of” rup benim kazancımı yiyecek adam na koca olamaz.) diye hepsini redde ir. Güzellikle olmayınca köy de” kanlıları tehdide başlamışlar, Feride # ifte ve saireye silâhla gitmeğe basli”, mıştır. Nihayet Feride kendis'ne köyde bi hayat arkadaşı seçmiş ve bununla niş” Tanmıştar. Bu, Erzurumdan gelmiş ve köyü” göbenlik yapan çalışkan bir delikani" ” Farkdamla imanla niağalamm Bİ tün köy delikanlılarını kudurtmuş, F© rideyi daha ziyade tazyike başlamışls”” dır. Feride buların hiç birisine kulak 9 mamış, bu hafta düğünleri kararlaşmnf tır. Bunu gören köy delikanlılarındı" Mehmet oğlu. Fehmi Ferilenin elde kaçtığını görünce kendisini takibe baf” anar, nihayet Ferideyi, evinden köy ** Hacı Osman Efendinin evi” pe kahve ve cami önüde Hacı 0* man Efendinin kapısı önünde dan yetierek iki defa bıçak saplamş, F? ride yere yıkılmış, halk koşarak Feb miy yakalamış, fakat Fehmi - kurt” larak bir daha hücum etmiş, ve br6*” mi üçüncü defn Feridenin arkasi” dan saplamıştır. Bıçak ince olduğu” dan yarar çok derindir. Feridenin d* marı kesilmiştir. Hayatı tehlikededi"” Feride memleket hastahanesine g0f” ri ve Fehmi yakalanarak Adliyey* verilmiştir. Aydın fırka idare heyeii reisinin bir tavzihi AYDIN, — Aydmda incir müs tahsillerinin yaptığı — toplantı ov görüşmeler, bazı | gazeteler | tarafım dan fırkanın sevk ve idaresile yapıla? hareketler şeklinde teâkki edilerek © suretle neşredilmiş. Kooperatifler hakkında fırkanın t8* esasat fırka progra olan istikamettir. Aydında yili toplantı ile fırkanın alâkası müstahsillerin topantıları | için fırk” salonundan istifade etmek hususund”” ki arzularını yerine getirmekten İ rettir, Tavzih olunur. C.H. F. Aydın V.İ. Etem Kadri ez 2 Yıldırım bir kızı öldürdü BANDIRMA, (Milliyet) — Dört gündenberi Bandırma, Gönen, Ma?” yas havajisinde az gain ile Ski, yağmur devam © etme! Mi 'Gönende dereler taşmış *5 lar etrafı kaplamıştır. Manyas yolunU İMA darmaştar, Yağa Mn çek k ra maştar. Ya; çok ei şimşek gürültüsü ile yağmak” Dün gece Didin kariyesinde Halil ağanın erine yıldırım düşmüğ, yıldırım evde yalnız bulunan Halil ağanm > »1 22 yaşında Fatmaya isabet ederel genç kızm derhal ölümüne e verdirmiştir. erkeksiz geçmiş, erkeksiz kapan- mıştı. Babasını iyice hatırlayamı”, yordu. Hitay erkek ihtiyacımı duymu" yordu. O, başı yukarda gezen, alnı açık, cesur, atılgan, vurucu, nişancı vE temiz yürekli bir kızdı. Hitay a yaylaların, am suların kızı idi Çoban kızı, ei. ve sr sız yaşarken, alnını yere getirecek « boynunu iğdirecek bir erkeğe n€ den kul olsundu? «ği if Ulun hatun, çoban kızınm ka” çışından çok müteessirdi. Oğluna hâlâ bir şey söyliyemiyordu. Hitay evden kaçalı on beş gün olduğu halde, Bora, alacağı kız! besleniyor,yetiştiriliyor zannediyor du. Bu müddet içinde anasma an cak bir defa: — Nasıl, güzelleşti mi.. Temiz” lendi mi? Diye sormuştu. Ulun hatun, Hitayin kaçtığı gün denberi, onun yerine bir başka kız aramakla meşguldü. Oğluna: — Biraz daha beklö, yavrum? i- yice yetiştireyim ; obağmızm âdet erini öğreteyim. isi rgasyi "aris eau EGE İSMLEİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: