26 Mart 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

26 Mart 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

allimlerden, Çocuk babalarından, mu- mütefekkir- lerden soruyoruz.. Çocuklarımızı nasıl okutabiliriz? İlk tahsil anketini bugün bitiriyo- rum, Şimdiye kadar fikirlerini Milli- yet sahifelerine döker alâkadarlar içinde bir mebus (Nebi zade Hamdi Bey) çocuk babalarının ilk tedris me suliyetini, yalnız mektebe, mektep muallimlerine ve hükümete bırakma- malarını, tavsiye etti ve bunun çocuk ları baştan atma demek olduğunu söy liyerek aileye düşen vazifeleri anlattı. Şehir Meclisi azasından bir hanım (Nakiye Hanım) eski bir muallim s1- vaziyetlerini ayrt ayrı teş - rih etti ve tecrübeye dayanan kıymet li mütalealarını söyledi. Bir nâşir (kitapçı Hilmi Bey); ço - cuğa istediği sevdiği ve beğendiği ki Sapları hazırlamak lüzumunu hatır. bir Diğer bir nâşir Halit Bey), satı, mahallileştirilmesini, ilk tahsil mecburiyetinin sıkı bir kontrole alın masını tavsiye etti, Bir muharrir (Bürhan Cahit Bey) yalnız ilk tahsil değil, müddetince sıkı bir disiplin tesisi lü- Zumunu hatırlayarak ilk tahsil dava. Senı, bir inkılâp meselesi yapmanın doğra olacğını söyledi. Bir orta mektep muallimi, muallim liklerin vekâletle idare edilmesine iti- vaz etti ve bunun mahzurlarını ortaya ettı, Bir çocuk babası (Cemal Nadir Bey), sinemaların muzır tesirinden ii genç kız, çocuk ter- düşündüklerini söyledi. Bu muhtelif fihirleri biribirine ka- rıştırarak bir netice çıkarmak lâzım gelirse söyliyebiliriz ki, yeni bir oku ma seferberliği lâzımdır. Bu seferber lik, ne kadar çabuk yapılırsa, bugü nün çocukları, yarına daha bilgili bir kala ile çıkacakardır. Bu işte, Maarif vekâletine talim ve terbiye heyetine, maarif müfettiş- | lerine, Maarif erkânına, mektep mü - dür ve mallimlerine, valisinden na- hiye müdürü ve ihtiyar heyetlerine kadar bütün idare âmir ve memurla - n'ayrı ayrı vazifeler vardır. Herkes, bu yeni seferberlikte yeri ni ve aldığı yerin mesuliyetini kabul eder ve bütün hızile ileri atılırsa z4- fer muhakakktır!.. Son bir cevap Tahsil çağındaki o çocuklarla mektepte, hem de mecmuasının sütun larmda uğraşan “Çocuk Seti” sahibi muallim M. Faruk Beyi son olarak an ketimize cevap vermeğe davet ettim. Be; dikkate değer bul duğum fikirlerini şu satırlarda hüli sa etmeğe çalıştım: Bugün mektebe devam eden ta- lebenin bir buçuk milyon okuyacak olan adedine nazaran yarı yarıya az mektep ve muallim noksanı dan ileri gelmetke olduğunu zannedi- yorum. Bu iki noksanı giderinceye kadar bu azabı çekeceğiz. Yalnız bi Zi korkutan cihet mektebe devam e - dip te tahsilini yarıda bırakanlardır ki bun çare bulmak en büyük va zifelerimizden biridir. Fikrimi daha açıkça izah edeyim: A — Bugün şehirde ve köyde 13,000 muallimimiz bulunmaktadır. 700 bin çocuk ilk mektepte okuduğuna göre her muallime vasati olarak 50 - 55 ta İebe düşmektedir. Birbuçuk milyon çocuğu okutmak icap peti her muallime 100 - 110 talebe düşe- cektir ki bu halde bir muallimin bu kadar talebe ile uğraşması imkân dahilinde olamıyacağı için mezun ta- lebe adedi bugün daha fazla olamıya | cak, olsa bile pek zayıf yetişecektir. Veyahut 50 - 55 mevcuda göre mual- lim adedini yükseltmek icap edecek- bütün tahsil | Son söz ve son cevap tir ki bu halde de 25 - 26 bin mualli- me ihtiyaç hissedilecek, o zaman hu- sesi bütçeler 13 milyonun iki misli - Be çıkacaktır. B — Bugün okutabildiğimiz 700, bin talebeden niçin senede 150 - 200 bin mezun veremiyoruz? Asıl mesele buradadır. Köylerde tedrisat senede altı, ye- di ay olmasına rağmen, ve çoc ya, babaya senenin yarısında; iş za - manmda bırakılmış olmakla beraber gocuk, köyde kendisinden en çek isti fade edilen bir istihsal vasıtası hük - öylü 35 - 40 bin köye dağılmış. tır, En az iki köyde bir muallim ve bir mektep bulunsa yalnız köylü çocuk- larını okutmak için 18 - 20 bin hoca ve mektebe ihtiyacımız var demektir. Şu halde dert çok büyüktür. Çocuğun mekteple ve okumakla â kesilmemesi ancak kitap ve Enzete ile mümkündür. Mezun çok 0- labilir. Fakat iki sene sonra okumayı bile umutursa emeğimiz ne olur . Millet mektebi mezunları okuma yazmayı çok güzel öğrendikleri hal- de unutuyorlar. Va: unutsunlar. Felat bağrmizı yaam ok, ilk mek 5 mezunlarının içim bütün Halkev - lerinin, şehir, kasaba ve köy teşkilât- larının ehemmiyetle nazarı dikkate almaları lâzım gelen bir teklifte bu - Tunacağım: — Şu muhakkaktır ki, bugün kö - ye, hattâ kasabaya gazete, mecmua, kitap ya gayet az gitmekte, veya hiç tadır. Şehirliye pek ucuz gelen bir beş kuruşluk gazete ve mec mua köylü için bir yıkımdır. nl ruşluk bir gazete için 10 kilo soğan, 5 kilo buğday satacaktır. Şu halde köylü gazete ve mecmua, bele ki- tap edinmesine bu iktısadi buhran karşımda hiç imkân yoktur. O halde okuyamaz, okuyamaymca da her şeyi unutur. Ne yapalım? Çok basit... Köylüye ucuz, veya teşkilâtlar vasıtasile beda va gazete ter. da şununla mümkündür: İç A- nadoluda, üç aylık bir gazete bile yep tüccarlarına bu gazeteleri muhtelif halk teşki , gazete idarehanelerile uz laşıp satm alsalar, köylerimiz için o kadar büyük okuma de getirirler bir memleket » dün ya ile irtibatını temin eder. Hele köy mektebinden mezun çocuğu i - çin bü gazeteler muhtelif kitaplar - dan kat kat üstün kıymet teşkil eder. Köylü çocuğu okumak istiyor, gazete bulamıyor, bütün tren güzergâhında köylü çocuklar bağırıyor: — Gazetecee. büyük iştiyak: nız gazete çocuk için, © köy için ne bulunmaz bir nimettir. Maarif vekâletinin neşriyata karşı Tarihi roman:96 Güneşin Oğlu lardı?! Ya ok isabet ettiği halde ölmeseydiler, akıncılar kendilerini nasıl müdafaa edeceklerdi! Bu korkunç manzara tüyler ür- pertici bir şekil almıştı. Dövüş faz- la devam etseydi, o akıncılar geri çekilmeğe mecbur olacaklardı Be- reket versin ki, çok sürmedi. Ars- Demek ki bunlar da ölebiliyor- | lanlar Türk akımcılarını bırakarak | develere saldırmağa başlamışlardı. Nihayet sabaha karşı lanlar develerin başma üşüşerek, bu sesiz hayvancıkları kolaylıkla ryorlardı. KE alkie kincilek kr eri yermiş; — Develere saldıran arslanlara ok atmayınız. Bırakınız onları, develeri parçalasınlar.. Ve siz ya- vaş yavaş şehrin (arkasına doğru yayılnız! Güneşle beraber bağla- p şehre gireceğim... ti Yazan: İskender FAHREDDİN nesi bile sağ kalmamıştı. Akıncılar reisin bu tedbirini hay- retle karşılamışlardı. Bora, bu uzun yolculuğa çıkar ken, Sretelli'de Ulun hatun oğluna eski bir cenkten bahsetmiş ve ata- larının arslan hücumundan bu su- retle kurtalduklarını söylemişti. Develerin üzerine sürülen yağ- lar zehirliydi.. Ve develeri parçalayan arslan- lar biraz sonra zehirlenip ölmüş lerdi. Bağların arasından rip boru sesleri “ii sesler belliydi ki arslanları çağırı- yordu. Ortalık iyice aydınlandığı halde hiç bir arslanın geldiği yere dön- memesi elbette Hamat kralını te- lâşa düşürecekti. Bora kendi kendine: — Ben beş arslan kurban ver- POLİSTE Bir kadının İki sevdalısı Kadın ve aşk ihtirası bir cinayete sebep oldu Evvel gün Yüksekkaldırımda kadın yüzünden Hasan isminde birisi, Hcrant isminde bir adamı ağır surot- te yaralamıştır. Hâdize şöyle olmuş » tur: Kumkapıda oturan Herant ismin de biri Alis isminde bir kızı sevmek - tedir, Alis ise hem Herantı sevmek - te, hem Hasan isminde diğer bir genç le alâkadar olmaktadır. Bundan ha » berdar olan Herant bir müddet ev » vel Alisi sokakta yakalıyarak f: halde dövmüş ve Hasan i kasını kermediği takdirde öldürece » başına geleni anlattıktan sonra : “Ya benimle ko - nuşma ve yahut beni himaye et ” de- miştir. Hasan bu söz üzerine Herantı aramış bulmuş ve Alis ile kesmesini söylemiştir. Herant ise: “— Ben onu urun zamandan beri seviyorum. O da beni sever. Ben, de- gil, sen onu bırak,, demiştir. Bu yüz- den aral, nda kavga çıkmış ise de erek bir faciaya meydan Nihayet evvelki gün Esrar içörken yakalandı Beyoğlunda Sinem köyünde Bile - zik caddesinde 20 numaralı evde otu » Fan Kirenmam evinde enver içirdiği bö aramada ler memnuniyetle kayı Talim ve Terbiyenin aldığı mecmı larm nasıl iştiyakla takip “edildiği — İçinizden bir kısmı arslanla- rın ie yüzsün.. ka be İri (Kartal başlı yeğit) akıncılarn hiç yıpranmamış kollarını toplıya- rak şehrin arka tarafımı çevirirken, güneş ortalığı iyce aydınlatıyor. , Bora artık iman etmişti ki, Su- riye kralının, Türk akıncılarile kar- sılaşacak © ve döğüşecek büyük kuvvetleri yoktu. Şehrin içine kapanan muharip- lerin sayısı ne kadar çok olursa ol- sun, Türk akıncıları karşısında hiç bir zaman tutunamıyacaklard. kralı avucunun içine düşürmüş bi seviniyordu. (Kartal) şehrin arkasmı kuşa- tırken Bora da Hamat kapılarma dayanmıştı. Hitay: — Kuşu kafesinde yakalayalım ve ondan Baykut'un hesabını s0- ralım...., Diyordu.. Çoban kızımın içi yanıyordu. MİLLİYET PAZARTESİ 26 MART 1934 | MÜTEFERRİK HABERLER yeti idare reisi Ke: İip Bahtiyar, ka fik, muallim operatör Murat zide halk huzuri ile icra edilmiştir. Merasim Himaeletfal Bakırköy şubesi reisi Dr. Rauf Fehmi Beyin bir ile ve nutku müteakip kurban kesilerek muallim operatör Murat İbrahim Beyefendi tarafından temelin ilk taşı konularak merasime nihayet verilmiştir. ——————— Paguet kumpanyası Türk gencini tahsile göderiyor kadar kolay ve çabuk mu ölmeliy- di? li Hitay demir kapıları yıkıp biran evvel içeriye girmek istiyordu. — Baykut... Seni bu müthiş tu- zağa düşü öcümü alaca- ğım.... Seni ölünceye kadar unut- mıyacağım! LR Arslanlardan sonra boğa yılanları Akıncılar şehri arkadan kuşat- tıkları sırada, Bora da Hamat ka- pılarını zorlamağa başlamıştı. ü kargılarla kapı- ların eşiklerini dövüp parçalama- ğa çalışıyorlardı. Bora bu kapılardan birisi kırılın- ca içeriye çabuk © gireceğini umu. yordu. Fakat tam bu sırada Türk akın- cıları hiç te düşünmedikleri bir fe- lâkete uğradılar. Yüksek dıvarla- rm üstünden birdenbire Türklerin üzerine kaynamış — susam yağları dökmeğe başlamışlardı. Suriyelilerin dıvar delikleri ara- sından Türkleri gözetledikleri ai Hüseyin Bey pavyonu temel atma merasimi Himayeietfal cemiyeti Bakırköy şubesine ait doğum evinin arkasmdaki arsada inşası tekarrür eden ve haznedar çiltliği sahibi Hüxeyin Bey tarafından inşa edilen ve mümaileyhin ismini taşıyacak olan paviyonunun temel atma merasimi marlın 23 üncü cura günü saat on birde polis müdürü Fehmi, Bakırköy Halk fırkası he- Hilâliahmer reisi ve şehir meclisi bütçe encümeni reisi Ga. m Veliyeddin, Istanbul belediye teftiş heyeti müdürü Tev- brahim Beylerle Alemdar şubesi reisi, Mahfuze ve anneler birliği heyeti idare azasmdan Melek Ha- nımlar ve Bakırköy Himayeletfal heyeti (aale ve idare heyeti azaları ve bir çok gü- Paguet Seyr ölnrünlüğü nal a Fakir çocuklara elbise tevzii Birliği kurban bayramı münasebetile 250 fakir çocuğa elbise ve İstanbul Himayeletfal cemiyeti nutku Teşkilâtın faydaları görülüyor çen vesaiti nakliyeyi kontrol etmek malesadile Maslakta bir mevki teşkil © Bu son yapılan teşhilâtin faydala - dan biri de dün görülmüştür. Darülkcese civarından geçmekte olan Bir kamyonet Nesim namında bir ço > cuğu çiğniyerek kaçtığı yazılmıştı. Sey rüsefer bu kamyoneti tesbit ederek bu- non Veli efendinin sahip ve şoför İh- san efendinin idaresindeki 3771 muma- rak kamyonun yaptığı şüphe edilmiş allak; işin yelir Şadarmalr yer derilmiştir. Bir otomobil kazası Bora'nın — bile sol kulağı ve sol elinin üstü hafifçe yanmıştı. Hepsi birden geriye çekildiler Sur kapıları önünde kavrulan- lardan henüz ( ölmiyenleri yava$ işlerdi. yavaş meydana değe ge leketlerini kahpece müdafaa etme- leri Bora'nın canımı | sıkıyor, şeh- eskiler z am kuşatan akıncı. rdi, Akıncılar şebrin O arkasındaki bağlık yerlerde çok kai ve ka- yılanlarının lar Üstün. > kek Türklerin üzerine saldırdıklarını o görmüşlerdi. Bu canavarlar da (belliydi ki kral ta. rafından tahrik edil i. Hattâ yılanlar o kadar uzun müddet aç- kalmışlardı ki, sert o kayalara bile canlı hayvan yakalamış gibi sarı- hp sıkıyorlardı. Bora atma © binerek bu tarafa yetiştiği zaman akımcıların yılanlar. dan kaçarak geriye doğru dağınık bir halde koşuştuklarını gördü. Güneş'in oğlu bu felâketin de “Yunan bayramı (Başi 1 inci sabifede) lülleri mümesilleri takip etmekte idi. Evvelki günkü merasim Bayram merasimi dün akşam saat $ de umum talebe cemiyeti azalarının Ü- niversite meydanında toplanmaları il€ başlamıştır. Toplantıdan sonra talebe t€$" kilâtları Sanayi mektebi, Yüksek Tica vet mektebi, Güzel sanatlar mektebi kebeleri ile orta mektepler mümesilleri” nin iştiraki ile duslar okundu ve tarihi âbidelere çelenkler konuldu. Saat 5 de caddelerde resmi geçit yapıldı ve sonra Meçhul askere eçlenk vazolundu. Resmi geçit Meşrutiyet meydanında hitam bul- muşta, Akşam olmuştu. Gece merasimi başlıyordu. Bu meydanda rengârenk ha” Ya fişenkleri yanmakta ve bir kafile ta » tarafından milli şarkılar okunmak” ta idi. Bu resmi geçide feyzi âti mekte inim Türk izçileri ileri de iştirak etti. Bütün merasim esnasında Türk tayyareleri türlü türlü uçuşlar eli Gece Akropol ve bütün şehir tenvir edilmiştir. Kralliyetçiler Talebelerin Meşrutiyet meydanında” ki toplantısı esnasında kraliyet tarafta- yı talebelerden bir grup kıralliyet lehin- de tezahürat yapmak istediler. Fakat .Cümhuriyet polisleri derhal müdahele ct- üler ve kraliyetçi talebelerle cümhuri- yetçi talebeler arasında o vukuu melhuz bir müsademenin önüne geçüler. Mütea- kiben ayni kıralliyet taraftarı talebe gru” pu gece saal 11 de M. Venizelos cinayc- ti meselesinden dolayi mevkuf bulunan Polibronopulosun neşrettiği “Laikos a- ğon ” gazetesinin matbaası önü 3. bık kral Yorgi lehinde tezahürler yaptı- lar fakat çabuk batırıldılar. Kıralliyet lehinde bir de parisi kral ve ordu kumandanı Konstan- tin lehinde sitayişkürane sözlerde bulun- du. Konferansta hazır bulunan âyandan M. Karapanos ve bir çok zevat protesto mahiyetinde olarak salonu terk edip git tiler. Mağkiği Dün talebeler tarafından Meçhul “e kar ibidesine çelenk vazolunduğu sı da bir komünist komünism lehinde o!- kaşlarda bulundu, Ikhin derhal zabita ta. rafından yakalandı. M. Venizelos ve diğer Cümhuriyetçi liderler ATINA, 25.— M. Venizelos ve diğer , Milli birlik Bderleri Cümhuriyet tarafta” rı gazetelerde Yunan milletine hitaben yazılar yazmışlar ve Cümhuriyet idare- sinin feyizlerine işaret eden Yunanistan. da Cümburiyetin tesisinden bugün kadar geçmiş olan 10 sene zarfında tahakkuk eden faydalerden siteyişle bahsetmişler- dir. Nafiada yeni Bir teşkilât 1 inci sahifede) : deruhte etmeğe davet o Bunması ihtimali vardır. Muhabere mü savirliği ise, posta, telgraf ve telefon işlerinde asrın terakkiyatını takibe me mur bir büro olacaktır. Bugünkü Dev let demiryolları ve limanları işletme idari, fenni ve mali cihetten Da girmek üzere mevzuat değişti cektir. Ancak bu işletme isin hükmü şahsiyeti ihtiyaç nisbetinde mahfuz kalacaktır. Amerikalı müte - hassısın demiryollar idaresi için ver- diği rapor mühim esaslar sibtiva et - mektedir. Bu rapor Nafia vekâletin - de teşkil edilen bir komisyona tetkik ettirilmetkedir. Memleketimiz. için faydalı cihetleri tesbit olunarak sira ile tatbikma geçilecektir. Devlet Demiryolları ve Limanları idaresi memurlarına gelince, Vehâlet ba memurların vaziyetlerini de tetkik ettirmektedir. ların ya devlet baremine tâbi tutul - maları, yahut ta yeni ve emin bir şek- le bağlanmaları ve bu suretle hakla- rının münasip surette muhafazası mu karrerdi koyunu yılanların arasa salıver- di. Bora bu yılanların üç ayda bir defa yem yediklerini ve karmları şişince fazla hareket edemiyerek bir köşede sinip kaldıklarını bili- yordu. j Koyunlar yılanlı sahaya yayıldı- ar. Yılanlar bir koyundan fazla ye- miyorlardı. Koyunlarm yarıdan fazlası orta- da kalmıştı. Bora dokuz adım boyunda müt- hiş bir boğa yılanının yanma s0 kulmuştu. Yılan, üzerine atıldığı bir koyu" nu evvelâ boğdu.. Ayaklarmı ve başını bükerek kırdı. Bir iki def3 üzerine sarılarak, karnı © girecek bir şekle soktuktan sonra, gittikçe genişleşen ağzını açtı ve koyunu başı ve postu ile birlikte yavaş ya” vaş yuttu... Yılanlar koyunları yakalaymc? etrafında dolaşan akıncılara sal dırmaktan vazgeçmişlerdi. 5 Koyunları yutan boğalardan ki“ misi olduğu yerde çöreklenip kal- dı.. Kimisi de bağların arasında! süzülerek izbe köselere akıp gitti”

Bu sayıdan diğer sayfalar: