19 Nisan 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

19 Nisan 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Az Ke Sağdan, soldan Aramızda bedava yaşamak sa- | natını gayet iyi bilen ve tatbikatta elhak muvaffak olan bazı (tipler var. Cevat ta bunlardan biridir. 4 — Yahu, şuradan bir Serkl Dor. yan versene. . . Ön beşlik beni ök- sürtüyor. Bir arkadaşın evine gitse: — Her halde sende temiz bir yakalık vardır. Kendi yakalığım burada kalsın, seninkini yıkatır, ü- tületir, getiririm. — Vallahi hani içim (çekmedi değil, şu peynirin kenarından bir az alacağım. Askerliğini bitirdikten © sonra garson olarak bir lokantaya gir - miştiz — Tam yerimi buldum, diyordu. , Bir gün İzmit'teki akrabasından ziyarete gidiyordu. Trene bindiği zaman kompartımanda bir tek yolcudan başka henüz (kimse yoktu. Cevadın elinde ne valiz var- dı, ne bir şey... Çünkü Cevat her ihtiyacını mahallinde tedarik et - meğe alışmış adamlardandı. Kompartımanın perdesile ayak- ları tozunu sildikten sonra bir kenara oturdu. Tam o sırada iki yolcu daha içeriye girdi.Artık kom partıman yavaş yavaş doluyordu. Tren hareket ettikten sonra ba- zı yolcular gazetelerini açtılar, O zaman Cevat kendisinde bir eksik- lik hissetti. Okuyacak gazetesi yoktu. Yani başında oturan zayif ve yaşlı bir adamcağızın dizine do — Affedersiniz, dedi, siz oku- yunuz da, müsaade ederseniz, son- ra ben de şöyle bir göz gezdire - yim, Zayıf ve yaşlı adam için için ha- yıflandı: — Eyvah, galiba bir traşçıya ya- kalandık, diye düşündü. Homur - dandı, başını salladı. Verdiği ce - vap bundan ibaret kaldı. Sağ tarafında oluran adam da Bif mizah mecmussını karıştırıyor- du. Cevat şöyle omuz üstü mec - muaya bir göz attı: damdan düşer gibi: — Bu gazete çok güzel karika - türler yapıyor efendim, dedi. Sağdaki hiç sesini çıkarmadı.Sa- dece germe > uzattı: Hayır, rica ederim, siz oku - | yunuz da.. ondan sonra.. acelesi | yok! — Canımşalın efendim. Çok teşekkür ederim. Yirmi dakika mecmuayı karıştır- dşktan sonra Cevat başını arkaya dayadı, horultulu bir uykuya dal - ! dı. Zayıf ve ihtiyar adam: — Eğer | her yolculuğumuzda böylesine rastgelirsek, vay halimi- ze! diye mırıldandı. Tren epeyce yol almıştı. Herkes yol newlesi olarak tedarik ettik- İeri paketleri açmıya başlamışlar. dı. O zeman bihikmeti hüda Ceva- dın gözleri de kendiliğinden açılı verdi. Yolculardan kimi (o peynir, kimi pişmiş yumurta, kimi salam, hülâsa gaezte kâğıtlarının içind» çeşit çeşit yiyecekler çi dı. Tam ıda oturan mükellef bir piliç söğüşünü de or- taya koymuşlar, parçalamıya uğra- şayorlardı. Cevat hemen doğruldu: — Billâhi çok enfes bir piliç al- mışsınız, dedi. Kaça aldınız? Tarihi roman :116 öğüs tarafına bayı - işmiş mi? İki kişiden biri Cevadın sözleri- ni kısa kesmek için pilicin göğüs- tarafından ve Cevadın umduğun - dan daha büyücek bir parça kopa- rıp verdi. Ekmek te uaztı. Cevat bir taraftan pilici kıvırıyor, bir ta- raftan da: — Iyi adamlarla seyahat etmek zevkli şeydir vesselâm, diyordu. Sonra yanıbaşındakine döndü: — Sizin salam yerli mi, İtalyan mı? Öteki kızdı. Hiddetini ızhar için bir parça keserek, sert bir hare - ketle Cevada uzattı. Cevat “ufak iş,, dediği bu nevi “rzharı hiddet,, lere aldırmıyarak salam parçasını aldı ve ayrıca teşekkürde de bu - Tandu. Fakat kompartımanda bir hoş - nutsuzluk havası esmiye başlamış- tı. Herkes açıkça hakaret ifade e- den bakışlarla tiksinir gibi, yahut ilk fırsatta feverana hazır gibi Ue- vada bakıyorlardı. Fakat Cevat, şaklabanca bir iki şey söylüyor, fır tınayı geciştiriyordu. Bütün bunlara rağmen zayıf ve yaşlı adamla Cevat arasında ha - fiften bir münakaşa başladı. Cevat dedi ki: — Vallahi Beyefendi, zatıalinizi ben daha kibar zannederdim. Ba- kınız, karşınızda oturan beyefendi Ye.. Şimdi kendisinden mendilini istesem, mutlaka verir, ben mendi- limi evde unutmuşum, o Yolculuk bu! İma edilen beyefendi aldırış et- iz — Hayır, hayır, burnumu silecek değilim. Burası da o kadar sicak Hi. Sözle alnımı sileceğim, o ka- Artık bu kadarı da fazla idi.Yol. <ular hep bir ağızdan taarruza ha- zır bir vaziyete geçmişlerdi. Fıtr- tananın nerdeyse kopacağını anlı. yan Cevat, halkında sağdan, so. lan söylenen sözlere ir ce olarak, hemen ayağa kalktı: ii — Ne yazık, dedi, maalesef biz- de terbiye ve nezaket kalmamış. Bu söz üzerine dayak yememek için, derhal kapıya © doğruldu ve başka bir kompartımana seçti, İz- | mite kadar bir kaç kompartıman değiştirip, bir hayli ziftlendiğini söylemeğe hacet yok. SEM | Halkevinde meccani temsil Halkevinden: 20 - 4 - 1934 cuma günü saat (20,30) da halkevinin Tepebaşın- da Meşrutiyet caddesindeki Bey - oğlu kısmında (İkizler) piyesi tem sil edilecektir. Davetiye yoktur. | Herkes gelebilir. Çocuk kabul e - dilmez. İ Güneşin Oğlu Hitay bir gün evvel bodrumda kraliçenin kendi kendine ağlıyarak konuştuğunu dinlemiş ve bu güzel kadının Bora'yı sevdiğini anlamış - tı. Hitay, hayret ve tereddüt içinde: “Acaba, rel, bu kadının kendisini sevdiğinden haberdar değil mi?,, diye düşünüyordu. Çoban kızı kra « Hiçeye acımağa başlamıştı. , Güneş'in Za sarayın bahçesin- ordu. “inan bahçeye çıkt. Reise, kur lağile duyduğu sözleri söylemek fırsatını bulmuştu. j Bora çoban kızını görünce ağaç- ların arasına dalıp uzaklaşmak iste di. Fakat Hitay, peşinden yürüdü ve seslendi: : -— Size söyliyeceklerim Biraz durunuz..! Hair Bora, çoban kızını yeni görüyor- muş gibi, başını arkasına çevirdi ve durdu. — Ne var, Hitay? Biran evvel var! Yazan: İskender FAHREDDİN — O da dileklerimden biridir. Fakat, size ondan daha mühim şey- ler söylemek isterim! Yüksek bir ceviz ağacının göl. gesi altında konuşma ğa başladılar, — Oyaser'in karısı mutlaka a sılacak mı? “ — Şüphesiz. Ölüm cezasını te- hire sebep yok. — Sebep mi yok?! Bu kadının a sılmasile, bir hakikat boğulup gi- decek. Çok acıyorum ona. — Bana daha fazla acıyacağını tahmin ederdim.. ! — Sizin hâşatmız için, canımı dişimle koparıp kurtların ağzına a- tabilirim, Fakat, kulağımla duydu- gum ve inandığım bir hakikat var: Öşaser'in zevcesi masumdur. — Beni öldürecekti. Üzerime kocasının hançerile atıldı. Onun ihanetine kendi gözlerimin şehade ti yetmez mi? — O kadın bu fenalığı, yanımı İ yaptığını söyliyerek düzeltmek is- MİLLİYET PERŞEMBE 19 NİSAN 1934 ŞIRKETLERDE Liman şirketi heyeti umumiyesi Liman şirketinin bundan bir müddet evvel yapılan heyeti umu- miyesinde Maliye vekâletinin mü - messili vekâletten kâfi derecede ta limat almadığından müzakerat ik- mal edilememişti. Dün şirket he - yeti umumiyesi tekrar toplanarak müzakerat ikmal edilmiştir. Şirketlerin saatleri Yeni ölçüler kanunu mucibince şirketlere ait olan su, elektrik ve havagazi saatlerinin de yeniden â- yarlanması lâzımdır. Ölçü ve âyar- İar baş müfettişliği bu husustaki nizamname mucibince şirketlerin kendi saatlerini âyarlamalarını ve müfettişlerin bunlar içinden lâa - lettayin yüzde 25 ini kontrol ede - ceğini bildirmiştir. Elektrik şirke- ti saatleri âyar etmeğe başlamış - tar. 600 seyyah geldi Dün şehrimize © Orontus ve Li- ticle vapürlarile 600 kadar İngi - liz ve Amerikalı seyyah gelmiş - tir. Seyyahlar bugün Pireye gide- ceklerdir. Orontus vapuru evvelki akşam Çanakkalede karaya oturmuş ise de iki saat sonra gene kendi ve- saiti ile yüzdürülmüştür. O zaman boğazdan geçmekte olan Liticia Yapuru imdadma yetişmiş ise de hariçten yardıma hüzum kalma - mıştır. Konferans ve konser | Köprpülü zade Fuat Bey yarı Alay köşkünde Güzel Sanatlar şu: besinde bir konferans verecektir. Konferansın mevzuu “İlim ve © sul” dür. Konferansı bir de kon ser takip edecektir. VAPURCULUK TURK ANONİM ŞİRKETİ İSTANBUL ACENTALIĞI Liman Han, Telefon: 22925 Trabzon yolu Dumlupinar “X.” PAZAR sünü Galata riitımndan saat 20 de kalkacak. Gidişte: Zon- guldak, İnebolu Ayancık, Samsun, Unye, Ordu, Gireson, Tirebolu, Gö- rele, Trabzon ve Rize. Dönüşte bun- lara ilâveten: Of; Sürmene ve Pulat. İsneye uğrayacaklır. İzmir sürat yolu SAKARYA vapuru 3 mayıs 934 gününden itibaren İSTANBUL ile İZMİR ara- sında sürat poslasıni yapacaktır. Bu vapur her PERŞEMBE günü GA- LATA rıhtımndan saat 14 te kalka” cak ve cuma günü 15 te İzmire va- racaktır. İzmirden Pazar günü saat 14 te kalkacak İstanbula (pazartesi günü saat 16 da gelecektir. ———--— İmroz yolu Her PERŞEMBE ünü Ge- lata rıhtamından saat 18 de TAY- YAR vapsrs kalkar. Gidiş ve dö- müşte mutat iskelelere uğrar, Mudanya yolu SAADET ve BARTIN vapurları cumartesi gününden maada HERGÜN #üat 9,30 da Topane rıhtımından kalkarlar, İl ! sizin aşkınizla “yanıyor. Sevgisini yehmmeyeti bu güzel kadın asılaca: ndan biğ te! mütcemür değildir. Size kavuşamıyacağı için ağlıyor ve başını bodrumdaki taşlara vu- ra vura can vermek istiyor. Reisin hayreti artmıştı. — Bunlardan haberim yok. Fa- kat, onun yüreğinde böyle bir ate- şin alevlenmesi disini mazur gösterebilir mi? Evvelâ beni öl dürmeğe gelmiş. Sonra beni sev- miş.. Fikrinden vazgeçmiş. Hem ben, dünyada beni sevecek bir ka- dın tasavvur etmiyorum. Sarayın dıvarlarında bir kitabe okudum.. Kadınlar, erkekleri kendi menfaat- leri için severlermiş. Oşaser'in ba- basına bir testi getirmişler.. Üze- rinde yılan başlı bir (kadın resmi varmış. Testici bu başı yanlışlıkla temiş.. Fakat, kral: “O vücuda, bu baş çok güzel yaraşmış!,, diyerek resmin tashihine lüzum görmemiş. Bu hikâye çok hoşuma gitti, Hitay! Sen de kadınsın ama.. Sözüm sa- na değil, erkekleri bir bakışla baş- tan çıkaran mahlüklara âittir. Sen dağlarda doğmus, dağlarda büyü- müş disi bir kaplansın! Fakat, ka- za ilk geldiği gece yapmağa teşeb- atma Mealli! emi sileeii labalık içinde doğan ve büyüyen kadınlar arasında senin gibisine | hesine ail | da azadan bazısı bir takrir (Başı 1 inci sahifede) raporu dün tetkike başlamıştır. Yeni meseleler Muhtelif cephelerden yapılan bu tetkikler yeni meseli meydana çıkarmaktadır. Ezcümle Esnaf Ban kasının alacağı olan 380 bin lira - nın 60 bininin şehrimizde tanın - mış üç maruf zatın zimmetinde ol- duğu anlaşılmıştır. Bu 60 bin lira- ya ait üç senet mahfuzdur. Diğer taraftan yapılan tetkikatta banka- nın alacaklarından 80 bin liranın müruru zamana uğradığı görülmüş tür. Maliye Vekâletinin de alacağı var Tahkik heyeti raporunda, Es- naf bankasının tezyidi sermaye i - çin Milli İktısat Bankasının tasfi- yesi esnasında 37 bin lira da bura- ye edileceği vakit, tasfiyeye Es - naf Bankası memur edilmişti. Es - naf Bankası, Milli Iktısat bankası nın tasfiye muamelesine başladı. Bu esnada 37 bin lira mikdarında olan parayı Esnaf bankası kendi kasasına aldı. Yoksa 37 bin lira Milli Iktisat bankasından devren ve sermaye tezyidi maksadile Es - naf Bankasma verilmiş değildir. Keyfiyeti o vakit, Ticaret müdür lüğü İktisat vekâletine bildirdi. İk tısat vekâleti, Esnaf bankasını tas fiye memurluğundan derhal azlet- 6. Fakat 37 bin lira ortadan kay - boldu. Milli Iktısat Bankası hükâ- met bankası idi. Binaenaleyh bu 37 bin lira Maliye Vekâletine ait bir para idi.,, Başka bir vapor Gene son defa yapılan tetkikler de, bundan beş sene evvel, şimdi Marsilyada bulunan ve o vakit Os manlı Bankas: erkânından olan M. Kantimir isminde bir zatın da Es- naf Bankasının vaziyetini tetkik e- derek bir rapor yazmış ve bu rapor da bankanın feci vaziyette olduğu nu bildirdiği anlaşılmıştır. Şehir Meclisi toplantısında Şehir Meclisi bugünlerde fevka lâde bir toplantı yaparak 1931 s€- kat'i hesap raporunda - ki münaziünfih vaziyette bulunan 578 bin lira meselesini müzakere vere » rek, Esnaf Bankası işinin tekrar mevzuu bahsedilmesini ve maka - mın izahat vermesini isteyecekler- dir. Muhittin Bey bekleniyor Bir müddetten beri Ankarada bulunan vali ve belediye reisi Mu- hittin Bey yarın şehrimize döne - cektir. Muhittin Beyin şehrimize avdetinde, Esnaf Bankasınm bu - günkü vaziyetini tenvir edecek ize hatta bulunacağı ümit edilmekte - dir. Muhittin Beyin bu izahatı ge- rek bankanın, gerek bankada muh telif memuriyetler alan belediye er kârunın vaziyetlerini oaydınlata - caktır. Bu itibarla Muhittin Beyin izahatı belediyeye ve belediye er - kânma atfedilen mürakabe mesu- liyetlerini ve vaktile yapılan te - şehbüslerin mahiyetini tenvir do - layısile kıymetli ve yerinde ola - caktır. Dahiliye Vekâletinin tetkikatı Alınan haberlere göre, Dahiliye vekâleti de müfettişleri vasıtasile tetkikat yaptıracaktır. Bu tetkik - lerde Esnaf bankasınm belediye i- le derecei alâkası, muhtelif beledi vazi: tetkik olunacaktır. Da- hiliye ve İktısat vekâletlerile müd wumiliğin yaptıracağı tetki - kat bilhassa, bankanın bu vaziye - lışkan bir delikanlı karşısmda sert bir kaya parçası gibi (o hareketsiz durursun! Halbuki Suriye kadın- ları, güneş karşısında çarçabuk €- riyen bir buz parçası gibi, erkeğin önünde derhal serilip gevşiyorlar. Ben Suriye kadmlarından çok kor- kuyorum, Hitay! Onların sevgileri beni kendilerinden büsbütün uzak- laştırıyorlar.. Onlardan nefret e- diyorum. — Demek ki Oşaser'in karısı: “Bora.. Bora..., diye can verecek ve sen, onun bu feryadını duyma- mak için kulaklarını kapıyacaksın, öyle mi? Güneş'in oğlu başmı sallıyarak: — Evet.. Dedi.. Ve başka bir şey söyle- meden yanmdan ayrıldı. Baykut (Semira) nın koynunda uyurken — Bir çubuk daha doldurayım mı? — Fena olmaz.. Bu gece neden çabuk uyuşmıyorum? Niçin başım her zamanki gibi dönmiyor? : zaman yorgun gelirdin.. Bir nefes çekince gözlerin kararm- dı, Halbuki üç gündür burada ya tıyorsun.. Yorgun değilsin! Hakkın var..! Afyon, yorgun- Re Üzkin Esnaf bankasının paraları te düşmesinde mesullerin kim ol - duğu ve bunların meydana çikarıl ması noktasında toplanmaktadır. Mesuliyet maddi ve mânevi olmak üzere iki cephe arzedecektir. Yol- suz ve teminalsız bir şekilde para ların sarfında hususi ve şi tele fon evleri verilip verilmediği, mü- rakabe vazifesinin Büsnü ifa edi- lip edilmediği bu mânevi mesuli - yetler arasındadır. Ayrıca, beledi- ye erkinından bankaya kimlerin borçlu olduğu, evvelce verilen mü- teaddit »aporların niçin nazarı dik kate alınmaması noktaları da belli başlı tetkik mevzuları olarak tes - bit olunmaktadır. Esnaf Bankasi - le alâkadar olan süt şirketinin if- lâsı şekli, şirketin meclisi idare a - zalarımın çoğunun belediye erkâ - rından müteşekkil olması, banka fena vaziyette olduğu halde idarei hususiyeden 78 bin liranın vaziye- ti bilinmeden mi verildiği cihetleri de tetkik mevzuları meyanındadır. Faik Bey istifa mı etmiş, azil mi edilmiş?.. Bankanın ilk müdürü Faik Bey beyanatmda bankadan istifa etti - ini söylüyordu. OO vakit banka meclisi idare azalığında bulunan Sezai Bey, Faik Beyin meclisi ida- re kararile vazifesinden çıkarıldı- ğını söylemektedir. Sabık Kütahya mebusu Hâkim Rıza ve sabık İs - tanbul valisi Haydar Beyler de ban| kanm meclişi idaresinde aza bulu nuyorlardı. Bankayı bu hale kim getirmiş?. Bankanın vaziyetini tetkik eden komisyon raporunda, Esnaf Ban- kasınm tayyare piyango bayiliği yapan mütekait malül Nazmi Bey- den de (40) bin lira alacağı oldu. ğunu zikrediyordu. Nazmi OBey dün kendisile görüşen bir muhar - ririmize demiştir ki: — Benim bankaya on para bor- cum yoktur. Satın aldığım bütün biletlerin parasını ödedim. Mah - kemede her zaman hesap verme- ğe amadeyim, Bankanın paraları - nın yolsuz bir şekilde sarfına âmil olanlar şimdi birer mevki sahibi o lan iki tanmmış zattır.,, Nazmi Bey ayrıca, bize şu mek tubu göndermiştir: Ben bir malül zabitim. Bütün malül ler gibi harpten sonra maişetimi temin etmek üzre hükümetimizin bir eseri lü- tüf ve stifati olarak tütün biyiyesi harp malâllerine verildiğinden mezkür dük- kânm tütün biyiyesi ruhsatiyesi de ba- na verildi. Piyango bil inin mezkör bankadan temini ve alımi keyfiyeti ile doğrudan doğruya Temsil ef. iştigal © derdi. Biletlerin dükkânda satılan kıs- mı üzerinde benim temettü hissem mev- cut değildi. Fakat hariçte vücudumun bana verdiği bir eza ve mihnet içinde taltığım biletlerin pek ehemmiyetsiz ©. lan kâri ise bana aitti. Bu tafsilâtı ver- mekten maksadım biletlerin tedariki i le iştizal eden İsmail ef., ile aramda hiç- bir Şirket mukavelenamesi mevcut olma- dığını beyandan ibarettir. Ismail efendi- nin biletleri ne tarzda tedarik ettiği key- fiyeti bana sit değildi, İsmail ef. bilet- leri tedarik eder ve hunlardan 200-300 tanesini verir hariçte satabildiklerimden bir hisse alırdım. Binaenaleyh İsmail e- fendinin snaf bankası ile hesaplarında zerrece iştirak hissem mevcut olmadığı gibi mumsileyhin ticari işlerinde imza etmiş olması melhuz olan bono, çek ve sair deyin senetlerinde de katiyyen im- zam ve iştirakim yoktur. Esasen bu ci- het mahkeme kuyudati ile sabit olmuş. tur. Binaenaleyh benim gibi kutlayamut geçinen ve ticaret sahasmda böyle 4000 lira değil fakat bu paranm çok dununda bir parayi bile, istikraz etmek kabiliye- bir para alamayacağı aşikârdir.” Alâiyeli Mahmut B.in telgrafı Ankarada bulunan o Alâiyeli Başı dönükler dünyanm en mesut ve tiyar o adamlarıdır. Haydi, çabuk getir çubuğu, Semira! Hamat dilberi, Baykut'un çubu- unu doldurdu.. Baykut kendi ken- dine söyleniyordu: — Batıyı siyah gölgeler sarın- ca gündüzü aramağa Gece, kuşlarım şen seslerini bo- ğuyor.. çiçeklerin güzel manzarası gözümeden siliniyor. Gündüzün bütün güzellikleri gecenin korkunç karanlığına gömülüp kayboluyor. Gözünden akan ılgın yaşlar, içim- de kuruyan yarayı ıslatıyor.. Ve ör seliyor, Baykut çubuğunu çekti.. Ağzın- daki zehirli dumanla o ciğerlerini şişirdi: — İçimde küllenen bir ateş var. Bu akşam batılarda gönlümün tüt- tüğünü görür gibi oldum. Göllerin üstüne pembe gölgeler düştü... Ve yükseklerden süzülen ejder ağızlı karanlıklar, benim içimden dökü- len bu pembe gölgeleri yutmağa başladı. Sevgilisinin yüzüne baktı.: Gecenin ağzı (o çok korkunçtur, Semira! Ben dünyada hiç bir şey- den korkmam... Ne yılan.. Ne ars- lan.. Ne kurt.. Ne kasırga.. Hepsi- le boğuşabilirim. Fakat, gece. On- YENİ NEŞRİYAT S Ti . a” “yeyi Muallimler Birliği mecmuası “Muallimler birliği mecn birliğin yeni idare heyeti tara? dan tekrar neşredilmeye b mıştır. Mecmuanın 35; nüshaları bir arada olmak güzel bir cilt halinde ç çinde pek mütenevvi ve kıy” münderecat vardır. Tavsiye AKBABA Şair Mehmet Akifin yeni dığı (Derviş Ahmet) isimli” rikulâde nefis mizahi bir hikâye ile Yusuf Ziya (Susmak sanati) isimli zarif kalesi , Orhan Seyfi Beyin tencerenin sergüzeşti) pek hoş mülâkatı, Ercüment rem Beyin hikâyesi, daha bir hikâyeler, fıkralar , : renkli resimler bugün çıkan hayi söslüyor. Akbaba, gerek münderi rek tabı güzelliği itibarile ketimizin emsalsiz bir meci r. Afrika vahşileri arası Afrika vahşileri arasına düşen zun seneler vahşilerle beraber ba) Ten Narullah Bey ismindeki bir zabitinin meraklı ve hey&cen güzeşt ve macerasını tasvir eden! ser Maarif kütüphanesi tarafın ma forma neşredilmeğe baş! 9 uncu forma çıkmıştır. Bedi Bey tarafından Türkiyede ilk zılan ve tefrikası esnasında büyük Jâkn ve rağbet kazanan bu eser ederiz, Hamle Ağaç kültürünün yayılması, mancılık sahasında bir inkılâp getirilmesi gayelerile ortaya memleketimizde orijinal bir kan ilk ağaçcılık ve Ormancılık m olan (Hamle) nın 2 inci kıymetli yazılarla neşredilmiştir. * ye ederiz. Haftanın ikinci sayısı «Hafta» gazetesinin ikinci 843 gin yazılar ve resimlerle çıktı. sokini nereye göz koydu?) harrem Feyzi Beyin siyasi bir sinden mada mecmaayı dolduran! yazı, makaleler ve mütenevvi, mündericat veresimleri vardır. Holivut Holivut'un 18 Nisan nushası kadan gelen en son arti, yeni sinema haberleri ile tir. ZAYİ — 7 Şubat 934 tarihinde Fakültesinden aldığım 1454 hüviyet cüzdanım: zayi ettim. Y: alacağımdan hükmü yoktur. z Mahmut beyden de dün şu © grafı aldık: 17 nisan Milliyet gazi Esnaf Bankası macerası ti lirken bankaya borçlu olan lâs ettiği o yazılan süt şirke müdürü ve ayni zamanda b nın meclisi idare azası zikrediliyor. Hiç bir zaman, şirketi müdürü © olmadım. süt şirketile hiç bir şekilde bi vakit münasebet ve alâkam medi. Bundan beş altı sene & Esnaf Bankasına hissedar o Az bir müddet meclisi "i bulundum. İstifa ederek çeki zararla hisselerimi sattım, Alâiyeli zade Mi zı o kadar büyük ve dişleri dar keskin ki.. İnsan sen te onun içine düşerse, bir di yata dönemez. Semira, delikanlının yi turmuştu.. Kollarını boynuna doladı? — Karanlıktan niçin bu şikâyet ediyorsun, Baykut? nın tepesinde (Semira) adlı? dız doğarsa, karanlıktan $i hakkı olur mu? Hiç bir hiç bir yerde (o karanlıkta mıyacağım.. Sen gecelerin ağzma düşmiyeceksin.. ! Hayf çubuğunu.. Ve rahatça uyu — Uyuyamıyorum, Semir# kapaklarım devriliyor.. meğe başladı. Fakat, uyumuyol ğimi bir sırtlan pençesi nıyorum. Kafamın içinde bif rek yavrusu çöreklenmiş. B* kemirip duruyor.Sıkılıyoru! luyorum. Kafamı yiyen bu © ki, içimi sıkıp © koparan © #ff pençesini atamıyorum. bu sıkıntıdan kurtaramaz. Semira delikanlınm çu ağzma dayamıştı. — Biraz daha çek..! Ne yavrusu kalır.. Ne sırtlan P© Diyerek, Baykut'u zorla “

Bu sayıdan diğer sayfalar: