5 Eylül 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

5 Eylül 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Senahat intibaları: 2 Otomobille Avrupada 9000 kilometro Yedi asırlık bir lokantada yemek nasıl yenir?.. Altın kubbeli ev yaptıran prens niçin züğürt adam olmuş?.. Brenner geçidindeki gümrük ve pasaport muamelesi beş dakikada bitti. Italyadan çıkış, İtalyaya giriş kadar kolaydır. Memurlar, pasa- portları şöyle sathi (bir tetkikten sonra “çıkış, damgası vurdular.Oto mobil karnesinin de çıkış yaprağ kesildi ve bunun üzerine geçidin yolunu kapayan uzun direk jan- darmalar tarafından kaldırıldı. Otuz metre ileride Avusturya memurları bizi bekliyorlardı. Çok nazik bir Avusturya memuru oto- mobile kadar geldi ve evrakımızı aldı: — Dışarı çıkmak zahmetine kat anmağa lüzum yoktur. Birkaç dakika içinde muameleyi bitirip size kâğrıtlarınızı geri veririm, de- Filhakika memurun gümrük ku- lübesine girişi ile çıkışı arasından ancak bir kaç dakika geçti. Oto- mobil ka:nesi, (o pasaport ve diğer kâğıtlarla geri döndü. Elinde yol ları gösteren büyük bir de Avustur- ya barita-ı vardı dedi ki: — Avusturyanın bu tarafında | yolun sağ larafından süreceksiniz. | Schwartzwald'tan O şarka geçe - cek olursanız sol taratfan sürecek- siniz. Avusturyanın şarkında ye dan, garbında da sağdan sürülür. Hayret ettik. Bazı memleketler» de sağdan, bazı memleketlerde de soldan rürüldüğünü biliyorduk Fa- kat bir memleket (o hududu içinde bazı mınta rda sağdan, bazı mıntakalarda da soldan gidildiği- ni yeni öğreniyorduk. Avusturya memu'u bunu anlatırken,elinde tut tuğu bir kâğıdı o otomobilin camı üstüne yapıştırdı. — İşte dedi. Bu küçük Avustur- ya hariktasında hangi tarafta sağ- dan hangi taraftada soldan gidi- leceği gösteriliyor. — Siyah boyalı olan İnnsbruck havalisi, yani grap kısmında sağdan gidilir. Saloburg hava'isile şark taraflarında da sol- dan gidilir. Avusturyadan çıkınca- ya kadar harita camın üstünde kalem. Ayrılırken, bize verilen (yollar im fiatini sorduk. Memur anın biristlere ücretsiz ve- ini söyledi. — Maamafih dedi bir Şilin harç vereceksiniz. Sebebini sormadn yirmi beş ku- ruş kıymetinde olan bir şilimi ver- dik. Avusturya memuru bize bu- nun için bir makbuz keserken, bu anlattı : i. Huduttan çalışma saatl niz için almıyor. geçmiştir. Yani öğle tatil zamanıdır. Çalışma saatleri i- ginde geçilirse hiç bir harç alın- maz, Ancak hudut yirmi dört saat açıktır. Çalışma saatleri haricinde günün ve gecenin herhangi vaktin- de bir şilin mukabilinde geçilebilir. Bu izahattan dolayı nazik Avus- turya memuruna teşekkülremizi be- ATEŞ BÖCEKLERİ Yazan: Nezihe MUHİDDİN para kazanmağı kitaba uydurabil- mişti. Bundan yirmi sene evvel, kar şısma el pence kahve getirdiği za- man belki nefes almaktan bile kork tuğu Temyiz reisi saadetlâ Hacı Feyzullah efendi bugün sanki samimi bir rkadaşından bahseder merhum Feyzullah — diye söyleni- şinde seviyesini r eden bir ifa- de vardı. Fakat babası hiç işlenme- miş zekâsile © süslemeğe çalıştığı bu basit kurmazlıkları ancak eski tulumbacı Tığ Murat bey ve emsa- line yutturabilirdi. Fakat bu da bir bünerdi. Kendi de bütün arka- daşları şimdiden “şair,, ünvanını vermişlerdi. Demek emralinin ara- sında sivrile! rdu, Fakat bu ka- darı kâfi değildi. İstidatlarını, müs- tesnalığını yutmak için ağzı açıl mış kör bir kuyuya benziyen bu çorak muhilten sıyrılmak ancak bir fevkalâdeli': yanıta mütevakkıf- tı, Evet bir fevkali delik. Öyle ha- rikalı bir fevkalâdelik ki, onu bir hamlede. bu (karanlık âlemden, yan ettikten sonra, otomobilin ca- mı üstünde siyah ve kırmızıya bo- yalı Avusturya (o haritası olduğu halde Brenner geçidinden ayrıl. dık ve Avusturyanım içine doğru ilerlemieğe başladık. Yolun kena- rında yüzlerce metre devam eden mesafe içinde sık sık fasılalarla i- şaretlerin üstünde “Rechts Fahren,, yani sağ taraftan sürünüz itharı gö ze çarpıyordu. Avusturya hududuna girdikten sonra tesadüf ettiğimiz ilk yol par- çası bizi sukutu hayale uğrattı. İtal. | ya yollarını hiç bir memlekette bu- lamıyacağımızı biliyorduk. Fakat herhalde Avusturyada bozuk yol- lardan geçmeği £ beklemiyorduk. Memurun bize verdiği hariytayı tetkik ettik, Üçüncü smıf bir yol üstünden ilerlemekte olduğumuzu anladık. Maamafih o bu yolun çok devam etmiyeceği (o yolu gösteren çizginin mahiyetinden anlaşılıyor. du. Avusturyadaki yollar da kısım- kısımdır. Ve her kısım, yolu göste- ren çizginin mahiyetine göre deği- şir. Yuvarlaklarla gösterilen birin- ci sınıf asfalt yollar fransızca şöyle tarif ediliyordu: Trös bonne, en partie sans pous- sidre trâs bien pavâe. Ikinci sinf iyi şöse olan yol ge- ne haritada fransızca şöyle tarif e- dilmişti: Route bien entretenue bien apla- nie. Sonra üçüncü sınıf yol şöyle izah ediliyordu: Mediocre, de temps â autre bon- ne et mauvaise, Kesik çizgilerle gösterilen dör- düncü bir sınıf hakkında şu izahat veriliyordu: Mauvaise (Orniöres, ötroit) Sonuncu bir sınıf ta haç şeklin - de işaretlerle gösteriliyor ve şöyle izah ediliyordu: 'Trös mauvaise (grandes orni- öres) Büyük bir itina ve sadakatle yol- larm böyle tasnifi bize Avusturya otomobil kulübü hakkında bir iti- mat hissi verdi. Avusturyada bu- İunduğumuz müddet zarfında yol. lar hakkında verilen izaha passage tı. Fona denilen yel da fona çık- ti. Hiç bir sürpriz karşısında kal. madık. Yolculara bu derece & katle hizmet eden Avusturya oto- mobil kulübünü tebrik etmeği bir vicdan borcu biliyoruz. Brennes , birinci Dıf geniş asfalt yol başladı. Bu yol Italya yollarile mükayese edilecek derecede mükemmel Bir yoldur. Hafif bir meyil. Tatlı virajlar. Gü- zel ormanlar arasından yılankavi kıvrandıktan sonra Innsbruck şeh- sine geldik. Inmabruck' Avrüpanin) & hummalı o muhayyelesinde, müp- | e hem, ziyalarla kamaşan meçhül sa“ adet âlemine götürsün!. Nasıl bir fevkalâdelik yapacaktı.? Birden- bire bir yıldız gibi parlayıvermek için neler o yapmalıydı?! Yazdığı | çi şiirlerin bir çok mümtaz mahafile mensup genç kadm ve kızların na- zarı dikkatini kazanmış olduğunu arkadaşlarından işitiyordu. Hattâ mecmuada resmi Çi onu Şişlide bir apartımar ran bir hanımefendinin çaya davet ettiğini de söylemişlerdi. Necat arkadaşlarının ısrarına rağmen da- vet olunduğu çaya bir bahane bu- lup gitmemek için haylı irade kuv- veti sarfetmişti. Biliyordu ki öyle kibar mahafilde kendisine bir mev- ki temin edecek kadar henüz şöh- reti kâfi değildi. Aksarayda viran bir evde oturduğu, hele mübaşir Şaban efendinin oğlu olduğu mey- dana çıkacak olursa gülünç bir vazi ye'e düşeceğine (emindi. Öyle bir söhret ve muzafferiyet kazanmalı idi ki mübaşir ünvanını sempatize 30 ağustostan beri, ret, bugünl unutturabilirdi. Fakat bu şöhreti kazandıracak fevkalâdeliği “nere- den bulacaktı.? Zekâsı ancak ken- disince kübik ve fü bir kaç mısra yazabilmesine kifayet ro artisti olmak sesinin ahengi müs bu sanatte birdenbire yükselemez- di. Seneler lâzımdı. müzisiyen olmak mükemmel fikir- ler, Fakat çalışmak.. Uzun seneler çalışmak.. Vaziyetin buna asla mü- saadesi yok!, Bir roman. yazmak, içti bir hücum.. Hattâ biraz da aykırı bir siyaset bile göze rinde biraz durabiliyordu. Herhal- MİLLİYET ÇARŞAMBA Öz dilimizle | Dört günde Eskışehirden İstanbula varan telyazısı Bir tanıdık hanım vardır. Geçen bizde konuk (1) kalıyor, Uçak (2) birinci mülâzimi olan oğlu, annesinin konuk kaldığı gece- yi, bizim evde geçirecekti. Bekledik, gelmedi. Oğluna çok düşkün olan bir ananın, o gece gün doğuncıya kadar gözlerini kırpma. dığını söylemek istemez. Ertesi gü- nü, Yeşilköye telefonla sorduk. Ve öğrendik ki hanımın oğlu, öteki ar. kadaşlarile birlikte Eskişehire uç» muşlar. Fakat, gel de sinirli anayı buna inandır. Durup durup söyleniyor: — Neye bir telyazısı olsun gön - dermedi?.. Git gide kurantusu öyle arttı ki, kadıncağızın sağlığı bozuldu. Bir aralık Eskişehire sordurmak istedik. Karşılık alamamak korku. su ile ona da “peki!,, diyemedi. Böylece üstüste uykusuz, iki ge ce daha geçirdikten sonra, 2 eylül. de, Eskişehirden oğlunun kendi tu- ra (3) sile bir telyazısı aldık. An- cak, bu öyle bir telyazısı ki, Eskişe. höüden ayın (30) unda veriliyor ve Vaniköyüne eylülün ikinci günü riyor. Aradan geçen dört gün, tel. yazısı nerelere uğramış bilinmez. Manda arabasi olsa, Eskişehir den İstanbula daha çabuk gelir. Geri kalma rekorunu kıran bü tef yazısı yanımdadır. . İstiyen olursa gösterebilirim. Şimdi, sorsam, yeri değil midi, Sinirli bir ananın üzülmemesi çin Eskişehire inilir bir telyazısı nasıl oluyor da gün sonra yerine varıyor? Telyazısı işlerine bakanlar, uma. rem ki, banun niçin böyle olduğunu araştıracaklardır. M. SALAHADDIN W) Konuk — Misafir. © (2) Uşak — yare. (3) Tura — İmza. dönt en güzel şehirlerinden biridir. Şe- hir, etrafı Alp dağlarile çevrilmiş bir ovanın ortasında ve İnn mzh - rinin östündedir. Esasen adımı da bu nehirden alıyor. Orta devirden. beri italya ile Almanya arasındaki yolun üstünde bulunduğundan caret ve bilhassa askerlik bakımı! dan büyük ehemmiyeti haizdir. İnnsbruck'un geniş caddeleri ve bir çok ta meydanları vardır. Ek- ser binaları on yedinci asırdan kal- madır. Fakat daha çok eskileri var- dır. On beşinci asırda inşa edilen bir lokantanın kapısı önünde bura- da yemek yiyen meşhur insanların isimleri bir taş üstüne kazılmıştır. Krallar, prensler arasında bir de Tunus Beyi ve Napoleon Bona- parte'in ismi de vardır. e Sonuncu “meşhur,, adam 1923 senesinde ye- mek yiyen Siegfrisd wagner, yani Büyük Alman musikişinası Wag- ner'in oğludur. Bu on üçüncü asır lokantasına o zamandanberi “me$- | hur,, adam gitmediğine hükmederek biz daha eski bir lokanta ara- dık ve bulduk. Köprünün başında Ottoburg denilen bu lokanta 1234 senesinde yapılmıştı. (İstanbulun Türkler tarafndan < fethinden iki asır ve yirmi sene evel inşa edilen bu lokantaya girerken (sanki bir mabede giriyorduk. Hürmetle kapı- ların pencerelerin masaların önün- debilsin. Hattâ tantanalı bir şöh- vaziyetini tâmamile st dediği diyordu. Kendisini mükemmelen atabilecek kadar zeki idi. Fransız- cası yarım yamalak olduğu hal- de edebiyat lisanında kullanılan bütün teknik kelimeleri öğrenmiş- i. Ve onları meharetle sarfediyor- du. Tıpkı babası gibi. Kanunu ce- zadan, Mecelleden nasıl bahsedi- yorsa... Şimdi ona kuvvetli bir ik ham lâzımdı.. Zihninde bin bir fi- kir şimşekler gibi çakarken bunlar» dan bir tanesinin ü erinde iki da- edemiyordu. Çünkü tleri yoktu.. Bir tiyat Çehresi ve « Fakat insan i ahlâk sistemlerine kuvvetli karıştırarak hapishaneyi almak... İşte bunum üze- 5 EYLUL 1934 mez çekilen | Peştemallık!., Bir zamanlar, İstanbulun şerefli yerlerinde dükkân olanlar, bunu bir başkasına devredecekeri zaman dükkânı tutacak kimseden “peşte - mallık, namı altında, bir para alır- lardı. Bu para, iki kiracı arasında, bir nevi hava oyunu idi. Galatada ve Beyoğlunda (o öyle dükkânlar vardı ki, peştemallığına 3-5 bin lira verildiği halde ele geçiri #emezdi. Dünyayı içine alan umumi buhran ,peştemallığa oda nihayet verdi. Geçen gün, aramızda, satışların durgunluğundan bahsediliyordu . Ortaya bu peştemallık sözü çık- &ı. Tanıdıklardan birinin, dükkânı- nı 300 lira peştemallıkla başkasına satmak istediği halde müşteri bula- madığını anlattılar. Bir aralık, içlerinden biri: —Eskiden olsaydı, en aşağı 1000 dira peştemallığı vardı!., Diyecek oldu. Öteki güldü: — O devirler geçti, azizim... di bütün dünya çıplaklığa özeni - yor. Herkes peştemalı ne yapsın? KULAK MISAFIRI OLUM Sabık Cemiyeti Belediye azasından amiral Mehmet Hikmet Paşa vefat et- miştir. Cenaze namazı bugünkü çarşam- ba günü öğle vakti Beşiktaşta Sinan Pa- $a camiinde kılındıktan sonra Yahya Efendi dergâhındaki makperci mahsusa- sına defnedilecektir. YENİ NEŞRİYAT Holivut Holivut'un Eylâl nushası Sil viya Sidney'in çok güzel renkli bir resmi ile en son sinema haberlerini havi olarak intişar etmiştir. de iğilerek geçtik. o Her şey eski, Asırlarca eski idi. Fakat hele yu- murta, et ve sebze (taze idi. Bize bunun da eskisini yedirmek istiye- ceklerinden korlumuştuk. Şaraba gelince bize bunun | eskisini içir- mekte garson © israr etti, Burada herşey asırlarla hesaplanır. Biz. bir asırlık şarap tavsiye — etti. Biz çeyrek asırlık içmeği düşünmi Maamafih yarım asırlık (üstünde uyuştuk. Mükemmel bir öğle yeme- ği yedikten sonra sokakları dolaş- mağa başladık. Lokantalara, otelle- re, mağazalara hayvan ve kuş ad- ları verilmişti. Atım kartal. Beyaz beygir, kırmızı horoz o “Goldene dackl,, yani altın dam denilen züğürt Frederick namında bir prons tara- fından inşa edilmiş bir bina önü- ne geldik. 1425 senesinde yapılan bu binanın hakikaten altından olan damı güneş içinde parlıyor ve göz- lerimizi kamaştırıyordu. Buna 1500 senesinde imparator o Maximilian da yaldızlı bir balkon ilâve etmiş. Fakat züğürt Frederickin kısmı ha- kiki altın kaplamalı. Altın damlı €v yaptıran adama neden züğürt denildiğini anlamağa | çalışırken içimizden biri bunun cevabını bul. du: — Kim bilir dedi. o Belkide bu evi yaptırdı diye züğürtlemiş.. de matbuatta dedikodu yaptırma- ğa bir zemin idi bu... Bir kaç ileri gelen muharririn yüzüne gülmek. Bir kaç gazete mensubu genç arka- daşa rica etmek epeyce işine yara- yabilirdi.. Romanr için aklına ge- len mevzuların hepsini parlak ve vaitkâr buluyordu. Eevvelâ, bu fikrin plânını hazır. lamak için arkadaşlarile Beyoğlun» nun eski çay salonlarında buluş. mak, oralarda edebi münakaşalar yapmak lâzımdı. Halbuki cebinde buçuk lirası vardı. Buna ir çok ihtiyaçlar: Eldive- ni eskimişti, kravatı arkadaşları a- rasında çok görülmüştü, yenilemek icap ediyordu. O kadar dalgındı ki, annesinin içeri girdiğini duymadı. Kadınca» Zız derin bir endişe ile: — Ne oluyorsun o Necat?! diye bağırınca başmı kaldırdığı zaman beyninin ne kadar kurşunlaşmış olduğunu hissetti. Yüzü ve gözleri kıpkırmızı olmuştu. Annepi büsbü- tün meraklandı: NE — Ayol seni bir gün kan boğa- cak evlâdım — diye dizlerini döve döve karşısındaki sedire oturdu. — Ah Necat gene söylüyeceğim. Babanın sözünü dinlemeli imdi pişman oluyorsun değil mi? le ya ayda elli lira bu.. Bol bol KE İstanbul kumandanlığı sa «|! tinalma komisyonu ilânları || 1, Fırka Satınalma Komis- yohuündan : Fırka kıt'atı ihtiyacı için (20) bin kilo pilavlık pirinç a- çık münakasaya konmuştur. I- lânda müsavi fasılalarla yazıl- madığından ihalesi 10 Eylül 934 pazartesi günü saat 15 de- dir. Taliplerin nümune ve şart nameyi görmek üzere her gün ve münakasa günü iştirâk için de vaktinde teminatlariyle bir- likte Fındıklıda Satmalma ko- yonuna müracaatları. (76) (5089) 8676 .... 1. Fırka Satmalma Komis- yonundan : Fırka kıt'atı ihtiyacı için 210 ton tutuşturma odunu ilâ- nı aleni münakasa yapılması lâzım iken yanlışlıkla pazar- lıkla yazılmış olduğundan mü nakasa ile alınacaktır. Ihalesi 10 Eylül 934 pazartesi günü saat 14,30 dadır. Taliplerin şartnameyi görmek üzere her gün ve iştirâk edeceklerin de | o gün vaktinde teminatlariyle | birlikte Fındıklıda satınalma komisyonuna müracaatları. on (5100) 5677 siz 1. Fırka Satınalma Komis- nundan : İstanbul O Kumandanlığı kıtaatının kışlık ihtiyacı için ; Sobalarda yakılmak üzere 278 | ton Leva kömürü açık müna- | kasa ile almacaktır. İhalesi 16-9-934 pazar günü saat 15 tedir. Taliplerin şartnameyi görmek ve ihaleye iştirâk için İ de o gün Satmalma Komis- | yonunda bulunmaları. o (81) (5415) “e Gümüş Suyu hastanesi için 330 ton kok kömürü kapalı zarfla alınacaktır. İhalesi A Harik Sigortaları UNYON Hayat nızı Galatada tına arzeyleriz, Şartnamesi mucibince harcar böyle para sıkıntısı çekmez- din.. Parasızlıktan — srkılmıyorum diye yemin etsen vallahi inanmam, Necat annesine cevap verdi! — Eevet parasızlıktan sıkıldığı. mı senden saklamam anne.. Fakat elli lisa maaşlı kâtipliği kaçırdığım için hiç müteessir değilim. Sana şimdi nasıl anlatayım bilmem ki. Yapılacak bir çok mühim işlerim var, Şiddetle paraya i Fakat yalnız bir kaç gün için. Ka- dıncağızın annelik tarafı gene yu- muşamağa © başlamıştı. Oğlunun yaşında bir erkeğin ev bark geçin- dirmesine alışmış olan Sabriye ha- nım Necatın o ihmalkârlığına kız- maktan kendini alamamakla bera- ber yakışıklı biricik evlâdının muz- darip olmasına da gönlü razı olamı- yordu. Davgınca bir eda ile: — Mademki bu kadar ihtiyacın var. Sana babanın Haberi olmadan dükkân kirasınm yarısı vereyim.. Fakat Allah aşkına ( sinemalarda ziyan sebil etme... Necat aci acı gülüyordu. Başını, salladı. : — Dükkün kirasının yarısmı de- ğil, hepsini versen gene yetişmez! Dedi. Kadıncağız boğulur > — Ne dedin... ne dedin yetişmez mi?! Allah seni rslah et » Kaza SİGORTASINA yaptırmız; Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınıZ. Telefon : 4.4888, İLAN “Deutsche Levante Lânje, ,'r” da: “Sofya ,, vapurunda bözün yapılacak olan mersi” yarın saat 17 ye bırakıldığı muhterem davetlilerin malâ”” Tayyare Piyango müdürlüğü 5.000 adet talip olanların Eylülün 13 üncü Perşembe günü A.Ş. | buçutka Komisyona müracaatları. (5378) gi kazandırabilecek mi?... boynuna sarılıp öptükt tüye ateş koy da şu ütüleyiver... diye ya! li kelimelerle şiirini ya?" sile şık lir Sila nın bağlanışımı <a Bitmedi ra diz siz Bugünkü program ISTANBUL : 880 Fi sen ders, 19 Piğk, 1900, ve (krem Ruşen, İŞ Kesuti beyler ve Veclbe 12120 Ası borsa bal 21.30 Süldyo ex ve tango orkastrast, 223 Khz. VARŞOVA, 1345 m. 1826 Viyolonsel konser. 18,3ö: Mustlii 8,50: ik. Ms Spor. — Musahabe. - keman viyolonsel ile iriyo T. rks be Alktünlite oner. Yas Re konseri 231 15: Plâk. 2345 823 Khz. BUKREŞ, 364 m. 15 Gündüz neşriyatı. W H yi BUDAPEŞTE, 550 pe pa komneri, Zi,10r “Madeni li radyo tiyatrosu. 23,10: aeg onseri. 24: Ki sigen “ 686 Kır. BELGRAT, 437 m. ROMA - NAPOLİ - BARİ 10: Plâk. —Musahabe, Ziy imi lirik LANO » TORINO - FLORANSAZ pe 21,45: Bir perdelik kı — Senfol Holser rad. Konserin deva: 880 Khz. BRESLAU, 316 m 1, Zi Kaan haberleri ovadı” # p len Chopin konsa Ka. KÖNİGSBERG 291 m. 20 Genç kız neşriyatı, 20,25 Org 21 Haberler, 21,10 Sar, 21,35 MİR 22 Varşovadan nakil, 2130 Taganni, barler, 23,30 Dans musiklal, 16-9.934 pazar günü saat ©” beştedir. Taliplerin şarta yi görmek üzere her gün P dıklıda Satınalma Komi$? nuna müracaatları ve iştirök edeceklerin teminat mektiff" rile birlikte ihale günü vk, muayyende Satmalma Komi” yonunda bulunmaları. (79) (5414) iş tü ETSE ve Otomobil kA ii li Ünyen Hanmda Kâin EAT Pi 5608, Tİ TEKE E 1 E e Z Ep me fi takvimin a 5 ei, EŞE Ee Pr me si # — Ne zannediyorsun anne mahalle kahvesine çıkacak * lim, ... Başlıyacağım mühis biraz fedakâr ol * Ta mi Ni li — Ne söylüyorsun anne şöhret, hem para, hem Sabriye Hanım düşünesl celi odadan çıktı... On d ra içeri girdiği zaman * kıştırdığı kâğıtları oğluna " — İşte - dedi - sana Ama beni mahçup etme mürasip bir iş bul... Ban harçlığı verdiğin zaman > bul neti” SEZELE, Ey KEŞ İİ peki kabarsın. . . Necat yirmi lirayı fena Sevinçle yerinden turladı. e! anne” ef He — Teşekkür ederim #4 Ber e Sabriye Hanım dışar Necat masasmın beri tık keyfi yerine gelmişti” O ke mânâlz noktalar, aklınca Sö b tam Tadi Gr üste Fa ZER ladr. Sokağa çıktığı Fe HİZ -

Bu sayıdan diğer sayfalar: