1 Mart 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

1 Mart 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A e i ik | 1 — Londra beyannamesinden vrupa hâlâ Londra beyana - mesinin siyasi havası içinde yaşıyor. Fransa ve İngiltere Başbakan- şişleri Bi ii rasmdaki sonı n bu be - yas.name ile agir barış yeni bir düzene bağlanmak isteniliyordu. Garp Lokarnosu yeni bir hava mukavelesi ile takviye edilecek. Almanya orta Avrupa statülkosunun muhafazası için Roma'da imzalanan protokollara girecek. Şarkta statükonun muhafazası için yapılacak kombinezona girecek. o Sonra da silâh #müsavatı tanmacak ve Uluslar Derne - ğine de geri dönecek, İşte Londra görüşmelerinde varılan neticelerin hülâsası budur. o Ancak bu noktaların hepsinde de ısrar eden devlet Fransa idi, İngiltere yalnız garp Lokar- nosunu takviye edecek hava mukavele. sile yakından alâkadar oldu. Orta Av - rupada statükonun muhafazası için ata- cağı adım, bu statüko tehlikeye düştüğü Şark büsbütün kayt kaldı. Bununla beraber, Fransa ile arasmdaki tesanüdü bozma - mak için bu kombinezonlara girmelerini Almanlara tavsiye etti, 2 — Alman cevabı ve Fransa A Umanya bunu bildiği içindir ki verdiği cevapta Garp Lokar - nosunu takviye edecek olan hava muka- velesine girmeğe taraftar olduğunu bil noktalara temas bile etme- gn leri noktayı kabul ettiler. Diğerlerini sa ile geçiştirdiler. Fransızlar bu Al- cevabını kötü niyete hamlettiler: Kendilerile İngiltere'nin arasını açmağa matuf bir entrika karşısında bulunduk» larım sandılar. Bu kanaatı takviye ede- cek bir nokta da şu idi ki Almanya ce- vabında İngiltere ile hususi müzakereye girişmeyi teklif ediyordu. Bunum için Fransızlar, İngiltere ile Fransa arasın- daki tesanüdün muhafazası için Alman- ya'ya verilecek cevabın müştereken ve- rilmesini ve eğer bir İngiliz Bakanı Ber- e Dışişleri Bakanile temas ettikten sonra gitmesini ileri sürdüler. Böyle bir yolu İngilzler doğru bul - > Çünkü a karşı bir kir vaziyet mey- direceğini biliyorlar. terek cevap verilmediği gibi, Dışişleri Bakanı Berline gitmezden ev- vel Fransız Dış işleri Bakanını resmen 2i- rafından İngiliz kamu msnsisi halel da bir konferan: vermek üzere Parise gi Dünkü pertembe Beredikdi Hiülkmie yalar 15 Avrupada sulhu takviye etmek için garpta olduğu gibi, Orta Avrupada ve şarki Avrupa" da da sulhu takviye © etmek lâzimdir. yalnız Sulh mez. Görülüyor ki bu, Fransız noktai na- zarma uygun olan bir tezdir. Rusyanın böyle Avrupa sulhunu hafaraya: tarafin bir danlak olarak or Saya mslmmsi agiizleri Lokarno- suna karşı alâkalandırdı. Şimdiye kadar Fransa ile tesanüdü muhafaza için buna taraftar görünen İngilizlerin gözleri ö- MIS tefrika: 117 “ seyahate ci >>: mıntıkada takviye edile- | son- ra Moskova'ya da gi mevzuubahis- tir, Varşova da yol üzerinde olduğun - dan orada durmadan geçmek Lehistan istiska) demek olacağından orada da ka- lacalıtır, Görülüyor ki İngiliz Dışişleri Bakanma uzun bir yol göründü. Bu yo- Jun sonu ne olacak? İşi her herkesin büyük bir alâka ile sorduğu sual budur. 4 — Avusturya bakanlarının seyahati afta arası Avusturya Başba - kanı, beraberinde Dışişleri Ba- kanı olduğu halde önce Paris'i, sonra da Londra'yı ziyaret etti. Bu ziyaretin, Ro- ma protokoli Avusturya'ya verilen yeni teminat için İngiltere ve Fransa'ya teşekkür maksadile yapıldığı söyleniyor» sa da bunda © Avusturya'da Habsburg Hanodanını ihya için zemin hazırlamak lik taraftarı olduğu gizli bir iş değildir. Diğer taraftan böyle bir mesele görüşü mediği de bildirilmektedir. Ziyaretin s0- bebi şu olsa gerektir: Avusturya devlet adamları, Roma ile Viyana arasında me- | kik dokumaktadırlar, Bu, birtakım dedi- kodulara sebep oluyor. Gerçek Roma ile bu kadar yakın temas ve diğer devlet leri ihmal, İtalya ile Avusturya aratın» daki münasebetlere garip bir renk ver- meğe başladı. Avusturya istiklâlini mü hafaza için her devletten ziyade İtalya- ya bağlanmış gibi görünüyor. Böyle bir vaziyeti bir dereceye kadar düzeltmek için olacaktır ki Avusturya Bakanları . Ancak terasları yaparken de Avusturya'yı alâkadar eden meseleler baekında görüşmüş olmaları tabii telâkki edilmelidir. $ — lialya - Habeşistan talya - Habeş anlaşamamazlığı azacık tavsryor gibi. İki devlet arasmdaki görüşmeden sonra şöyle bir anlaşmaya varılmak © üzere bulunduğu bildiriliyor: 1 — Habeşistan İtalyanın istediği taz- minetı ve tarziyeyi ve tir, 2 — İhtilaflı olan hudut üzerinde her İki taraf ta geri çekilerek on kilometre. Hik bitaraf bir mıntaka ayrılacaktır. « Bundan sönra nihai olarak hududun raber, İtalya hâlâ Somali'ye osker gön- deriyor. İtalyanlar bunu şu şekilde izah i Habeşistan ile aramızda ihti. We çıkmasına sebep, bizim Habeşlerle kı- yas edilecek olursa, Afrikada daha az askerimiz bulunmasıdır. Nasil ki askeri takviye edince iler yo- in geldiler. Şimdı hududun çisilmesi içim müzakereye girişeceğimiz bir sırada ara. pazdaki skeri kuvet nisbeti daha denk akiemen bu sebeple mi askeri sev - kiyat devam ediyor; o yoksa başka bir Gn ile mi? Bunu zaman göstere- ... 6 — Altın dolar, kâğıt dolar merikada dünyanm büyük bir A alâka ile beklediği altın davası Home kararını o Amerika yüksek mahkemesi vermiştir. Dava şu idiz Ame- rika meclisten kanunla aldığı bir akiyedle doların kıymetini düşür- müştür. Sonra da gerek şirket tahvilât- larının, gerek ait tahvilât faizle» rinin kâğıt para ile tediyesi caiz olduğu hakında da RE bir İanun çıkar. mıştır. Halbuki bu tahviller üzerinde al- tn olarak © tediye edileceği yazılıdır. Tahvilât sehiilelyalan Sil bnm Dü olduğunu çünkü kanunu esasiye mugayir bulunduğunu iddin ederek ani “deneme,, dinlen teşmil edilecekti. Y: bir davadan iharetti. Mahkemenin kara- rı hükümetin ve meclisin lehine ve tah- e Yani dö- alran yaralara sürmek için merhem ver- mişlerdi. Ve onu a ufalan ıslandıkça büyüyen garib külâhtan halâs etmişlerdi. Genç saçlarmı dü- zelttirmişti. Taze derili yüzüne ar- tık güneş vurabiliyordu; sakalını da kazıtmıştı. Yayları atlarından ve atları yay- larından sağlam bir arabad lezzet- lerinin sırrı ncak Malatya kadınla- rı tarafında nbilinen enfes köfteleri yiyerek İzollu köprüsünü geçerken biran trttr, Teftişe çıkmış bir kaymakamdan farksızdı. Püsküllü” perdelerini u- gurarak giden arabanın arkasından gose sanki korkarak kaçıyordu. O. pun daha sekiz gün evvel masallar- aki ejderlerin dili gibi tabanları- ma yapışdığını, dizlerinde derman İarakmadığmı düşündü. Güldür” Müsli: Hazmi Şahap Aaiinikamı ma: da pebok sin ULİYET CU (öz dimi YLUYKAYE LEŞ Bana eke pens ucuz yaşanılır) Büyük ikramiye bir yer midir? İstanbul, ucuz yaşanır bir yer mi dir? Bu sorguya kolayca karşılık verilemez. Çünkü İstanbul, bir ba. . kımdan çok ucuz yaşanan yerdir, bir bakımdan da çok pahalı. Sözgelişi ekmek unundan yapıl- muş bir simit elli paraya satılır. Sonra gene o undan yapılmış bir kurabiyenin tanesi beş kuruştur. İçine biraz şeker katıldığı için mi? hayır... Biri fırınlarda, öteki paslacı dükkânlarında satıldığı için. Toptan yağın eiyini 60; yaf. kanın en iyisi 15 - 20, etin — iyisi 45 kuruş iken, içi bol sovanla dol- durulmuş sözde kıymalı böreğin ki- losu 130 kuruştarı aşağı düşmüyor. Tavuklarımıza yedirmek için kilosunu bakkallardan altı kuruşa aldığımız arpayı, biraz şerbetçi 0- ta ve bol terkos süyu ile b, İitresini 37,5 o kuruşa satıyorlar. Balıkpazarında yüzüne bakmadığı- mız balıkların içini aş evlerinde pi. rinele doldurub, tanesini 25 kuru- şa yattarayorlar, Sözün kısası, ye- nilecek şeylerin hamile olgunu, çiyi ile pişmişi arasında, öyle göze çar- pan aykırılıklar var ki değme git- sin. Bu aykırılığı ortadan kaldırabil- diğimiz gün, İstanbulun da adımı ucuz yaşanır yerler arasında saya. biliriz. Salâhaddin GÜNGÖR VEFAT Merhum Mehmet Raşit paşa keri- mesi ve merhum eczacı o kaymakam Bay Refik'in haremi, kaymakam Şev- ket, Doktor Mukim ve profesör dok- tor Kadri Raşit'in hemşiresi, Atina s6- faret başkâtibi Rıfkı Refik'in, Sıhhat Vekâleti müdürlerinden Doktor Nihat Refik'in ve Berlin Sefareti kâtiplerin- den Nihat Refik'in | ve Kız muallim mektebi Fransızca muallimi Refika" nn valdesi Bayan Neyir vefat e tir. Cenazesi buğünkü cuma günü Ni- #antaşmda Güzelbahçe sokağında it ri apartmandan öğle vakti kaldırı - larak cenaze namazı Teşvikiye cami- inde kılıdıktan sona aile makberesine defonlunacaktır. silât için Avusturya sefametkmecslne VE bilet ve âtlr nakliyat için Nükte acentalarma müracaat. 1623 Beyoğlu cü sulh hukuk mah- kemesinden: Pangaltıda İcadiye soka- ğında (13) No. lu hanede oturmakta İ- — 28-10-932 de ölen Verjinin terekö- ine mahikemece el konmuştur. Ilân gü- ali başlamak üzere alacaklı ve ve- receklilerin bir ay içinde mahkememize baş vurmaları ve alacaklarını kaydet- trmiyenler hakkında medeni | kamu- nun 561 ve 569 uncu maddeleri tatbik edileceği ilân olunur. (8713) —— ——— lar akli altına nazaran icabında İmikileii di - d altınla tediye edilecek diye yazılı olsa bile, tahvillerin kıymetten düşmüş kâğıt para ile tediye edilebileceği merkezindo- — Karar çok ehemmiyetlidir; çünkü milyonlarla hususi sermaye ve dev- ii borcu bununla alâkadar olduğu gibi, Cumherreisinin iktisadi kalkınma tedbir- rilmesine talik ettiği talebi, iktısadi kal kımma kanununun daha iki sene uzatıl - masını meclisten ii . A. ESMER Ve bir sigma tellendirerek gül: dü: — Kaçmamdan o korkmazsınız ya, . Nereye kaçaktı! Jandarma, kendinden ersindi; mavzerini gös- terdi; — Bana bava baş. Fal Fakat bizin avcının hiç şakası yoktur. Osman Fani oldukça zahmetli-ve ne- şesiz geçen uzun bir hayattan sonra, ni- hayet tekaöde sevkedilmişti. Artık bir körede, alacağı yarım karık maaşla ve bir de nasılsa gençliğinde satmadan elin- de kalan Tophane taraflarında bir dük- kân kirası ile geçinib gideceklerdi. Bu hayat, omuzda bir vazife ve mes'uliyet olmadığına göre, Osman Fani için tam istirmhat sayılırdı. Yalnız bu iğ m bayatını zehirle yen bir şey vardı: rin ve yorucu işin İs di bir hiç için hemen büzülüyor ve dü- zelinceye kadar da uzunca stırablı da- kikalar geçiriyordu. Onun için Osman * Fani kalbine son derece mukayyed bulunuyordu. Fen de bu kalbin üzerine başmı eğmiş ve ona yeknasak, sakin bir hayat yolu çizmiş- ü: — Kuvvetli heyecanlar kalbinizi büs- bütün bozabilir. Yani açıkçası kardiyat- sınız, bu hastalık oyun bozanlık etmek i- çin heran fırsat bekler, durur. Ona bu fırsatı verdiniz mi, gümleyip gittğini- zin resmidir. Bu möş'um ihtar Osman Faninin ve karısının bütün hareketlerinin mâzeme ol- 1 umut aldılar. Onlar için bir bil kuvvetli heyecanla kalbin büsbütün bo- zulmasma yol açacak bir hareket sayal- mamıştı. Hattâ bileti sandığ tılar ve artık üstünü i Eski hayat devam ediyordu. Lâkin tali vuracağı adamı © nasıl da biliyor. Ayn on birinde Osman Faniye iki yüz elli bi- nin onda biri tam yirmi beş bin lira bö- yük ileramiye çıktı. Bereket versin, karı- smun, kalbi sağlamdı, bereket versin, ka- pıya üşüşen bayileri kocasına sezdirme- don savmağa muvaffak ny Kalbi olmek ta hesaba dahil! Kocasmın ölümü hesaba dahildi ama, yirmi beş bin liradan da vazgeçilecek mi- di? Ne talisizlikti bu? Birden allma geldi. Evin doktorunu çağırdı: — Dektor. dedi, bu işi yaparannızı siz lastanım halini yaparsınız. Hı iliyorsunuz. Şöyle idare ei kollayarak kocama nihayet zengin olduğunu öğretiniz. Doktor bu vazifeyi kabul etti. Ziyare- te geliyormuş gibi Osman Faninin oda- sına girdi. Evvelâ dereden tepeden konuş tular ve doktor bir sırası getirib piyan- godan kazananlardan bahsetmeğe başla. dı. a birtakım faraziye yollarından ürerek yoklamak daha muvafık ola- dağını tahmin etmişti, Bir aralik sordu! — Meselâ şize; yüz tira çilemık olsay. dı, pe yapardınız? Çikar ya, piyango bu, başkalarına çıkar da vize neye çıkmasın? Farzedelim ki size yüz lira çıktı, ne yapar dımız?. Osman Fani dudaklarını büktü: — Yüz lira ile kalbim geneleşecek de- &il ya! dedi . O zaman doletor cesaret alarak rakamı biraz daha yükseltti: — Pekâlâ, farzedelim ki yöz ira değil de, bin lira çıktı, o zaman ne yapardınız? — Eh, bin lira bir para sayılır. Evin arkasındaki arsayı satın alırdım. Kümes- ler yaptırırdım. Bir tarafında tavuk bes- kedim. Bir tarafında çiçek yetiştirirdim. Doktor gülümsedi. İyi yoldan yürüdü. ünü hissediyordu : — Peki, bin lira değil de on bin lira gilin, ne yapardınız? Osman Fani başmı kaşıdı: — Hal, On bin Tira, o meseledir. On bin lira çıken bilir misin ne yaparım, şu karşıki Ali beylerin beyaz boyalı köş- künü görüyor musun? Bu köşk öteler- denberi benim hoşuma gider. Şimdi gali- ba satryormuş. Hele parayı yekten verir. sem, köşkü daha ucuza da alırım. Doktor iyiden iyiye kızışmıştı: , 77 Teli, dedi, cilveli hir kadına benzer, kimine güler, kimine surat asar. Farze- din ki, size en büyük ikramiye olan yirmi beş bin lira çıkmış bayi şimdi buraya ge- ib çatır çatır paraları sayıyor, o zaman taşı, ve ortasında zincira tulum sallanan bir sehpa vardı. Et. rafta kimse göremeyince ellerini çarparak bağırdı: Bacı! — Hey bacıılı. — Yahu insan yok mu burada? — Olmaz olur mu? ne istiyor. Evlerin bacalarından dumanlar | *487 tütüyordu. Gübreliklerde, tavuklar, hindiler, kazlar dolaşıyordu. Ber- Arabacının yanında oturan jan. İsrak bir kaynaktan bakraçlarını darma, Harput ağzile güzel şarkı- dolduran on üç on dört yaşlarında lar söylüyorılu. Fakat üç saattenbe- | bir kıza sordu : ri durmadan söylüyordu. Onun için artık Nazmiyi de, arabacıyı da bık- tırmıştı, Nihayet arabacı; — Arkadaş .. -— dedi — karnın da mracıkmadı? İki tarafı sık dutluklarla dolu bir yokuşu çıkıyorlardı. Nar ve kaysi — Yavrum ayran var mı sizde? rim yapmadık bugün... — Ama.. onda vardır. Kolunu, dört evli köyün, üç &- vinden iki üç yüz adım ötede ve bepsinden büyük bir eve doğru w- | bahçeleri arasmda küçük bir köyde | zatmıştı. Nazmi derhal o tarafa se- araba durunca; — Sahi be.. —diye söylendi jan- darma — cırcır böceği gibi bağır- dık durduk. Öyle acıkmışım ki... Nazmi uyuşan ayaklarını açmak için hemen arabadan atlamıştı; — Arkadaşlar... — dedi — se pette ne isterseniz var. — oh girtti. Jandarma; — Biz de isteriz! — diye bağır- muştı — — Olur olur. . Evin kapısı açıktı. Büyük dut a- gaçlarımın altında, açmış iki fidanın yanında bir dibek Tatlı bir kadın sesile verilmişti bu cevab.. Ve her tarafına Mahmu- diye altınları dizilmiş penbe baş | bir kadın, kapıya çıkmen kmalı avucu İle yüzünün burnundan aşa- Zusını örterek; — Aaa... — dedi — kimsin sen? — Canım kim olursam olayım.. Ayran içmeğe .... “Geldim,, diyecekti, fakat bu kelime boğa: kaldı. Kadın, harikulâde güzeldi. Insanın alnını ve gözlerini ısıtan bir ateş vardı bakışlarında... Hele endamı?. . Dar bir bel, yuvarlak omuzlu, gergin göğüslü bir gövdeyi, dünya- nım en güzel kalçalarına ve baldır- kocaman güller! larına kaynatıyordu. Yalnayaktı. Dirseklerine kadar * desi No, 188 Bay Selçuk, ikinciliği y sıl bir | srv Bugün M E Musik: JO HAN Öz Türkçe ile Bilmecemiz Geçen defaki bilmecemizi dı ler arasnda birinciliği Abidei Moda caddesi Bay Serki lardır. Matbaaya kadar lerini almaları kendilerinden rica olunuz Ceçan defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 45678 91011 sekiyor ve kazananlara hediyeler veriyoruz 4 Müddeti Pazartesi günü akşama kadardır. Yeni bilmecemiz 1284567891011 A a SOLDAN SAĞA » 1 — Dava 5, Nota 2 2 — Müşevsik olmalı 3 — lastma ilâcı 5. 4— İdam etmek 5. Atike 4, Nisa 8, cesire 3. Hariç 5, Nutuk & 5 Nota 2, Az sıcak 4 9 — Iyi giyinmiş adam 3, Muğbar olmak 6, 10 — Evlenmemiş kadın 3. 1 — Dem 3, Tevem, aynı batından 7. YUKARDAN AŞAĞI : 1 — Avdet etmek 6, yama 2 2 — Ayı yuvası 2, aynı adı olanlar & 3 — Söz”. 4 — Fona değil 3, aydınlık 4. 5— Bir şark vilâyetimiz 3, gı 6 — Rubıt edatı 2, gevşek dı 7 Misafirhane 4, Bakar 4. — Nota z 2 edatı 3 in yavrusu 4, Bir büyük hayvan 4, kümes hayvanı 3. 2 10— 1 — Tir Sert, Be yaparsmız! ii ellerini ve gözlerini kal. EL ey — Hey Allahım, dedi, bu yaşta o ka- dar para bana çoktur, vallahi doktor ha- n: bana yirmi beş bin lira çıksa, yarısını derhal size verirdim. O kadar iyiliğinizi gördük. Dektor bu sözü işitince birden dona- sıvalı kollarımın W ve > üst düğmesi a- çı; mintanımdan gözükerek çapkın bir göze bir çok şeyler öğreten ger- danmın Nazmi üzerinde yaptığı te- siri anlamıştı galiba ki, bol kirpik- li gözkapaklarını bir saniye kadar kapadı. Sonra yüzünde çapkın ve vaidlerle dolu bir gülümseme belir- di. Eve daldı. Nazminin kafası altüst olmuştu. Kadın! Aylardanberi hatırına gelmeyen ve senelerce göremiyeceğini zannet tiği kadın işte, bir dağ başmda, iki tezek yığının arasına yarı yarıya gömülmüş bir köy evinin kapısın» da karşısına çıkıvermiş ve... gene... aklını, fikrini alıvermişti. Kendini tutamadı; arkasından eve daldı. Un, dut pekmezi ve kuru yemiş kokan, yarı karanlık, ahır gibi bir yer... Sağ tarafta bir yaslaya bir inekle bir eşek bağlanmıştı. Tam ortada ateş dolu bir kuyu vardı. Bakına- rak ilerilerken ayağı bir bakraca çarptı. Çekinerek durdu. Ve bir- denbire aklı başma geldi: — Ne işim var benim burada? Fakat gene o anda birden, daha LE K''de Viyana musiki motifleri üzerine yapılmış filmlerin en mükemmeli Viyana, Aşk Beldesi N STRAUSS Oynıyanlar: MAGDA SCHNEİDER - WOLFF ALBACH- RETTY > Slezack - Georges Alesander Saat 11 de tenzilâtlı matize “ Birmemiş Senfoni yi Jİ WİLLY FORST* Böyle Bir Kız Unutulur mu? Filminde alkışlamağa hazırlan Bugünkü progr3? 19,30 Plâk neşriyatı, 19, TOE ötelinden nakil, çay saati, | Yaz 19,30 Çocuk snati: Hikâyeler, 1'e berler, 20, Keman solo - Nefa, refakatile, 20,30 Havayen İt ve arkadaşları, 21,15 Son Taba Radyo orkestrası, 22 Radyo emi mik VARŞOVA Çi 18416; Hafif musikd. 18,80 Bal LL se Konf 20: Plâk. 2020: e) Şarkılar. 20,451 Sözler. Z1,18: fendam eselenik kon ya O m g ir 1830, Komser, (ue arklar Sg » Acarbaycan ari sı ör ere meyriyat, 2406: hagi” 331 Ke M LA hn Bizitnin ile, operasi. 230, Senfonik konseri 22, Dam reyrE ği Ee BUDA xi ao Spor 904 19: Şen akeç. 19448: 201 Erkek kore ke K Mirai prog arms 2. rr BRESLAU, MA Almanyaya iade iymi, 23; Karnaval meşriymi. ( 202307 Rb arkaar benleri “ siki 24: Sem komi BÜKRE 4 13 — 16: ie slide, 202 Konferans il ir Şanfomik eşe ani Konteeman Kö, Bantenik konseri dersi 23,40: Pide. Yarınki program ISTANBUL: , 17,30: İnkilâb dersleri, naklen - İzmir saylâmı eri 18,30: Jimnastik, Bayan Senfoni N: 2 Becthaven. 19404 19,40; Spor Eşref namına konferans. Yer lâtı Esasiye kanununun ferde, tiği haklar.) 20,30 Bayan Bedri Demir caz. 21,18: Son haberiğ ef Radyo orkestrası, 22: Radyo *” e orkestrası, kaldı, gözleri değişti, yüzü çilli ve sonra sandalyeden aff” sahneyi gözetleyen karısı herfi, kaldırmağa ve ayıltmağı / Nafilel * Doktorun kalbi heyecanda" « | büyük bir şiddetle, kadın içinde teprendiğini di da, etrafı kaba bir çevrilmiş yüksekçe bir şilte yığınları vardı. rinin arkasında penbe ” nün bir kenarı ilişir gibi ne... Güzel kadin din lambaç oynar gibi başı" çıkarıb bakıyor, vee Çe du. Nazmi de artık atıldı. Şilte “paaf! puuf!,, ederek Kadını ellerinden ia en e Ne kağlar da ılıktı bU Ee eğer ir yumuldu k klaştıkiça YAK e ln yanaklar dıran ılık nefesleri il€ 1 7 Fal gına dönmüştü. —Fatma! meredeği nedi yere düşmüntü

Bu sayıdan diğer sayfalar: