8 Aralık 1948 Tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 14

8 Aralık 1948 tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- 882 - SEBİLÜ RREşAD Gilt:1, sayız 24 - : ı.mcelerle bundan vaz gecerek Medayme nef- yetti. Hz. edildikten sonra yine İbni Sebe' şu Sozlerle ortaya atıldı: «Hz. Ali ölmedi o diridir; Meryem oğlu İsa gibi goge çıktı. Ahir zamanda tekrar gelecek' ve yeryüzünü adalet- le dolduracaktır. Ölen onua suretinde hir şey- tanıdır; Nâs onu öldü sandılar. Nasıl ki Hz. İ- sayı da Yahudilerle nasara öldü sandılar» dedi bunu her tarâfta böyle yayıyordu. . ' İşte İbni Sebe' rafiziliği bu üç esas üzeri- / ne kuruyor' ve Müslümanları parçelamak aki- delerini bozmak için memleket memleket köy . köy 'dolaşıyor, Ehli Beyte ve hassaten Aliye a- " şırı derecede muhabbeti bir akidei diniye ha- Hine getiriyor, bunun aleyhine söz söylemenin / dinden çıkmakla bir olduğunu telkin ediyor, git- tiği yerlerde karışık ve şeytanca sualler sora- Yak halkın zihinlerini karma karışık bir hale “getiriyor ve bu muphem suallere kendisini na- î zarlârda yükseltiyor, kendi gıdemedıgı yerlere mektupîa başkalarını gönderiyordu. İbni Sebe'in kurduğu Rafizilik o kadar ta- “ aşsupla hareket ediyordu ki, kimisi Hz. Alinin ilâh olduğunu, kimisi nebiyyi natık olduğunu, * kimisi de kendisine itaat vacip olduğunu söy- İyor, her üçü de gerek nasbetmek, gerek vasi- yet bakımından; açık ve gizli her yönden İHiz. Ali ile onun evlâdına tahsis edilmiş oldugunu sını zulüm sayıyordu. Bunlara göre mıamet *yani devlet reisliği, âmmenin ihtiyar ve intiha- :biyle değil, nasib ile, verasetledir, yani evlâttâan — —.. evlâdadır. Bu mkam ise yalnız Ali evlâdının- dır. Bu, erkâni dinden bir kaziyei usüliyedir. Böyle bir şeyi peygamber ihmal edemezdi, o- nu Aliye ve evlâdına vasıyet etti. Eshap bunu bildikleri halde, peygamberden sonra onâ tâbi oh-nadıklaıından delâlete düştüler. (Devamı 'var) EERAP FARMASONLUK ATATÜRK YOLU MUDUR (Sahife 377 den dev.am) maruz kalırken mason tarıkat ehlinin 'boyîe ka— nun fevkinde bir imtiyazı haiz olması, et- vekillerini alâkadar eden bir mesle değil midir? :Şayanı dikkattir ki bu hususta ne Demok- rat Parti, ne de MiHet Partisi, hiç hir şey söyle- miyorlar. Onlar da bu ahval karşısında: gözle- rini kapamışlar, kulaklarımı tıkamışlar, mason tarikatinin bu fevkalkanun haiz olduğu imtiya- zın esbabını sormağa İüzum gormuyorlar Mekteplere dın deıslerı konuyor, Atatürk yohmdan ayrılıyor! diye mugalata yapan Halk Partisi, masonlugun hurtlamasını ve mem lekete yayılmasını. Atatürk yolundan ayrılmak saymıyor mu? Afatürk masonları memleket için muzir “görmüş, dağıtmıştı. Atatürk yolıııi— dan aytilıyoruz, diyenler siye bu teşekkülün . yayılmasını hoş görüyorlar da, mekteplere 'din ' dersleri konuyor, diye Atatürk yolundan ayrı- hyoruz, feryadında * bulunuyorlar? Ne kadar soguk ve sahte feryat asonlar, kanun hılafına olarak, boyle ic- . rayı faaliyet edip şebekelerini genişletmek üze- re fevkalâde içtimalar akdederken, buna kar- şı Mmilletin mukaddesatını muhafaza ve müdafaa yohında toplu bir halde cahsmak için ne yapmak ür? Hiç” bir şey yapılamaz. Çünkü Cemıyetler Ka.nunu dini mahiyette bir dernek "teşkilini megetmıştır Din namına toplu bir ae — ——— —e ——— —— —— ——— —— halde, herhangi bir faahyette bulunmak ı.mkaıı " haricindedir. Bu hususta millet kıskıvrak bağ- . lıdır. Hiç bir Milletvekili millet kürsüsüne ç- kıp da demiyor ki: — HEfendiler, dinsizlik umdelerine muste - nid beynelmilel bir Yahudi tesisi olan, kökü di- şarda bulunan ve gayesini — gizleyen maskeli bir dernek, kanun hilâfına olarak icrayı faali - yette serbest olduğu halde, din namına bir der- - nek -teşkilinin şiddetle menedilmesi, demaokrasi - ile kabili telif midir?. İf Acaba Milletvekilleri kerkularından mı bu suali soramıyorlar? Ne der iniz? Bu hususta Diyanet Riyasetine de mühim bir vazife terettüb ediyor. Farmasohlar din aley hinde istedikleri gıbı çalışmakta serbest olduk- ları halde, dinin inkişafı ve tealisi için bir der- nek teşkili hakkındaki kanuat memnuiyeti ber- taraf etmek hususunda Jâzımgelen teşebbüsat- ta bulunması, en mutehatl:ır'ı bir vecibedir. Di- ne kaısı böyle ağır bir baskı ve tazyik, Rusya- K dan başka, dünyanın hiç bir yerinde yoktur.. Bu, ne demokrasi ile, ne vicdan hü_rriyetile, ne “din hürriyetile, ne insan - yasa ile aslâ kabili telif değildir. Dinsizliğe ve ahlâksızlığa karşı mı'lletçe toplu bir halde çalışmak için din üzerinde buü müthiş baskıyı kaldırmak zaruridir. Yoksa bu ” € İ gidişle çok geçmeden ne dL. kalacak ne dıya-_ c net... Eşref Edip haklarile, ne de ana —

Bu sayıdan diğer sayfalar: