30 Mayıs 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

30 Mayıs 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1711—26 UYANIŞ 413 İndettahkik boş, fakat kendisi için haber gön- deren yerli bir yolcu namına kapalı tutulan bir odacık varmış; sahibi olan bir kadını buldurduk; buldurduk ama mübarek inatmı inat... bir türlü razı olup kapıyı açmıyor. Ne yapmalı!... Dilinden, huyundan anlayan ada- mım oğraşa, anlaşa nihayet kandırmağa mu- vaffak oldu; kadın da o güzelim kâşaneyi açtı; ben de içine girdim. İki buçuk metro murabbanı geçmeyen bu kümes, benim için o yoklukta hakikaten bir kâşane hükmündeydil... Bir tarafında daradar seyyar karyolamı kurdurdum; ortaya da portatif amasamı açtırdım; üzerinde,basık tavana asılmış — körkandil — lambanın altında — alel'usul — bir kaç rafadan yumurta, bir fincan kakavlu sütten ibaret akşam taamını ettim, üstüne bir iki kaşık da reçel yiyip kahvemi de içince artık keyfim yerine gelmişti. Biraz oturmağa mecalim yoktu; hemen yatağa uzandım; sözde uyuyup rahat edecektim!... Hey- hat... Nerede!... Beheyhteki, göze görünmez, gece misafirleri meğer burada da mebzülen varmış... Çarlıstona başladılar... Uyuya bilmek kabilmi!... Evrile çevrile bir azap çilesi &eçir- meğe başlâdım. Bir şeyle müteselli idim: nihâyet yorulacak ve bir kaç saat olsun uyuyacağım... Gâliba biraz dalar gibi olmuşum; fakat çok sürmedi gene uyandım: beraber bulundurduğum cep elektirik lambasiyla saata baktım: iki... Daha sabaha haylı var. Ancak bu uyanış pirelerin cürmü değildi; onlar nihayet yorgun düşürünceye kadar ograşmışlardı; hem de, fazla süren yor- gunluktan olacak, Oselin pireleri Beheyhinkiler kadar te'sir gösteremedi; birazcık uyuyabilmiş- tim... ve faydası var ki beni uykumdan eden, bu defa başka bir sebepti: dün Hucceylede pazar kuran köylülerden bu semt halkından, hayvan- ları, develeri ile Oselde geceleyenlerdi, Bu mübârekler, bu her şeye, her hâl ile teklifsiz yaşayan mahlükat, güneşin gurübile hemen uyurlar; gece yarısı kalkıp köylerine gitmeğe hazırlanırlar. İşte onların, sitma gör- memiş sesleri, kulak delici yaygaraları, gürültü- leri, bizim uykuyu de hırçın, ımatçı, vahşi etti, kaçırdı; nafile kıvrandım durdum. Hoş yattığım yer de, kalmak havesini bucak bucak kaçıracak bir haldeydi. Sabahı dar buldum; hemen derlenip topla- narak, erkence yola çıktım. *# *# — 4-1 - 1929 — Oselden Menahaya, ester yürüyişi, yedi sa- atta gidilir. Fakat bu yol o kadar yorucu, o kadar berbat ki anlatamam: korkunç inişler, yokuşlar. Çare yok, geçilecek; geçilecek. müthiş akabeler, Ne ise, yola revan olduk; Giderken etrafa bakmağa imkân olmıyordu; zira yolun adı yol- du; yoksa yol olduğunu anlatacak iz görmiyor- dum; onun için mutlaka öne, hayvanın bastığı yere bakılacak, ona göre vaz'iyet alınacak. Ufak bir gaflet düşmek kazasına mâl olurdu. Birde esterin yularını kullanmak da caiz değildi,çün- ki hayvanı şaşırtabilirdi. Onun için onun kendi- sevki tabiisine bırkmak icap ediyordu; zaten me- kâreci de bu hususu ihtar etmişti. Şükürki bu dağ yollarına alışık olan bu hayvanların, dikkatlı, ihtiyatlı yürüyüşleri insanı biraz mut- main ediyor. Menâha yolunun fazla yorgunluk vermesinin bir sebebi de benim gafletim oldu: esterin, öyle bildiğimiz gibi muntazam eğer takımı yok. Ge. niş, kaba bir semer; iki tarafına eşyadan ba- vul, çanta ufak yatak bağı gibi, şeyler bağlana- cak ortasına bir minder konacak, üstüne öyle.. Biçtiyi... timde bu oldu bununda cezasını çektim. Yo- Lâkin özengi yok. İşte benim gafle- kuşlarda arkaya doğru kayıyor, ksyvan ense- Bunda pek tehlike yoksa- da hayvanı yoruyordu. Ancak inişlerde iş öyle değildi: pek dik meyillerde insan adeta semerin üzerinde arka üstü üzanıyor, iniş sarsıntılarıyle- sine kapanıyordum. öne doğru kayıyor, düşecek bir vaz'iyet alıyor. Kaç defa bagırıp yanımdakilerden imdat istedim. Yetişip tuttular, düşüp yüvarlanmaktan kurtar- dılar. Bir çok yerlerde yüreğimi hoplatan, ürkün- tüler geçirten, hele soğuk terler döktüren bu akabe inişlerine, ileridekilerde de oğramamak için lazım gelen ihtiyatı daha şimdiden tasarla- mıştım: oğrayacağım yerlerde bulamayacağım özengi yerine kuvvetli tpten bir taklidini yap- tırmak!... Bunda muvaffak da oldum; Menâhada yerine getirdiğim bu kararımdan, ondan sonra istifade ettim, artık inişlerden rahatca geçebil- dim; kayıp düşme korküsndan kurtuldum. Saat 11.30 da, selametle Menâhaya vardık. Menâha, deniz yüzünden tam 2900 metro yüksekliğindedir. Halbu ki oraya varmak için yolda daha yükseklere, 2800 metroya kadarda tırmanmıştık. 3 — Devam ve sonu gelecek nushada—

Bu sayıdan diğer sayfalar: