10 Aralık 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

10 Aralık 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

cali Pençesi BİT serlâyha için.. Şair A, Sıprı B, dostumuz, bir müddet evvel bir gazebede «Söz. Arasında» daimi serlâvhası altında orijinal fikralar yazmağa başlamıştı, Evvelâ kım fastlalarla çıkan bu fıkraların son zamanlarda. ürüs uzalı ve nihayet büsbütün gözden kaybolduklarım gördüm. Üzüldüm. Diğer taraftan, bir zamavdanberi başku bir gaze: tede «Söz. Aramusdas daimi serlüvhalı bir sütun pey- dalilandı, Ben, bu serlâvba yakınlığına bakarak, ora dü kaybettiğimizi burada bulacağınızı sandım. S6 vindim, Fakat, sevincim kısa sürdü. İmza yerine ba Linea, Şu tamil gördüm Meliha oni, Gerçi <Tstlarımlı şairi zemini zamana göre mütemadiyen değişmeği şinr edinmiştir, ama İmzasını, gnüslcar olarak bile olsa, başka bir cinsiyet ifade eder şekle inkılatandan hoşlanacağım hiç zannetmem, Müstear erkek ismi bile takınmıyan 4. Sıprı B.in, Sacde Mikedes, Neriman Gayyur, Hatice Süreyya TL. lann urasına ka- rıştığını gömlüğüm gün, herhalde memnun olurum, Çünkü bu bana kendisinden bahse bir vesile dalit veriri Tavzihi tavzih — Geçende, <Kedi Pençesi sütu- nunda çikan o <P'ava eden şiir içim. serlâvbalı bir yagı elralında, o yazının neşrini takip eden hafta, bir tavzih neştine lüzüm görerek, kendisine bir ye- #ar taşına, kitabe yazdırmak için bir İlanım fara f#ndan müracant edilen serbest şiir yazın genç, Di ik gulrin, <eraynası!» şniri olmadığını kaytetmiştim. Bu tavzihin, her türlü iltibas bertaraf etmeğe kali geleceğini zannettiğim halde, bir mektup aldım. Bir kari, soruyor! «Bü iş için kendisine mürucaat edilmedi. ğini yazdığınız bu serbest şiir yazan genç, nüzik şair kim? Dava /» güiri olmad Yazıy İyi ama, «Deraynası!» şairi kim? Bunu bilmiyöruz;ki kendisine müracaat edilmiyen şairin kim olduğunu anlıyalıra! Bön, bu satırları okuyunen hayret ettim. «Deray- nasi» şairinin kim olduğunu bir Kari bilmesin! Doğrusu şaşılacak şey! Bari bu kari, kendi hilgi- sizliğini kendisinden başka karilere de teşmil eder tarzda, 4... bilmiyoruz, ki... anlbıyalım!s demeseydi! Her ne hal ise, bu meraklı kâriin müşkülümü halletmekten istinkül suretile, alâkasına kurşi bir nezaketsizlik göstermiş olmak istemem: Kendisine öyle bir iş icin mü racani edilmediğini kâylettiğim «Devajy- nasi /» şairi, Sırrı B, dir. Tevzi, böy- leçe tavzih olunur! SERVETİFÜNUN 23 Maziye Hitap. Hindin geniş bayır bucaklarındaki koyu renkli zambaklar ve papatyalar üzerine güneş kızıl saçlarını ibrim ibrim sundukça, Hint, oşk nağmeli gönüllerin tavafı olur, Hinte, tülden gömlekler, ipekten emlariler, inciden gordanlıklar ve elmastan başlıklar giyen Mehraceler fil üs tünde tahlraranlarlır dülaşıkça, Hint saltanat ihtiraslı bakışların tesellisi olur. İlinte, hayata küskün milyonlaren o Budist dervişler hurma ağaçları altında w Nirvana! Nirvana» diye haiykerdikça, Hint sarhoş vuhların hazin bir müsiki diyarı olur... Bu sözleri kendi kendime mrdldanıyorum. Fakat, ne » Hinlleki sambaklamın kokun, ae Mihrücelerin saltanat arabaları, me de afyonlu dervişlerin üldhileri benim vulumu okşuyor, Bilâkis; bu marıltılar bir istrap yudum gibi bağrımı sarsıyor, gönlümü kanatıyor v0 böymiz min içi isyan nidalarile çınlıyor... ve, maziye hitap ediyorum: Sen eğer altın aşıklar açan hükümdarların taçları gibi yalnız müze raflarını zinetlendir- seydin; — bügün sana ancak hayretle bakıp ge çerdim. Sen eğer mukaddes bir ismi tanıtmak icin senelerce cenkleşen ve binlerce... - yüzbinlerce insanan kanımı döktükten sonra yöğsinde bilüyet mişanını taşıyan muzaffer kumandanlar rın isimleri gibi, yalıaz tarik sahifelerimle Fak saydın; bugün karşında birkaç ürperişlen sonra esef eder kalırdım. Sen yalmz yeçmişlere ait terennüm izleri olsaydın, yalnız bir yığın lev- siyatı kucağında taşıyan yelak bir mezar olarak dursaydın, karşında bugün okadar yönlüm ka- namaz ve gözlerim yüşarmazdı... Pakat sen, ne yalnız müzelerin « Hüyret !» dedirten, saklı sakinleri olarak kalıyorsun, me de yalnız tarih > sahifelerinin ibret dersi olarak bülünuyürsun 1, Sen ne ölnsişlerin destanı, ne fanilerin mezarısın!. Sen, sırtında taşıdığın Kalın islirap zinetr- lerini boyunlarımıza takmak isteyen ve hâlâ içimizde yaşayan sırtikan bir hortlaksın. Din ve bugün milyonlarca zavallının. ah ve valları hep senin vebalin, senin musibetin, senin felü- ketin! Benden sana lânet... sana lânet!, Kemal Tevfik a

Bu sayıdan diğer sayfalar: