29 Ocak 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

29 Ocak 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 1860—165 Roman Tefrikası: 17 SERVETİFÜNÜUN 147 e JLKAŞK Şiş iz a Kızım Hamiyete H.R. Maksadı yalnız bana takılmak mı idit Fakat sözlerinin her kelimesi zehirli bir ok gibi içime işliyor. Vakit geçtikçe başıma kan çıkıyordu. Kendi kendime; Demek bir şey var, demek beni tabiat bahçeye boş yere gevketmemiştir, hayır bu böyle olamaz, dedim, ve yumrukla göğsüme vurdum, Bu son cümle ağzımdan yüksek bir sesle çıktı. Böyle olamayacak olan ne idi? Bunu bilmiyordum. Bahçe- mize gelecek olan Malevski'nin kendisi mi idif Belki o öğünmek için bu hakikat ağzından kaçıvermişti? Küşstablığı bu dereceye vardırabilir mi idi? Yoksa bir başkaşının geleceğini mi sezmiştif Bahçenin çiti alçaktı, geçilemiyecek bir şey değildi. Lâkin kim olursa olsun elime geçecek olanın hali perişan olacaktı ve böyle bir halde karşıma çıkmasını kimselere temenni etmem. Bütün dünyaya ve o orada ona, 6 haine — o dakika içimden hak- kında bu vamt doğdu — intikam gimağı bildiğimi ıspat edecektim... Odaya girdiğim zaman son zamanlarda aldığım sustalı biçağı masamdan . Keskin olup ol- madığını tetkik ettim, Kaşlarım çatık olduğu balde soğuk ve ciddi bir kararla cebime yerleştirdim. Üze- rimde bu gibi işleri bilirmişim ve böyle şeylere bir çok defa karışarak ünsiyet peyda etmişim gibi bir hal vardı. Hiddetimden kalbim katılaşıyordu. Gece oluncaya kadar alnımda bir endişe ile ve dudaklarım kilitli olarak dolaştım. Evin içini ayaklarımla mütemadiyen kulaçladım, her tarafında mekik dokudum. Bıçak elimin bararetile cebimde mütemadıyen sıcak duru- yordu. Müthiş bir faciaya karşı evvelinden hazır bulunuyordum. Bu yeni ve bu âne kadar tamamen meçhulüm olan tahassüsler beni © derece meşgul ediyor ve hattâ oyalıyordu ki, şimdi kız da bunların yanında ikinci safta kalarak silik bir manzara arz ediyordu. Her dakika kulağımda Puşkin'in bir manzumesi aksediyordu : «İyi delikanlı, güzel çocuk, nereye gidiyorsun? Kal, yat» Ve daha aşağılardaki şu mısra: «Ah, kanlar içindesin, ne yaptınf... Hiç Zalimane bir tebessümle tekrar ediyordum: — Kiş, hiç, bişi... Yapacağım bir hiçten ibaretti!, a Babam evde değildi. Fakat bir zamandır için için müstemir bir hiddet ve feveran kaynağı halinde yaşsmakta olan annem bendeki ruhi tezelzülü his- sederek başbaşa oturduğumuz sofrada: — Ne oluyorsun! Kürük işler gibi nefes alıyor- sun? Nen varf Dedi, ben cevap yerine minnettar bir teşekkür vaziyeti alıp tebessüm etmekle iktifa ettim, «Ah bilselerdi..» diyordum. Saat on biri çaldı, odama çekildim, fakat soyun- madım ve gece yarım glmasını bekledim. Nihayet saat onikiyi çaldı!..! Dişlerimin arasından «Vakittir» dedim. Yukan- dan aşağı düğmelerimi ilikleyerek, kollarımı da tersine çevirip ellerimi hafifleterek bahçenin yolunu tuttum. Yaver vazifesini ifa etmeli idi! Bahçenin neresinde nöbet bekleyeceğimi, pusu erimi evvelden kurmuştum. Bahçenin bir ucunda çitin iki taraf bahçesini ayırau kısmı başlarken müş- terek duvara dayanan yerinde tek bir çam ağacı vardı. Onuü karanlık, sık dallarının arasına sığınarak, kendimi kimselere göstermediğim halde ben etrafta olan biteni gece karanlığının müsaadesi nisbetinde tamamen görebilirdim, Ayağımın altında, otlar üstünde esrarlı bir yol peyda olmuş zannediyordum. Bu dar yol çiti boy- dan boya katediyor, ve bir noktadu çil üzerinden atlanmış manzarası hissediliyordu. Dar yol, o noktada dönüyor, sık akasyalardan örülmüş çiçeklerle, dal- larla muhat yer kubbeli müdevver bir köşke gidi- yor gibi idi. Mahut çama kadar ilerledim, kütüğüne dayana rak etrafı yoklamaya, muayeneye başladım. Bir akşam evvelki gibi gece sakin fakat daha açık idi. Hatta fundaların gölgesi, hatta yüksek çi- çekler seçiliyordu. İlk bekleme dakikaları zor ve heyecanlı oldu, hatta bir nevi korku duydum. Her çeyi göze almış tam, yalnızne suretle hereket edeceğimi bilmiyordum. Herifin üzerine düşüp gök gürler gibi; «Nereye gidiyor#un, dur! söyle yahut ölümün! mü diyecektim? Yoksa bıçak kalbini bulup biç ne- fes aldırmadan yerleşmelimiydi? Hazırlanıyordum. Öne doğru atılacak bir vaziyette idim. Yarım saat, bir esat geçti, kanım soğuyor, fıkırdaması duruyordu. # > # Şu hareketimin boş, hatta gülünç olması Malevş- ki nin benimle eğlenmiş buluuması ihtimali aklıma gelmişti. Nöbet yerinden ayrıldım, bahçede dolaş — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: