24 Mart 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20

24 Mart 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

276 SERVETİFÜNUN İKİ MEZAR — 267 inci sayfadan mabaat — Heyhat.. yavrucuk sen ağlarsın fakat sana ağlam- azlar... Başımı parmaklığın kenarına dayadım. Kalb- inin bütün kuvyetile muazzez hatırasına göz yaşı akıtan bu körpe yavrunun gonsuz matemine habersizce işti- rak ettim.. Ortalık iyice kararmıştı. Akşamın başlıyan rutub- etiyle kımıldanamaz birhelde idim, O elan kızıl ka- ranfilleriyle süslediği mezarda hıçlırıyorda. Nihayet tahammül edemedim; mütereddit adımlarla yılılan masnm yavrucuğa yaklaştım. Buz gibi ellerinden tut- uğum zaman gayri ihtiyari titriyordu.. Allahım ne titremeydi o.,, Son nefesini yaşıyan bir kuş gibiydi. kaldırdım. Yeşil gözlerinin kuruyan yaşları arasından nihayetsiz minnetiyle baktı. Bu bakışta titreyen vücu- dinin sanki bir parçası... Eve geldim. üzerimde tahliline muvaffak olama dığım bir bezginlik var. nafile gayretle kendimi av- utmak istedim. kulaklarımda suşsturamadığım çığıltı devam ediyordu. « Yeşil gözler sönecek. > İki gün geçmişti. yeşil yavrunun yeşil sevgisini bir türlü unutamıyordum. Onu görmek arzusu kalbim- de her an biraz daha kuvvetleşiyordu; Fakat bune imkân nasıl bulacaktım! Dışarı çıktım. Ayaklarım ira- desiz bir kuvvetle köy mezarlığına gidiyor acaba bul- abilecekmiyim? yürüdüm... uzakta kabristan vahşi sükütiyle gözlerimin önünde.. İçimde of!,. nihayeti gelmiyor. evet.. korkuyorum Bir hissikablelvuku.... İşte yaklaşıyorum, iki adım kaldı. elimle göğsümü bastırıyorum.. ah.. Yarabbim kızıl karanfilliğin yanında yeni bir mezar. Beynim döndü, kararan gözlerimin ön- ünde bir sürü kâbus dolaşıyor ve o mahut gesi işitiyo- rum «Yeğil gözler söndü..» acı bir teslimiyetle mezara yaklaştım, Dudaklârım büzülmüş, vücudüm sonsuz taz- yiklerle ezilmiş gibiydi.. Ağlamıyordum.. ağlayamıyordum kasırga şiddetiyle esen teessürümle yalnız susuyordum iki gün evvel okşanan karanfiller solmuş, derin bir mazlumiyetle bükülmüşlerdi.. Rüzgâr gene hışırdayor. serviler gene sallanıyordu. göğsümü açtım ancak akabilen yaşları- mla o muazzez çocuğun muazzez hatırasına ağladığı gibi kendisine bütün ruhumla ağladım.: ağladım. « Yeşil yavrut, » sen soldun! seninle beraber karantil- lerinde soldu... Gece olmuş, rüzgâr sertleşmişti nazlıahenkle gal- lanan gerviler şimdi kırılır gibi eğiliyor, göyâ imdat imdat.. diye bağırıyorlardı. uzakta uluyan köpekler rüzgârın öten ugultusiyle yaklaşıyor. yıllanmış mez- ar taşlarına ürpertici bir heybet veriyordu... yavaş yavaş kalktım, şuursuz adımlarla ilerliyorum, İçimde ağır bir his ve yine onun ağırlaşan tortuları var... «Yeşil yavru..sen.. ölmiyecektin...» Cahit Kk a No. 1858— 173 Karlar Altında .. — 271 inci sayfadan mabaat — Sonra, başımdan geçenleri anlattım. — Sen yeniden dünyaya geldin dediler.. Tekrar develere bindik köyümüzün yolunu tuttuk. İşte o kıştan sonra her kar yağışta, içimde o gönün garip ve acı hatırası canlanır. Seneler geçti. oğlum Murat yaşını başını almış bir erkek oldu o gün bu gündür oğlum bana ben oğluma çok düşkünüzdür. Artık bir daha eskicilik yapmadım oğlum kazandı bana baktı, İhtiyarın hikâyesi burada bitmişti. sustu bir mü- ddet önüne baktı, Şimdi Ömer usta ile beraber bütün kahve halkı karların ortasında, dağda geçirilen geceyi düşünüyorlardı. Duvardan içeriye girmek isteyen firtina da var kuvvetile kahvenin camlarını sarsıyordu. Birden kapı hızla açıldı. içeriye uzun boylu. genç irisi bir adam girdi kapıyı örttü, durdu. Ömer usta- ya dönerek: — Haydi Baba dedi, gece yarışı oldu.. Anam uykusu sefil olmasın gelsin yatsın diyor.. İhtiyar eskici oğlunun geldiğini görünce : — Geliyorum Murat,dedi. Hemen yerinden fırladı at- kısını aldı etrafına dönerek : — Eyvallah.. Allah rahatlık versin, ağalar dedi. başka birşey söylemedi oğlu koluna girdi. Gittiler. gittiler Şimdi. bütün köylüler, odanın sükütunu besteliyen dışarının ugultulu fırtınasını dinleyerek, bu kar ve kış kahramanı baba oğlun arkasından baka kalmışlar hayallerinde yaslı bir iz bırakan O geçmiş günlerin uzak hatırasını yaşatıyorlardı. İLK AŞK Haydar Rifat Beyefendi tarafından tercüme edilmiş ve bir kaç aydanberi mecmuamızda büyük bir muvaffa- kıyetle tefrika edilmekte bulunan İLK AŞK ismin- deki eser kitap halinde neşredilmiştir. Avrupa eserleri- nin memleketimizde tanınmasına yardım eden bu büyük eseri bütün karilerimize harâretle tavsiye edriz... Hasan Refik Hikâye Sularda Kim Ağlıyor ?.. AHMET İHSAN Matbaası Limlisd

Bu sayıdan diğer sayfalar: