30 Haziran 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10

30 Haziran 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

70 SERVETİFÜNUN No.1879— 187 Neler Dediler Etem İzzet B. diyor ki « Münekkit kendisine mevdu olan vazifeyi hüsnü istimal et- mezse tabiidir ki öz edebiyat ile, Babıâli caddesini tutan ve adeta yol kesicilikten farkları olmayan bir takım sahte şöhretle- rin şarlatanlık eserlerini tefrik etmek imkânsızdır. » Edebiyatta nesir hâkim olacaktır. « Hani, Osmancıkta : — İşte ta kendisi.. dediğim saadetim nerede kaldı. Neye böyle birden- bire târâç oldu 1. Nerde maziye gömdüğüm ve ahmak gibi ağını: — Yakilucak kitap.. koyduğum defter 1.. Asıl bu sahifelere oismi ver- mek lâzım: — Yakılacak kitap. Yansın, Herşey, ben de, o da, hepimizde,.» Milliyet matbaasının dar korido- rundân geçerken ve karanlık merdi- veninden çikarken gayri ihtiyari bunları düşünüyordum. Vicdanın Istanbulda, annesinin ölümile başlayan maceralı hayatı hiç şaşmadan Anadolunun içlerinde, tâ İskelip ve Osmancıkta devam eder Zaten Etem İzzet beyin bütün kitap- larında bu harekete, bu vak'a canh- lığına tesadüf edilir. İkinci katta Etem İzzet beyin ei Mİ SN odasına girdim. Solda üzeri kâgıtlarla dolu bir masa. o kadar dolu ki insan bu kâgıt kalabalığında ne yazacağını unutacak. Karşıda koyu yeşil perdeleri yarıya kadar indirilmiş pencereler. Masanın Sol tarafında bir kısmı görülen bir etajer. Köşelerde ve masa- nın tam karşısında meşin koltuklar, sağdaki duvarda bir türkiye haritası. Yandaki pence- renin perdesi güneş girmesin diye aşağıya kadar indi- rilmiğ. Etem İzzet bey arzumu kabul etti. Ve konuşmaya başladık. Meselâ Halit Ziya bey aynen yazdığı gibi konuşur Etem İzzet bey hiçte böyle değil. Şimdi o anlatırken Yakılacak kitabın, İztırap çocağu'nun yazılış tarzını düşünüyorum da.. Bu yazış ve konuşma tarzı hiçte birbirne benze- miyor. Mİ a Etem İzzet Bey — Sanat hayatınızda ne yamak istiyordunuz ve istiyorsunuz ? — Ben sanatta hiçbir iddiası olmayan bir adamım. Ne yaptığımı ve ne yapacağımı hiçbir zaman düşün- müş değilim. Fakat muhakkak ki birşey yapıyorum. Ne yaptım, bunun bükmünü zamen; ne yapıyorum, bunun hükmünü de münekkit verecektir, — Bizdeki edebi meklep hakkında fikriniz? — Bizdeki edebi mektepleri Tanzimat edebiyatı, Edebiyatı cedide, Fecriati, ve Harp sonu mektepleri diye kabul etmek zaruridir. Burada söylenecek ve mev- cut Türk edebiyatı tarihlerinin verdiği malümata ilâve edilecek birşey yok. Yalnız Harp sonu neslini ikiye böl- mek lâzım A — PFecoriatinin ve Edebiyatı cedidenin tesiri altında ve herp içinde yazmaya başlayıp harp sonunda şöb- re, ve mevkilerini bulanlar, B — Doğrudan doğruya harp 80- nunda ve milli Türkiyenin kuruluş- unda yazmaya başlayan ve hâlâ ya zanlar, Bence en son ve en yeni nesil diye bu nesli kabul etmek lazımdır. Çünkü bunlar ber türlü şerait ile tamamile değişik karakter ve kafalarla yetişen ve hayata giren kalemlerdir. — Nesir mi, Şiir mi? Siz hangi- sini tercih ediyorsunuz. bundan sonra edebiyatta hangisi hâkim olacak? — Ben şiiri severim fakat nesri tercih ederim. Bu tercihim belki bizde hünüz yeni şartlar içinde umdu- gumuz ve beklediğimiz şairin yetişmemiş olmasından- dır. ak e bir şair yetişse ihtimal bu kanaatimi sar- sabilir Ban, bu günkü içtimai, hissi, pisikolojik ve filozo- fik his ve fıkirlerimizin mısralarla ifade edilemediğine kaniim. Belki Nazım Hikmet kendisine mahsus fikir. lerinin ifadesinde bu noktaya bir dereceye kadar yaklaşıyor. Fakat bu genç ve kudretli istidat benim üzerimde bir şair olmaktan ziyade bir nasir tesiri in”

Bu sayıdan diğer sayfalar: