3 Kasım 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

3 Kasım 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Ne.1890—205 Ed Ordu'nun şarkında Vona köy yatı mektebi Ordu - Vona Köy yatı mektebi Vona, Kara Denizin Zümrüdin sahillerinde kâin mahfuz limanile maruf ufak ve Şirin Bir kasabadır. Ordunun Şardında ve ( 16 ) kilometre yakınındadır. Perşenbe nahiyesinin merkezi olan bu mahal güzel manzarası ve abu havası ve nefis Blmasile meşhur- dur. İşte bu kasabanın yüksek sırtlarından birinde inşa elunan bir Köy yatı Mektebi, biri dershane ve diğeri Pavyon sisteminde yatakhane olmak üzete münferit iki binadan ibarettir. İki katlı geniş ve Ziyadar ve müferrah dershaneleri havidir. Vilâyetin Köy Çocukları bu güzel müessesede Talim ve Terbiye edilmektedirler. SERVETİFÜNUN İn 4 e EN Ankara'da Emniyet abidesi 360 ıncı sayfadan mabaat temsili heykel vardır. Tam Türk tipini canlandıracak olan bu iki heykel, Türk milletinin müdafaa kuvetini temsil etmektedir. Bu heykeller profesörün teklifinde giyiniktir. Belki de bunların çıplak yapılması konu- şulacaktır. Bu temsili heykeller tunçtan dökülecektir. Bunların altında «Çümhuriyet»i temsil eden bir şekil vardır. Kaidedin ön yüzünün iki tarafında ye- dişer metre genişliğinde kabartmalar vardır. Bun- lar polisle jandarmanın her türlü tehlikeye göğüs gererek milletin emniyeti için nasıl çalıştıklarını göstermektedir, Abidenin öbür yüzüne gelince: Emniyet havası içinde yaşıyan ve çalışan Türk milleti, abidenin öbür yüründe görülmektedir. Ortadaki duvarın bu yüzünde milletinin koruyu- cusu Gazi Mustafa Kemal ve etrafında vatandaşları vardır. Mustafa Kemal burada milletini korut bir vaziyette kabartma olarak canlandırılmıştır. Kaidenin iki tarafındaki kabartmalarda emniyet içinde işi gücü ile uğraşan millet görülmektedir. Bir tarafta çiftçi sürüyor, ekiyor ve biçiyor. Diğer yanda işçileri, ilim ve san'at adamları çalışıyor, Abidenin önüne ve arkasına, havuzlar ve etrafına bahçe yapılacaktır. Herkesin alâka ile beklediği bu abidenin alacağı gon şekil bu tekliflere bakılarak meydana konacak ve şüphesiz en güzeli olacaktır. kattabii bir kudret tarafından tekit edilen itikat lar, kanunlar onları şüphe ve endişeden kurtarıyordu. Lâkin hangi Allahlar bugün kanunlara isimlerinin kuvvetini veriyorlar? Osiris, kabilelerin Allahım, Jüpiter Osiris'i, Yehova Jüpiteri, Roma Kudüs'ü istihiâf etmişti, Einstein veya Eddington namına mi arzulara hudut tayin edeceksiniz? Hafif bir rüzgâr beyaz duvar üzerinde perdelerin oynak gölgesini koşturuyordu. Doğru, insan kaidesiz yaşayamaz diye düşündüm. Lâkin bir insiyak bu ihtiyacı kendisine haber veriyor. Bir felâket şebekeyi tahrip ettiği gibi onu yeniden kendi etrafında, doku- yor, Bunu kâh Allahın emirleri, kâh ilmin nasihatleri, kâh bir dünya Kralının fermanları telâkki ediyor. Ahlâk sistemleri bir vakıa ahlâkın şekle sokmaktan başka bir şey yapmıyolar. Aylılarımda yaptığım gibi burada da sembol şeniyetini hazfedelim, kanunlar daha öz âkilâne olmayacak mıdır? Onları bir gün aslında oldukları gibi: lâzım ve değişen mukaveleler olarak kabul etmiyecekmiyiz? Bir gün beşeri tecrübenin fevkinde olan her kaziyenin müphem olduğunu itiraf etmiyecek İtizar : a e Halit Fahri B.in geçen nüshamızda intişar eden ( Aparlımanda akşam ) siirinde baştan üçüncü mısram kafiyesi mürettip hatası olarak ( Kapıdan ) şeklinde kalmıştır, Doğrusu « Yapıdan» olacaktır. Taahihi rica olunur. miyiz? Bilmediğimizi biliyoruz. Bu o kadar müthiş bir itiraf mı? diye düşündüm. Akşam oluyordu. pantalonu askılı kapıcı iskemle- sini kaldırıma cıkarıyordu bile. Burjuvaların tava- nında asılı avizeler hazırlanmış yemek masalarını aydınlatarak yanıyordu. Gizli definem nedir? diye düşündüm. Bu mutlakın inkârı mı? Bu şeenin misti- sizmi mi? Bu mezellet mi? Bu gayret mi? Ansızın büsbütün siyahlaşan damlarin ötesinden, bulanık bir aydınlık semaya aktı. O Selenos, diye düşündüm... Ay yükseliyordu. Tashih : Geçen nüshamızda çıkan Gizli Define yazısının 84 üncü gahife birinci sütün 8 inbi satır «gayri memnudur. > ibaresinden sonra « insanlar şaşırmıştır ve edebiyat mükemdneldir. » ilâve edilmeli ve ve 18 inci satırdaki « Bilmiyorum >» Biliyorum » olarak düzeltilm- lidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: