20 Şubat 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

20 Şubat 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2061—37Ğ sevilmekten çoktan elini çek- mişti. Tuğrul, epice zamandanberi öğrenememiş, görünüşünde hiç bir sevgi izini seçememişti. Bütün kendisine yapılan işleri bir yakınlık olarak görüyor, Sevimin içyüzünü anlamağa uğ- raşışarüm. Kıza karşı gönlünü aşmağa da güvenemiyordu. Ya ters bir yüz ile karşılanırsa ay- larca üzerine titrediği sevgisini o zaman ne olacaktı?.., x » * Gene izin günlerinden bi- riydi . Ağrık bakımı evinden çıkar çıkmaz teyzesinin evine doğru yolalmıştı. Az yağmur tisiliyordu. Adımlarını sıklaştı- rarak geldi. Eski usul büyük kapının ağır tokmağını epice çaldı kapı açılmamıştı. Evde yoklardır diye artık yaslı ola- Tak geri dönmeğe başlamıştı. Bu sırada arkasından ince ve Gömü 'akın bir kadın sesinin adıni çağırdığını duymuştu. Se- vinçle döndü. Kapıdan Sevimin aydın yüzü belirmişti. Koşup içeriye girdi. Genç kadın yeni uyanmışa benziyordu. Lepiska saçları dağılmış, ışıkların sular- da bıraktığı izlere benziyen buk- leleri omuzlarına doğru sallanı- yordu. Güzel yüzünde canlı bir kızarıklık, süzgün gözlerinde tatlı bir uyku ürperiyordu... Küçük dudaklarını ince boy- nunu bükerek; — Ah nekadar üzüldüm. Kötü bir tenbellik yüzünden sizi kapıdan döndürüyordum, diyerek özür dilemeğe başla- miştı. Uoktor, gönlünü yapmak için istenilen kompilimanı yapmakta güçlük çekmemisti. Uzunuza- dıya hiç bir şey konuşmadan birbirlerinin yüzüne baktıktan sonra ilk sessizliği bozan gene subay olmuştu : UYANIŞ — Teyzemi göremedim. Ev- de yoklar mı?... Sevim, birden durakladı, sonra : — Hayır, yakınımızda bir düğün vardı da oraya çağırdı- lar, dedi. — Peki siz niçin gitmedi- niz?... Düğün gibi eğlence yer- leri yaşlılardan çok gençlerin gireceği topluluklardır sanırım. Bayanın güler yüzü birden solmuştu. Sinirden titriyen çe- nelerini zor tutabilmişti. — Ben ondan ağzımın ta- dını aldım, diye konuşmayı ki- sa kesmişti. Bir aralık dışarı çıktı, son- ra kucağında kara bir kuzu ile girdi. Kuzu okadar körpeydi ki üzerinin ıslaklığı duruyordu. — Bakın, nekadar güzel bir yavru . Bu gece bizim Karagöz doğurmuş | Derken küçük düdaklariyle bu küçük canlının kıvırcık tüy- lerine öpücükler gönderiyordu... Doktor da sevgilisinin kucağın- daki kuzuyu sevdi. Ama öpmedi. Yalnız eliyle okşadı. Onun is- teğini yerine getirmeğe borçluy- du. Her yalnız kaldıkları sıra- larda olduğu üzere şimdi de içe- riside sevginin sürekli ateşi başgöstermişti. Damarlarının tu- kuştüğunu sinirlerinin gergin- İeştiğini duyuyordu. Subaylığın ona aşıladığı dayanıklığıyla ken- disini tutabiliyordu. Sular kara- racağına yakın teyzesi geldi. Bütün gün başbaşa kaldığı hal. de sıkılganlığı içini açmasına karşı koymuş bütün davranış ve emekleri boşa gitmişti. Tey- zesinin evinde geçen O geceyi uykusuz geçirdi... Gün ağrın- cyadek düşündü. Bir iş elinden gelmiyordu... * *»* Ertesi haftanın cumartesi gününde teyzesinin evine gel- diği zaman Sevimi bulamamıştı. Komşulardan gittiğini duydu. Masa kıyısından uzün uzun düşündükten sonra ütüle- necek olan ceketinin cebine şuti- ları yazıp bıraktı: birine <Gökte her insanın bir yıl- dızı olduğunu söyliyen eski bü- yücülerin sözüne inanmak ye- rinde ise; bugün benim yildi- zımın artık pek okadar varıla- mıyacak kadar üstümde dolaş- tığını ummuyorum. O bir gece uyurken gönlüme göç ediver- miş... Soyumda bir irişinin bu- lunduğunu daha yeni öğreni- yorum, Bu yönde belki biraz geç kaldım ama, güçlük gör- miyeceğimi umuyorum; sevgi ilkyaz günlerinde bağrıma ta- kılan bir gülün solan boşluğunu doldurdu. Her günümün şimdi- sinden daha çok yarınını düşü- nüyorm. Çünkü beklediğim şey- ler var; bunların en başında ge- ne bir ilkyaz özlüyorum. Gül- lerin açıldığı zaman elbette o büyülü el bağrımı boş bırakmaz, diye düşünüyorum. «<İçerimde duygularımı kür- calıyan bu irişinin örneği var... Yüreğim okadar düğümlü bir kese ki onu çözemiyorum. İçin- dekilerini dökebilmek için bu gidişle bir gün yırtacağım... «Bana gül koklatan eli kok- lamak istiyorum, Çünkü güller içinde büyüyen onun iliklerine çiçeklerin rengi ve kokusu sin- miştir. «Güzelliğin gölgesine sığın» dığım irişinin kırılan gönlünü elimden geldiği kadar yapmak ona eskiyi unutturmak hevesin- deyim. «Bundan önce yıkılılığımı sezdiğim nice genç günülleri benimsemeden er m zünden iyileştirmiştim. Benim sanıp öğündüğüm bir varlığı geç mişin karanlığından kurtarma». z -— Devamı son süyfada ve ei

Bu sayıdan diğer sayfalar: