28 Mayıs 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

28 Mayıs 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nesir: NM EL Kapwyı bana bırak, ben ka- parım.. Sen gel şöyle yakınıma otur.. Bak sesim nekadar tit- rek.. Sesim ki, hiç bir hal kar- şısında, bu kadar heyecanlı ve sinirli değildi.. Bugün gidiyorsun, öyle mi?.. Bunu bir türlü kafama sokamı- yorum,. Bu bana okadar ya- bancı geliyor ki, insanların ö- Tümle çok yakından akrabalık. ları olduğu halde; onu yabancı görmeleri gibi... İşte, ben debu- nu düşünmemiştim,, Zalen ne düşünebiliyorum Ki.. Gideceğin yer çok mu uzak? hem peki, ne zaman döneceksin?.. Neye susuyorsun, bilmeyor musun ?, Bak, durmadan konuşuyorum ben.. Sözlerinin ahengini ku- laklarım tekrar işitsin.. Onlar, bu sesi belki bir daha duyma- yacaklar! .. Bundan mahrum etme onları... Sesin ki gecelerin derinliklerindeki boş, sessiz va- dilere bırakılmış bir tir, kadar tatlı ve bir fağfur kadar ince akislidir... Gece mehtapları, ar- ük beyaz zambakları yıkarken onları düşünmemek kadar, seni anmamak acı ve korkunç ola- cak.. Biliyorum, son ayrılık sözle- rimize bizi kıracak kelimelerde karışacak, Fakat ne çıkar! Zaten güzel ruhlara ıstırap ge- rek değil mi? Ne o, ağlayo rmusun? Me- ün ol!. Bak, ben durmadan konuşuyorum.. Sen de konuş ki, biraz sonra ayrıldığımızda, ko- nuşmuştuk diyebileyim.. Zaman bir rüyadır! Hangi (şeye inan oluyor., Hayal işte bu.. Tıpks mehtaplı gecelerdeki tii- reşen yıldızların o birbirlerine SERVETİFÜNUN DA Bize bir zevki tahattur Raldı, Bu sönen, gölgelenen dünyada. A.B. olan uzaklıklarını düşünmeye. rek, onları birbirlerine nekadar yakın görürüz., Mistizim'e göre güzellik pe- resliş istermiş. İşte buda bir devrin felsefesi.. Fakat bunlara ne lüzum var... şimdi şu anda, incitmekien çok korkanım.. Zaten her zaman öyle degül miyim,, Kapının ara- hğından rüzgâr girdikce kork. maya (başlıyorum, Nefesinin onunla karışmasından korkuyo- rum,. Odamızda bizim gibi de. rin bir mezar sükünu yaşıyor.. Ve o belki hep bu sükün içinde kalacak.. Ne oluyor, üşüyor musun ? bırak mantonu ben ör- teyim,.., Artık ağlama.... Gözlerime bak, onları son olarak içerime yerleştireyim.. Gözlerimizin lisanı daha tatlı- dır. Tatlılık zaten anlatılma. makta değil midir ? isterdim ki seni gece salayım.. çünki, bu aydınlıkta, gözlerine bakamıya- cağım.. Sanki, bakmakıan ürki. yor gibiyim.. Gitmek mi isleyorsun ? Da- ha erken değil mi? Hem Kar- ğaların dönüşünü beklemiyecek miyiz.. Onlar seni her akşam burada görmeye alışmışlardı.. Fakat onlar için üzülme. Onlar seni gene görürler. Fakat ben.. Hem sakın bana mektup yazma, olmaz mı? Çünkü her mektubunu okuyup bitirince, senden bir kere daha ayrılıyo. rum, sanımm.,. Son sözlerim ük sözlerim olacak : Yıldızların bir gün, kararıp söneceğinden, Güneşin arlık dünyayı aydın- ğa boğmıyacağından, denizle- rin birgün gelip kuruyacağın- dan, şüphen olsun... Fakat, No.2075—390 İçimdeki Yetim Ruhumda güller açtı, Geçirdim bin bir bahar. İçimde o yıllardan Kalan sonsuz izler var. Yaşadım az zamanda Bir asır görmüş kadar. Gene bana gülerek Sen çocuksun diyorlar. Bilmiyorlar içimde Gönül denen yetim var. O Günlerden Sonra Unuttun değil mi ? O günler şimdi uzak! Hani seninle beraber, EZET Dolaşırken avuturdun kalbimi ! Nefret ediyorum bu gün bak, Ne yalancı, ne riyakârmışsın sen | Bunu dudaklarım söyler, E ğer Kalbimi sorarsan, yalan, der! Lânet olsun güzelliğine, Fakat gene Bir gün gelir dizlerme kapanırsan, O vakit seni omuzlarından Tutup iterken Kalbim inliyecek ismini... Aşkım buna şahit.. Haydi git, beni unut sen, st Ve bir daha gelme, emi! Güzin Rasih yalnız seni hâlâ sevdiğimden şüphen olmasın... Haydi artık elini ver.. On- ları kuru bir yaprak gibi tekrar sıkayım.. Dur kapıyı ben aça- yım... Belki bir daha açılmı- yacak... Gözlerini sil.. ve sonra men- dilini bana bırak,. Saçlarını topla; rüzgârların onları hır- palamasına tahammülüm yok... Git artık, git... «Güle güle» di. yemiyeceğim, çünkü yalan söy- temiş olurum!... N. İlhan Berk

Bu sayıdan diğer sayfalar: