27 Ekim 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

27 Ekim 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2301—3516 Inkılâba bir kuş bakışı Türk milleti, Atatürkün kur- muş olduğu cumhuriyet rejiminin on beşinci yıl dönümünü kutlulı- yor. Ne mutlu Türk olana! 29 Teşrinievvel, Atatürkün, Türk ulusuna ve cumhuriyet nesline ta- nıtmış olduğu Öz Türk Tarihinin ÖOrbeşinci yıl dönümü. Ne mutlu bizlere | Bugün, küçük, büyük, genç, ibtiyar her Türkün kutluladığı ve, Türk miltetini milli hudutları içe- risinde hür ve müstakil yaşatan cumhuriyet rejiminin kuruluşunun onbeşinci bahar bayramı, Bundan onbeş ene evvelisi, binbir müşkülâta, tasavvurun fev- kinde fedaköârlıklarla meydana ge- tirilen cumhuriyet, beşiğinde kun. dağına sarılı yatan bir yavru idi. Bugün ise, artık yavruluktan çık- mış onbeşinci baharını dolduran bir genç, mini mini bir yavrı, bacası tüten yuvasına, üzerine tit- reyen ana ve babasına nasıl neş'e ve saadet kaynağı oluyorsa, cum- huriyet rejimi de, Büyük Atatür- kün Türkiyesi ve bilâ istisna her Türk yuvası ve ferdi için bir neş'e, sandet ve refah fkaynağı oldu. Bunun en bariz misali de bugünkü canlı, modern ve çelikten bir kaleyi andıran büyük Türk ülkesidir. Cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü münasebetile, ber Türk Osmanlı imparatorluğu ile cumhu- riyet idaresi arasındaki büyük farkları gözlerinin onünde çanlan- dırmalıdır. Yabaacı davletlerin müdahele leri ile gene yabancı devletlerin ellerinde oyuncaktan başka birşey olmıyan Osmanlı imparatorluğu, Türk ülkesine, bugün merkezi Av. rupadaki müdahelelerin, Çekoslo- vakyanın başına ördüğü çorabın bir aynini örmüş ve asil Türk va tanıni başkalarına taksim ederek, başta bulunan ve din maskesi altında bin bir şenaat işliyeu sultan Boğaziçinde yükselen saraylarında zevkine devam edebilmekle iktifa etmişti. UYANIŞ 343 haykıri. Övün şanlı ulusum, yerlidir övünüşün, Çünkü ülk görünensin evren varlandığı gün. Övün şanlı ulusum, hakkındır övünürsün, Tarihin almadığı çağlardanberi hüreün. Hürlüğüne kanmıyan denemekten korkmazsa Ata'ndan kalma yurda hele bir ayak sürsün, Ne bahiter, bin yıllarca kılınçaız durdu kının, Acunun üç bucağı yolu akınlarının. Ne bahttır, ne ak bahilar, ey gücü eşlenmiyen Dünden parlak bugünün, bugününden yarının, Göklerinde kartallar uçamazlar, dilesen ! Şimşekler çakmaz olur, hıncını bir dillesen !! Apaçık ki ulusum, bu kat yavuzluğunla Varlık yoklansa bile, en sonra ölecek sen /// Erkinlik sevgisiyle sevmen yüzünden çengi Döktüğün kana süygt tanların kızıl rengi. Eleğim sağmalarsa kutsal yaralılacaklır Sana andaç ettiği birer utku çelengi., Haykır, tufan haberler bir gök gürüldemesi Gibi dinlesin herkes bağrından kopan sesi: Tutuşmuş yüreğimdir dalgalanan al sancak, Yanacaktır yanacak, söndürürüm sanacak // Basri GOCUL Düşmanın ayak bastığı her köşe ve bucakta, Türk köylüsü balta, odun ve nacak ile düşmana saldı- rrken, sultan bütün bunlara lâkayt kalmıs ve: — Varsın dövüşsünler,. Benim postam sağlam ya! demiştir. Taas sup halkın ia ciğerlerine işlemiş, cahelet ise, onun biricik müdafaa silâhı olmuştu. Bu bal çok mu devam etti? Hayır! Türk anası, bu vaziyeti görünce, ekmeğini yediği, berrak suyunu içtiği memlekete, nafi bir ordu ye- tiştirmek istedi. Bunlardan bir sna bir evlâd doğurdu. O da, bugünkü kutluladığımız cumhuriyet |bayra- mının on beş sene evvelisi teme- lini kuran Atatürk oldu. — Devamı 8ö1 nci sayfada — Yaşar Sihay

Bu sayıdan diğer sayfalar: